Gençlerin Yönelimi ve Siyaset
Gençlik, ergenlikle birlikte biyolojik ve psikolojik açıdan çocukluktan kurtulma sürecidir. Toplumsallaşma sürecine adım atıldığı 14 ile 24 yaşları arasındaki döneme gençlik çağı denilmektedir (TÜİK). Bu sınır BM raporuna göre 15 ile 25, DPT raporuna göre 12 ile 24 yaş arasındadır.
Genç için çocukluk dönemi geride kalmaktadır; ama yeterlilik açısından toplumsallaşma olgunluğu yeni yeni yakalanmaktadır.
Gençlik, hayatın anlamının en çok sorgulandığı, adalet arayışının en çok konuşulduğu, sorumluluk duygusunun en taze olduğu canlı ve hareketli yıllardır. Anlam ve adalet arayışı gençlerin fıtri özelliklerindendir.
Bütün dinler, ideolojiler ve siyasi hareketler gençlere ulaşmak, yönelimlerini yönlendirmek isterler. Siyasi seçimler bunun en somut göstergesidir.
7 Haziran 2015 Genel Seçimleri’nde 2,5 milyon genç ilk defa sandığa gitme hakkını kazanmıştı. Bu seçimlerde 18-25 yaş grubu genç seçmen oranı yüzde 25’ti ve MHP ile HDP’nin gençlerden aldığı oy oranı bu çizginin üzerine çıktı.
Tüm çekincelere rağmen seçmen yönelimleri hakkında hâlen en fazla bilgi veren ve bilgileri ölçülebilir olan araştırma şirketlerinin anketleridir.
KONDA araştırma şirketinin seçimlerin ardından yaptığı araştırmasını ‘Sandık ve Seçmen Analizi’ başlığı ile raporlaştırdı. Bu rapora göre partilerin 18-25 yaş aralığı genç nüfustan aldığı oy oranı kendi oyları içinde şudur: MHP yüzde 33, HDP yüzde 32, CHP yüzde 24, AK Parti yüzde 21.
Bu sonuç bizi büyük ölçüde AK Parti’nin genç oyları MHP’ye ve biraz da HDP’ye, CHP’nin genç oyları HDP’ye kaydı değerlendirmesine sevk ediyor.
Genç insan iyiliğe/takvaya ve kotülüğe/fucra meyletme kapasitesi içinde ya fıtratındaki Rabbini birleme ve adalet potansiyelini açığa çıkartır; ya da fıtratını yabancılaştıran/şeytanlaştıran bireyci, hedonist ve dünyevici çağrılara yönelir?
Genç insan fıtri özgürlükle müfsid özgürlük, adaletle zulûmat, Allah’la tağut arasındaki seçimini yapacaktır. Ya da her şeye kayıtsız ve kendini egemen kültürün akışına bırakmış bir çözülmüşlük içinde olacaktır. Kapitalist kültürün Batı-dışı toplumlara ve anlayışlara telkin ettiği de bireyci, mukallit ve sığınmacı sömürüye müsait kişiliksiz hallerdir.
Coğrafyalarımıza bir ihraç ürünü olarak sunulan ulusalcılık, Batılılaşma projesinin en devşirmeci araçlarından birisidir. Dün bu kirli aracı ‘ümmetten bir ulus yaratmak’ için Türkçü Kemalist kadrolar kullandı, şimdilerde ise yeni tezgâhtarları Kürt ulusalcıları.
Ayrıca kapitalist yaşam ve tüketim kültürünün telkini, kariyer ve ikbal hedeflerinin kutsallaştırılması, ifsad edici kitlesel müzik ve spor ayinleri, teşvik edilen Batılı paradigmanın elbisesini giyme tutkusu ve tasnif dışı olanları daha da lümpenleştirmek için uyuşturucu trafiğinin yaygınlaştırılması gençlerimizi çözen en önemli yabancılaşma nedenleridir.
Gençlik yılları adalet duygularının tomurcuklanacağı yıllar ise, aynı zamanda bu yıllar yaşanan zulüm ve zorbalıklara ‘hayır’ denilen en diri muhalefet yıllarıdır da.
Gençliğimizi kazanmanın yolu fıtratı bozuk sahte çözümlere ve muhalefetlere karşın, evrensel olan fıtratı, fıtri olanı öne çekmek, yerel ve küresel vesayet sistemlerine karşı sahici muhalefetin önünü açmak değil midir?
18 yaşında mebus seçilebilme vaadi; dindar nesil arzusu ve fiziksel devasa yatırımları; ayrıca gençlerin dilini kullanan lider imajı taktiksel hamleler olabilir. Ama gençliğin muhalefet ruhuna palyatif tedbirlerden ziyade, uzun erimli fıtri ve tutarlı çalışmalara ön açarak anlam kazandırılabilir.
Mesela ‘Dünya beşten büyüktür’ çağrısı niçin yeni ve coşkun bir muhalefet dilinin fikri ve fiili tanıklığını alevlendirmesin?..
YAZIYA YORUM KAT