Fuad Sinyora "Ehl-i Sünnet"se ben fanatik Şii'yim!
Amerika Birleşik Devletleri, Hizbullah'ın işini bitirsin diye Fuad Sinyora hükümetine yüzmilyonlarca dolar para ve gemiler dolusu silah yardımı yaptı. Emellerini siyonist/emperyalist emellerle tevhit eden Saad Hariri'nin milislerine de onmilyonlarca dolar para dağıttı. Velid Canbulat yalakasına desteği de ihmal etmedi tabii. Sonra da bunlara "Haydi çocuklar, Hizbullah'ın alternatif telekomünikasyon ağını parçalayın ve Beyrut Havaalanı'nda çarkımıza çomak sokan Hizbullahçı güvenlik şefini görevden alın. Sorun çıkarsa Lübnan ordusu ve milisler gereğini yapsın" dedi.
Bu operasyonlar, Hizbullah'la nihai hesaplaşmanın –dolayısıyla Lübnan'ı İsrail'in kucağına oturtmanın- ilk adımlarını teşkil edecekti. Direnişin temel taşlarından biri olan alternatif telekomünikasyon ağı (yani CİA ve MOSSAD tarafından dinlenemeyen telefonlar) etkisiz hale getirilip Beyrut Havaalanı'nın kontrolü ele geçirildi mi, Hizbullah'ın dışarıdan ve içeriden kuşatılması kolaylaşacaktı. Hesap buydu. Fakat Hizbullah, Rahman ve Rahîm Allah'ın inayetiyle, bu hesabı alt üst etti. Telekomünikasyon ağının yasa dışı ilan edilmesi ve havaalanının ABD/İsrail'e peşkeş çekilmesi üzerine derhal harekete geçerek, hükümetin geri adım atmasını sağlamak için Beyrut'un ve havaalanı yolunun kontrolünü ele geçirdi. Buna mani olmaya teşebbüs eden Amerikancı milisler, Hizbullah savaşçıları karşısında kayda değer bir varlık gösteremediler. Çabucak çözüldüler, dağıldılar, mahvolup gittiler. Hizbullah sempatizanlarının hatırı sayılır bir yekun teşkil ettiği ordu zaten müdahalenin "m"sine yanaşmadı. ABD'nin verdiği silahlar ve paralar mundar oldu, elhamdülillah.
Hariri'nin milis komutanlarından birinin dediği gibi: "Savaşmak için silahtan ve paradan fazlasına ihtiyaç var; doğru dürüst bir davaya!" O doğru dürüst dava Hizbullah'ta var. Hizbullah, "Davamız siyonist/emperyalist düşmana direnmektir. Direnişimize uzanan eli keseriz!" dedi ve dediğini yaptı. Sonunda kifayetsiz muhteris Velid Canbulat, Hizbullah kuşatması altındaki evinden, Lübnan Meclis Başkanı Nebi Berri'yi telefonla arayarak, yenilgiyi kabul ettiklerini bildirdi ve bunun Seyyid Nasrallah'a iletilmesini rica etti. Ordunun Hizbullah'a müdahalesini temin edemeyen hain Sinyora hükümeti de Hizbullah aleyhindeki kararlarını geri alarak beyaz bayrak çekti.
Şimdi muzaffer Hizbullah savaşçıları, son günlerde ele geçirdikleri mevzileri –Hariri ve Canbulat'ın milislerine verilmemeleri kaydıyla- Lübnan ordusuna terk etmeye hazırlanıyorlar. Gazaları mübarek olsun. "Hizbullah bütün Lübnan'ın kontrolünü ele geçirerek Şii devleti kurmak istiyor" diyenler utansın! Gencecik oğlunu Güney Lübnan'da şehit veren Seyyid Hasan Nasrallah için "Direnişçiliği filan hikâye. Takiye yapıyor. Esas niyeti İsrail'in değil Sünnilerin defterini dürmek" diyenler utansın! Siyonist/emperyalist düşmanın uşaklarıyla İslami direniş güçleri arasındaki savaşı "Sünni-Şii kavgası" olarak görenler/gösterenler utansın! HAMAS'ı da kapsayan İhvan-ı Müslimin Hareketi'nin Genel Mürşidi Mehdi Akif, Lübnan'daki meselenin mezhebi değil siyasi olduğunu belirterek "Son yaşanan olaylar, Direniş'in planı ile ABD ve İsrail'in planının karşı karşıya gelmesidir" diyor; bu basireti gösteremeyenler utansın!
Fuad Sinyora ve Saad Hariri "Ehl-i Sünnet Ve'l Cemaat", öyle mi? Ümmet-i Muhammed'in azılı düşmanları adına İslami direnişin belini kırmaya çalışan soysuz askerler "Sünni"liğe hizmet ediyor, öyle mi? Öyleyse ben fanatik Şii'yim!!!
Kimse manipülayonlardan etkilenmesin. Apaçık gerçek şudur: 2000 yılının mayıs ayında Siyonist işgal kuvvetlerini Güney Lübnan'dan söküp atan ve 2006 yılındaki 33 Gün Savaşı'nda da İsrail'i (dolayısıyla ABD ve İngiltere'yi) dize getiren Hizbullah, bütün dünya Müslümanları ve dahî bütün mazlum halklar adına yeni bir zafer kazandı. Hizbullah: 3 – Siyonistler: 0. Mübarek olsun.
Yeni Şafak gazetesi
YAZIYA YORUM KAT