Gelecekte hatırladığımızda!.
Bir de dönüp arkaya baktığımızda ne göreceğiz?
Geçen gün Kartal'da Mehmet Kaya'nın evinde Sıvaslı arkadaşlarla bir aradaydık (Ben dahil 3 kişi fahri Sıvaslı).. Elazığ'dan OÇG / TKMM toplantısından döndüm, bu dost meclisine katıldım. Dönüşte geçerken gördüm, CHP'li belediye Ergenekon davasına inat, E5 üzerinde büyük bir kültür merkezine Türkan Saylan adını vermiş..
Bu, belediyecilik mi şimdi?.. Davadan beraat etsin, koy adını.. Yarın o davanın sanıkları mahkum olurlarsa, ÇYDD kapatılır, mal varlığına el konulursa ne olacak!..
Sultanbeyli'ye, asker zoruyla Refahlı belediyenin karşısına, yolun ortasına gelip zorla heykel dikmek gibi bir şey bu!..
Nasıl bir zihniyetse bu, Türkan Saylan'ın hatırasına iyilik ettiklerini mi düşünüyorlar?. Birtakım partizan bundan memnun olabilir, ama halkla inatlaşarak nereye varılabilir ki!
Okullara, meydanlara verilen Kenan Evren adının sökülmesi gibi bir durum yaşanacak yarın.
General Muğlalı’yı biliyorsunuz.. 1943’te Van’ın Özalp ilçesinde 33 köylüyü kurşuna dizdiren General Mustafa Muğlalı’nın adının aynı yöredeki bir kışlaya verilmesinden ne farkı var bu işin!.. Bu kadın da yeni bir darbe planının örgütçüsü olarak sanık sandalyesine oturtulmamış mıydı?
Bu işler hep böyle gidecek değil.. Böyle davranarak aklında kendi haklarındaki kanaati oluşturuyorlar..
Sultanbeyli'ye heykel diken Doğu Silahçıoğlu'nun o gün o eylemi, bugün Ergenekon'da geldiğimiz noktanın işaret taşlarını bıraktı arkada..
Şu habere bir göz atın, ne demek istediğimi anlarsınız: “İddianamede, uyuşturucuya alıştırılan genç subayların, örgüte kazandırılması için kızlı erkekli uyuşturucu partilerine götürüldüğü delilleriyle ortaya konuluyor. Mahkemenin kabul ettiği iddianamedeki belgeler özellikle Deniz Kuvvetleri'nden emekli askerleri şok etti. Okuduklarının kendisini dehşete düşürdüğünü belirten emekli Deniz Hâkim Albay Ahmet Cengiz Tangören, genç subayları ağlarına düşüren yasa dışı yapıların bir an önce ordudan temizlenmesi çağrısı yaptı. Askerî okullara sızmış bir yapının ortaya çıktığına dikkat çeken emekli Deniz Kurmay Binbaşı Fuat Özçelebi ise uzun yıllar görev yaptığı kurumda ileri derecede uyuşturucu kullanımı ve fuhuş iddialarının tüylerini diken diken ettiğini anlattı. Emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu da Deniz Kuvvetleri'nde yer aldığı iddia edilen yasa dışı yapılanmanın kısa sürede ortaya çıkarılıp konuya netlik kazandırılması gerektiğini söyledi.” (Meraklısı iddianamenin tamamını internetten okuyabilir)
Bu ifadelerin yer aldığı iddianame, mahkeme tarafından kabul edildi..
Peki o kültür merkezi şimdi ne anlama geliyor?. Bu iddialar isbatlanırsa, “suçu ve suçluyu övme” anlamına gelmeyecek mi bu eylem?. “Suça ve suçluya yardım ve yataklık etme” anlamına gelmeyecek mi? Bu iddiaların muhataplarına arka çıkmanın bir ifadesi olmayacak mı bu işler!.. Belediye de bu suça alet edilmiş olmayacak mı o zaman!
“Ergenekon'un avukatlığı”nın yerel ve taştan, sembolleşmiş bir tezahürü ile karşı karşıyayız..
Bu ilişkiler “avukatlıktan öte” bir anlam da taşıyor olabilir..
ADD ve ÇYDD'nin bir darbe planının arka bahçesi olup olmadığını tartışıyoruz. Bu iki örgüt de aynı zamanda CHP'nin arka bahçesi.. CHP ve Ergenekon'un duvarları sırt sırta sanki.. Baykal'ın sahiplenmesi ve öfkeli açıklamaları da buradan kaynaklanıyor olmasın sakın..
Bir kısım askerlerin ADD, ÇYDD, İP'in başını çektiği Cumhuriyet Mitingleri'ne destek veren CHP, bazı media, sendika, oda ve STK'ların da bahçe duvarları aynı kapıya açılıyor olmasın..
Geçen gün bir okurum soruyor, İP ile ilgili iddiaların onda biri, SP için ortaya atılsaydı ne olurdu?
Sahi ne olurdu? Yargıtay Başsavcısı çoktan davayı açmış olurdu herhalde. Karargah Evleri iddianamesinin kabulünün ardından bakalım ne olacak?
Hayır! Ben hiçbir partinin ya da tüzel kişiliğin kapatılmasından yana değilim.. Doğrudan bir suç örgütünün tabela örgütü ise o zaman düşünülebilir. Ama bir terör örgütünün de yönetiminde etkili olduğu iddia edilse bile, suçluları, sorumlularını alırsınız. O örgütün maddi desteğini tesbit ederseniz o paraya ve malzemeye el koyarsınız ama, suçsuz insanlar o derneği sürdürmek istiyorlarsa sürdürürler.. Tek istisna CHP. Çünkü demokratik bir “Cumhuriyet”in tek bir partisi olmaz.. Adını “Cumhuriyetçi Parti” yapsınlar, imtiyazları kaldırılsın yol açık! Tek partinin devamı niteliğindeki, bankası olan, birtakım resmi kuruluşlarla bağı olan ayrıcalıklı bir parti olamaz.. Ve tabii bu anlamda bir parti programından iktibas edilen darbe anayasasının başlangıç bölümü ile, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen devrim yasasının dayanağı olan hükümlerin ve o yasaların da bu statüden çıkartılması gerek..
CHP, bugünkü hali ve görünümü ile adeta rejim içinde derin devletin Truva atı görünümündedir..
Bu nasıl bir yapı ise, parti derin devletin kurbanlarının terekelerini bile çatısı altında toplayabilmektedir.
Sahi Güldal Mumcu'nun, Hasan Fehmi Güneş'in orada ne işi var? Bazı başka isimler de orada eğreti duruyor bana göre. İsmail Cem İpekçi'nin orada ne işi vardı mesela eskiden? Aile bağları, demokrat kimliğinden baskın mı çıktı bilmiyorum.. Entelektüel biri, ama oradaydı..
Baykal; Aksoy, Üçok gibi isimlerin nasıl tasfiye edildiğini bilmiyor mu?
CHP ile ilgili derin gerçek bir gün ortaya döküldüğünde bu asimetrik örgütsel yapının derunundaki sırrı da öğrenmiş olacağız..
Aslında “Derin Gerçek”e ulaşmak için CHP'nin izini takip etmek yeter. Bana göre Ergenekon soruşturmasında bir gün gelecek Baykal'ın da CHP'nin de kapısı çalınacak.. Bu aslında daha çok bilgiden önce bir konjonktür meselesi.. Henüz Demirel'in kapısı niçin çalınmıyorsa, ya da Haberal’ın ifadesi hâlâ neden alınmadı ise, Baykal'ın kapısı onun için çalınmıyor olabilir…
Ama işin ilginç yanı CHP'nin arşivi yoktur!.. Tanıklar da pek konuşmaz.. Halkevleri neyin nesi idi, o gün yapılan yayınlar?.
Hep yazıyorum, CHP mesela bu Cumhuriyet Bayramı'nda -hadi “Türkün Yeni Amentüsü”nden sözetmiyorum-, “Cumhuriyetin 10. Yıl Albümü”nü yayınlayabilir mi? Haydi Kartal Belediye Başkanı bastır ve dağıt bunu, “15. Yıl Cumhuriyetin Şeref Kitabı”nı bastırıp dağıtabilir misiniz? 10 Kasım'da “Garip Ömer/ Behçet Kemal Çağlar”ın “Atatürk'e Mevlid”ini yayınlayabilir misiniz? Utanmayın, sizin eseriniz. Yoksa Çağlar'ı defterden sildiniz de bizim haberimiz mi yok! Utanmayın hadi! 46 Kongre zabıtlarını yayınlayabilir misiniz? Duvara tabela çakmak kolay. Madem kültür merkezi açıyorsunuz, yayınlamasanız da bunları kütüphanenize koyun da millet istifade etsin, Cumhuriyet gazetesinin 1954 Fetih eklerini de lütfen. CHP'nin ünlü fikir adamlarından Osman Nuri Çerman’ın Dinde Reform: Kemalizm dergisinden seçkiler yayınlayabilir misiniz? Ya da Tekinalp namı diğer Moiz Kohen Çağdaş Yaşamcıların, Türkan Saylanların dünkü fikir babaları değil mi? Hadi onların da isimlerini kültür merkezlerine, sokaklara, meydanlara verin.. Verin de milletin hafızası canlansın..
O tabelayı oraya çaktınız da ne iyi ettiniz!.. Bize bazı gerçekleri hatırlama fırsatı verdiniz.. O tabelanın önünden geçen herkes yanındaki dostuna o tabelayı gösterip, bir zamanların acı hatıralarını hatırlatacak gün boyu..
Bindiğiniz dalı kesmeye devam edin, Halkçı Laikçi hemşehrilerim.. Durmak yok, yola devam!. Sonunda değil mi ki, herkes kendi akibetine koşuyor. Ya kendi cennetine sırtında tuğla taşır insan, ya da kendi cehennemine sırtında odun taşır.. Taşımaya devam.. İnsanın bu dünyası olduğu gibi, ahreti de var ve bir gün gelecek herkes bu dünyada yaptığı ve yapması gerekirken yapmadığı, söylediği ve söylemesi gerekirken söylemediği her şeyin hesabını vereceği ve hiçbir şeyin gizli kalmayacağı bir günün hesabı da var.. Kuzunun kurttan hesab soracağı ve hakkını alacağı bir gün! Selam ve dua ile..
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT