Gazze Saldırısı
2009’da yaşanan en önemli olay Siyonist işgal devletinin Gazze’ye saldırısıdır. Saldırı 27 Aralık 2008’de başladı. Bu yüzden Gazze 2009’a savaşla, Siyonist işgalcilerin savaş uçaklarıyla yağdırdığı bombaların, roketlerin ve füzelerin altında girdi.
Geniş çaplı olması, haftalarca sürmesi, özellikle çok sayıda insanın katledilmesini amaçlayan planlı saldırılar gerçekleştirilmesi ve büyük bir yıkıma yol açması sebebiyle dünyada uzun süre gündemi meşgul eden bir hadiseydi.
Saldırı önce ateşkes konusundaki çarpıtma ve Siyonist işgal devleti tarafından satın alınmış medya organlarının kasıtlı yanıltmalarıyla başladı. İşgal devleti kendini haklı çıkarabilmek için Hamas’ın ateşkesin uzatılmasını reddettiği iddiasını kullandı. İşin gerçeğinde bu iddia doğru olsaydı bile Hamas’ın ateşkesin uzatılmasını reddetmesi önceki ateşkesin süresinin dolmasıyla birlikte insanların kitleler halinde hedef alınmasına, büyük bir katliam gerçekleştirilmesine gerekçe teşkil etmezdi. Ama ne kadar ilginçtir ki Siyonizm güdümündeki medya böyle bir iddiayı saldıran tarafı haklı, saldırıya uğrayan tarafı ise haksız ve suçlu ilan edebilmek için gerekçe olarak kullanmaya kalkıştı. Gerçek ise iddia edilenin tam tersiydi. Ateşkesle ilgili pazarlıklar devam ediyordu ve işgal devleti Mısır vasıtasıyla pazarlıklar sonuca bağlanıncaya kadar herhangi bir saldırı düzenlemeyeceğine dair garanti vermişti. Yani bir bakıma yeni ateşkes pazarlıkları devam ederken süresiz ateşkes devreye sokulmuş, Mısır da buna dayanarak Filistin tarafına garanti vermişti. Gazze’deki yönetim de buna dayanarak Polis Akademisi’nde mezuniyet töreni düzenlemişti. Aksi takdirde tören düzenlemeyecekti.
İşgal devletinin böyle bir saldırı düzenlemekteki amacı baskı, tehdit ve ambargo ile çökertemediği Hamas yönetimini savaş ve saldırıyla çökertmekti. Bunun için önce Gazze’nin tamamını yeniden işgal etmek, başbakan İsmail Heniyye başta olmak üzere Hamas hükümetinde görev alanların tümünü ve hareketin ileri gelenlerini tutuklamak, sonra da bölgenin kontrolünü işbirlikçi bir kadroya teslim etmek istiyordu. Hatta Muhammed Dahlan ile ekibinin görevi üstlenmek için Mısır’a geçtiği ve orada sadece birkaç gün süreceği tahmin edilen savaştan sonra gerçekleştirilecek işlem için hazır bekledikleri haberleri muhtelif medya kaynaklarında yer aldı.
İşgal devletinin böyle bir saldırıyı sadece kendi kararıyla değil ABD’nin ve Batı Yaka’da korsan bir şekilde oluşturulan Mahmud Abbas yönetiminin onayıyla hatta desteğiyle gerçekleştirdiği gerek savaş sırasında sergilenen tavırlarla ve gerekse sonrasında açığa çıkan birtakım gerçeklerle anlaşıldı.
Savaş, önce geniş çaplı hava saldırısıyla başlatıldı. İlginç olan bir şey de normalde bu tür saldırıları sabaha doğru başlatan işgal devletinin bu kez gün ortasında tam öğle vakti başlatmasıydı. Bunun sebebi ise okullarda öğrencilerin öğle paydosuna çıktığı ve yukarıda sözünü ettiğimiz Polis Akademisi mezuniyet töreninin düzenlendiği saatin seçilmesiydi. Özellikle bu törenin ve okul çıkışlarının vurulması bunu gösteriyordu. Amaç ise ilk saldırıda büyük can kaybına yol açmak suretiyle bu ilk saldırının tüm bölgede toplumsal sarsıntıya sebep olmasını, ciddi bir deprem etkisi yapmasını sağlamak, ardından o insanların kendilerine gelmelerine fırsat vermeden yoğun hava saldırıları düzenlemek sonra da kara harekâtıyla bölgenin kontrolünü ele geçirmekti.
İşgal devleti bu amaç için bir hafta süreyle sürekli hava saldırıları düzenledi. Bu saldırılarda can kaybının, yaralanmanın çok, böylece psikolojik sarsıntının yüksek derecede olması için özellikle okulları, camileri, BM tarafından güvenli ilan edilen sığınak yerlerini hedef aldı.
Bir hafta sonra da kara harekâtını başlattı. Bu harekâtına son derece güvendiği için planını dünya kamuoyuna açıklamaktan da çekinmedi. Hatta ilk etapta tutuklamayı düşündüğü kişilerin isimlerini bile verdi. Ama beklediği olmadı ve kara harekâtında ciddi bir direnişle karşılaştı. Askerleri önemli kayıplar verdiler ve sınır bölgelerinin çok ilerisine gitme cesareti gösteremediler. 22 gün süren savaş sonunda Ehud Olmert güvenlik kabinesini toplayarak operasyonun amacına ulaştığı iddiasıyla saldırıyı durdurma kararı aldı. Oysa saldırının amacına ulaşmadığı gerek savaşın başlangıcında ve gerekse kara harekâtının başlatıldığı sırada açıklanan hedeflerin hiçbirinin gerçekleştirilememiş olmasından anlaşılıyordu.
İşgal devleti 2006 Güney Lübnan yenilgisinden sonra Gazze’de ciddi bir yenilgiyle karşılaştığı için Siyonist başbakan Olmert tepkilere ve eleştirilere fazla tahammül edemeyerek hem başbakanlıktan hem de liderliğini yaptığı Kadima Partisi’nin genel başkanlığından istifa etti. İşgal devletinin saldırısı Hamas hükümetini çökertememiş ama aldığı yenilgi yüzünden onun hükümeti ve savaşı yöneten siyasi kadrosu çökmüştü.
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT