1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Gazzeli çocukların gözlerinde vazgeçmişlikten eser yok!
Gazzeli çocukların gözlerinde vazgeçmişlikten eser yok!

Gazzeli çocukların gözlerinde vazgeçmişlikten eser yok!

Gökhan Özcan, Gazzeli çocukların gösterdiği direniş iradesinin tüm dünyaya örnek olması gerektiğini vurguluyor.

16 Mayıs 2024 Perşembe 10:00A+A-

Gökhan Özcan / Yeni Şafak

Gazze’nin çocukları

7 Ekim’den bu yana Gazze’nin dünya güzeli çocuklarıyla karşılaşıyoruz çeşitli boydaki ekranlarda. Laf olsun diye dünya güzeli demiyorum, gerçekten çok güzeller... Yüzlerinde korunmuş bir güzellik var, ardı ardına izleseniz güzel çocuklardan bir seçme yapılmış zannedersiniz. Daha ağızlarını açıp bir şey söylemeden bu güzellik kendine çekiyor sizi, yaptığınız şeyleri bırakıp dikkat kesiliyorsunuz ekrana. Sonra su gibi akan Arapçalarıyla bütünleniyor simaları, adeta hayranlık verici bir şiire dönüşüyorlar. Bunun ne kadarı fiziksel güzellik, bunu ayırt etmeniz zor... Fiziksel güzelliği aşan bir şeyler olduğu da kesin, insanlık şu zamanda hiç kimselere yakışmadığı kadar yakışıyor onlara belki de. Belki de bu, o yiğit çocukların güzelliği değil sadece, ‘insan’ın, eşref-i mahlukat olma potansiyeline sahip türden bir ‘insanlık’ın en kristal haliyle çocuk yüzlerinde tecessüm etmiş hali...

Ayetlerle, hadislerle, tevekkül ifadesi niyazlarla konuşuyorlar. Vatanlarına, davalarına, imanlarına sadakatle söylüyorlar her sözlerini. Asla yenilmeyecekleri belli. Bir çoğu Gazze’de olan biteni dünyaya duyurmak için çektikleri videolarına “Belki de bu sizinle son buluşmam!” diye başlıyor. Artistik bir giriş cümlesi değil bu, gerçeğin ta kendisi. Çoğu için, o son buluşma ihtimalinin gerçek olduğuna içimiz yanarak şahit olduk hepimiz. Onlar son nefeslerini ceplerinde taşıyan çocuklar... Gelecekle ilgili umutlarını, hayallerini ifade eden cümleleri birinci tekil şahsın diliyle kurmuyorlar. Çünkü biliyorlar, o günleri görme ihtimalleri zayıftan daha zayıf... Yine de hep gülüyor yüzleri, hep aydınlık simaları, hep umutla dolu bakışları... Çünkü kendi hayatlarından daha büyük bir hakikate inanıyorlar. Ve güzelliklerini bozacak hiçbir şeyin gelip çehrelerine yerleşmesine izin vermiyorlar.

Kara siyah gözlerinde, ışıl ışıl yüzlerinde mağlubiyete uğratılmışlıktan, sindirilmişlikten, vazgeçmişlikten eser yok. En sevdiklerinden, en yakınlarından nicelerini kaybettiler, kimi kendi kolunu, bacağını, gözünü de kaybetti. Kimi kendi kardeşini kucağında taşıdı parçalanmış halde, kimi şehit ana babasının yanında bekledi saatlerce. Ama garip ki ne garip, hâlâ tastamam görünüyorlar gözümüze, hiç parçalanmamış, çok daha bütün bizden. Ve çok daha güçlü...

Neredeyse her an bombaların sarstığı toprak, onların ayakları altında dünya halklarının sahip olmadığı kadar sağlam bir zemin... Her patlamada çok kısa bir süre bekliyor, hayatta olduklarını anladıktan sonra sözlerine, işlerine, şarkılarına, umutlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar. Bizim kadar bile ah vah etmiyor, yılgınlığa düşmüyorlar. Elbette yorgunlar, elbette kırgınlar, elbette acıyor canları, yaralılar, aç ve susuzlar, elbette ara sıra da olsa rahat bir nefes almak istiyorlar ama yine de hep ayaktalar. Düşmüyorlar, düşseler de kalkıyorlar ve yollarına sanki bütün bunlar olmamış gibi devam ediyorlar. Koca sessizliğimiz yüzünden bize küsmüyorlar, hatta sokağa çıkıp sesiyle, bayrağıyla, feryadıyla, kavgasıyla ‹Özgür Gazze› diyen herkese teşekkür etmeyi, selam göndermeyi de ihmal etmiyorlar.

Gazze’nin güzel çocukları dünyanın yüzünü ağartıyor. Soğumuş insanlığımızı ısıtıyor sıcaklıkları. Umutlarımızı canlı tutuyor umutları. Kötülerin hükmünü yürüttüğü şu dünyada teslim etmiyor onlar iyiliğin kalesini. Allah şehit olanların makamlarını âli, hayatta kalanların gazalarını mübarek, Gazze için sesiyle, bedeniyle, gönlüyle yola koyulan herkesin yolunu da açık etsin.

HABERE YORUM KAT

1 Yorum