Gençlik Çağı ve İslami Aile Modeli
Ergenlik döneminde birey hem bedensel hem ruhsal hem de toplumsal anlamda değişime dönüşüme uğrar. Onlardaki bu büyümeyi, değişim ve dönüşümü, beraberinde getirdiği sıkıntıları anlamadan, gençleri tam anlamıyla tanımadan, çözüm üretmek adeta imkânsızlaşır.
Ergenlik bazı yazarlara göre “ikinci doğum” gibidir. Yeni yaşama alışmaya çalışan bebekler gibi, kırılgan ve dayanıksız oldukları belirtilir. Bu dönemde zayıf ve savunmasız oldukları gibi, yaşamış oldukları yaranın izini de tüm yaşamları boyunca taşırlar.
Dengeli ve uyumlu ilkokul çocuğunun yerini tedirgin, güç beğenen ve çabuk tepki gösteren bir genç almıştır. Tepkileri önceden kestirilmez. Derslerine ilgisi azalmıştır. Dikkati dağınıktır. Başkaları tarafından nasıl görüldüğünü merak eder. Dinlediği müzik, beğendiği sanat etkinlikleri değişiktir. Uzun uzun düşler kurar. Hatıra defteri tutmaya başlar. Şiir, öykü yazmaya özenir. Yazdıklarında gizliliğe dikkat eder. Özel hayatına yapılan müdahaleler (gizliden hatıra defterlerini okuma, telefonlarını dinleme gibi) onlardaki gerilim halini yükselten bir başka nedendir.
Sivilceler, terleme, şişmanlık gibi nedenler, ergenin başlıca üzüntü konularını oluşturur. Bir gün önce çok neşeli bir görünümde olan genç, diğer bir gün üzüntülü ve içine kapanık olarak görülebilir.
Ergenin iç çatışmasını arttıran nedenlerden biri, hem isyankâr bir tavır takınması hem de anne ve babanın desteğine, otoritesine ihtiyaç duyuyor olmasıdır.
Kulaktan dolma ödünç alınmış fikirleri savunarak anne ve babasına karşıt düşünceler ileri sürmeye dikkat ederler. Hatta karşı çıkmış olmak için karşı çıkarlar.
Gençlik çağı evden kopma ve topluma açılma çağıdır. Ergenliğe giren bir gence evi dar gelmeye başlar. Evinde anlaşılmadığını, değer verilmediğini, çocuk gözüyle bakıldığını sanan genç için arkadaş kümesi bir kurtuluş, bir sığınaktır. Arkadaşlarca aranmak, beğenilmek ve benimsenmek, benlik saygısının önemli bir koşuludur. Genç bu ilişkilere girerek zekâsıyla, spor ve sanat yetenekleriyle kendini kanıtlar. Arkadaşlık ilişkileri toplumsal ilişkilere de öncülük eder.
Arkadaşlık kurabilmek ve sürdürebilmek başlı başına bir başarı, ruh sağlığının bir ölçüsüdür. Ailesine bağımlı, güvensiz ve sıkılgan bir çocuk okulda başarılı olabilir ama arkadaşlık kurmada çok yetersiz olabilir. Gençlik çağında, gençlerin ruh hekimlerine başvurma nedenlerinin başında arkadaşsızlık yakınması gelir.
Bir grup içinde olmak gence güven verir. Onaylamasa bile grubun bazı davranışlarına katılır. Gençler için en büyük tehlike içinde bulunduğu grubun kötüye kullanılmasıdır. Bu konuda anne-babaya düşen görev genci evde fazla sınırlamamak olmalıdır. Çünkü bunalan genç dışarıda daha etkin bir şekilde arkadaşlarının peşinden gidebilir. Evinde kabul gören genç ise, zamanla ailesine daha kolay bağlanacaktır.
Bazı gençler çalkantıyı daha az yoğunlukta yaşayıp çabucak uyum sağlarlarken, bazıları ise ileri derecede uyumsuzluklar gösterip bu tür davranışlarda ileri yaşlarda da bulunabilirler.
Evinde uyumsuz olan genç bu uyumsuzluğunu okula da yansıtır. Derslere ilgisi azalır, başarısı düşer. Hep bağırır çağırır, kırar döker. Bu davranışları art niyetli önderler vasıtası ile saptırılıp hırsızlığa, zararlı eyleme, toplum suçlarına yöneltilebilir.
Ailesi ve çevresi ile çatışmaya düşen genç aşırı baskılar altında bunalır. Sonuçta kendisine yönelen kötü bir söz veya davranış intihar girişimine neden olabilir. İntihar girişimi gencin mutlaka depresyon içinde olduğunu göstermez. Ancak girişim tekrarlanırsa yoğun bir ruhsal çöküntü olasılığını arttırabilir.
Bu ve benzeri durumlarda aşırı baskı ve ceza çözüme yaramadığı gibi umursamazlık da tutulacak yol değildir. Gencin bütün isteklerine tepkisinden çekinerek boyun eğmek; iki de bir tokat atmak kadar zararlıdır. En iyisi karşılıklı konuşarak problemi ortaya koyup çözümlemektir. Gerektiğinde ana babası ile bir arkadaş gibi dertleşen genç daha sağlıklı olur.
Gençlik Problemleri
Günümüz gençliğinin önündeki en büyük sıkıntılar, teknolojiyle ve zamanla gelenlerdir En başta karma eğitimin getirdiği kız - erkek karışımı okullarda eğitim gören gençler, nefsinin kölesi olabilmekte ve karşı cins için okula gidip gelmekte, onun için uğraşmakta, kavga etmekte, en sonunda intihar edebilmektedir Bunun yanında internetin ülke çapında yaygınlaşması, internet kafelerine müptela olunması ve bu imkânı da genellikle oyun gibi beyni dumura uğratan şeylerle kullanıyor olmaları, gençliğin durumunu kötüye götürmektedir.
Çocukluğun önemsenmeyen uyumsuzlukları gençlik çağında birden alevlenip ağır bunalımlara dönebilir. “Gençlik Problemleri” çoğunlukla bu çağın bocalamalarından ileri gelir ve genellikle geçicidir. Kimi zaman da ağır ve kalıcı ruhsal hastalıkların habercisidirler.
Sigara, içki ve uyuşturucularla ilk tanışma gençlikte başlar ve sürer gider. Yine haylazlık, serserilik, kavgacılık, şiddet ve terör de bu dönemde gençleri kuşatan, etkisi altına alan diğer olumsuz davranışlardır.
Sigara ve alkol tüketimi gençler arasında hızla artıyor. İşsiz gençler arasında toplu suçlar, çeteleşme ya da topluma sırt çevirmiş hippi, punk, ağır metalciler gibi sorumsuz topluluklar ortaya çıkıyor.
Gençlik çağı sağlıklı ve ölüm oranı düşük bir çağ olmasına rağmen; başlıca ölüm sebeplerinden biri araba kazaları, diğeri de intiharlardır.
Ergenlik döneminde kurallara karşı çıkışlara, intihar girişimlerine, duygusal taşkınlık ve tedirginlik hallerine sık rastlanır. Örneğin, genç kız ve erkeklerde intihar girişimlerinin en çok görüldüğü yaşlar 17 ve 18’dir.
Suça yönelen gençler:
Bütün dünyada yapılan araştırmalarda 18 yaşından önce işlenen suçların artıp yaygınlaştığı ve suçlu gençlerin % 59’unun baba baskısından suça yöneldiği ortaya çıkmıştır.
Suçlu çocukların çıktığı aileler incelendiğinde, çocuklar üzerinde ya çok baskılı, dayağa bağlı bir denetim vardır ya da tamamen çocuğa karşı ilgisizdirler. Ailenin durumu ne olursa olsun temel yıkıcılık anne sevgisinin olmayışından kaynaklanmaktadır. Her şeye rağmen anne sevgisi ile yetişen gençler bir bocalama devresinden sonra olumlu davranışlara yönelmektedirler. Aynı zamanda problemli çocuğun işlediği suçtan devamlı ceza görmesi suçluluğun artmasına zemin hazırlar.
Bu anlamda gençlerin hayatında, anne-baba tutumlarının ne kadar etkili olduğunu bir kes daha görmüş bulunuyoruz.
Gençlik ve Depresyon:
Ailede boşanma, ayrılık, ölüm gibi benlik saygısını azaltan durumlarda pek çok gencin ilk tepkisi davranış bozukluğu biçiminde olmaktadır. Gencin birden umursamaz bir tavır takındığı, derslerine boş verdiği, okuldan kaçmaya, öğretmenlere karşı gelmeye başladığı, haylaz arkadaşlara kapıldığı gözlenir. Açıkça yas tutamayan, depresyon belirtisi gösteremeyen genç, dolaylı yoldan depresyonu aşmaya çabalar. Örneğin, kolay arkadaş edinemeyen genç, ilişki alanını daraltıp yalnız kalacağı uğraşlara yönelebilir. Hayvan besleyerek, tüm gününü onların bakımına ayırarak, onlarla konuşup severek depresyona karşı kendini savunmaya çabalayabilir.
