Genç Birikim’in Mart Sayısı Çıktı
Genç Birikim Dergisi, Esed rejiminin katliamlarını ve Suriye halkının direnişini manşete taşıdı.
Genç Birikim Dergisi, 154. Sayısında Ali Kaçar, hâlâ gündemimizden düşmeyen ve her gün katliam haberlerinin geldiği Suriye’nin tarihini gündeme taşımış. 1920’den günümüze kadar Türkiye Suriye ilişkilerine yer verdiği “Tarihî Süreç İçerisinde Türkiye Suriye İlişkileri” başlıklı yazısında; özellikle Hatay’ın Türkiye’ye katılışı, PKK ve Beşşar Esad dönemini incelemiş.
Süleyman Arslantaş, bürokratlarla seçilmişler arasındaki ilişkilere değindiği “Seçilmişler ve Atanmışlar Neyi İfade Ediyor?” adlı yazısında; “Türkiye’de siyasi partilerin genelde ya sivil toplum örgütlerinin desteğini almaya ya da cemaatlerin desteğini almaya gayret ettiklerini, içlerine sindiremeseler de genelde sol ve liberal partilerin, STK’ların oylarına önem verdiklerini, sağ ve İslâmi eğilimi olan partilerin de cemaatlerin oylarına talip olduklarını, tabii olarak bu beklentilerine karşı da çeşitli taahhütlerinin olduğunu, ihale (seçim) dönemi bittiğinde de kim kimi desteklemişse ona faturayı sunduğunu, esas cingarın da o zaman çıktığını, kim, kimi desteklemişse ondan ekonomik, siyasi ve bürokratik pay istediğini, bu pay verilmez ise çeşitli şekillerde yasama ve yürütme erklerinin (meclis ve hükümet) tehdit edildiğini, bu bazen ‘kol kırılır yen içinde kalır’ şeklinde, bazen de ‘kol kırılır yen’in dışına taşar’ şeklinde olduğunu, kim ne derse desin son MİT-YARGI-EMNİYET fotoğrafında kol kırıldığını ve yen içerisinde kalmadığını” yazısında ifade etmiş.
Ubeydullah TOPRAK “Radikal İslam’ın ve İslamî Terörün Panzehiri: Ilımlı İslam(!)” adını verdiği yazı dizisinin 6 ncı ve son bölümünde; “Türkiye’deki İslâmî cemaat, kurum ve organizasyonları “içerden” kontrol eden ve yönlendiren “derin yapının”, bir parçası olduğu “uluslararası düzen”in de talepleri doğrultusunda, bu oluşumları kendileri açısından mutedil ve ılımlı, İslâmî açıdan ise “ölçüsüzlük ve aşırılık” anlamına gelen bir çizgiye sürüklemiş bulunduğunu, 28 Şubat süreci ile birlikte, İslâmî cemaatlerin laikliği içselleştirmesi operasyonunun büyük ölçüde tamamlanmış bulunduğunu, bu sosyal “tepkime”nin katalizörlüğünü ise AK Partinin üstlendiğini, Türkiye’deki İslâmî hareketi laikleştirme ameliyesini istenen düzeyde bir başarıyla tamamlamış bulunan AK Parti’nin liderine şimdi de Arap toplumların da laikliği içselleştirmesi için sanki bir tür taşeronluk görevi verilmiş gibi, kendisinin Araplara laiklik tavsiyesinde bulunduğunu, böyle bir değişimden Allah’a sığındığımızı” ifade ettikten sonra yazısına şu cümlelerle devam etmiş; “Bugün bâtıl bid’at, hurâfe ve haram olan pek çok şey İslâmî elbise giydirilerek meşrû imiş gibi gösterilmekte ve kimse tarafından, hiçbir engelleme olmadığı için yapılıp gitmekte ve kafalarda meşrû bir iş gibi kalmaktadır. Kitap ve sünnet gözlüğüyle bakanlar, böyle yapılan pek çok gayrimeşrû işi, bugün İslâmî isimler altında görebilecektir. Gücümüz yettiğince bunlara engel olunmalıdır. “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan” durumuna düşmemek için bu gereklidir. “
İsmail CEYLAN’ın çevirdiği Larry EVEREST’in “Ortadoğu’daki Gerçek Nükleer Tehdit Kim?” başlıklı yazısında; gerçek nükleer tehdidin ABD olduğu tüm açıklığı ile ortaya konuyor.
İdris GÖKALP’in “Popüler Kültürün Kıskacında Çocuklarımız”, Ayfer TOPRAK’ın “İlişkiyi Kurban (Karib) Etmek”, Bekir TOK’un “Yeni Bir Fetih”, M. Cihat BATMAZ’ın “Müslüman Gençlik ve Bazı Sorunlarımız”, Zehra ADİLOVİC’in “Angelina Bosna’da Ne Arıyor?” Hacer USLU’nun “Vahşi’den Yahşi’ye” başlıklı yazıları ve M. Beşir ERYARSOY’un “Şehadet” adlı konferansının çözümü de dergide yer alan diğer yazılar.
İletişim: 0312 229 67 18-19
HABERE YORUM KAT