Gazze'deki saldırılarda medyanın rolü hafife alınmamalı!
Ersin Çelik, Gazze'ye yönelik devam eden saldırılarda medyanın işgal rejimine meşru zemin sağlamak için ciddi bir çaba gösterdiğini ifade ediyor.
Ersin Çelik / Yeni Şafak
Savaş suçlusu medya, nefret ve öfke seli!
İsrail’in 7 Ekim günü Hamas karşısında düştüğü aciz durumun kamuoyuna yansıtılmaması ve güvenlik açıklarının sorgulanmamasından başlayarak, “İsrail için yüzde yüz taraflı yayıncılık” politikasına geçen uluslararası basının öncüleri, 25 gündür Gazze’deki insanlık felaketinde de aktif rol alıyorlar. Bunu artık kesin ve keskin bir dille ifade etmeliyiz. Emperyalist medyanın, Gazze katliamındaki payı çok büyük. İşlenen tüm vahşetlerde İsrail kadar sorumlular. Tüm çalışanları değil elbette. “Hamas 40 bebeğin başını kesti” şeklinde yalan haber yapan CNN Muhabiri Sara Sidner’in, “Gazze’deki hastanelerin altında Hamas tünelleri var” haberiyle hedef gösteren BBC editörü Lyse Doucet’ın, her sivil ölümün savaş suçu sayılmayacağını yazarak İsrail’in sivil katliamlarına meşruiyet kazandıran DW muhabiri Clare Roth’un, İsrail askerlerinden bir farkı yok.
KALEMLERİN HEDEFİNDE GAZZE VAR
Çok net görülüyor ki silahlar kadar kalemlerin de hedefinde Gazze halkı var. İsrail-küresel medya işbirliğinin adını bugünden koymalıyız. Deşifre olmanın ötesine geçen bu görev dağılımını tanımlamayız. Elimiz artık, deyim yerindeyse armut toplamamalı. İçinde bulunduğumuz iletişim çağının sağladığı imkânlarla, yani tüm deliller ortaya saçılmışken şunu yapabilmeliyiz: Devletlerin savaş suçları kayıt altına alınırken, BBC, CNN, DW, New York Times, Bild, Reuters gibi İsrail yanlısı kuruluşların; doğrudan sivilleri hedef alan basın suçlarını da listelemeliyiz. Suç teşkil eden haberleri kayıt altına alınmalı ve günü geldiğinde tüm imza sahipleri de savaş suçundan yargılanmalı.
DELİLLER TOPLANIYOR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Büyük Filistin Mitingi’nde, İsrail’in açıkça savaş suçu işlediğini vurgulayarak, “İsrail seni savaş suçlusu olarak dünyaya ilan edeceğiz, bunun hazırlığı içindeyiz” dedi.
Sözlerinden anlıyoruz ki Türkiye Cumhuriyet Devleti, İsrail’i uluslararası mahkemelerde yargılamak için hazırlık yapıyor. Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi İsrail’i yargılar mı ya da yargılayabilir mi emin değiliz? Lakin Türkiye’nin delilleri toplaması İsrail’in er ya da geç hesap vereceği günlerin geleceği inancını da ifade ediyor.
SOYKIRIMIN İTİRAFI
İsrail, Gazze’de ‘Savaş Suçları’ kapsamında olan; yaralılar, hastalar, kazazedeler, savaş esirleri ve sivillere yönelik tüm cürümleri işledi. Bunlara ek olarak Gazze’de ‘Soykırım Suçu’ da işleniyor. Çok sayıda delil var. Benyamin Netenyahu’nun “Yeşaya Kehaneti” diyerek Gazze’deki katliamlara dini gerekçe bulmaya çalışması ve Tevrat’ın Samuel kısmında geçen, “Şimdi gidin ve Amalika’yı vurun. Hem erkeği hem kadını, bebekleri ve emzirenleri, öküzleri ve koyunları, develeri ve eşekleri öldürün” ifadelerini kullanarak Filistin halkını hedef göstermesi çok açık şekilde işlenen soykırım suçunun itirafıdır.
SREBRENİTSA’DAN FARKI YOK
Gazze’de bugün izlediğimiz vahşetle, 1995 yılında Srebrenitsa’da yaşanan soykırım neredeyse birebir aynı. Sırplar, 13-18 Temmuz 1995 tarihleri arasında 8 binden fazla genç ve yetişkin Müslüman erkeği katletmişti. İsrail de 7 Ekim’den bu yana Gazze’de düzenlediği saldırılarda 3 bin 457’si çocuk, 2 bin 136’sı kadın olmak üzere 8 bin 306 kişiyi öldürdü. Batılı devletler ve medyası 1995’teki soykırımı izlemekle yetinmiş ve yıllar sonra günah çıkarırcasına Sırp kasapları yargılayarak üzerlerindeki sorumluluğu atmışlardı. Gazze’de ise durum farklı. Soykırımın bir tarafında hem Batılı devletler var hem de İsrail yanlısı medya. Müslümanların kanını birlikte döküyorlar.
GÜÇ ZEHİRLENMESİ VE ÖFKE
Tüm bunların yanı sıra İsrail ile Amerika’nın arkasına takılan devletler ve medyaları büyük bir güç zehirlenmesi yaşıyorlar. Ektikleri nefret tohumlarının, beslettikleri kinin, kendilerine yönelecek öfkenin henüz farkında değiller. İsrail’i destekleyen ve Filistin’in adını anmayı dahi yasaklayan Avrupa devletlerinde yaşayan vicdanlı halkların patlamanın arifesinde olduğunu görüyoruz. Almanya, Fransa ve İngiltere içten içe kaynıyor. Medyaları göstermemek için çabalıyor ama Avrupa meydanlarında, İsrail ve destekçilerine karşı “Gazze öfkesi” büyüyor. İsrail artık, Holokost’u silah olarak kullanarak soykırım işleyen bir ülke olarak kodlanıyor. Sosyal medyada, İsrail’in katliamlarının Nazilerin Yahudilere yaptıklarından farksız olduğu yazılıyor. Bir öfke birikiyor. Nefrete karşı öfke! İsrail’i Müslüman ülkeler değil de vicdanlı insanların sele dönüşen öfkesi durdurur belki. Belli mi olur?
HABERE YORUM KAT