‘Fir’avunluk’ Benzetmesi, Allah Aşkına Nasıl Bir Söz, Fethullah Bey!
secakirgil@yahoo.com
Fethullah Bey, siz, benzerleriniz arasında ayrı bir yerde olduğu genelde kabul edilen birisisiniz. Onun için de gözler daha bir üzerinizdedir. Farklı yerlerde olanların hareketleri tabiatiyle daha bir gözaltında olur ve dikkatleri daha bir çeker.
Ancak, etrafınızdaki size bağlı ve tarafdar olanların ilgi hâlesi, bazı yanlışlarınızın bile bir ‘hikmete mebni’ gibi görülmesine de zemin hazırlamaktadır. Çünkü, te’vilcileriniz bu yolda maşaallah bir hayli marifetli de.. (Ki, geçmişte, sizin gözyaşlarınızı ve ağlamalarınızı bile ağır hakaretlerle karşılayanlar sonunda, sizin yücelticileriniz arasında yer aldı..)
Bu yüzden de, bu zamana kadar öyle beyanlarınız oldu ki, nicelerine ve defalarca, ‘bu kadarına da pesss yani...’ dedirttirecek cinsten olmuştur; ama, o tarafdarlarınızın te’villeri, yorumları hepsine taş çıkartmıştır.
*
Özellikle, 1989’larda Danıştay’ın, ‘başörtülü olarak üniversitelere gidilmesini, cumhuriyete karşı bir kalkışma, bir direniş eylemi’ olarak gösteren bir kararının laik medyada, müslüman kitlelerini daha bir derinden yaralayan saldırgan yorumlarla değerlendirildiği günlerde, İzmir- Kemeraltı Camii’ndeki bir konuşmanızda İslamî tesettür / örtünme konusunda dile getirdiğiniz görüşlerle ne kadar tartışmalı bir duruma geldiğinizi de hatırlarsınız, herhalde..
*
Daha önceleri, ‘Küçük Dünyamdan Notlar..’ ve benzeri eserlerinizde dile getirdiğiniz bazı görüşler etrafındaki tartışmaları da burada tekrarlamayalım. Haydi, 2000’li yıllarda (o zaman Sabah gazetesinde çalışan) N. Akman’a verdiğiniz mülâkatta, bir soru üzerine ‘İsteseydim, Said Nursî’yi hayatta iken görebilirdim, ama, her Erzurumlu biraz milliyetçidir, kürd olduğu için içimden görmek gelmedi..’ kabilinden söylediğiniz sözler üzerinde de tekrar durmayalım.
*
Elbette, İsrail rejiminin işgali altındaki Filistin’de, yahudi çocuklarının öldürülmesinden de elem duyulabilirdi.. Ama, aynı dönemde, müslüman halk kitleleri Filistin’de, Irak’da binler-onbinler-yüzbinler halinde öldürülürken, sizin, sadece yahudi çocukları için acı çeken bir profil oluşturmanızın uyandırdığı şaşkınlığı da haydi geçelim.
*
Kezâ, Fılistin’de, Şeyh Ahmed Yâsin’in İsrail rejimi tarafından, bir nokta atışıyla, roketle vurularak öldürüldüğü günlerde, sizin manevî himayeniz altında olduğu bildirilen yayın organlarında, -evet, tam da o günlerde- size aid ve ‘müslüman terörist değildir, terörist de müslüman değildir..’ şeklindeki tuhaf denklem ifadelerinin yayınlanmasından sonra, manevî kontrolünüzdeki eğitim kurumlarındaki öğrenciler arası tartışmalarda, Şeyh Yâsin’i terörist olarak nitelemiyenlerin derhal nasıl uzaklaştırıldıklarından da habersiz değilsinizdir, herhalde.. Kaldı ki, ‘terör’ nitelemelerinin, emperyalist odakların terör olarak nitelemesine paralel şekilde yapılması, ayrı bir tuhaflık ortaya çıkarıyordu.
*
Benzeri daha pek çok örneklerden sözedilebilir.
Ama, Gazze kuşatmasını kırmak hedefiyle insan hakları aktivistlerince yola çıkarılan ‘Mavi Marmara’ gemisine siyonist İsrail rejiminde yapılan kanlı baskından sonra, ne diyeceğiniz beklenirken, sizin, bu hareketi, ‘otoriteden izin almadan hareket etmek’le suçlamanız da unutulmaz beyanlarınızdandır, kabul buyurursanız. (Çünkü, uluslararası hukuk açısından, uluslararası sularda, açık denizlerde hareket eden hiç bir ‘tekne’, deniz aracı, herhangi bir otoriteden izin almak durumunda değildir.)
Daha sonra da, Tayyîb Erdoğan’ı, Ortadoğu’daki bazı ülkeleri memnun eden ve İsrail’le arasının bozulmasına vesile olan bir diplomasi izlemekle suçlayan beyanlar da size veya sizin grubunuza aid idi. Erdoğan’ın siyasetindeki yanlışlar elbette dile getirilebilir, ama, müslüman coğrafyalarında taa baştan, bütünüyle bir gasb ve işgal neticesinde bir terör yönetimi kurmuş olan sionist İsrail rejiminin korunmasının esas alındığı gibi bir mânâyı ortaya çıkaran bu gibi beyanlar nice kalbleri derinden yaralamıştır.
*
‘Cebrail, parti kurunuz diye emir verse, ben siyasete yine girmem..’ gibi sözler de size aid idi. Ama, bazı siyasetçilere umut bağladığınızı, onları TC.’deki siyasetçilere fazilet timsali olarak gösterdiğinizi de hatırlarsınız herhalde.. Üstelik, o siyasetçinin, Nisan-1999 seçimleri sonunda, Meclis’e başörtülü olarak giren İstanbul m.vekili Merve Kavakçı’yı, ‘Burası devlete meydan okuma yeri değildir, bu kadına haddini bildirin..’ diye tepinerek Meclis’den kovduran ve onunla da yetinmeyip vatandaşlıktan bile attırdığını bilmezlikten gelerek.. Ya da, o zulümler hakkında da hiçbir beyanda bulunmayarak.. (Bu vesileyle şunu da belirteyim ki, ilginiz olmasa bile, haberiniz mutlaka olmalıdır. Size bağlılık adına bir cemaat hareketi oluşturdukları kabul edilenlerden nicelerinin, bugün de, en çok da aynı inanç temelinde bulundukları için kendilerine sempati ile bakanları rahatsız etmek ve onları kendi gruplarına katılmadıkları takdirde çevrelerinden kaçırmak için, her türlü psikolojik baskıyı caiz gördüklerinden ve uyguladıklarından yakınılmaktadır, yoğun olarak..)
*
2013 yılı Mayıs sonu ve Haziran boyunca devam eden İst.- Taksim-Gezi Parkı merkezli karışıklıklar esnasında, Erdoğan hakkında, emperyalist dünyanın medya kuruluşlarında proğramlı şekilde yükseltilen diktatörlük suçlamalarına paralel şekilde, onu, ‘Diktatörlük yapma!..’ gibi ‘özel nasihat’lerle ikaz eden de sizdiniz. Bağlılarınız ise, o sözlerinizin yıllarca önce yapılmış genel konuşmalar olduğunu, medya kuruluşlarınızda tekrar yayınlanmasının tamamen tesadüfî olduğunu iddia etmekten kaçınmadılar. Ve siz, siyasetin taa içindeydiniz. Şimdi de,
*
Ve bugünlere gelindi..
‘Dershanelerin kapatılması’ konusunda Eğitim Bakanlığı’nca alınan kararlar üzerine öylesine bir hışımlandınız ki, bağlılarınıza, tarafdarlarınıza, ‘yollarında ısrarlı, sebatlı olmalarını tavsiye etmekle yetinmediniz, ‘Fir’avunlar, Kaarun’lar size karşı ise, doğru yoldasınızdır..’ gibi tuhaf cümleler kurdunuz. Yani, bir müslüman, sizin söz veya davranışlarınızda yanlışlar bulamaz mı? Yanlış bulanlar mutlaka fir’avunlar durumuna mı düşerler; ya da, bunlar değil de bir takım ‘fir’avun’ların sizden rahatsız olduğunu söylediğinizde, bu sözü, rahatsız olduğunuz dershane düzenlemesiyle birlikte dile getirdiğinizde fir’avun durumunda gördükleriniz, kim veya kimler oluyor?
Dershaneleriniz, okullarınız sizin gözünüzde çok önemli olabilir ve konunun, bazılarının ileri sürdüğü gibi sadece onlarca milyar liralık bir rant kapısının kapanmasına müncer olacak gibi bir endişeden kaynaklandığını söyleyecek değilim.
Ama, özü itibariyle, bu dershanelerin ortaya çıkmasındaki yanlışlığın giderilmesi umuduyla yapılmak istenen yeni düzenlemelerin gerekliliğine inanan birisiyim. Çünkü, öğretmen kadrolarının yeterli olmadığı yörelerin, bölgelerin çocukları ile, öğretmen kadrosunun dolu olduğu, imkanları geniş yörelerin çocuklarının aynı üniversite imtihanına tâbi tutulmasının sonucunun nasıl olacağını kestirmek zor değildir. Böyle olunca da, bu imtihanlarda başarı olmak için dershaneler devreye girdi, kaliteli öğretmenler de oralara kaydılar ve dar gelirli ailelerin çocukları yine hava aldılar, imkanları olanlar veya imkanlarını zorlayabilenler daha avantajlı oldular. Ayrıca üniversite giriş imtihanları sorularının aynen olmasa bile, genel çerçevesiyle ve bir şekilde dışarıya sızdırıldığı da bir ayrı konu..
Bu bakımdan, bu dershane mes’elesi bir anda halledilecek kadar kolay olmasa bile, bu sakıncalı durumun düzeltilmesi için, bir yerden başlaması gerekiyordu. Herhalde, kısa vâdede bir takım sıkıntılar yaşansa bile, birkaç yıl sonra, bugünkü mahzurlu durumdan daha sağlıklı bir yapıya kavuşma ihtimali vardır. Ama, bugünkü yapının sürmesi, haksızlığın devamından başka bir netice vermiyecektir.
Yapılmak istenen düzenleme bir tercih konusudur, siyasî iktidar tercihini kullanır, siz de bundan zarar görüyor veya bu projeyi tasvib etmiyorsanız, oy vemez, desteklemezsiniz, eleştirirsiniz de..
Ama, siz böyle eleştiriyle de yetinmediniz Fethullah Bey..
Dershanelere destek veren bağlılarınıza, tarafdarlarınıza hitaben, ’Mümin sarsılabilir ama devrilmez, meseleye öyle bakmak lazım. (...) Firavun aleyhinizde ise, Karun aleyhinizde ise isabetli bir yolda yürüyorsunuz demektir.’ gibi çok ağır sözler söylediniz, daha başka sözleri de.. Ve sonunda ise, ‘(...)Bana yakışmayan şeyler ama müsadenizle bu kadarını da söyleyeyim.’ demeyi de ihmal etmiyerek..
Bu sözlerin size yakışmadığını söylemeniz, onun ağırlığını hafifletmez. Ve bu sözler size hiç mi hiç yakışmamıştır ve çok ayıptır, Fethullah Bey.. Allah aşkına, bu ne biçim ifade? Bu uslûbu, K. Kılıçdaroğlu ve D. Bahçeli gibi muhalif politikacılar kullanıyorlar. Siz de yeni bir muhalefet odağının öncüsü gibi bir role soyunuyorsanız, o ayrı bir konu..
