Gelişigüzel Tahran notları
Tahranlı şair, yazar, mütercim dostum Ata Erad'dan rica ettim, beni Humeyni'nin mezarına götürdü.
Mazlumların, yoksulların, itilip kakılanların muzaffer imamı Ayetullah Humeyni için yapılan türbe görkemli bir yapı olarak tasarlanmış ve öyle inşa edilmiş, fakat zamanla Humeyni ve takipçilerinin sadeliği bu yapıya da sirayet etmiş. Büyüklüğünde, yüksekliğinde, genişliğinde 'tekebbür' havası yok. Uzaktan bakınca varmış gibi görünüyor, ama yok. Ülkenin dört bir yanından ve mücavir ülkelerden gelen binlerce yatılı misafirin türbe etrafında kurduğu iptidai çadırlar burada hiç eğreti durmuyor. Bir de aşevi var, yoksullar için. İmam'ın ölüsü bile gariban babası.
Rahmetullahi aleyh.
* * *
Tahran'ın ortasında bir meydanda Seyyid Hasan Nasrallah ve Lübnan şehitleri posterleri.
Yakışıyor.
* * *
İran'da gazeteye "ruzname" diyorlar. Kelimenin güzelliğine, asaletine, zarafetine içim gitti. "İnsan bu kadar güzel bir kelimeye kıyamaz, çirkin gazete çıkaramaz" gibi bir şey geçti içimden.
Tahran'da bulunduğum üç gün boyunca Tehran Times "ruzname"sini takip ettim. Afrika ve Güney Amerika ile ilgili nefis makaleler okudum. İran İslam Cumhuriyeti ve Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti'nin Bolivya'daki ABD aleyhtarı Evo Morales yönetimine verdiği maddi destekle ilgili bir haberi öpüp başımın üstüne koydum.
İran yönetimi, Afrika ve Latin Amerika ile münasebetlerini geliştirmeye büyük önem atfediyor. Bunu anlamak için Tehran Times okumaya gerek yok; Tahran'daki en büyük caddelerden ikisinin isim tabelalarına bakmak yeterli: "Afrika Caddesi" ve "Hugo Chavez Caddesi".
* * *
Pek çok İranlı, devletin 'enternasyonalist' harcamalarına sıcak bakmıyor. "Paramızı dışarıda harcayıp durmasalardı hiçbir ekonomik sıkıntımız olmayacaktı" diyenlerin haddi hesabı yok. Lübnan'a, Filistin'e akan paralara bile ağıt yakabiliyorlar. Ne büyük ferasetsizlik!
Belki 10 kişiyle tartıştım, "Bu harcamalar sizin selametiniz için" dedim; "hep dünyanın küreselleşmesinden söz ediliyor ya, küreselleşen dünyada İran'ın savunması Güney Amerika'dan başlar. Emperyalizmin surlarında açılan her gedik, dünyanın neresinde açılırsa açılsın, İran'ın nefes almasını sağlar. Lübnan'da Hizbullah, Filistin'de Hamas ve İslami Cihad'ın desteklenmesi zaten din kardeşliğinin gereği. Din kardeşliği hisleriniz törpülenmiş olsa bile, 'Lübnan ve Filistin direnişleri ne kadar güçlenirse, Siyonist emperyalistlerin İran kapılarına dayanması o kadar zorlaşır' diye düşünerek, devletinizin bu direnişlere yardımlarını vatan müdafaası olarak görmelisiniz."
* * *
Tahran, Azeri kaynıyor. Taksiye biniyorum, şoför Azeri. Bakkala giriyorum, esnaf Azeri. Halı deposuna giriyorum, tüccar Azeri. Resmi binaya giriyorum, kapıdaki polis Azeri. Bir subayla tanışıyorum, o da Azeri. İslam Devrimi Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hameney bile Azeri. Hepsi şakır şakır Türkçe konuşuyor. Hameney'le görüşmedim, ama o da Türk misafirleriyle şakır şakır Türkçe konuşuyormuş. Azerilerin Tahran'da 'hüküm sürdüğünü' söylemek mümkün. Birtakım sorunları olabilir; ama İran Azerilerinin perişanlığından dem vurarak onları bağımsızlık ateşinde yakmaya kalkışanları anlamak kesinlikle mümkün değil. Bütün İran Azerilerin. Güney Azerbaycan'a niye fit olsunlar ki?
Gelişigüzel Tahran notlarına yarın devam edeceğiz inşaallah.
YENİ ŞAFAK
YAZIYA YORUM KAT