Gazeteciler 'askerlik tartışması'nın neresinde duruyor
Günümüz gençleri, bir sabah işlerinin başından zorla askere götürülme tehdidinin bitmesini istiyor.
Bedelli askerlik lobisi’, son dönemin popüler tabirleri arasında... Bu tabiri kullanan bir gazeteci arkadaşımız, ‘bedelli askerlik lobisi’nden hükümetin ve askerlerin ‘rahatsız’ olduklarını söylüyor.
Fikir birliği yok
‘Askerlik süresi’, ‘asker sayısı’, ‘zorunlu askerlik’ gibi konularda hükümetle askerin aynı noktada durmadığı, fikir birliği içinde olmadığı açık. Hükümet, ‘soğuk savaş’ döneminden kalmış askeri yapının, gelişen Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap veremediğinin farkında olduğu için değişim talebini sürdürüyor.
Çağdışı otoriter yöntemler
Yaşamlarının en verimli çağında cep telefonu, bilgisayar, internet gibi teknoloji ve iletişim olanaklarından yoksun, bütün sosyal yaşamdan izole bir ortamda, ülkenin güvenliğine faydasının olup olmadığı da tartışmalı işlerle uğraşarak kayba uğramak istemeyen gençlerle askerin sık sık yeniden gündeme getirdiği ‘vatani görev’, ‘ihtiyaç’ gibi kavramların karşıtlığından doğan bir gerilim söz konusu.
Günümüz gençleri, İkinci Dünya Savaşı ve öncesinden kalma yöntemlerle kurgulanmış bir askerlik hizmetini, çağın ihtiyaçlarına ve kendi yaşam planlarına aykırı buluyorlar. Bir sabah işlerinin başından polis zoruyla askere götürülme tehdininin artık tarihe karışmasını istiyorlar.
Gazeteci soruyu doğru sormazsa
Bu gergin süreçte, gazetecilerin kamuoyunu şekillendirmek açısından ciddi bir güçlerinin olduğunu, sordukları sorularla bile tartışmaları etkileyebildiklerini görüyoruz.
Peki, mesela “Üniversitede okuyan gençlerin sayısındaki artış nedeniyle Mehmetçik bulmakta sıkıntı yaşandığı doğru mu” gibi bir soru soran gazetecinin nasıl bir cevap alması beklenebilir ki? Bazı Ankara gazetecilerinin bedelli askerlik tartışmasının temelindeki militarizmi sorgulamak yerine, tek tip askerliği savunanlara malzeme vermenin ötesine geçmeyen argümanlarla ortaya çıkmaları, sivil bir meslek olan gazetecilik adına talihsizlik.
“Türk Silahlı Kuvvetleri’nde, askerlikle ilgisi olmayan ‘angarya işler’de çalıştırılan asker sayısının 231 bin olduğuna ilişkin haberler, yazılar yer aldı. Nüfusu Türkiye’ye yakın Fransa, İngiltere, Almanya gibi ülkelerde toplam asker sayısının bu sayıdan daha az olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?”, “Türkiye’nin jeostratejik konumu daha ne kadar öne sürülecek” gibi sorulardan kaçınıldığını görüyoruz.
Avrupa’da zorunlu askerlik kalmadı
Mesela, Avrupa Konseyi üyesi 46 ülkeden yalnızca Türkiye’de ve Azerbaycan’da ‘zorunlu askerlik’in kaldırılmıyor olması da gazeteci arkadaşlarımız tarafından gündeme getirilmiyor.
Bedelli askerliği zengin işi gibi göstermeyi tercih eden, bunun esas olarak bir orta sınıf talebi olduğunu görmezden gelen algı biçimi de bazı gazeteciler arasındaki yaygınlığını koruyor.
21. yüzyıl standartlarını hedefleyen sivil bir demokrasi, böylesine hantal ve ‘otoriter’ bir askerlik yapısıyla birlikte yaşatılamaz. Bu hantal ve otoriter askerlik kültürünün aşılabilmesi için, ülkeye hâkim olan gazetecilik anlayışının da kendini yenilemesinde yarar olabilir.
RADİKAL
YAZIYA YORUM KAT