*
Yıllarca önce, bir takım merkezlerin direktifiyle hazırlandığı anlaşılan bir takım CD’lerde, sizi inanç açısından, İslam dairesi dışında göstermeye varıncaya kadar ağır ithamlar yapıldığında bu satırların sahibi, ona da şiddetle karşı çıkmıştı.
Şimdi de, size karşı çıkıyorum. Etrafınızdakiler herhalde, ya sizin söyledikleriniz dışındaki gerçekleri göremiyorlar, ya da size saygı gereği diyerek, içlerindekini açıkça söyleyemiyorlar, anlaşılan..
Kaldı ki, siz, 28 Şubat 1997 Zorbalığı günlerinde dershane veya okullarınız tartışılırken, üzerinizdeki baskılar yoğunlaşınca, eliniz altında bulunan eğitim kurumlarını Devlet’e devredebileceğinizi bile açıklamıştınız.. Şimdi ise.. Hoşunuza gitmeyen bir uygulama yapmak isteyenlere ‘fir’avun’ benzetmesini yapabiliyorsunuz.
El’insaf !
Müslümanlar, işlerine gelmeyen veya yanlış olduğuna inandıkları siyasetler izlendiğinde, birbirlerine elbette eleştiriler yapabilirler; ama, bu gibi durumlarda hemen ‘fir’avun’ vs. gibi benzetmelerde bulunabileceklerse, o zaman, bunun, inancımızın hediyesi olan yüksek ahlâkî değerler açısından yeri neresidir, izah edebilir misiniz?
Size yakışmayan bu gibi hakaretlerin te’vil edilecek tarafı yoktur, size yakışmıyor.. Umulur ki, bu yanlışlarınızdan dönüp, âdilâne bir şekilde telafi yolunda gayret gösterirsiniz.
Allah’u Tealâ’dan hepimize, kalb ve ruh selâmeti ve de hayırlı çalışmalarda başarılar niyaz ederek..
YAZIYA YORUM KAT
YAZINIZI DOGRU BULUYORUM
Yanıtla (0) (0)ne diyeyim bu şahsa içinden Said-i Nursiyi görmek gelmemiş
Yanıtla (0) (0)Allah bunların gerçek yüzünü bu millete gösterdi...On gün önce bir yerde sohbet ederken hizmet harekatının yanlış yaptığını söylemiştim Tayyip Erdoğan'a haksızlık yapıyorlar demiştim biz orada konuşurken yan tarafta bizi dinleyen başka bir arkadaş biz oradan ayrıldıktan sonra bizim hakkımızda vermiş veriştirmiş nasıl olurda Fetullah hocanın hakkında konuşur diye aradan on gün geçtikten sonra bu şahıs benim yanıma geldi abim sizinle bir dakika görüşebilir miyim dedi buyur efendim dedim abim bana hakkınızı helal edin size çok kızmıştım siz haklıymışsınız biz onları tanıyamamışız diye .......kel göründü.....
Yanıtla (0) (0)Selam, Şahin Doğan ve hocayı aşağılayan ,kötüleyen ve onu hain ilan eden kişilere tek bir sözüm var.
Yanıtla (0) (0)Hocanın dili ne söylerse söylesin asla müslümanlara ihanet etmez ve etmemiştir, muhteremliği buradan geliyor.
Tatlı dilli ve müslümanların sürekli yanında gözüken sevimli başbakan ve partisi ise ihanet içindedir, bunu rant için yaparak servetlerine servet katma peşindedirler ,akp nin yolsuzlukları ve müslümanların aleyhine faaliyetleri kominist ,ergenekoncuları kıskandıracak cinstendir, zaman içinde hepsi ortaya çıkacak...
EY HOCAM!
Yanıtla (0) (0)“Dersanelerin kapatılması haberi kalbime bir hançer gibi saplandı… Firavun aleyhinizde ise doğru yoldasınız demektir. Fırtınalar hiçbir zaman dinmemiştir; kan seylapları hiçbir zaman durmamıştır; insanların köpüren nefretleri ve kinleri hiçbir zaman dinme bilmemiştir. Bazen bir tirandan gelebilir, bazen bir firavundan gelebilir, bazen bir nemruttan gelebilir, bazen bir Sezar’dan gelebilir, bazen de yanınızda sizinle beraber namaz kılan birisinden gelebilir… Bütün bunlar karşısında duygu ve düşünce açısından sarsılmamak için Allah’ın ipine sımsıkı sarılmak lazım…”
Bu sözler muhterem Fethullah Gülen Hocaya ait. Dersanelerin kapatılması meselesi hocayı ziyadesiyle incitmiş olmalı. Hocaya bağlı medya kuruluşları tarafından bu teşebbüs “eğitime vurulan büyük darbe, eğitimde sıkıyönetim dönemi, eğitimde adalet kalktı” gibi haberlerle gündeme getiriliyor. İşin doğruluğu veya yanlışlığı bir tarafa asıl sorun ortaya konulan tepkinin ölçüsüzlüğü.
Şu ifadelere bakar mısınız: “Dersanelerin kapatılması haberi kalbime bir hançer gibi saplandı… Firavun aleyhinizde ise doğru yoldasınız demektir.”
Bunları okuyunca alev gibi sözler yükseldi içimden:
Ey hocam! Kürdistan da sizin o çok sevdiğiniz tabirle şarkta yıllarca şenaat, denaat ve hıyanetin her türlüsü işlenirken, kalbine hançer saplanmadı, gözlerini kapadın, elini, kalemini, dilini, kırık mızrabını tuttun. Hep sustun.
Ülkenin en büyük meselesi olan Kürt sorununda egemen zihniyet barbarlığın en adisini sergilerken, kalbine hançer saplanmadı, gözlerini kapadın, kalemini, dilini, kırık mızrabını tuttun. Hep sustun.
Uludere faciasında bütün ölmemiş vicdanlar ayağa kalkmış feryat ederken, kalbine hançer saplanmadı, gözlerini kapadın, kalemini, dilini, kırık mızrabını tuttun. Hep sustun.
Partiler kapatıldı, muhtıralar verildi, aba altından sopalar gösterildi, ferdi ve içtimai yığınla mağduriyet yaşandı, kalbine hançer saplanmadı, kalemini, dilini, kırık mızrabını tuttun. Hep sustun.
Mavi Marmara da bütün uyanık kalpler şaha kalkmış “neler oluyor” derken, kalbine hançer saplanmadı, gözlerini kapadın, kalemini, dilini, kırık mızrabını tuttun. Hep sustun.
İmam- Hatipler kapatıldı, Kur’an kursları kapatıldı, başörtüsü yasaklandı, binlerce insan mağdur oldu, kalbine hançer saplanmadı, gözlerini kapadın, kalemini, dilini, kırık mızrabını tuttun. Hep sustun.
Şeyh Ahmet Yasin, İsrail füzeleri tarafından paramparça edilirken, kalbine hançer saplanmadı, gözlerini kapadın, kalemini, dilini, kırık mızrabını tuttun. Hep sustun.
Filistin’de bütün Müslümanlar, “lanet olsun İsrail” diye haykırırken siz İsrailli ölen çocuklara ağladınız, Filistinli ölen çocuklar için, kalbine hançer saplanmadı, gözlerini kapadın, kalemini, dilini, kırık mızrabını tuttun. Hep sustun.
