Gazap üzümleri
Öfke baldan tatlıdır.. Devrim, bir öfke patlamasıdır aynı zamanda..
O zalimler yok mu, “onlar, yakında nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını anlayacaklardır..”
Devrim, ölüm gibi ansızın gelir..
Şatolar, kumdan evcikler gibi darmaduman olur.. O aşılmaz sanılan engeller, güneş altında kalmış buz dağları gibi erir, buharlaşır gider..
Türkiye’de halkı sokağa çağıranlara şaşıyorum.. O halk hangi halk. Mübarek’in paralı tetikçileri mi, yoksa Tahrir meydanını dolduran halk mı! Kim nerede duruyor, görmek istiyorsanız şu soruyu sorun önce:
-Kim öteki ülkede hangi partiye oy verirdi..
Bu konuda doğru bir tahminde bulunmak işin şu soruları sorabilirsiniz.
-Tek partici kim?
-Resmi ideolojiden yana olan ve mevcut düzeni korumaya çalışan kim?
-Otoriter ve totaliter bir yönetimi kim istiyor?
-Hukuk devletini değil de, polis devletini kim dayatıyor, kime karşı!
-Derin devletten yana olan kim? Milli iradeden yana, halkın inancına, kültürüne, kimliğine, temel hak ve hürriyetine sahip çıkılmasını savunan kim?
Adaletten, barıştan, hürriyetten yana olan kim, bunlara karşı çıkan kim..
Bana kalırsa Mübarek tipik bir CHP’li gibi davranıyor.. Metodik anlamda Kemalist bir çizgi izliyor..
Zeynelabidin b. Ali de öyle.. Hatta bunu açık açık dile getiriyorlardı da..
İslam dünyası neden geri kaldı sorusunun cevabı, bu derin gerçekte gizli.. Çünki, oralarda da CHP zihniyeti hakimdi.. Neden Filistin yönetimi İsrail’in şamaroğlanı olmuştu, şimdi daha iyi anlaşılıyor. Hamas bu zillete direndi ama Abbas teslimetten yana idi..
Bakın, Türkiye’de Arap düşmanlığı yapanlar ile Arabistan’da Türkiye düşmanlığı yapanlar aynı çevreler tarafından besleniyor..
Kendi ülkelerinde 28 Şubat, Ergenekon tecrübelerinden hareketle, Türkiye’de başarılamayan uygulamaları hayata geçirme çabasındaydılar..
Mısır halkı da, Tunus halkı da bunun farkında olduğu için meydanlarda “Başbakan Erdoğan” diye slogan atıyorlar.. CHP zihniyeti, sadece Türkiye’de değil. Tüm bölgede bu model iflas etmiş durumda.
Arap milliyetçileri de buharlaştı. Onların da sesi çıkmıyor..
Direndikçe aslında halk daha birçok gerçeğin farkına varıyor böylece.. İşin kan ve can maliyeti, ekonomik maliyeti artıyor ama aynı zamanda halkın kini, öfkesi de büyüyor..
Diktatörler affedilmeyi de hak etmiyorlar bu şekilde.. Bin Ali gibi adamlar da bu büyüyen öfkeden nasibini alacak, diğer diktatörler de..
Mısır’da ve Tunus’ta yaşananlar, etkisini Türkiye seçimleri üzerinde de gösterecek.
CHPlilerin ellerini çabuk tutup, halkı meydanlara çağırması, aslında onlar açısından tehlikeli bir oyun.. Kendi akıbetleri açısından bunun sonuçlarının tam bir felakete dönüşeceğini görmeleri gerek.
Cumhuriyet mitinglerinin nasıl yapıldığı darbe planlarında ortaya çıktı aslında. Bunların bir kısmı sivil elbise giydirilmiş asker ve JİTEM elemanı ya da taşıma usullerle sokağa dökülmüş insanlar değil mi idi? Yine aynı şeyi denemeye çalışıyorlar.. Daha fazla deşifre olacaklar..
Ve eğer darbelere karşı çıkan halk sokağa çıkacak olursa o zaman boylarının ölçüsünü alacaklar..
Balyoz darbe planında halkı sokağa dökme senaryolarının nasıl tezgahlandığını bilmeyen birkaç kişi varsa onlar da öğrenecekler bu şekilde bu işin perde gerisini. Ve bu süreçte CHP’nin Ergenekonun avukatlığı iddiasının aslında nasıl bir taşeronluğa dönüştüğünü de görecekler..
Bu işin “ulusalcı görüntü”sünün arkasında, “Anti İslam” ve “Anti Türkiye” MOSSAD bağlantılı bir “Siyonist komplo” olduğunu da..
Ergenekoncuların ya da Balyozcuların kimlerin maşası olduğu da bu vesile ile daha iyi anlaşılacak..
Sahi, TBMM Mısır dostluk grubu başkanı CHPli, Mersin milletvekili zat (Hani şu Yargıtay’da karar pazarlığı yapan ve halkı sokağa çağırıp, Meclis komisyonunu boykot ilan ederek kriz çıkarmaya çalışan zat) Tahrir meydanında olsaydı, İhvan’ın da aralarında olduğu halkın yanında mı, yoksa Mübarek yandaşlarının yanında mı yer alırdı?..
CHP’nin halkçılığı; Mübarek’in Ulusal Demokrat Parti ne kadar demokratsa o kadardır.. Sonuçta ikisinin de demokratlığı ve halkçılığı basit bir kandırmaca.. İkisi de bildiğiniz “ulusalcı”! işte.
Selâm ve dua ile..
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT