Gelecek günler
Bana sorarsanız; fırtına öncesi sessizliği yaşıyoruz..
Osman Paksüt olayı ya da Büyükanıt'ın başına gelenler bunun ilk işaretleri..
Yakında Mediada hükümet aleyhine yeni bir kampanya başlayacak.
Öte yandan bazı Media grubu patronlarının ve büyük sermaye grublarından bazılarının canını acıtacak gelişmeler olacak gibi sanki..
Büyük operasyon ha başladı, başlayacak..
Birileri mevzilerine girmeye başladı bile..
Anayasa Mahkemesi'nin parti kapatma ve Anayasa değişikliği ile ilgili kararları beklenirken, Danıştay ve Yargıtay çevresindeki tartışmalar giderek daha da can sıkıcı olmaya başlıyor. Danıştay Başkanı'nın konuşmalarında ya da Danıştay saldırısı ile ilgili davada Ergenekon'a hiç gönderme yapılmaması da oldukça dikkat çekici.
Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili'nin Çömez'le gizli buluşması, izlendiği kuşkusuna kapılıp başka bir soruşturma ile ilgili olarak iz süren polis ekibinin deşifre edilmesi, başka bir aracın daha takipte olduğu iddiaları, Çömez'in artık gizliliği kalmayan buluşmasından bir gün sonra Baykal'la buluşması, zaten karışık olan kafaları daha da karıştırmaktan başka bir işe yaramadı.
Yargı ve çete ilişkileri üzerine yapılan yorumlar da iç açıcı şeyler değil..
Daha yargıdaki tartışma bitmeden, 2 ay önceden askeri şura tartışmaları, Koşaner Paşa'nın Kara Kuvvetleri'ne, Başbuğ Paşa'nın Genel Kurmay Başkanlığı'na çıkması konusundaki spekülasyonlara bir de Büyükanıt'ın eşinin harcamaları ile ilgili iddialar eklenince, işin tadı iyiden iyiye kaçtı..
Büyükanıt'ı tartışma gündemine oturtanlar acaba bu ifşaatları ile kimi hedef seçtiler.. Büyükanıt'ı mı, yoksa, “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle..” kabilinden Başbuğ'u mu? Yoksa şu malûm “genç subaylar / zinde güçler”i harekete geçirmek isteyen birileri, “yukarıdakileri beklemeyin, ne yapacaksanız kendiniz yapın” demeye mi getiriyorlar.. Ya da “Kurt sisli havayı sever” misali birileri ortalığı bulandırmaya mı çalışıyor?..
Büyükanıt'ın bu göreve gelişi de tartışmalı olmuştur, öyle anlaşılıyor ki; gidişi de öyle olacak. Büyükanıt Paşa'yı Şemdinli ile karşıladık, Dolmabahçe mutabakatı ile uğurluyoruz..
Hükümetin ve Genel Kurmay'ın sert, öfkeli açıklamaları tarışmayı bitirmedi, aksine alevlendirdi.. Kabak Sağlar'ın başına patlasa da, zaten uzun zamandan beri gündemde olan ve herkesin bildiği iddialar bir kez daha ısıtılıp servis yapılmış oldu..
Görünen o ki; kimde geri adım atmaya yanaşmıyor, ama ileri adım atmaya da cesaret edemiyor..
Göreceksiniz, askeri şuradan hemen sonra sürpriz gelişmeler olacak.. Öncelikle ordunun disiplinin güçlendirilmesi yönünde önemli adımlar atılacak ve kural dışı hareket eden unsurlar bir şekilde ordudan tasfiye edilecek.. Hemen ardından ordunun Demokrasi, İnsan Hakları ve Hukuk devletinin önünde engel oluşturduğu iddialarının sebeb olduğu imaj kaybının telafisi için TSK bugünkü iktidardan daha fazla demokrasi ve insan hakları taleplerini dillendirecek.. Hatta TSK ile ilgili yolsuzluk iddiaları ve bazı Anayasa değişikliği, iç hizmet yönetmeliği, vicdani ret konuları, terör ve Kürt sorunu gibi birçok konuda askerden beklenmedik talepler ve sürpriz çıkışlara tanık olacağız diye düşünüyorum. Ordu laikçi tavrını inkılabçı öncelikle yumuşatabilir..
Bu süreç çetecilerin, ulusalcıların, CHP çizgisindekiler için hayâl kırıklığına sebeb olacak..
Emekli ve muvazzaf yargı mensuplarının ve bazı sermaye ve Media kuruluşlarının seslerini kesmeleri açısından TSK'nın yeni yönetiminin sesi etkileyici olacaktır diye düşünüyorum..
Zorlu bir süreç olacak bu.. Birilerinin böyle bir şeyi içine sindirmekte zorlanacağı açık, ama bunun başka bir türü de mümkün değil.. Uluslararası konjonktür, bölgesel faktörler, AB süreci, toplumsal talepler, iç dengeler ve dinamikler bunu zorunlu kılıyor..
Sonuçta değişecek fazla bir şey yok. AK Parti ya da Erdoğan gelse; onların yerine gelecek, darbeciler ve çeteciler için AK Parti ve Erdoğan'dan daha ılımlı olmayacak..
Bu süreçte Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karar, kontrol dışı unsurlar ve çeteler, malûm Medianın kışkırtıcı yayınları ve bazı bilinen sermaye grublarının illegel faaliyetleri, herkes için içinden çıkılması zor, zaman alıcı, Türkiye'ye pahalıya patlayacak maceracı eylemlerde, emrivakilerde bulunabilirler.. Ama bütün bunlara rağmen sonucun değişeceğini sanmıyorum. Bu, bu işlere kalkışanların daha ağır bir şekilde cezalandırılmasından başka bir işe yaramayacak..
Göreceksiniz; Anayasa değişikliği gerçekleşecek, terör, irtica ve Kürt sorunu gibi sorunlar çözülecek ve şok edecek daha nice gerçeklerle yüzleşeceğiz.. Sahi, Apo Ergenekon üyesi mi ya hu?! Hani artık kadrolu olduğuna ilişkin iddiaları kanıksadık da, eskiden yoğ idi, iş bu rivayet yeni çıktı..
Gelecek günler önemli olaylara gebe.
Bunlar bir kehanet değil. Görünen köyün hikâyesi.. Kısa aralıklarla iniş çıkışlar, sarsıntılar, sürpriz gelişmeler yaşansa da, Türkiye'de işler kendi mecrasında, doğru yönde ve ileri doğru gelişmeye devam edecek diye düşünüyorum.. AK Parti'nin başına gelecekler ise, dış faktörlerden çok iç dengelerle, partinin performansı ve gelişmeleri zamanında doğru okuyup, doğru tepkiyi verip vermemesi ile ilgili..
Selam ve dua ile..
Vakit gazetesi
YAZIYA YORUM KAT