Gazze yalnız kalmasın
İşgalci Siyonist devletin vahşi saldırıları devam ediyor. Bu cüretkârlığı göstermesinde tabiî ki çağdaş emperyalizmin verdiği desteğin büyük rolü var. Emperyalizmin hesabına işgalci Siyonist devletin vahşi saldırılarını destekleyen, haklı çıkarmaya çalışan medya organları, yorumcular da saldırganlara güç kazandırıyorlar.
Arap Birliği Dışişleri Bakanları toplantısından bir sonuç çıkmadı. Zaten Filistin halkının en büyük ızdırabı Siyonizm canavarının önüne atılması, sonra da bu işbirlikçi rejimler tarafından yalnız bırakılması değil midir? Ama söz konusu rejimler her ne kadar hainlik etse ve Gazze’yi, Filistin halkını yalnız bıraksa da, biz yalnız bırakmamalı, mümkün olan bütün yolları deneyerek destek vermeli, yardımcı olmalıyız.
Şu an Gazze’nin acil yardıma ihtiyacı var ve muhtelif insanî yardım kuruluşlarının yürüttüğü acil yardım faaliyetlerinden bir önceki yazımızda söz ettik. Bunun yanı sıra orta ve uzun vadeye yayacağımız, işgalcilerin iğrenç saldırısında sarsıntıya uğrayan insanların yeniden toparlanmalarına imkân verecek yardım projelerimiz olmalı. Bu çerçevede Yardımeli Derneği’nin güzel bir yardım projesi var: Kardeş Aile Projesi. Yardımeli Derneği bu projeyi işgal devletinin Gazze’ye son saldırısını başlatmasından epey önce hayata geçirmişti. Ancak şimdi özellikle Gazze üzerinde yoğunlaşarak projeyi burada saldırıdan etkilenen ailelere kaydırmak; son saldırıda şehit olanların ve yaralananların ailelerine öncelik tanıyarak Türkiye’den gönüllü ailelerle Gazzeli aileler arasında kardeşlik bağlantısı kurmak istiyor. Bu bağlantının amacı tabiî ki hem gönül bağını güçlendirmek, oradaki insanlara moral desteği sağlamak, yalnız olmadıkları mesajını vermek, hem de bir geçim katkısında bulunmak. Durumları müsait olanlar için fazla bir yük de getirmiyor. Katılan aile bir yıl boyunca kardeş edindiği aileye ayda 200 lira geçim katkısında bulunacak.
İşgalci Siyonistlerin son saldırılarında bazı aileler tümüyle yok edildi. Son olarak da HAMAS’ın değerli ve cesaretli liderlerinden olan, işgalci Siyonistlerin bundan önceki saldırılarında mücahidlerin arasına katılarak ön saflarda direnişe iştirak eden Dr. Nizar Reyyan, bütün aile fertleriyle birlikte şehit edildi. Aynı zamanda üniversitede öğretim görevlisi olan Prof. Dr. Reyyan’ın, Cibaliya mülteci kampındaki evi vahşi saldırganların attığı füzelere hedef oldu. Saldırıda evi çevredeki binalarla birlikte yerle bir edilen Reyyan, iki hanımı ve yedi çocuğuyla beraber şehid oldu. Allah, hepsinin mekânını cennet eylesin. Bu şekilde yok edilen daha birçok aile var. Bu gibi aileler inşallah bütün fertleriyle Gazze’nin mülteci kamplarından cennetin saraylarına taşınmışlardır.
Öte yandan çok sayıda aile bir veya daha fazla ferdini şehit vermekle sarsıldı. Ya da saldırılarda yaralanan, sakatlanan fertleri olan aileler var. İşte bu ailelerle kardeşlik bağı kurarak acılarını paylaşmak, sıkıntılarına ortak olmak gerekir. Bunu başarmak mümkündür ve çok hızlı bir şekilde devreye girip söz konusu ailelere ulaşabiliriz. Bazı aileler de aralarında konuşup imkânlarını birleştirerek bu kampanyaya katılabilirler. Örneğin bir yıl boyunca ayda 200 lira düzenli ödeme yapmakta zorlanacağını ama 100 lirayla katılabileceğini düşünen bir aile akraba veya komşularından biriyle gücünü birleştirerek kampanyaya katılabilir.
Gazze’nin ambargoda iyice yoksullaştırıldığı, iş imkânlarının ortadan kaldırıldığı, ardından da insanlık dışı saldırıyla sarsıldığı şu dönemde, böyle bir projenin etkin şekilde devreye sokulması büyük önem arz ediyor.
İHH, FİDDER (Filistin Dayanışma Derneği) ve Yardımeli Derneği, Gazze’de hastalara ve yaralılara sürekli hizmet vermek amacıyla bir Türk hastanesi kurma müracaatında bulunmuş. Aslında böyle bir projeyi T.C. Sağlık Bakanlığı’nın gündemine alması ve hayata geçirmesi gerekir. Sağlık Bakanlığı’nın girişimi Rafah Sınır Kapısı'nın, kuşatmadan uzak düzenli bir gümrük kapısı haline getirilmesi için yürütülecek bürokratik faaliyetlerde de etkili olacaktır. Biz de Sağlık Bakanlığı’ndan bunu bekliyoruz. Şu merhalede en azından zikredilen üç insanî yardım kuruluşunun müracaatının gündeme alınması ve hastane projesinin hayata geçirilmesi için bürokratik kolaylıkların sağlanması gerekir. Projenin hayata geçirilmesi için kapıların açılması durumunda da en kısa zamanda sonuca ulaşılması ve hastanenin hizmete başlaması için farklı yardım kuruluşlarının ve maddi imkân sahiplerinin desteğiyle güçler birleştirilerek hızla seferber olunmalıdır.
Gazze için şu merhalede yapılacak en önemli uzun vadeli yardım, Rafah Sınır Kapısı'nın açılması ve kalıcı bir gümrük kapısı haline getirilmesi için Mısır rejimini zorlamak olacaktır. Bunu en başta resmi organlar yapmalıdır. Hükümetin Mısır üzerindeki etkisini ve ikili ilişkilerini değerlendirerek Rafah Sınır Kapısı'nın açılması için zorlaması gerekir. Geçtiğimiz günlerde Mısır Dışişleri Bakanı Ahmed Ebu’l-Gayt Türkiye’ye geldi. Burada ahkâm kesti. Konuştuklarına bakarsanız; Filistin halkına ve davasına en çok Mısır’ın sahip çıktığını zannedersiniz. Oysa bu ülkenin desteği olmasaydı, işgal devletinin Gazze’ye ambargo uygulaması mümkün değildi. Bugün Siyonist vahşetin saldırganlığı, Gazze’de yangına sebep olmuş durumda. Bu şartlarda Rafah Sınır Kapısı'nın bir yangın çıkış kapısı gibi kullanılması gerekirken, Mısır buna imkân vermiyor. Çünkü saldırının amacına ulaşması için işgalci Siyonist devletle perde arkasından işbirliğini sürdürüyor.
Sayın Ali Babacan, Mısır Dışişleri Bakanı Ebu’l-Gayt’la bir çözüm formülü üzerinde durdu. Kâğıt üzerinde böyle bir formülü gündeme getirerek imaj kurtarmaya çalışan Mısır, Rafah Sınır Kapısı'nda yine Siyonist saldırganların gardiyanlığını sürdürüyor. Ama İslâm dünyasından gelecek baskılara çok fazla dayanabileceğini sanmıyoruz.
Mısır rejiminin buna zorlanması için sivil toplum kuruluşlarının da devreye girmesi, bütün kanallarla baskı yapmaları gerekir.
En önemli etkiyi ise Mısır halkının, bu ülkedeki sivil toplum kuruluşlarının ve cemaatlerin sergileyeceği tepkiler gösterecektir. Hüsni, bunlara fırsat vermemek için Gazze’deki vahşetin protesto edilmesine bile imkân tanımıyor, göstericilere anında polisleriyle müdahale ediyor. Ama bu baskılar karşısında yılmamak, yeni bir “Yeter Artık” hareketi başlatmak gerekir.
Müslüman Kardeşler’in genel mürşidi muhterem üstad Muhammed Mehdi Akif, Siyonist devletin büyükelçisinin kovulması çağrısı yaptı. Üstad, bu çağrısında haklı; ama Hüsni, işgalci Siyonist devletin büyükelçiliğini, Dr. Ömer Süleyman askeri ataşeliğini, Ahmed Ebu’l-Gayt da birinci kâtipliğini yapmaya devam ettiği sürece sonuç değişmeyecektir.
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT