Gelecek dünde kaldı cancağızım...
CeBİT dün başladı. Türkiye partner ülke olarak fuarda yerini alıyor..
Fuara İTO etkin bir şekilde katılırken Erdoğan da açılışta yerini alıyor.. Türkiye, bilişim sektöründeki şansını iyi kullanmak zorunda. Bu, sadece ekonomi için değil; yeni bir uygarlığın taşıyıcı organı olarak iletişim ve bilişim sektöründe lider olmadan diğer alanlarda liderliğin kalıcı olması zor.
Mahşerin üç atlısı: bilişim teknolojisi, GENOM ve enerji.. Türkiye, her 3 alanda da kritik bir eşikte bulunuyor..
1- Türkiye Mediadır.. İpek Yolu’ndan sadece mal ve para, değerli taşlar ve baharat, ipekli kumaşlar değil de bilgi de akıyordu.. MEDİA Hazar’ın alt yakasındaki REY şehrinin bulunduğu coğrafyanın adı idi ve bilgi paylaşımını ifade ediyordu..
Yunus Emre asırlar önce “bilelim bilişelim” derken aslında bu güne dönük bir mesajı Türkçe haykırıyordu belki de, ki o bir Müslüman’dı ve Kur’an-ı Kerim’de, bilmek ve bilişmek TEARÜF olarak tanımlanır ve TEARÜF Allah’ın (cc) yaratış gayesini açıklar.. Bilgi insanı özgü ve güçlü kılacak. Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Bilgi hayatı dönüştürecek ve yeniden şekillendirecek. Artık bilgi, emek, mal, insan ve paranın serbest dolaşıma açıldığı bir zamanda yaşıyoruz ve gelecek, bilginin aydınlığında şekilleniyor..
2- GENOM.. Gen teknolojisi. Hemen belirtelim ki, Anadolu insanlığın ortak vatanıdır.. Hz. Adem’den beri meskun olan bir coğrafyadır burası. Burası kavimler kapısıdır.. Dahası, +-40 derece klimatolojik fark, atmosfer basıncı, su kaynakları ve toprağın mineral yapısı itibarı ile 3 kıtanın kesişme noktasındaki bir ülkedir ve dünyada yaşayıp da Türkiye’de yaşamayacak ne bir bitki ne de bir hayvan türü vardır.. Son zamanlarda tohum ve gen konusunu konuşup duruyoruz.. Bu konunun çözümü için dünyanın en şanslı ülkesi durumundayız..
3- Enerji. Türkiye’de Boraks da var, rüzgar da var, güneş de var, akarsu da var, baraj da var. Uranyum da var.. Akan deniz de var. Ne isterseniz o var.. Petrol, kömür, gaz; ne isterseniz var. Bunlar henüz ekonomiye kazandırılmamış olsa bile, dünya petrol rezervinin %80’inin bulunduğu bir coğrafyada bu kaynakların geçiş koridoru üzerinde bulunuyoruz..
Jeopolitik, jeostratejik, tarihi arka plan, pazar, yetişmiş insan, ne isterseniz o var..
Ve ilk kez Türkiye bu zenginliğinin farkına varıyor..
Türkiye daha 3 sektörde de altyapı çalışmalarını tamamlamış değil. Hâlâ pazar konumundayız. Ama çok yakın bir zamanda Türkiye bir aktör olacak, 3 alanda da varlığını hissettirecek..
Türkiye artık göç veren bir ülke değil. Yakında göç alan bir ülke olursa şaşmayın.. Sadece emek değil, beyin göçü de uzak değil.. Türkiye sadece siyasi ve iktisadi alanda değil, felsefe ve sanat, dünya görüşü olarak da model alınan bir ülke olacak..
19. yy sonu, savaş yıllarında Komünizm, Kapitalizm ve Faşizm’in gölgesinde oluşan kavram ve kurumlarla 21. yy’ı açıklamak mümkün olamazdı.. Tarihin sonuna da gelmedik. Medeniyetler arası bir çatışma da söz konusu değil.
Batı, 100 yıl içinde insanlığa 2+1 dünya savaşı hediye etti ve bir dördüncüsünü de bu araya sıkıştırmaya çalışıyor. Havayı, suyu, toprağı kirletti. Afrika’nın başına gelenleri biliyorsunuz. Patrice Lumumba için kim özür dileyecek? Amerika’da Kızılderililerin başına gelenleri biliyorsunuz. Zencilerin başına gelenleri de.. Hindistan’da, Çin’de yaşananlar; Boxor isyanında kaç kişi katledilmişti? Ya da Abeşe’de Kıpkıp katliamında?.. Komünizm’in sebep olduğu cinayetler, Faşizm ve Nazizm. Kapitalizm’in sebep olduğu kan ve gözyaşı, çalınan alın terleri..
Dünya şimdi bir korku tünelinden çıkmaya hazırlanıyor. Bu gün hep birlikte şöyle düşünmeye başlayabiliriz: Gelecek dünde kaldı cancağızım, şimdi yeni hayaller kurma zamanıdır!
Mısır’da, Fas’ta, Tunus’ta, Yemen’de, Bahreyn’de yaşananlar aslında deprem öncesi sarsıntıları hatırlatıyor bize.. Bu ateş, ders alınmaz ise Afrika’yı, Asya’yı, Avrupa’yı da yakacak.. Amerika’yı da.. Batı demokrasisinin arka bahçesinde yaşanan trajedi artık sona eriyor..
Batı, dinini de, medeniyetini de, tarihini, geleneğini ve geleceğini yeniden sorgulayacak.. Bu trajediden bir ders çıkartmak becerisini gösterebilirler ve akılları, yürekleri, öfkelerine ve ihtiraslarına galip gelecek olursa yeni bir uygarlık için hep birlikte ileri doğru bir adım atmak mümkün olabilir mi, bize bunu zaman gösterecek.. Kazanma umudu, başarı ile zafer sarhoşluğuna dönüşüp sonra kaybetme korkusu ile ihtirasın beslediği bir öfkeye dönüşürse bu keskin sirke önce kendi küpüne zarar verecektir..
Bizler tarihin yaşayan tanıklarıyız ve tarih bugün yeniden şekilleniyor.. Bu beklenmedik ani değişim nasıl oldu, kim yaptı bunu derseniz, bunun tek bir açıklaması var, bir İtalyan yazarın dediği gibi: Tanrı böyle istiyor! (God wants it).
Selam ve dua ile..
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT