Geçiş döneminin adayları
Bir süredir değişik vesilelerle Anadolu'nun farklı şehirlerini dolaşıyorum.
Gittiğim toplantılarda gözüme çarpan ortalama bir tip var. Hani sosyolog olsam, 'Anadolu insanı tam da bu!' diyeceğim türden; genel hassasiyeti, gelecek perspektifi, siyaseten beklentisi ile bu ülke insanını yansıtan bir ortalama.
O insanlara bakıp Türkiye'deki mevcut siyaset üzerine düşündüğümde, insanımızın siyasetin önünde olduğunu görüyorum rahatlıkla.
Bu durumu sizler de fark etmişsinizdir. Sokağa çıkıp sınayın. Mahallenizdeki bakkalın, Meclis'teki çoğu vekilden daha ferasetli akıl yürütmeler yapabildiği bir ülke bizimki.
12 Haziran seçimlerinin, vatandaşın artık kendini dayatan feraseti ile siyasetin hantallığı ve ezberleri arasında açılan fay hattında gerçekleşeceğini tahmin etmek zor değil. Dün açıklanan listeler bu tahminin doğruluğunu kanıtladı. Yani Türkiye'de tabandan gelen sivilleşme, demokratikleşme arzusu siyasetin mevcut mekanizmalarının çok ilerisinde.
Tabanda biriken eğilimlerle, mevcut siyasi mekanizmaların makası açılmışken, yeni anayasayı yapacak Meclis'ten ümitli olmak çok mümkün görünmüyor.
Bu durumda adı açıklanan adayların 'bizleri şaşırtacak' performanslarını beklemekten başka elimizden bir şey gelmiyor. Bekleyip göreceğiz. Yeni Meclis şapkasından tavşan çıkarır belki!
O nedenle adaylardan yola çıkıp geleceğe dönük bir projeksiyon yapmak pek anlamlı değil. Durum iç açıcı görünmüyor çünkü AKP'nin geçmişten daha renksiz garantili listesi. BDP'nin akıllıca görünen pragmatik listesi. Ve CHP'nin yeni görünen ama kendi içinde çelişkili listesi.
Bu aday ortalamasında; AKP kendi statükosunun devamından yana, BDP kendisi açısından son derece iyi sonuç verecek pragmatik bir mantıkla hareket ediyor. MHP bildiğiniz siyasetine bir Balyoz davası sanığını ekleyerek daha da geriye düşüyor. Bir önceki seçimde bürokratlar arasında yakaladığı rüzgârı bile kaybetmişe benziyor!
CHP deseniz, Deniz Baykal yanlısı isimleri tasfiye ederek puan kazansa bile, yenilikçi çok az adayla karşımızda. Ayrıca Alevi oylarına yaslanan CHP'nin tek Alevi adayla yetinmesi de anlaşılır gibi değil. Düşünün Türk Aleviler bir yana, sayıları 2,5- 3 milyon civarında olan Kürt Alevi'nin oyunu tulum halde alan CHP bile daha fazlasını yapmak zorunda hissetmiyor kendini. Yaklaşık bir buçuk milyon oyun karşılığı tek vekil! Temsilde adalet böyle olur işte!
AKP'de ise daha vahim bir tablo söz konusu. Alevi açılımından kalan tek adayını da Meclis'in dışına itmiş bir parti olarak, ümit verici bir manzara sunmuyor. Herhalde yeni dönemde Alevi açılımını Alevi aday olmadan devam ettirmek daha doğru diye düşündüler. Dönemin ruhuna daha uygundur belki!
Türkiye'nin en azından bu seçim döneminde ıskalamaması gereken ağır sorunları var. Beklentilerin gövdesini kimliğe dair talepler oluşturuyor. Çoğu etnik ve inanç temelli sorun çözüm bekliyor. Böyle bakınca Kürtleri ve Alevileri siyasetinden dışlayan bir AKP'nin açılımlarını kiminle devam ettireceği sahiden merak konusu. Yenilediği vekil adayları içinde Galip Ensarioğlu, Cevdet Yılmaz, Gülşen Orhan gibi kamuoyunun yakından bildiği isimler dışında Kürt açılımı gibi iddialı bir süreci hangi ekiple yürütmeyi düşünüyor acaba Başbakan?
Bu verilerle bakıldığında önümüzdeki seçimlerde halk geleceğin Türkiye'sini değil, geçiş hükümetini oylayacağa benziyor. Yapılacak seçim bir geçiş seçimi olacak sanki.
Çünkü geleceğin Türkiye'sinde iktidar profili çok daha merkezde, demokratikleşmeyi içine sindirmiş, ayrımcı yaklaşımdan uzak insanlardan oluşacak. Tabandan gelen eğilimin biçim verdiği yeni siyasî kültür yeni siyasî mekanizmaları oluşturacak ve asıl önemlisi, kendi içine kapalı, başkasına güvenmeyen, 'bizden olsun da çamurdan olsun' mantığıyla menzile varılmayacağını bize bu yeni siyaset öğretecek. Toplumda var olan sözünü ettiğim duyarlılık ve beklenti hâlihazırda bile siyaseti buna zorluyor çünkü.
ZAMAN
YAZIYA YORUM KAT