HAKSÖZ-HABER

İslam kültüründen ve tarihinden bihaber, içinde bulunduğu toplumun ilgisine duyarsız medyanın ve tabi ki köşelerini süsleyen laik, solcu, Kemalist “aydın”ların cahilliklerine kayıt düşmekten yorulduk, usandık ama onlar cahilliklerini sergilemekten vazgeçmediler.

Artık öğrenin! IŞİD’in bayrağında kullandığı sembol, 1400 yıldır Hz. Peygamber’in mührü diye bilinen semboldür. IŞİD hiç yokken bu sembol birçok yerde kullanılıyordu. Yüzüklerde, duvarlarda, araba camlarında, yayınevi logolarında, şapkalarda, tişörtlerde vs aklınıza gelecek birçok yerde.

Gelin görün ki, IŞİD çıktıktan sonra medya -bir de büyük gazetecilik triplerinde-  o mührü gördüğü her şeyi, her yeri, herkesi IŞİD’le irtibatlandırır oldu. İşte IŞİD’in derneği, IŞİD’in ciğercisi, IŞİD’in standı, falan filan… Sözcü’sünden Yurt’una, Cumhuriyet’inden Sol’una, ODATV’sinden mynet’ine, Birgün’ünden Radikal’ine, Habertürk’ünden Milliyet’ine vs. bu tarz haberlere atlamayan laik-sol medya kalmadı nerdeyse. Buna son olarak “IŞİD’in mağazası” da eklenmiş oldu.

Neymiş, “İstanbul'da IŞİD mağazası açıldı” imiş! Meğerse “Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı cihatçı katillerin bayrağı”, İstanbul’da yeni açılan bir mağazada tişört olarak satılmaya başlanmış! Mağazada satılan malların üzerinde IŞİD logosu varmış. Sen IŞİD, kalk gel, İstanbul’da bir tişört mağazası açıp Maliki ordusuna karşı verilen cihadın ekonomik imkânlarını oluştur! Ne hikmetli bir girişim!

Bu durumu “IŞİD’in malları” ile ifade etmek doğru olmasa da “IŞİD’in getirdiği ‘mal’lar” şeklinde nitelemek yanlış olmayacak sanırız.
 

“Cihad”ımızın Hedefi Mağazanın Vitrinleri!

Bu haberlerin ardından Bağcılar’daki giyim mağazası saldırıya uğramış. IŞİD’in geldiğini duyar duymaz bütün teçhizatlarını bırakıp kaçan Maliki ordusundan çok daha “cesur” küçük bir grup mağaza vitrinlerine ulaşmayı başararak “Nasrallah”, “Hizbullah” gibi yazılar yazmışlar. Ne adanmışlık ama! “Cihad fetvası”na gönül bağlayanların cesaretini görüyorsunuz!

Mağaza yetkilisi, tıpkı Ciğeristan’ın sahibi ya da HİSADER yöneticisi gibi hiçbir örgütle ya da illegal kişi ve kurumla ilgilerinin bulunmadığını, sadece sattıkları tişörtlerin üzerinde Kelime-i Tevhid lafzı ve Hz Peygamber’in (s) mührünün bulunduğunu; bu durumun nasıl suç kapsamına girdiğini anlamadıklarını ve gerekli hukuki yollardan haklarını arayacaklarını söyleyedursun onlar çoktan verdikleri “cihad”ın propagandasını da yapmaya başlamışlar bile.

İşte vitrinlere yazılan yazılar: