Genelkurmay, ‘fail seçimi’nde niye ısrarcı?
Dün bu köşeden bazı sorular sorduk. Tokat’taki saldırı ile ilgili olarak, kamuoyuna açıklanmayan bazı noktaların açıklanmasını istedik.
Örneğin şehid olan askerlerimizin silahları var mıydı, karşı ateş açılmış mıydı, yoksa tek taraflı bir ateş altında mı kalmışlardı?..
Olay mahallindeki tüm deliller niye toplanmamıştı? Gazetecilerin olay mahalline gelmesine kadar, boş kovanlar nasıl durabilmişti?
Biz o bilgilere verilecek cevabı beklerken, Genelkurmay bir telsiz konuşmasının metnini dağıtarak, “Alın işte, saldırının failinin PKK olduğunun kanıtı” dedi.
Saldırının faili PKK olabilir.
Fail PKK olsa bile, saldırının faili yine Ergenekon’dur. Çünkü PKK, Ergenekon’un bağlı kuruluşudur. PKK;Ergenekon’un üstü değil, tam aksine Ergenekon, PKK’nın üstüdür..
Bu derin konular bir yana, benim anlamadığım, saldırının Ergenekon tarafından yapılmış olması veya PKK tarafından yapılmış olması, veya bir başka derin odak tarafından yapılmış olmasının arasında ne gibi bir fark var ki; Genelkurmay bu olayı önemseyip, “İlla da illa, saldırıyı PKK yaptı” diyor.
Örneğin saldırının faiilleri Ergenekon’un direkt elemanları tarafından yapılmış olsa, Genelkurmay’a ne?..
Ergenekon bu saldırı için bir taşeron örgüt kullanmış ise, bunu dillendirmenin, Genelkurmay’a zararı ne?..
Olayın Genelkurmay’ı ilgilendiren yönü, gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığı ile sınırlı.
Faillerin kimliği ile, Genelkurmay’ın ne ilgisi var ki; fail seçmekte ısrarcı davranıyorlar?
Biz “şunlar yapmış olabilir” diye tahminde bulunabiliriz. Bir başkası, farklı tahminde bulunabilir.
Ama saldırıları önlemek, saldırganları yakalamak ile görevli bir resmi kurum, terörist bir saldırının failinin, illa belli kişiler olmasını niye istiyor?!
Onlar fail seçmek için bu kadar ısrarcı iseler, benim de kuşkularım artıyor..
Onlar “illa PKK” dedikçe, benim de “PKK’nın Allah belasını versin.. Ama daha büyük bela varken, olayı PKK’ya indirgemek de akıl işi değil. Bu saldırının failleri, illa da illa Ergenekon’dur” diyesim geliyor!..
Hele hele, ne idüğü belirsiz bir telsiz konuşmasının, saldırının faillerinin kim olduğunun kanıtı olarak ciddi ciddi sunulması, kuşkularımı hepten artırıyor...
Ne yani; Ergenekon, bu saldırıyı yaptırabilecek kadar güçlü de, 5 tane teröriste, olayın PKK tarafından gerçekleştirildiğine dair sohbet ettirme imkânından yoksun mu yani?..
5 tane adam bulup, “Siz konuşun, Genelkurmay sizi dinliyor zaten.. Saldırının PKK’ya ait olduğu konusunda ellerinde delil olur. Dikkatler bizim üzerimizden kalkar” demiş olamazlar mı yani!?
Telsizle konuşanların yalan söylemediklerine dair, elinizde ne delil var ki?!
Kendi aralarında geyik yapmış olamazlar mı?
Üstelik, tüm dünya duymuş, 7 askerimizin şehid, ikisi ağır olmak üzere 3 askerimizin yaralandığını. Teröristin biri, diğerine bu yönde bilgi veriyor.. Bilgiyi veren, 2 kişinin ağır yaralı oluğunu, herhalde hastaneye gidip tespit etmedi. Radyodan vs. öğrendi. O öğreniyor da, bilgi verdiği niye öğrenememiş?..
Olayın üzerinden iki gün geçmiş.. Sağır sultan bile, şehid sayısı ile yaralı sayısını biliyor. Telsizle bunu aktarmanın ne mânâsı var? Kaldı ki; bilgiyi veren de, saldırıyı fiilen yapanlardan biri değil. “Biz yaptık” demiyor.. “Arkadaşlar yaptı” diyor.. Onların da haricen bilgileri var yani!
Suyunun suyunun suyu yani!
Neyse, böyle dandik delilleri geçelim de.. Dünkü “Basını Bilgilendirme Toplantısı”nda, açıklamayı yapan Korgeneral İsmail Hakkı Pekin’in, bilinçaltındaki gerçeği izhar eden ifadesini masaya yatıralım.
Ne diyor General Pekin?..
Aynen şöyle: “Tokat Reşadiye’deki olayla Bingöl’deki olay arasında benzerlik kurmaya çalışmak; her şeyden önce basın toplantısının başından beri ifade edilen gerçekler ile bağdaşmamaktadır. Ayrıca, bu şekildeki yaklaşımların iyi niyetle yapıldığını söylemek de mümkün değildir. Bu hususların kamuoyu tarafından en doğru şekilde değerlendirildiğine inanıyoruz.”
Şimdi 10 puanlık soru şu: “Sayın komutan, Reşadiye ile Bingöl olayında benzerlik kurmaya çalışmanın yanlış olduğunu, hangi ihtimale göre söylemektedir?”
Öyle ya..
Bazıları Bingöl’deki olayın, derin bir çete tarafından işlendiğini ileri sürse de, TSK’nın bugüne kadar yaptığı açıklamalara göre, Bingöl olayı PKK’nın işidir...
TSK’nın dünkü ısrarlı açıklamasına göre, Reşadiye’deki saldırı da PKK’nın işidir.
Bu durumda, TSK adına konuşma yapan komutanımızın, “Bingöl’de olay ne ise, Reşadiye’deki olay da odur. İkisi de PKK’nın işidir.Bunun arkasında başka güçler aramak yanlıştır” demesi gerekir; değil mi?
Ama öyle demiyor sayın komutan..
“Bunlar arasında bir benzerlik kurulamaz” diyor.
O halde, ben de sorayım: “Sayın komutan, Bingöl ile Reşadiye’de olanlar arasında, benzemeyen şey nedir?Benzemeyen şey nedir ki; ‘bunlar arasında benzerlik kurmak yanlıştır’ diyorsunuz?”
Yoksa, komutanımız artık kabul mu etti: “Bingöl, derin tezgahın işidir” gerçeğini..
Eğer öyle ise, Reşadiye’deki derin tezgahı da kabul etmek için, 16 yıl mı beklememiz gerekiyor? Buyurun, izah edin komutanım!..
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT