Geçmişten günümüze Filistin
Bilgi ve Erdem Topluluğu Naim Eyyubî ile "Geçmişten Günümüze Filistin" ile ilgili hasbihal gerçekleştirdi.
Naim Eyyubi; “1948'de İsrail kuruldu. Batı Şeria ve Gazze'yi ele geçirdikten sonra İsrail'i kuran İngiltere'de dedi ki: Ben bu Müslümanlar ve Yahudiler arasındaki meseleyi çözmek için tek devletli bir çözüm ortaya çıkardım dedi. Bu devlet İsrail Devleti olsun. Filistinliler o devlette yaşayarak haklarını arasınlar. Bu mümkün olmayınca çünkü Müslümanlar Yahudilerden, Yahudiler de aynı şekilde Müslümanlardan çok nefret ediyorlar.
Ayette:" İman edenlere karşı en çok düşmanlık besleyenleri Yahudiler bulursun."
Yahudiler bizden nefret ettiği için biz de katbekat onlardan nefret ettiğimiz için bizi insan olarak görmüyorlar. Her ne kadar Müslümanlar olarak aramızda çizilmiş sınırlara itibar etsek de onlar itibar etmiyorlar.
Müslüman müslümandır. Müslüman olduğu için ben onu öldürebilirim. Onun en önemli suçu Müslüman olmasıdır aslında. Daha doğrusu insan olmasıdır çünkü onlar hayvanları da öldürüyorlar her şeyi öldürüyorlar. O kadar canavar o kadar azgınlaşmış toplumdur. İsrail tek başına çalışmıyor. İsrail Arap rejimlerinin gölgesidir. Rejimleri kaldırdığın an gölgede gider. Dolayısıyla İsrail'in varlığı o rejimlerin varlığına bağlıdır. O Arap rejimleri İsrail'in ilk Demir kubbesidir.
"Nehirden denize Özgür Filistin" diye bir söylem vardır ben öyle bir Filistin istemiyorum. Benim istediğim Filistin Endülüs’ten Endonezya'ya kadar. Bütün İslam alemini kapsayan bir dünya istiyorum. Bu bir istek hayal değil. Hz Peygamberin vaat ettiği bir vaattir bu. Allah'ın ve Hz Peygamberin vaadi bir haktır aslında.” Diyerek sözlerine başladı.
Daha sonra Eyyubi sözlerine şöyle devam etti:
“Dolayısıyla iki devletli çözüm ortaya çıkmış oldu. Silahsızlaştırılmış bir Filistin ve ordusu olan bir İsrail istediler bugünde olduğu gibi. Batı Şeria bölgesinde Abbas çetesini kurdular. Hamas Gazze'de kuruldu daha doğrusu Hamas önceden kuruldu da hükümetleştirildi demek daha doğru olur. Bu şekilde iki devletli çözüm yapıldı.
Şimdi Amerika şunu istiyor: İsrail kalsın, bulunsun ama haddini aşmasın. İsrail Amerika'nın yavrusu. Ama İsrail'i kuran İngiltere. Amerika'nın şöyle bir politikası var sürekli orduyu satın alıyor. Amerika, Netanyahu ve onun ekibini satın aldılar zamanında bu şekilde İngilizleri kurutmuş oldular. Amerika şuan İsrail sen kal ben gereken desteği sağlarım sana, haddini aşsan bile arkandayım diyor. Ama haddini aşma diyor. Peki haddini aşmaması için ne yapıyor Amerika? Kendi iş birlikçileriyle oyun çeviriyor. Mesela Amerika direk doğrudan İsrail'e dur diyemez. Çevredeki iş birlikçilere haber veriyor ve füze atın, bildiri yayınlayın vs gibi şeylerle yapıyor. Ama şunu gördük ki gerçekten İsrail'in gözü dönmüş durumda. Ne iş birlikçisi ne de başka şeyleri dinlemiyor. Buraya ben hakimiyet sağlayacağım diyor. Yani artık Amerika’yı da dinlemiyor. Sık sık Amerika'ya soruluyor iki devletli çözümün sınırları neresidir? Amerika sürekli cevap vermekten kaçınıyor. Çünkü biliyor ki eğer bugün İsrail yenilirse birkaç yıl sonra İsrail Amerika’ya gelecek. İşte Amerika bu yüzden İsrail'i korumak zorunda. Burada Sultan Abdülhamit'e değinmek istiyorum. Çünkü o çok güzel bir örnek teşkil etti. Devlet batıyordu, üçyüz milyon onların parasıyla üçyüz dinar borcu var. Adam geliyor ben diyor Filistin'i istemiyorum. Sadece bir toprak parçası ver bana orada bir araştırma merkezi kuracağım diyor. Sultan Abdülhamid şunu diyebilirdi: Şimdi ben kabul edersem onlar devletin borçlarını kapatmış olurlar bende sonrasında hileyle bir şekilde çıkartırım onları. Bırakın hileyi istediğim zamanda çıkartabilirim sonuçta güç benim elimde kimse niye böyle bir şey yaptın diyemez. Ama burada şer-i bir hüküm vardır. Bu topraklar müslümanların topraklarıdır. Hatta bununla ilgili çok güzel bir örnek vardır. Hayat teyze diye bir teyze var şuan Kudüs’te yaşıyor. Mescdi-i Aksanın hemen dibinde. Geçen bir arkadaş oraya gitti yardım etmek için. Ya diyor eve girdim bilemedim ahır mı ev mi diye. Yani öyle yıpranmış bir ev. Yahudiler gelmişler ve bu evi bir milyon dolara satın alalım demişler. Hayat teyze kabul etmemiş. Bu sefer iki milyon dolar teklif etmişler. Yine kabul etmemiş. Bu sefer yine gelmişler açık çek teklif etmişler. çık çek istediğin rakamı yaz demek, sınır yok. Hayat teyze tamam olabilir ama yarın gelin demiş. Ertesi gün noterdende avukatlarla beraber gelmişler. Biz hazırız şimdi şartın ne diye Hayat teyzeye sormuşlar. Hayat teyze demiş ki: Bu âlemde iki milyar müslüman oturuyor. Her müslümana gidip onlardan muvafakatname alıp işte şu mahallede Hayat teyze diye bir teyze yaşıyor evini Yahudilere verecek onunla ilgili bir muvafakatname getireceksiniz anca o zaman evimi veririm diyor.
İşte iki devletli çözümde şimdilik diye bir şey yoktur. Batı kandırdı bizi. Batı diyor ki müslümanlar siz merak etmeyin, sizler akıllı insanlarsınız , kıvrak zekalı davranmanıza gerek yok . Biraz düşünün, belki daha iyi çıkarlar elde edersiniz derken işi götürüyor.Dolayısıyla iki devletli çözüm konusunda tavrımız net ve sert olmalıdır. Diyerek sözlerine son verdi.
Haber: Gülcan Canpolat - Seher Kızılbağ
HABERE YORUM KAT