Gelecek zamanın sesi’nden Hicret mimarisine
Bu dünyaya yerleşmek istedik, o yüzden bir sürgüne mahkûm edildik. Kendi kendimizden sürgün edildik. Çağdan sürüldük. Kendi ülkemizde sürgünüz şimdi.
Alaaddin Yurderi / Haksöz Haber
Yeni bir yürüyüşün
Yer sarsan gök titreten
Yürek yumuşatan bir yürüyüşün marşıyla
“Bir gün doğdu üstümüze ay doğdu
Ufuktan
Yükselen ve hep parlayan”
Sezai Karakoç/Hızırla Kırk Saat
Portreler galerisinde Sezai Karakoç’u “Gelecek Zamanın Sesi” başlıklı yazısıyla değerlendiren Âlim Kahraman, “Hayatı, sanatı ve dünya görüşünün iç içe geçmiş bir örgü halinde şekillendirdiği bu kişilik, çağı ve toplumu için temsil edici gücü olan “orijin” sahibi öncü bir kişiliktir. O, kendinde yeni bir çağı çağırma gücü bulan, açılmakta olan yeni bir çağın sesini duyan geniş ve derin ufukların sahibidir.“Fecir Devleti” şiirinde de bu ulu kentler kuran “sesi” veciz bir şekilde işitiyoruz;
Fakat ben dağların sesini duydum
Anladım gelmekte olan zamanı
Yöneldim Büyük Amaca
Doğan güneşe dönen
Bir gün çiçeği gibi
Evet ben gelecek zamanın sesini duydum
Sezai Karakoç, “Ses ve Öfke” başlıklı bir yazısında: “İslam bir “ses” ti. Medeniyetini kuran bir ses. Aksiyonunu tarihin içine ve dışına silinmez bir çizgi ile çeken hakikatin çağrı sesiydi,” diyerek ses’in kaynağına işaret eder.