Ahmet Varol / Yeni Akit

Gazze’deki yangının hatırlattıkları

Filistin’in, 15 yıldan fazla süredir siyonist vahşet tarafından abluka altında tutulan Gazze Şeridi’nin kuzey kısmında yer alan Cibaliya Mülteci Kampı’nda Ebu Reyya ailesine ait bir binada meydana gelen yangın binanın tamamen yanmasına ve içinde bulunan 21 kişinin de hayatını kaybetmesine neden oldu. 

En başta vefat edenlerin tümü için Yüce Allah’tan rahmet, onların ailelerine, akrabalarına, tüm Filistin halkına ve bütün dünya Müslümanlarına başsağlığı diliyoruz. Allahu Teala, bütün insanlığı bu tür facialardan korusun. 

Yapılan ilk tespitlere göre yangının bina içinde depolanan benzinin alev almasından kaynaklandığı belirtildi. Gazze’deki İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada sivil savunma ekiplerinin çok hızlı bir şekilde olay yerine ulaştıkları, yangını söndürmek ve çevreye yayılmasını önlemek için bütün güçleriyle çalıştıkları ifade edildi. Ancak tabii imkanlarının son derece yetersiz olması ve depolanan benzinin çıkardığı alevlerin çok hızlı bir şekilde binayı sarması nedeniyle bina içinde bulunan 21 kişi alevler arasında kalarak hayatını kaybetti. 

Bu olayın bize en önce hatırlatması gereken husus vahşi siyonizmin yönettiği bir zulüm rejiminin “uluslararası toplum” nezdinde “meşru bir devlet” olarak tanınmasının insanlık açısından nelere mal olduğu gerçeğidir. “Cibaliya’daki yangınla bunun ne ilgisi var?”  sorusu belki aklınıza gelmiş olabilir. 

Yangının binanın içinde depolanan benzinden kaynaklandığı açıklandı. Ebu Reyya ailesi, evlerini aynı zamanda benzin istasyonu olarak mı kullanıyordu? Hayır. Siyonist işgal rejiminin 15 yıldan fazla süredir uyguladığı abluka nedeniyle bölgede sık sık elektrikler kesiliyor. Evlere elektrik verilmesinin süre olarak günlük ortalaması 8 saati geçmiyor. Bu yüzden bölge halkı binalarında jeneratör bulunduruyor ve elektrik kesildiğinde onları çalıştırıyorlar. Evler için daha uygun olması sebebiyle de genellikle benzinli jeneratörleri tercih ediyorlar. Dolayısıyla evlerinin bir tarafını benzin deposuna çevirmiş durumdalar ve burada sürekli benzin bulundurmaları gerekiyor. Tabii evlerde saklanan benzinlerin arabalardaki gibi dış etkenlere karşı korunaklı hale getirilmesi imkanı yok. O yüzden bölgedeki evlerde saklanan bu benzinler ciddi risk unsuru. 17 Kasım 2022 akşamına kadar bu yüzden herhangi bir yangın çıkmaması aslında bölge halkının dikkat ve hassasiyetinin bir göstergesi. Bölgeyle ilgilenen tüm uluslararası kuruluşlar bunu biliyor ama vahşi siyonizmin uyguladığı insanlık dışı ambargonun kaldırılması için 15 yıldan beri göz doldurur bir şey yapılmadı. 

İkinci olarak, yangın ihbarı üzerine itfaiye ve sivil savunma ekipleri hızla olay yerine ulaştı. Yangını söndürmek, etrafa yayılmasını önlemek için bütün güçlerini kullandılar. Ama teçhizat ve malzemeleri son derece yetersiz, imkanları oldukça kısıtlı. Vahşi siyonizm, o insanları yangın tehlikesi gibi önemli tehlikeler karşısında tedbir almaya yarayacak alet ve malzemelerden bile yoksun bırakan abluka uyguluyor. Çocuk hastalıklarında kullanılması zorunlu ilaçların bile sokulmasına engel olan zihniyet yangın söndürme teçhizat ve malzemelerinin sokulmasına engel olmaz mı, diyeceksiniz. Evet, biz de zaten o yüzden vahşi siyonizm diyoruz. Ama şunu da sormamız gerekiyor: Ey insanlık neredesin?

Depodaki benzinin ne sebeple alev aldığı henüz tespit edilmiş değil. Bunun için araştırma ekibi oluşturuldu ve sabotaj ihtimali de değerlendirilecek. Sabotaj varsa tabii ki ilk şüphelenilecek taraf Gazze’nin 15 yıldan beri boğazını sıkan vahşi siyonizm olacak. 

Yapmaz mı sanıyorsunuz? Tüm Filistinlilerin katledilmesi gerektiğine inanan Meir Kahane’nin sıkı takipçisi, El-Halil’deki Hz. İbrahim Camisi’nde insanların sabah namazında secdeye gittikleri esnada arkalarından mermi yağdırarak onlarca insanı korkunç bir şekilde katleden Barush Goldstien’ın fotoğrafını yıllaca özel ofisinin duvarına asan Itamar Ben-Gvir, Netanyahu’nun kuracağı hükümetin ortakları arasında yer alacak, haberiniz var mı?