Gazze’nin yıkımından insanın öz yıkımına: Jürgen Habermas
7 Ekim’den bu yana yaşanan süreçte Gazze halkı Batının siyasi çöküşünden öte entelektüel çöküşünü de tüm dünyaya gösterdi. Habermas ise bu çöküşün mihenk taşı olacak açıklamasıyla tarihin yanlış tarafındaki yerini aldı.
İletişim kuramları içinde “eleştirel iletişim kuramları” başlığı altında incelenen Frankfurt Okulu’nu ana akımdan ayıran belli başlı özellikleri vardı. En temel mesele “kitle kültürü” kavramsallaştırmasına nasıl yaklaşıldığıyla ortaya çıkıyordu.
Psikolojiden sosyolojiye kadar birçok disiplin “kitle” düşüncesi üzerine kafa yormuş ve bir teori inşa etmişti. Özellikle Gustave Le Bon ile başlayan kitle kültürü eleştirisi şehirlileşme, okuryazarlık ya da demokrasi üzerinden şekilleniyordu. Ancak temelde “kitle” eleştirinin merkezindeydi. Bu bağlamda Frankfurt Okulu’na kadar yapılan eleştirilerin muhafazakâr bir tona sahip olduğu söylenebilir.
19. yüzyılın sonu ile 20. Yüzyılın başında sosyalist-Marksist düşüncelerden etkilenen radikal bir toplum eleştirisinin ilk temelleri atıldı. Frankfurt Okulu olarak ifade edilen radikal eleştiride kitlelerin hareketsiz hale getirilmesi ve yabancılaşması temel kalkış noktasını oluşturuyordu. Bu bağlamda muhafazakâr eleştirilerle temel fark kendiliğinden ortaya çıkıyordu: Kitleler bu sürecin sorumlusu değil mağdurlarıdır!