Suriye’de yaşananlar artık dayanılmaz boyutlara ulaştı. Baas yönetimi bütün dünyanın gözü önünde resmen bir halkı katlediyor. Esadcılar Suriye halkının özgürlük çığlığını bastırmak için en aşağılık yöntemlere başvuruyor. Suriye’de artık bütün kırmızı çizgiler aşıldı. Onlarca genç kıza tecavüz edildi, yüzlerce çocuk Esad’a bağlı çeteler tarafından öldürüldü, on binlerce Suriyeli genç ise Baas’ın zindanlarında kayboldu. Hama Katliamı’nın 30. Yıldönümü’nde bütün Suriye adeta Hama’ya dönmüş durumda. Suriye’de yaşanan acıları artık ne kalemler, ne filmler, ne de şiirler tam olarak anlatabilir.

Öte yandan Suriye halkı yaşadığı bütün acılara rağmen özgürlük için mücadele etmeye devam ediyor. Verilen şehitler, akan gözyaşları devrimin yakıtı haline dönüşüyor ve her geçen gün Baas rejiminin sonunu biraz daha yaklaştırıyor. Ben de önceki hafta tamamladığım Tunus seyahatim esnasında Tunus halkının Suriye konusundaki tavrını öğrenmeye çalıştım. Sohbet etme imkânı bulduğum Tunusluların hepsi Suriyeli devrimcilere destek veriyor. Hatta devrim kutlamaları esnasında Filistin lehine atılan sloganlardan sonra en fazla Suriye devrimine destek sloganları atıldı.

Tunuslular ayrıca Esad rejimine verdiği destek nedeniyle İran ve Hizbullah’a da son derece kızgınlar. Sohbet ettiğim Tunuslu gençler İran ve Hizbullah konusunda büyük bir hayal kırıklığı yaşadıklarını ifade ettiler. Tunus’da Suriye’deki olayların arkasında komplo arayan veya devrimcilere “Amerika ve İsrail destek veriyor” diyen bir kişiye bile rastlamadım. Tunuslular Esad’ın da tıpkı Bin Ali, Kaddafi ve Hüsnü Mübarek gibi yıkılması gerektiğini düşünüyorlar ve Suriye halkının da tıpkı kendileri gibi Suriye devrimine sahip çıkacağını söylüyorlar. Bundan sonra bölgede ABD ve İsrail’in değil; bölgenin Müslüman halklarının sözünün geçeceğine inanılıyor. Bin Ali’yi deviren Tunuslu gençler ise sosyal medya üzerinden yoğun şekilde Suriye devrimini destekliyor. Sloganları ise “Tunus, Mısır ve Libya’dan sonra şimdi sıra Suriye’de.”

Tunus denince Türkiye’de akla ilk gelen isimlerden biri de ülkedeki İslami Hareket’in kurucusu olarak bilinen Dr. Raşid el Gannuşi. Gannuşi ile Nahda’nın Genel Merkezi’nde 1 saatten fazla sohbet etme imkânı buldum. Hilal TV’ye hazırladığımız bir program için kendisiyle uzunca bir röportaj gerçekleştirdik. Röportajı bitirdikten sonra aklıma Gannuşi’nin Suriye konusunda neler düşündüğünü sormak geldi. Suriye konusunda son derece net konuşan Gannuşi, İran ve Hizbullah’a da bir dost olarak tavsiyelerde bulundu:

“Suriyeliler özgürlük için her gün yüzlerce yaralı ve onlarca şehit veriyorlar. Ben inanıyorum ki Beşar Esad yönetimi de mutlaka devrilecek ve zafer Suriye halkının olacaktır. İran ve Hizbullah da Suriye rejimine verdiği desteği artık çekmelidir. Esad’ı değil; Suriye halkını desteklemelidir. Bütün liderler, rejimler gelip geçicidir. Fakat halklar kalıcıdır. Esad gidecek ve Suriye halkı kıyamete kadar kalacaktır. İran eğer kendi maslahatını düşünüyorsa Esad rejimi yerine Suriye halkına destek versin. Arap diktatörler 50 senedir Filistin’i özgürleştireceklerini, Arapları birleştireceklerini söylediler. Fakat ne Filistin özgürleşti, ne de Araplar birleşti. Diktatör yönetimler bölge halkları için çözüm değil bizzat problemdir.” Bu sözlerin üzerine bize de ancak “ağzınıza sağlık Üstad Gannuşi” demek düşer. Evet dostlar, Suriye meselesi bu kadar açık ve net. Kimler için mi? Tabi ki olaya vicdanıyla, Müslüman hassasiyetiyle bakanlar için…

MİLAT