1. YAZARLAR

  2. RIDVAN KAYA

  3. Gazze: Yaramız, öfkemiz ve mücadelemiz
RIDVAN KAYA

RIDVAN KAYA

Yazarın Tüm Yazıları >

Gazze: Yaramız, öfkemiz ve mücadelemiz

20 Temmuz 2024 Cumartesi 14:00A+A-

Gazze’de birbirinden vahşi manzaralar adeta sel gibi akmaya devam ediyor. Her biri günlerce, aylarca gündem olmayı hak eden canavarlıklar dizisi ile yüz yüzeyiz adeta. Tüm bu yaşananlara, görüntülere şahit olup da yüreğimizin burkulmaması, vicdanımızın titrememesi mümkün değil.

10. ayını doldurmaya doğru giden bir katliamdan söz ediyoruz. Dile kolay 300 gündür insanlar bombalanıyor, tehcir ediliyor, aç ve susuz bırakılıyor. 40 bin insanın katledildiği ama hayatta kalanların, kalabilenlerin ise çok büyük sıkıntılarla, acılarla, zorluklarla yüzyüze olduğu çok acı, dehşet bir tablo var karşımızda.

Şikâyet

Yaşadığımız şehirde havaların biraz ısınmasıyla takatimiz kesiliyor. Dışarıda biraz yürüsek nefes almakta zorlanıyor, yorgunluk, mecalsizlik hissediyoruz. Acilen klimalı bir ortama geçmeye çalışıyoruz. Yaza özel planlar yapıyor, serinleyeceğimiz mekanlar arıyoruz. Terlemekten, kötü kokmaktan rahatsızlık duyuyoruz. Geceleri nemden, sıcaktan uyuyamadığımızdan şikayet ediyoruz.

Gazze’deyse yüz binlerce insan korkunç bir sıcak altında, birçoğu başlarını sokabilecek bir çadır bile bulamadan, gölgesiz, susuz adeta kavruluyorlar. Maruz kaldıkları bu vahşeti, zulmü dile getiren çocukların, yaşlıların, tesettürlü bacıların yanmış yüzleri, kurumuş dudakları aynı zamanda bize şikayet ettiğimiz şeylerin basitliğini, anlamsızlığını haykırıyor.

Biz havaların ısınmasından ötürü dışarıda durmaktan rahatsız olup kendimize serin yer ararken, kardeşlerimiz 40 dereceyi aşan bir ortamda elleriyle, tırnaklarıyla moloz yığınlarını kaldırıp enkaz altında yakınlarının ceset parçalarını arıyorlar.

Rabbimiz bu vahşeti işleyen işgalci Siyonistleri ve onlara destek olan canavarları Kahhar ismiyle kahretsin. Muntakim olan Allah Teala tez zamanda mazlumların intikamının alındığı günleri görmeyi bizlere nasip eylesin. Kalbimizde, yüreğimizde, çevremizde, ortamımızda, çoluk çocuğumuzda bu zalimlere, bu barbar yaratıklara karşı kinimizi, öfkemizi, buğzumuzu hiç azaltmasın.

Zalimlere öfkemiz zerre miktarı azalmasın! 

Ebu Zerr “Resulullah yanımıza geldi ve ‘Allah katında hangi amel daha sevimlidir, bilir misiniz?’ buyurdu. ‘Namazdır, zekattır, cihaddır’ diyenler oldu. Resulullah ise ‘Allah katında en sevimli amel, Allah için sevmek, Allah için buğzetmek, kin tutmaktır.’ buyurdu.” (Müsned V 146)

Bu öfkeyi, bu buğzu diri tutmaya çok ihtiyacımız var. Zulmün bunca dizginsizleştiği bir ortamda, bir dünyada Mümin olarak ayakta durabilmek, küfrün sunduğu dünya hayatı algısının tuzağına düşmemek, kardeşlik hukukunu yaşatmak küfürden, şirkten, zulümden teberri etmeyi gerektirir. Bu da öncelikle küfrü, şirki, zulmü net biçimde tanımayı, tanımlamayı ve elbette tavır almayı gerektirir. Bu tavır bizi ayırır, farklı kılar, sıradanlaşmaktan, malayanileşmekten muhafaza eder. 

Acıyı hissetmek ve hamd etmek

Bu hassasiyetimiz, kavrayışımız yüzünden acı duymanın; bir şeyler yapamamış olmanın hüznünü, çaresizliğini hissetmenin yıpranmamızı, psikolojik açıdan gerilim yaşamamızı getirdiği açıktır. Bu durum zihnimizde sorgulamaya, tartışmaya yol açabilir. Zaman zaman bu sıkıntıları taşımakta zorlandığımızı hissedebiliriz. Ama asla paniğe kapılmamalı, her durumda yaşananları imtihan gerçeği ve şükür bilinciyle değerlendirmeliyiz.   

Ali İmran, 3/176: “Küfürde yarışanlar seni üzmesin; onlar Allah’a hiçbir zarar veremeyeceklerdir. Allah onları ahrette nasipsiz bırakmayı diliyor; onlar için büyük bir azap vardır.”

Rabbimize hamd olsun ki karşılaştığımız bu zulüm manzaraları bizi düşündürüyor, etkiliyor, sarsıyor. Eğer tersi olsaydı, yani şu toplumda, dünyada zulmün çarkına kendini kaptırıp giden yığınlara benzeseydik bu asıl felaketimiz olurdu.

Rabbu’l-Alemin’e tevekkül

Hayatın amacının imtihan olduğunu biliyoruz. Bir imtihandan geçiyoruz. Sabredeceğiz, tevekkül edeceğiz. Rabbu’l-Alemin’in her şeyi gördüğünü, bildiğini ve O’nun takdir etmediği hiçbir şeyin gerçekleşmeyeceğini, izni olmadan tek bir yaprağın dahi kımıldamayacağını biliyoruz.

Öyleyse bu yaşadığımız süreci, hadiseleri ele alırken, yorumlarken bıkkınlık, çaresizlik, karamsarlık duygularıyla değil, teslimiyet ve tevekkül uygularını öne çıkartarak değerlendirmeye gayret etmeliyiz.

Resulullah (s) şöyle hutbe verdi: “Her gelecek olan yakındır. Gelecek olana uzaklık yoktur. Allah hiç kimsenin acelesi için acele etmez; insanların işini basite almaz. İnsanların dilediği değil, Allah’ın dilediği olur. Allah bir şey diler, insanlar başka bir şey. İnsanlar istemese de Allah’ın dilediği olur. Allah’ın yakınlaştırdığını uzaklaştıracak, O’nun uzaklaştırdığını yakınlaştıracak hiçbir şey yoktur. Allah’ın izni olmadan hiçbir şey olmaz.” (Taberani, el-Mücemul Kebir)

Evet, kardeşlerimiz çok zorlu, ağır mı ağır bir imtihandan geçiyorlar ama inanıyoruz ki mükafatları da o oranda büyük olacaktır. Allah Teala onlara sonsuz cennet yurdunda en güzel şekilde ağırlayacak ve yaşadıkları bu büyük sıkıntılar onlar için mükafata dönüşecektir. İnanılmaz zulümlere maruz kalmalarına rağmen zalimlere boyun eğmemeleri, Rablerine teslimiyette gevşeklik göstermemeleri, en ağır darbelerle karşılaştıklarında dahi hamd etmeyi sürdürmeleri ne güzel bir örneklik, ne büyük br samimiyet ve ihlas nişanesidir!

Vesvasu’l-Hannas

Bizler de kardeşlerimizle dayanışmamızı ve zalimlere olan öfkemizi haykırmayı sürdürüyoruz. Rabbimize hamd olsun, zulmü, şirki, tuğyanı lanetleme hususunda yorulmuş, usanmış, zihnen ya da bedenen bitap düşmüş değiliz. Daha fazla şey yapabiliriz elbette, daha fazla gayret sarfedebiliriz ama her halükarda istikrarlı biçimde duyarlılığımızı sürdürmemiz hayırlı bir tutumdur. Allah Teala yapıp ettiklerimizi kabul buyursun, sesimizi, çabamızı, desteğimizi kardeşlerimize ulaştırsın!

Bazılarını görüyoruz, geçmişler kenara akıl veriyor, ahkam kesiyorlar. Yapılan edilenleri eleştiriyor, küçümsüyor, tahfif ediyorlar. Aynen ırkçı-faşist sürüler gibi Müslümanları ve İslami çabaları karalıyorlar. Bakın sokakta, sosyal medyada birileri ısrarla “bu yapılanlardan bir şey çıkmaz, samimiyseniz Filistin’e yürüyün, burada boşuna nefes tüketmeyin” türünden laflar sarfediyorlar. Aylardır bu tür tepkilere, eleştirilere muhatap oluyoruz değil mi?

Bir eylem duyurusu paylaşın mesela, hemen altına birleri üşüşür ve yapılan işi eleştirir, küçümser, değersiz olduğu iddiasını tekrarlar. Bu cahil, zihni, vicdanı kirlenmiş güruhun derdinin yapılan edilenlerin işe yarayıp yaramadığı olmadığını biz iyi biliyoruz. Kaygılarının Filistin için, mazlumlar için daha etkili gayret sarfedilmesi olmadığı o kadar net ki!

Bilakis ırkçı-laik şartlanmışlıkları içinde Müslümanların varlığından, görünürlüğünden rahatsızlık duyuyorlar. İslam’dan ve Müslümanlardan uzaklıkları, düşmanlıkları İsrail eleştirisinden bile rahatsızlık duymalarını getiriyor. Bazen Hamas düşmanlığı, bazen Arap karşıtlığı, çoğu zaman da Müslümanlara yönelik tahammülsüzlükleriyle içlerindeki canavarı dışa vuruyorlar. Ve hiç utanmadan, sanki iyi niyet taşıyorlarmış da sonuç alacak eylemler öneriyormuş gibi rahatsızlıklarını “işe yarayacak şeyler yapın” maskesiyle örtüyorlar.  

Aynı şekilde güya daha etkili eylemler yapma iddiasındaki bazı kesimlerin tavrı da bir açıdan bu ırkçı-cahil kesimin tepkilerine benziyor. Onlar da başından itibaren hep oklarını içe çevirdikleri gibi şimdi de Gazze için çaba sarfeden Müslümanları hedef almış durumdalar. Tiyatro oynarcasına karalıyor, mahkum etmeye çalışıyorlar.

Dikkat ederseniz bir şey yapmayan, yapma çabası göstermeyen duyarsız, sorumsuz kesimlere bir sözleri yok. Hedeflerinde Müslümanlar var. Müslümanları tutarsızlıkla suçlayan bu güruhun tutarlılığını başta Suriye meselesi olmak üzere pek çok yakıcı  hadisede net biçimde gördük, görüyoruz. İktidar karşıtlığı, düşmanlığı açıkça İslam’a ve Ümmete düşman çevreleri bile dost, müttefik görmeye itiyor kendilerini. Onlar izzeti kafirlerin yanında arayan zavallılardır.

“Onlar, mü'minleri bırakıp kafirleri dost edinen kimselerdir. Onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Halbuki bütün izzet ve şeref Allah'a aittir.” (Nisa, 139)

İkiyüzlülük ve tutarsızlık denizinde kulaç atıyorlar

Bu tutarsızlıktan, bu ikiyüzlülükten tiksinmemek mümkün değil. Gazze için ağlayıp Suriye’de Esed zalimine sempati duyan bir kafanın Gazze’ye hiçbir hayrı olmayacağı gibi, vallahi Gazze’yi kirletmekten başka bir şey de yapmaz.

Bunların hali trajikomiktir. 14 asırdır Hüseyin Hüseyin diye dövünüp, Yezid’e lanet edip halen Şam Sarayında kurulduğu koltuktan zulmünü icra eden Çağdaş Yezid’e hizmet etmekte beis görmezler. Ellerine, dillerine bulaşmış Suriyeli mazlumların kanlarını Filistinli çocukların kanlarıyla temizlemeye kalkarlar.

Tutarsızlık, adaletsizlik maalesef dizboyudur ve Müslüman olduğunu söyleyen çevrelerin farklı alanlarda takılıp tökezlemesi şeklinde netice vermektedir.

Şeytan işi pislik, ırkçılık

İşte Suriyeli muhacirler üzerinden kabartılan ırkçı-şoven söylemlerin, iddiaların güya dindar bilinen çevreler arasında dahi karşılık buluyor olması aynı tutarsızlık halinin bir başka vechesidir. Adam namaz kılıyor, kadın hicaplı ama dinsiz, imansız bir Türk vatandaşını muttaki bir göçmene tercih edebiliyor. İmansız, belki de İslam düşmanı bir vatandaşa, sırf vatandaş olduğu için tanıdığı bir takım hakların çok cüzi bir kısmını bile muttaki bir muhacire tanımıyor.

Bunca sene bunlara baktık, misafirlik uzadı, dokumuz uyuşmuyor, ülkemde sığınmacı istemiyorum vs. laflar dillendirebiliyor. Tüm bu sözlerin, tepkilerin İslam’dan, imandan, tevhidden bihaber olmak anlamına geldiğini idrak edemiyor. Allah Teala’nın arzını kendisinin ya da kavminin özel mülküymüş gibi algılayıp Rahman’ın kullarına yasaklayabileceğini düşünüyor.

Rezzak olanın Allah azze ve celle olduğunu unutup, edepsizce, arsızca “baktık, besledik” vs. laflar edebiliyor. Hepsi burada kendi hayatlarını kazandıkları ve bunu yapabilmek için çokça çaba sarfettikleri halde muhacirler için hiç sıkılmadan “misafirlik uzadı” vb. çirkin sözlerle kabalığını, anlayışsızlığını, çirkinliğini yansıtıyor. 

Allah Teala bu ilkesiz, tutarsız, anlayışsız ve de merhametsiz anlayışlardan, tavırlardan bu ülkeyi ve tüm insanlığı arındırsın, temizlesin. Siyonist çetenin vahşi, sapkın tehcir siyasetinin bir benzerini farklı yollarla da olsa burada da mazlumlara dayatmayı planlayan bu zihniyeti perişan etsin! Rabbu’l-Alemin bize Ümmet aidiyeti, kardeşlik bilinci bahşetsin!   

YAZIYA YORUM KAT

16 Yorum
  • Şenel Mutlu / 02 Ağustos 2024 10:36

    ÂMÎÎN

    Yanıtla (0) (0)
  • Oktay sari / 25 Temmuz 2024 23:52

    Amin...

    Yanıtla (0) (0)
  • İrem Nur KAYNAK / 24 Temmuz 2024 17:52

    Rıdvan Kaya abimzden Rabbim razı olsun .. örnek eylemleri ve etkili söylemleri, bunun yanında alanlarda sahada olması sebebiyle takdir ediyoruz ..

    Yanıtla (0) (0)
  • Necmettin özcan / 23 Temmuz 2024 09:36

    Allah razı olsun

    Yanıtla (0) (0)
  • Taha / 23 Temmuz 2024 09:08

    Amin.Amin.Amin...

    Yanıtla (0) (0)
  • Hafız / 23 Temmuz 2024 01:45

    Amin ecmain.Allah razı olsun.Ya Rabbim bizleri Allah için seven ve Allah için buğzeden kullarından eyle...

    Yanıtla (0) (0)
  • a.tayşi / 22 Temmuz 2024 14:20

    Amin ecmain..
    Ağzınıza ve yüreğinize sağlık üstad.. Rabbim bizleri de Allah için sevip Allah için buğzedenlerden olabilmeyi kolaylastirsin..

    Yanıtla (0) (0)
  • Sinan Ön / 21 Temmuz 2024 19:11

    Allah razı olsun Rıdvan abi. Rabbim bizleri adil şahitler kılsın. Merhamet ve vicdan nasip etsin. Nasihat alanlardan olmak duasıyla...

    Yanıtla (0) (0)
  • Gazze aşığı / 21 Temmuz 2024 17:13

    Kalpler ancak Allah'ı anmakla huzura kavuşur.
    Kalplerin hikayesi Allah'ı anıp anmamakla ölçülür. Allah'ı bilen başka birşey bilmesine gerek yok.

    Yanıtla (0) (0)
  • Yahya / 21 Temmuz 2024 11:31

    Allah razı olsun

    Yanıtla (0) (0)
  • Çağrı / 21 Temmuz 2024 01:58

    Allah razı olsun Rıdvan Ağabey’den, geçtiğimiz günlerde yaşanan birçok hadiseye karşı duruşumuzun nasıl olması gerektiğini hatırlatan önemli bir yazı olmuş.

    Yanıtla (0) (0)
  • Faik KAYNAK / 20 Temmuz 2024 22:56

    Mümince omurgalı duruş sergileyen, zalime zulme LA diyen , istikrarlı dik duruş ile örnek olan , değişmeyen / değişiklik göstermeyen tevhidi tavır gösteren, Allah rızasına binaen buğz eden , muhacirlere Ensar olma şuurunu diri tutan , adil şahidlik noktasında alanlarda her zaman ve zeminde var olabilen Rıdvan Kaya üstadımıza selam olsun ..

    Bizler .. Başkanımızdan sabr'ı, tevazû' yu, direniş ruhunu, neslin nasıl ıslah edilmesi gerektiği hususunu, Ensar olma şuuru ' nu / önemini / ehemmiyetini öğrendik ..

    Özgür -Der ailesinin bir ferdi / bir talebesi olduğum için Rabbime hamd ediyorum ..

    Yanıtla (0) (0)
  • Aziz yarış / 20 Temmuz 2024 22:24

    Amin... Rabbim kardeşliğimizi daim etsin.

    Yanıtla (0) (0)
  • Hatice Kılıç / 20 Temmuz 2024 15:05

    Allah nazı olsun Rıdvan Bey.
    Tavrınız, ikazlarınız, tavsiyeleriniz fazlasıyla önemli.
    Rabbim hepimize sabır, güç ve inşirah versin.

    Yanıtla (0) (0)
  • Ahmet Varol / 20 Temmuz 2024 14:27

    Muhterem Rıdvan beyin bu tespitlerini çok isabetli buluyor ve dile getirmesinden dolayı takdir ediyorum. Ben de siyonist katillere, katil Esed'e ve onların işbirlikçilerine Allah için buğz ettiğim gibi, Filistin'de ve Suriye'de ümmetin onurunu müdafaa eden mücahitleri ve sizler gibi onların sesi olmaya çalışan, onlara el uzatan değerli Müslümanları da Allah için seviyorum. İnşallah Cenabı Allah bizlere de Allah için buğzetme ve Allah için sevme mükafatı verir.

    Yanıtla (0) (0)
  • Fatih / 20 Temmuz 2024 12:39

    Amin

    Yanıtla (0) (0)