
Genelkurmay: "Yeniden Askerî Vesayet Olmaz!"
Genelkurmay Başkanlığı, özel bir televizyon kanalında "yeniden yargılanmalar"la ilgili yapılan programda konuşulanlara itiraz etmek için yaptığı açıklamada, "Yeniden askeri vesayet olmaz" dedi.
CNN Türk ekranlarında yayınlanan 'Tarafsız Bölge' programında Balyoz ve Ergenekon davalarından yargılanan askerlerin yakınları konuşmuş, yaptıkları açıklamalarda Genelkurmay Başkanlığı'nın tutumunu eleştirmişlerdi. Bu eleştirilerin haksız olduğunu savunan Genelkurmay, 7 maddelik bir açıklama metni gönderdi.
Açıklamada, ""Bizim askeri vesayet niyetimiz yok. Yeniden askeri vesayet olmaz. Yazınızda eleştirdiğiniz basın bildirisi, ilk basın bildirisine açıklık getirmek amacıyla yapıldı. Genelkurmay Başkanlığı eleştiriye açık bir kurumdur. Biz eleştirileri saygıyla karşılaşırız. İtirazımız yakışıksız, çirkin tanımlamalara ve bu yakışıksız, çirkin tanımlamaları büyütüp çoğaltanlaradır." denildi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel adına Genelkurmay Başkanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Tuğgenaral Ertuğrulgazi Özkürkçü, Hürriyet'ten Ahmet Hakan'a ilettiği açıklamada Ergenekon ve Balyoz davalarının yeniden görülmesi için yaptığı başvuruyla ilgili şöyle denildi:
-BİR: Genelkurmay Başkanlığı kendi görev alanı ile ilgili olarak kamuoyu ile paylaştığı hususlarda ve en son yayınlanan "SUÇ DUYURUSU" öncesinde de hiç kimseden talimat almamıştır.
-İKİ: Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ilgili bütün davaların duruşmaları personelimiz tarafından bizzat duruşma salonlarında izlenmiş ve bilgiler günlük olarak Genelkurmay Başkanlığı'na sunulmuştur. Aksi iddialar gerçek dışıdır.
-ÜÇ: Tutuklu arkadaşlarımız cezaevlerinde düzenli olarak ziyaret edilmiştir. (Bu ziyaretler devam etmektedir, cezaevi ziyaretçi kayıtlarından bu husus kolaylıkla teyit edilebilir). Bu ziyaretlerin sonuçları, bir başka ifade ile arkadaşlarımızın istekleri Genelkurmay Başkanlığı'na iletilmiş / iletilmekte ve mevzuat dahilinde uygun görülen talepler derhal işleme konulmaktadır. Hiçbir isteğe duyarsız kalınmamıştır ve kalınmamaktadır.
-DÖRT: Suç duyurusunda geç kalındığı yönündeki iddialar ile ilgili olarak kamuoyuna yaptığımız açıklamalar dikkatle incelenirse görülecektir ki: Türk Silahlı Kuvvetleri bir kamu kuruluşudur ve yasalara uymak zorundadır. Bu nedenle "YARGIYA MÜDAHALE" olarak algılanmamasına ve bazı kişi ve çevreler tarafından TSK aleyhinde kullanılmamasına azami dikkat ve hassasiyet gösterildiği için hukuki olarak müdahil olunmamıştır. Ancak görüş ve teklifler, devletin en üst kademesi ile paylaşılmış ve yargının sonucu beklenilmiştir.
-BEŞ: Ayrıca tutuklu arkadaşlarımızın kendileri, eşleri ve çocuklarının sorunlarına ilişkin olarak Genelkurmay Başkanlığı ile bağlı oldukları Kuvvet Komutanlıkları ve Jandarma Genel Komutanlığı tarafından maddi ve manevi olarak yakından ilgilenilmiş ve ilgilenilmeye devam edilmektedir.
-ALTI: Genelkurmay Başkanlığı'nın konuya duyarsız kaldığı ve personeline vefa göstermediği iddiaları kabul edilemez.
-YEDİ: Sonuç olarak Türk Silahlı Kuvvetleri'ni siyasi çekişmelerin dışında tutmak ve demokratik parlamenter sistemin işlemesine yardımcı olmak çalışmalarımızda temel prensibimiz olmuştur. Kurumsal sorumluluğumuzun gereği olarak bu çizgideki tutum ve davranışımızı sürdürmeye kararlı olduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Çünkü güzel ülkemizde huzur istiyoruz. Her türlü çekişme / çatışmadan uzak olmak arzusundayız ve her kuruluşun kendi görevini yapmasının veya görev alanına ilişkin görüş ve tekliflerini ilgili ve yetkili kişilerle paylaşmasının ve diyalog kurarak problemlerini çözmesinin en akılcı ve doğru yöntem olduğunu düşünüyoruz.
HABERE YORUM KAT
Bİr de şu açıdan bakalım...
Yanıtla (0) (0)Merdi Kıpti Şecaat Arz Ederken Sirkatin Söylermiş…
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel adına Genelkurmay Başkanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Tuğgeneral Ertuğrulgazi Özkürkçü, Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’ı arayarak bir açıklama metni göndermiş. Metinde özetle, bir daha askeri vesayetin olmayacağı, kurumun demokratik teamüllere uygun hareket ettiği yanında Ergenekon ve Balyoz davasından yargılanan askerlere verilen maddi manevi destekten bahsediliyor.
Gazeteler ve internet siteleri haberi özellikle bir daha askeri vesayet olmayacağı şeklindeki beyanat üzerinden gördüler. Zira açıklamanın en çarpıcı ifadesi buydu. Ama bu arada açıklama boyunca madde madde sayılan ve TSK’nın terör örgütü üyesi olmak ve darbecilikle yargılanan askerlere sahip çıktığını ve davaya el altından müdahil olduğunu ortaya koyan ifadeleri görmezden gelmek mümkün değil.
Bir defa açıklamanın tamamına sirayet eden bir “Ergenekon ve Balyozculara sahip çıkma” rahatlığı var. Hatta vefasızlık eleştirileri bağlamında ifade ediliyor bunlar. Ve tabi kamuoyuna açıklanabilecek boyutları sadece anlatılıyor. Kim bilir daha derinlerde sahip çıkma adına ne gibi müdahaleler yapıldı.
Buyurun açıklamadaki bu hususları tek tek inceleyelim…
1. Terör örgütü üyesi suçlamasıyla yargılanan ve hatta mahkûm olan TSK mensuplarının düzenli olarak ziyaret edilmesi.
Bugün bunu hangi kurum bu açıklıkta ve rahatlıkta yapabilir? Bunu mesela emniyet teşkilatı ya da milli eğitim teşkilatı adi veya siyasi suçlardan yargılanan mensuplarına bu şekilde sahip çıkabilir mi? Sahip çıkarsa medya bugüne kadar TSK’nın bu bağlamdaki girişimlerine gözlerini kapadığı gibi yine gözlerini kapatır mı?
2. Bütün dava safahatının dikkatle yerinde takip edilip Genelkurmay Başkanlığına rapor edilmesi.
Davaya müdahil olmayan bir kurum hangi sıfat ve amaçla duruşmaları izliyor ve her şeyi raporlaştırıp Genelkurmay başkanlığına rapor ediyor? Bu raporların sonucunda ne gibi girişimlerde bulunuluyor? Genelkurmay başkanlığı, bunu merak saikiyle yapmadığına göre amacı davaya çeşitli yol ve yöntemlerle müdahil olmak değil midir?
3. Ergenekon ve Balyoz davası nedeniyle cezaevlerinde bulunan TSK mensuplarının, “Genel Kurmay Başkanlığı adına” düzenli olarak ziyaret edilmesi ve taleplerinin yerine getirilmesi.
Yargılanan mensuplarına bu düzeyde bir sahiplenme davaya açıkça bir müdahale ve davaya taraf olma değil midir? Ayrıca merak ediyoruz, yargılananların hangi tür talepleri yerine getirilmiştir? Mesela yargılanan bir paşa Genelkurmay başkanlığından ne tür taleplerde bulunabilir? Herhalde talepler, temiz iç çamaşırı ve harçlık gibi şeyler olmasa gerek.
4. Genelkurmay’ın, yargılama safahatında, yargılananların görüş ve isteklerini devletin en üst kademesi ile paylaşması.
Genelkurmay’ın, davaya müdahil olmasa da (ki zaten olamazdı, çünkü yargılanan TSK’nin kendisi değil suç işleyen bazı mensuplarıdır)devletin en üst kademesine ilettiği görüş ve isteklerden ne tür sonuçlar alınmıştır? Genelkurmay, hangi sıfatla bu isteklerde bulunmuştur? Bu istekler, davanın seyrinde ne tür tesirlere yol açmıştır?
5. Yapılan açıklamada, yargılananlar için "tutuklu arkadaşlarımız" ifadesinin kullanılması.
Bu ifadeler açıkça, TSK’nin “terör örgütü mensubu olmak” ve darbecilikle suçlanıp yargılanan bu kişilere sahip çıkmasıdır. Ki bu kişiler bu suçlardan suçlu bulunarak mahkûm oldular. Yani suçları sabit oldu. Bu yapılan çok normal ise her kurum hangi suçtan olursa olsun yargılanan mensuplarına bu şekilde sahip çıkma hakkına sahip midir yoksa bu sadece TSK için mi geçerlidir?
6. "Tutuklu arkadaşlar”ın sorunlarıyla Genelkurmay başkanlığı, bağlı kuvvet komutanlıkları ile Jandarma Genel Komutanlığının maddi ve "manevi" olarak yakından ilgilenmesi, yargılanan personeline "vefa" gösterilmesi.
Suçlulara ne tür maddi ve manevi yardımlar yapılmıştır? Maddi yardımlar Genelkurmay bütçesinden mi ödenmiştir? Böyle ise hangi yasal prosedüre göre davranılmıştır? Açıklamada geçen manevi destek nasıl verilmiştir, bununla ne kastedilmiştir? Bu ilgi ve alakanın, bu suçlulara beş yıldızlı cezaevleri tahsis edilmesiyle ilgisi vardır elbet. Uzatmayalım. Sorduğumuz diğer sorular ve değerlendirmeler bu durum için de geçerli.
Ancak şu soruyu sormadan geçmek olmaz: Aynı Genelkurmay başkanlığı YAŞ kararlarıyla bütün hakları ellerinden alınarak beş parasız sokağa atılan mağdur askerler için niye aynı hassasiyeti göstermiyor? Tamamen haksız biçimde yapıldığını ve esasen ideolojik kadrolaşmayı mümkün kılması adına gerçekleştirildiğini bildiğimiz YAŞ kararlarıyla ihraçlara mesnet gösterilen disiplinsizlik, irticai faaliyet gibi suçlar darbecilikten daha mı kötü Genelkurmay nezdinde?
Özetle Genelkurmayın açıklamaları açıkça suç işlendiğinin itirafıdır. Zira açıklamada yapıldığı söylenen faaliyetlerin neredeyse tamamı suç teşkil ediyor. Davaya resmen müdahil ol(a)mayan Genelkurmay’ın, bu şekilde fiilen müdahil olması suç değil mi? Gerçi bu gerçekler bu açıklanmadan önce de defalarca Genelkurmay tarafından çekinilmeden ifade edilmişti. Bizler de bunu ilk defa duymuyoruz. Ama yine de izahat edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Son soruları ise, bu hukuksuz tutumu gören, bilen ve fakat engellemeyen hükümete soralım: Genelkurmay’ın bağlı olduğu ve adı geçen konularda birçok talebin kendisine iletildiği hükümet, bu talepler ve Genelkurmayın bu girişimleri ile davaya fiili müdahaleleri karşısında ne yaptı? Taleplere nasıl karşılık verdi? Öte yandan, her ne kadar hükümetten talimat almadık dense de, Genelkurmay’ın geçtiğimiz hafta yargılamalarla ilgili yapığı suç duyurusu hükümetin bilgisi dâhilinde midir?
IslahHaber.com