1. YAZARLAR

  2. MURAT KAYACAN

  3. Geçmişin Gaybî Bilgilerinin Günümüze Kılavuzluğu
MURAT KAYACAN

MURAT KAYACAN

Yazarın Tüm Yazıları >

Geçmişin Gaybî Bilgilerinin Günümüze Kılavuzluğu

09 Nisan 2025 Çarşamba 20:52A+A-

Kur’an kıssalarını sadece geçmişte yaşanmış olaylar olarak değil, bugünümüzü aydınlatan birer ilahi pusula olarak okuduğumda zihnimdeh ep aynı soru uyanır: Bu kıssa benim bugünüme ne söylüyor? Yûsuf sûresinin 102. ayetinde bu soruya bir kez daha cevap aradım; çünkü Hz. Yûsuf’un kardeşleri tuzak kurarken onların aralarında bulunmayan Hz. Muhammed’in (s), bu olayı bir şahit gibi aktarması, bana vahyin “görmeyen gözlere” nasıl bir ışık olduğunu düşündürdü. Gayb bilgisi yalnızca gelecekle ilgili değildir; geçmişin perde arkasını da ancak Allah’ın bildirmesiyle öğreniyoruz. Bu yazıda söz konusu ayetten hareketle Kur’an’ın tarihe nasıl tanıklık ettiğini ve bu tanıklığın günümüz inananları için ne anlama gelebileceğini samimi bir dille paylaşmak istiyorum; çünkü bu tanıklık sadece bir anlatı değil; inkârla, kuşkuyla ve tuzaklarla boğuşan bugünün insanı için de güçlü bir umut kapısıdır.

Vahyin Kaynağı ve Gayb Bilgisi

Hz. Muhammed (s), Hz. Yûsuf’un yaşadığı olaylara şahit olmamasına rağmen, vahiy sayesinde onları sanki yaşamış gibi aktarmıştır. Onun aktarımları elbette Ehl-i Kitap’tan elde ettiği bilgi kırıntıları değildir: “Bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Sen onlar (kardeşleri) işlerine karar verip tuzak kurarlarken yanlarında değildin.” (Yûsuf 12/102). Ayette “Bunlar” ile kastedilen şey, Hz. Yûsuf’a ilişkin Yûsuf sûresinde anlatılanlardır. Anlatılanların, akıl ve duyular yoluyla hakkında bilgi edinilemeyen varlık alanı yani “gayb” haberi oluşu, mucize ve son risalete kanıt teşkil etmesinin yanında gaybın sadece gelecekle ilgili olmadığını da göstermektedir. Ayrıca ayette gaybın Hz. Muhammed (s) tarafından bilinmesinin yüce Allah tarafından bildirilmesine bağlı olduğuna işaret edilir. Yani o, aktardığı bilgileri birilerinden öğrenip aktarmamaktadır. Onun “gayb” haberi bildirmesi, bu bilginin değerinin yüksekliğini de gösterir.

Vahyin Tarihe Tanıklığı

Hz. Muhammed’in (s) “yanlarında” olmadığı söylenen kişiler, Hz. Yûsuf’un kardeşleridir. Zaten bilinen bu gerçeğe dikkat çekilmesi, inkârcılarla alay etmek içindir. Zira Peygamber’e (s) gönderilen bu gaybî haberler, kuşkuların yersizliğini gösteren kesin bilgiler içermektedir. Bu ayet ile “İçlerinden hangisi Meryem'i himayesine alacak diye kur'a çekmek üzere kalemlerini atarlarken sen onların yanında değildin.” (Âl-i İmrân 3/44) ayeti, “Ey Resûlüm! Mûsa'ya emrimizi vahyettiğimiz sırada sen batı yönünde bulunmuyordun." (el-Kasas 28/44) ayeti ve “Fakat biz, nice nesiller var ettik de üzerlerinden ömürler geçti. (Ey Resûlüm sen) Medyen halkı arasında bulunup da ayetlerimizi onlara okumuyordun; fakat peygamberliği veren biziz, biz.” (el-Kasas 28/45) ayeti gaybî bilgiye dayalı tarihî olay aktarımı yönüyle benzer bir üsluba sahiptir.

Tarihsel Deneyimden Evrensel Umuda

Kardeşleri Hz. Yûsuf’a nasıl tuzak kurmuşsa Mekkeliler de Hz. Peygamber’e (s) karşı benzer bir tertip hazırlamıştı. Hz. Yûsuf kıssası onlardan ibret almak isteyenler için güzel bir ibretti. Günümüzde de Müslümanlara tuzak kuranlar bilmelidirler ki yüce Allah müminlerin yanındadır. Gerek Hz. Yûsuf döneminde gerekse Hz. Muhammed (s) dönemindeki tuzaklar nasıl sonuçsuz kaldıysa bu tarihî tecrübeler, çağımızdaki müminlere umut aşılamaktadır. Tuzakçıların çabaları, kısa vadede işlerine yarayabilir gibi görünse de güzel akıbet Allah’ın yardımını uman inananlarındır.

Sonuç

Yûsuf sûresi 12/102 ayeti bize gösteriyor ki yüce Allah geçmişte yaşananları sadece bilgi olsun diye anlatmaz; onları bugünün yüreklerine umut, akıllarına feraset ve yollarına istikamet olsun diye bildirir. Bu yazıda ele aldığım ayet, vahyin sadece bir aktarım değil, tarihe ve insanın iç yolculuğuna tutulmuş bir ışık olduğunu gösterdi. Kıssaların içinde saklı duran bu ışık, bugün de karanlıkla boğuşan kalpler için aydınlık olabilir. Geçmişte kurulan tuzaklar nasıl bir imtihan olmuş ve sabreden peygamberler ile İslam erleri kurtuluşa ermişlerse günümüzde onların yolunu takip eden müminler için de türlü tuzaklar sadece sabrı, teslimiyeti ve Allah’a olan güveni sınayan birer vesile olarak görülmelidir. Zira başarı, ancak yüce Allah’a tevekkül edenlerindir.

YAZIYA YORUM KAT