Depresyon yaşayan gençlerin ailesiyle ve çevresiyle ilişkileri sürekli gergin ve bozuktur. Gençlerin bir bölümünde ise karamsarlık, isteksizlik, üzüntü, yalnızlık gibi içe çekilme belirtileri egemendir. Belirtiler ne olursa olsun depresyonda olan bu gençlerin, sorunlarla karşılaştıklarında bunları çözemediklerinden, güç durumlarda konuşacak, danışacak birini bulamadıklarından yakındıkları görülür. Aileleriyle araları gergin olan bu gençlerin önemli bir bölümü yaşıtlarının desteğinden de yoksundurlar.
Gençlerimizin problemlerine çözüm olabilmesi açısından; sanat zevki, okuma zevki, topluma hizmet etme zevki, düşünme ve anlama zevki ile yetiştirilmeleri, ideale yöneltilmeleri ve iyi bir boş zaman faaliyetine sahip olarak yetiştirilmeleri bu dönem açısından da önemlidir.
Gençlik Sorunları ve Çözüm Yolları
İnsanın şahsiyetini oluşturan ilk alan aile olmakla birlikte okul ile sosyal çevrenin de önemli bir yeri vardır. Gençler için steril bir ortam sunmak mümkün olmadığına göre, sokağın menfi tesirini azaltacak faaliyetlerde bulunmak; sportif ve kültürel etkinliklerle gençlerin boş zamanlarını doldurmak gerekmektedir.
Kişilik problemi yaşayan gençler için, özgüvenle büyümelerini sağlayacak bir sevgi ve güven ortamı hazırlamak, çocukluk ve gençlik çağlarında iyi aile çocuklarıyla arkadaşlık ve dostluklar kurmalarını sağlamak ve onların davranış ve ilişkilerini hissettirmeden takip etmek ve problemlerin çözümünde asla baskıcı olmadan destek olmak son derece önemli bir davranıştır.
İnsanların zamanlarının büyük bir bölümünü televizyon, bilgisayar ve internet karşısında geçtiğini düşünürsek gençlerimizin ne tür bir bombardıman ile karşı karşıya olduğu anlaşılmış olur. İletişim araçlarını hayatımızdan çıkarmak mümkün olmadığına göre onları bilinçli ve yararlı bir biçimde kullanmayı gençlere öğretmek gerekiyor.
Kişilik problemleri yaşayan ve her türlü kültürel kirlenmişliğe açık olan gençlerin en önemli sıkıntılarından biri de dinlerini tam ve doğru olarak öğrenememekten kaynaklanan inanç problemleridir. Gençlerimizi çocukluktan itibaren sağlam dini bilgi ve duygularla donatmak gerekir.
Özellikle tarihî kahramanların hikâyeleriyle, eserleriyle ya da bunlar hakkında yapılan belgesellerle fikri planda gençleri besleyip özendirmek, bir de yaşayan model insanlarla onları buluşturmak, gerek akranları arasından, gerekse daha büyüklerden model olabilecek insanlarla bir araya getirmek bu konuda en etkili yoldur. Dikkatlerini Allah’ın varlığına, birliğine ve yaratıcılığına yönelten çeşitli filmler, ses kasetleri ve bilgisayar programları, dini hikâyeler, genç sahabelerin hayatı vb. sağlıklı bir Allah inancı ve şahsiyetli bir kişilik kazandırmada yardımcı kaynaklar ile yetiştirilmeleri önem kazanır.
İslami Aile Modeli
Günümüz gençliğin problemlerinden bir diğeri de ahlaki çöküntüdür. Nesli ve aile yapısını bozan ahlaksız davranışlardan sakınmak gerekir. İslâm’ın amaçlarından olan nesli korumak ve sağlıklı bir toplum oluşturmak için gençlerimize iyi bir din eğitimi verilmelidir. Günümüzde gençlerin kendilerini korumaları için sağlam bir imana sahip olmaları gerekir.
Gençler terbiye edilirken, onlarla nasıl konuştuğumuz ve bunu nasıl ifade ettiğimiz de önemlidir. İnsan, psikolojik olarak iyi muamele, yumuşak davranış güzel söz ve tatlı dilden hoşlanmaktadır. Kuran’da yer alan, “Eğer sen kaba, katı yürekli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılıp gitmişlerdi bile” (Âli İmrân – 159) … “ Rabbinin yoluna hikmet, güzel öğüt ve güzel münakaşa ile davet et” (Nahl – 125) ayetlerinde olduğu gibi, gençlerin ruh halleri dikkate alındığında bu tutumun bir o kadar daha önem kazandığı görülür.
Yine sevgili Peygamberimiz çocuklarımıza karşı görevlerimizi şu şekilde vurgulamaktadır. “Çocuklarınıza güzel davranıp iyilikte ve ikramda bulununuz¸ onları en güzel şekilde terbiye ediniz”.
Din ve dini hayatın en önemli boyutunu teşkil eden ibadetlerin, kişinin ruh sağlığına önemli katkıları vardır. Gençlik döneminde dini yaşantılar ve ibadetler¸ bireye kendini anlamayı¸ olumlu ve olumsuz yönlerini tanıyıp kabullenmeyi öğretir.
Gençliğimizin örnek modeli Allah Resulü, sünnetiyle karşımızda canlı bir şekilde durmaktadır Ancak bizler sadece ihtişamlı sözlerle O'nu anlatıp durduk Rabbimizin örnek olarak sunduğu modeli tabulaştırıp, kendisini ulaşılmaz bir şahsiyet haline getirdik Kur'an'da Peygamberimiz için "Allah'ın Resulünde sizin için güzel bir örnek vardır "(33 Ahzâb, 21) buyrularak, mü'minlerin, hayatlarının bütün safhalarında onu örnek almaları tavsiye ve emredilir Onun ahlâkı bizler için en güzel örnek, onun yaşayışı, halleri, sözleri ve hareketleri en mükemmel modeldir.
Kur’an’da hayatlarını tevhid mücadelesine ayırmış gençlerden bahsedilir. Hz. İbrahim’in Nemrut ve kavminin putlarına karşı tevhid mücadelesi, Hz. Musa’nın Mısır’da Firavun’un sarayında çektiği sıkıntılar, Hz. Yusuf’un genç yaşta başından geçen problemler, Hz. Meryem’in yaşamış olduğu sıkıntılar vb. gibi hayatları gençlerin tanımaları sağlanmalıdır.
Uygun anne-baba modeli
Gence verilecek eğitim tarzının başında¸ ona iyi örnek olmak gelir. Burada aileye ve büyüklere iyiyi temsil etme görev ve sorumluluğu düşmektedir. Büyüklerin kendilerini düzeltmeden gençliği düzeltmeleri çok zordur. Kuranı Kerim’de Hz. İbrahim şu şekilde dua ederek çocuk istemiştir: “Ey Rabbimiz! Bizi sana ibadet edenlerden kıl! Çocuklarımızdan sana itaat eden bir ümmet çıkar…”(2/128). Demek ki, önce büyükler olarak ibadet edenlerden kılması sonra da çocuklarımızdan ibadet edenler olmaları Allah’tan istenmiştir.
Bütün bir çocukluk döneminde olduğu gibi ergenlik döneminde de uygun anne ve baba modelinin olması gerekmektedir. Ergenin uygun özdeşim sağlamasına ve kendine örnek olarak anne babayı benimsemesine neden olacaktır. Örneğin sigara içen ya da namazı önemsemeyen bir anne-babanın çocuğuna uygun bir model olması beklenemez.
Doğruluk, yardımseverlik, başkalarını düşünme, sözünde durma gibi birçok davranışı çocuğa söylemek yerine onu yaşıyor olmak kâfi gelecektir. Anne ve babanın kendi aralarında kurdukları iletişimde buna dâhildir.
Peygamberimizin hayatı gençlere, kimliklerini oluşturmada en güzel modeldir. Bunun için onun hayatıyla ilgili kitapları okutmak ve özellikle onun ahlakını şekillendiren Kur'an'ı iyi öğrenmek ve öğretmek gereklidir.
Unutulmamalıdır ki din en iyi gençlikte yaşanır. Hz. Peygamber de, kıyamet gününde arşın gölgesi altında mutlu olacaklar arasında, gönlü Allah'a bağlı, severek Allah'a ibadet eden gençleri de saymıştır.
YAZIYA YORUM KAT