Fotoğraf çekmek yasaktır!
Habere göre, “Casusluk çetesi, kritik askeri üsleri BBG evine çevirmiş.”
O askeri üslerin çevresindeki duvarların üzerinde hâlâ “Fotoğraf çekmek yasaktır” yazıyor..
Nasreddin hoca fıkrası gibi..
Her cep telefonunda kamera var artık nerdeyse.. Uydudan santim santim her noktanın görüntüsü var artık..
Üssün içinden, hatta denizaltı barınaklarına varana kadar yakın plan, kozmik düzeyde gizli bilgi ve belgeler, bir laptop fiyatına, fotoğraf makinesi fiyatına yabancı ülkelerin istihbarat örgütlerine peşkeş çekilmiş, kimsenin ruhu duymamış.
146.000 belge.. Gizli belgeler sauna çetesinin masör kızlarından sonra fuhşa zorlanan subay kızlar ve manken kızların çantalarında servis edilmiş adreslerine..
“Ülkenin güvenliğine ilişkin kritik projeleri yurtdışına satan casusluk ve şantaj çetesinin, askeri birliklerin gizli sırlarını da yabancılara pazarladığı ortaya çıktı. Çete üyeleri, TSK’ya ait savaş uçaklarının apron, bakım atölyeleri ve hangar görüntüleri ile Erdek Deniz Üs Komutanlığı’nın krokileri ve İzmir Hava Radar Komutanlığı’nın fotoğraflarını toplamış.”
Herkesi fişleyenler, nasıl bu suç örgütünün farkına varmamış acaba?!..
Bu olaylar mı TSK’yı yaralıyor, yoksa bu olayları ortaya çıkartıp, faili olmaları şüpheli birtakım kişileri sanık sandalyesine oturtmak mı?
Yoksa darbe yapmak bir hak, onları yakalamak suç mu?
Şu tabelaları kaldırın artık o duvarlardan. Sadece askeri üs uyarısı koyarsınız, anlarım. Bir de şu Haritacılık konusunu TSK’nın elinden alın artık. GIS diye bir teknoloji var artık.. Ve bu teknolojinin gelişmesinin önüne askeri disiplinleri bir barikat gibi koyarak uygarlık yolunda koşamazsınız..
Dostlar alışverişte görsün kabilinden işler bunlar.. Dünya aya, bizler hâlâ yaya.. Balonla, uçakla, uçurtmayla bile sizin kampınızın resmini çekebiliriler..
Profesyoneller için bu iş çocuk oyuncağı. Sıradan vatandaşı engellemenin de pratik anlamda hiçbir anlamı yok.. Kim ne yapsın kışla duvarının fotoğrafını?..
Hem sadece kışla değil, askerlik şubesinin duvarında ya da ordu evinin duvarında o tabelanın anlamı ne?
İki genç, oradan geçerken resim çekmeye kalkacak olsa ne yapacaksınız? Peşine asker gönderip makinesini mi alacaksınız gençlerin elinden, kartını mı alacaksınız? Askeri mekânın fotoğrafını çekiyor diye casusluk suçlaması ile savcılığa mı çıkartacaksınız?
Modernleşmenin lokomotifi olduğu iddiasındaki bir kurumun yaptıklarına bakar mısınız?
Hepsi bir yana, o 146.000 belge ne oluyor? Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!..
Haritaları denetliyorlarmış çünkü, Anadolu’yu vatan yaparken geçmişin izlerini silmeye çalışıyorlarmış. Ya oranın eski adı Kürtçe, Rumca, Arapça, Ermenice , Süryanice bir isimse.. Böyle yapınca o toprak bizim vatanımız oluyor..
Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye. Yeni coğrafi bilgi sistemlerinde, bulunduğunuz noktanın yanında açılan pencereye bir yıl yazarsanız, o noktanın adı o yıldaki ad’a dönüştürülecek. POI “Point of interest” dedikleri bir sistemle, zaman ve mekan üzerinde salınabileceksiniz.. İsterseniz M.Ö.’de herhangi bir tarihe gidin.. Sizin bilgisayarınızda o tarihle ve o mekanla ilgili bir kayıt olmasa bile, sistem internet üzerinden açık kaynak kodlu bilgileri tarayıp size getirebilecek..
İster misiniz genç siviller yeni bir sivil itaatsizlik uygulaması başlatsınlar ve her gördükleri yerde askeri tesisleri arkalarına alıp cep telefonları ile fotoğraf çekmeye başlasınlar ve onları da sosyal paylaşım sitelerinde yayınlasınlar..
Yüzlerce sanık. Al başına belayı. Guiness Rekorlar Kitabı’na gireriz..
Şu Harita yayıncılarının başına gelenleri bir bilseniz.. Herkesin onlarca davası var.
Bir bürokrasi, bir bürokrasi..
Bu işlerin TSK ile alakası var. Bağlarsınız bu işi imar-iskâna olur biter.. Ya da TURKSAT’a bağlayın.. Mevzuatı yumuşatın.
Askerler de rahat etsin..
Türkiye artık bürokratik bir korku devleti olmaktan kurtulsun. Harita yayıncısını sanık sandalyesine oturtarak uygarlık yolunda yarışa çıkamazsınız.. Prangalı ayaklarla engelli koşuya katılamazsınız..
Selam ve dua ile..
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT