
Gazze'de böbrek hastaları dayanılmaz bir ölümle karşı karşıya
Gazze'nin soykırım öncesi 2,3 milyonluk nüfusunun yaklaşık 1,9 milyonunun zorla yerinden edildiği tahmin ediliyor ve bu durum sağlık hizmetlerini zor durumda bırakıyor.
Ebubekir Abed’in electronicintifada’da yayınlanan yazısını Barış Hoyraz, Haksöz-Haber için tercüme etti.
14 yaşındaki Emad Abu Dahrooj sadece 24 kilogram ağırlığında.
Hem ciddi şekilde yetersiz beslenmiş hem de susuz kalmış. Ayrıca düzenli diyalize ihtiyacı olan bir böbrek hastası.
Bu durum onu özellikle savunmasız hale getiriyor. İsrail Gazze'ye çoğu insani yardımın, gıda, su ve tıbbi malzemenin ulaştırılmasını engellemeye devam ediyor ve kıtlık tüm kıyı bölgesini, özellikle de İsrail'in imha kampanyasının bir parçası olarak yardımı tamamen kestiği kuzey bölgesini etkisi altına almış durumda.
Daha da kötüsü, Gazze'de kısmen çalışan sadece 17 hastane kaldı ve bunlardan biri olan Deyr el-Belah'taki el-Aksa Şehitleri Hastanesi, Emad'ın diyaliz tedavisi için gittiği yer.
Babası Nidal Abu Dahrooj, “Onu iki günde bir diyalize girmesi için hastaneye getiriyorum,” dedi. “Gerçekten çöküyor. Kendini hep izole ediyor çünkü bu şekilde görülmeyi reddediyor.”
Nidal, oğlunun 7 yaşından beri kronik böbrek rahatsızlığıyla yaşadığını, ancak beş yıldır hiç diyaliz seansına ihtiyaç duymadığını söyledi.
Her şey İsrail'in 7 Ekim 2023'ten sonra başlattığı ve sonunda kasım 2023'te Emad ve beş kişilik ailesini kuzeydeki Cebaliye'deki evlerinden Deyr el-Belah'a, yerinden edilenler için kurulan bir kampta çadırda kalmaya zorlayacak olan askeri saldırıyla değişti.
“Savaş patlak verdiğinden beri sadece konserve yiyebildiği için diyalize devam etmek zorunda kaldı,” diyen Nidal, ailenin yaşadığı çadırın kanalizasyon suyu ve çöplerle çevrili olduğunu, bunun da böbrek yetmezliğine neden olabilecek ve daha da kötüleştirebilecek bakteriler için bir üreme alanı olduğuna dikkat çekti.
Yetersiz kaynaklar
El Aksa Şehitleri Hastanesi'nde şu anda toplam 206 böbrek hastası için 23 diyaliz makinesi bulunuyor.
Bu kadar çok hasta ve hastalık varken hastanede hepatit B hastaları için bir makine, hepatit C hastaları için başka bir makine ve çocuklar için de başka bir makine tahsis edilmiş durumda.
Hastanenin diyaliz bölümünün baş hemşiresi Abdel-Naser Abu Aisha, “Savaş başladığında hastanede 106 böbrek hastamız vardı,” dedi. “İsrail ordusu mayıs başında Refah'ta kara operasyonlarına başladığında bu sayının neredeyse beş katına ulaştık.”
Gazze'nin soykırım öncesi 2,3 milyonluk nüfusunun yaklaşık 1,9 milyonunun zorla yerinden edildiği tahmin ediliyor ve bu durum sağlık hizmetlerini zor durumda bırakıyor.
Ebu Ayşe, böbrek hastalarının sayısının artık azaldığını, çünkü hastaların yarısının, çoğunlukla hastanedeki aşırı kalabalık ve Gazze'deki genel koşullarla ilgili çeşitli nedenlerle öldüğünü söyledi.
Hastane hastalara haftada üç diyaliz seansı sunabiliyor. Her biri üç saat sürüyor.
Toplamda dokuz saat diyalize girebiliyorlar ki bu da bir böbrek hastasının dünya genelinde sahip olduğu minimum saat sayısı.
Abu Aisha'ya göre, asgari düzeyde yardım yapmak pek çok kişinin hayatını riske atıyor.
Buna Emad da dahil. Babası Nidal, doktorların ailesine semptomlarını hafifletmek için demir ve kalsiyum bulmalarını tavsiye ettiklerini söyledi.
Ayrıca tedavi için Gazze'den “ayrılacaklar listesine” alınmışlar.
Nidal, “İsrail'in geçişlere yönelik ablukası devam ettiği için ikisi de gerçekleşmedi,” dedi. “Onun hayatını bir saniye bile garanti edemem. Umarım buradan ayrılmayı başarabiliriz.”
Hayal gücünün ötesinde
48 yaşındaki Raghad Abu Sultan beş çocuk annesi.
Ekim ayında Gazze Şehri'nin Beach mülteci kampındaki evinden kaçmak zorunda kalmış ve diyaliz tedavisine hala erişebildiğini için el-Şifa Hastanesi'ne sığınmış. Ancak bir ay sonra hastane basılınca Deyr el-Belah'a gitmek zorunda kalmış.
Üç oğlu ve iki kızı var, hepsi de 20 yaşın üzerinde. Çocuklarından üçü onunla birlikte hastanenin yanındaki harap bir çadıra sığınmış.
Oğullarından biri savaş sırasında öldürülmüş, diğeri ise geçen mayıs ayında İsrail kontrolündeki Karem Abu Salem kontrol noktası yakınlarında mal almaya gittiğinde İsrail güçleri tarafından yakalanmış.
Raghad, The Electronic Intifada'ya “Ayaklarımın üzerinde duramıyorum” dedi. “Her gün ancak bir paket pide yiyebiliyorum. Vücudum çok zayıf ve güçsüz olduğu için birçok kez bayılıyorum. İki gün önce bilincimi kaybettim ve bütün gün boyunca bir lokma yemek yemediğim için ölmek üzereydim.”
Talasemi ve hepatit C hastası olan Raghad'ın acilen yoğun bakıma ve iyi beslenmeye ihtiyacı var. Hiçbiri mevcut değil.
“Bu hayal gücünün ötesinde bir şey. Hiçbir şeye gücüm yetmiyor,” diye iç geçirdi Raghad. “Fiziksel ve zihinsel olarak tükenmiş durumdayım. İlaçlarım hiçbir yerde bulunmuyor. Her zaman acı içindeyim. Her saat işkence görüyormuşum gibi hissediyorum.”
38 yaşındaki Yasmin Mushtaha, Gazze Şehri'ndeki Shujaiya mahallesindeki evinden çıkarıldığından beri Deyr el-Balah'a sığınıyor. İçinde bulunduğu durumu “dayanılmaz” ve “yıkıcı” olarak tanımlıyor.
“Bir çadırda yaşıyorum, her gece soğuktan titriyorum çünkü kışlık kıyafetlerimiz ya da battaniyelerimiz yok. Yetersiz beslendiğim için kanım çok zayıf.”
The Electronic Intifada'ya verdiği demeçte, uygun ilaçlardan yoksun olduğunu ve hipertansiyon hastası olduğunu söyledi. Gazze'deki korkunç yaşam koşulları, temiz su eksikliği, her yerde kanalizasyon akması ve mevcut yemeğin son derece sınırlı olması her şeyi daha da kötüleştiriyor.
Ayrıca Raghad ailesinin çoğundan ayrı, hala kuzeyde mahsur ve sadece kızları onunla birlikte güneye geliyor.
“Tek istediğim evimden geriye kalanlara dönüp ailemle yeniden bir araya gelmek ve uygun bir tedavi görmek. Dayanılmaz şeylere katlanıyoruz. Hayatımız cehenneme döndü. Birilerinin savaşı durdurmasına ihtiyacımız var çünkü artık buna katlanamıyoruz.”
Acı
Böbrek hastalığı için insanlara genellikle kirli sudan kaçınmaları ve dengeli beslenmeleri söylenir.
Ancak insani gıda yardımlarının çoğu -böbrek hastaları için sağlıklı olmayan- konserve gıdalar şeklinde geliyor.
Hemşire Abdel-Naser Abu Aisha, “Konserve gıdalardaki koruyucu maddeler toksinlere dönüşüyor ve sağlıklarına ağır bir darbe vuruyor” dedi. “Sağlık hizmetlerinin zayıfladığı ve ilaçların kıt olduğu bir ortamda tıp uzmanları bu durumla başa çıkmakta zorlanıyor.”
Abu Aisha “Savaş artık durmalı”, “Başka bir çözüm yolu yok.” dedi.
Babası Nidal, The Electronic Intifada'ya yaptığı açıklamada; “Emad'ın hastaneye gittiği sırada komaya girdiğini ve neredeyse öleceğini” söyledi. Babası, “çocukta ayrıca anemi ve iltihaplanma olduğunu ve ayakta durmakta zorlandığını” söyledi.
Bir de ağrıları var.
Emad, The Electronic Intifada'ya “Bacaklarım hep ağrıyor” dedi. “Ne uyuyabiliyorum ne de başka bir şey yapabiliyorum. Ayrıca iki gündür ekmek yemedim. Artık vücudumda bu tüpleri görmek istemiyorum. Sadece diğer çocuklar gibi olmak ve ailemle birlikte evime dönmek istiyorum.”
*Ebubekir Abed, Gazze'deki Deyr el-Belah mülteci kampından bir gazeteci ve çevirmen.
HABERE YORUM KAT