Risalelerin sadeleştirilmesi meselesinde başta Bediüzzaman, yakın talabeleri ve bütün cemaat, yapmayın, etmeyin, yazıktır! diye ricada bulunup yürekleri sızlarken, kalbine hançer saplanmadı, gözlerini kapadın, kalemini, dilini, kırık mızrabını tuttun. Hep sustun.
Hayır! Gözlerini kapamadın, kalemini, dilini, kırık mızrabını tutmadın, susmadın, daima konuştun, daima yazdın. Ama hakkın yanında değil, batılın yanında, mazlumun yanında değil, zalimin yanında, ezilmişin yanında değil, ezenin yanında, Musa’nın yanında değil, Firavun’un yanında.
İki yoruma cevaben:
Yanıtla (0) (0)1- Hakan Haklı isimli yorumcu kişi, benim bu yazıyı, sırtımı hükûmete dayamanın rahatlığıyla yazdığımı iddia edip, Hükûmet’in yanlışlarını niçin yazmadığımı sorup, Hükûmeti destekleyici şekildeki yazıları ise, Türkiye’ye rahat giriş yapabilmek için yazdığım iddia ve iftirasında bulunmuş..
Bu kişi, yazılarımı takib etseydi, hükûmet’in ve bizzat Tayyîb Bey’in yanlışlarını gördüğünde birçok yazı yazmıştır. Bu yazılar, bu yazıda kendimce yanlışlarına değindiğim zâtın hakkında yazdımlarımdan çok daha fazladır.
Bu vesileyle, hemen belirteyim ki, 33 senedir, yurt dışındayım. Bu 33 senenin son 11 senesi, bugünkü Hükûmet zamanına aiddir. (Tutuksuz yargılanmam kanunen sağlanabilirse, gelip yargılanmaya hazırım) şeklindeki bildirimim dışında, hiçbir yardım vs. müzaheret talebinde bulunmamışımdır ve öyle bir müzaheret de görmemişimdir. Tersine, hattâ, Kudüs Kurtuluş Ordusu adında, (isnadındaki yalanı bile güzel olan) bir gizli terör örgütünün yönetisi olarak suçlandığımdan, bir de interpol aracılığıyla ‘kırmızı bülten’le aranır duruma bile düşürülmüşümdür. Buna rağmen, yardımcı olmak istediklerini söyleyenlere de, ‘bu konuda başınızı ağrıtmak istemem’ demişimdir. Şimdi de, yıllarca sürebilecek tutukluluk ihtimalinden dolayı kendi isteğimle kendimi zindana koymak istemediğimden, ülkeme dönmüyorum. Bu durum, hapiste yatmaktan korkmak olarak anlaşılacaksa, belirteyim ki, 1974 yılındaki bir yazımdan dolayı, ‘devletin dinî esaslara göre yönetilmesi için matbuat yoluyla propaganda yapmak’ suçlamasıyla, 163. maddeden mahkûm olup, 1977-78’lerde zindanda da yatmışımdır ve tekrarından da korkum yoktur.
Böyleyken, bir zatın yanlış bulduğum, ‘fir’avunluk ve tımarhanelik’ gibi suçlamalarla beyanda bulunmasını edebli bir şekilde eleştiren bir yazıyı, bu şekilde başka yerlere çekenlere Allah’dan insaf diliyorum.
2- ‘www.turkiyespot.com’ adresinden ve kendisinin ‘ehl-i sünnet olduğu’nu belirten bir zat ise, yazımla ilgili olarak, ‘bu yazıyı yazan kişi ehli sünnete karşı hasmâne tavır takınan ve kötülemekten, yıkmaktan, dökmekten zevk alan, hattâ hayat gayesi olduğundan, (...) şia’yı öven ve şianın ülkemiz aracılığıyla tesirine kapılan ve öve ,öve İran rejimini bitiremeyen bir şahıstır, ehli sünnet değildir ve ehli sünnetin her şeyine karşıdır’ gibi ‘çok seviyeli’ suçlamalara tevessül etmiştir.
Bir kimse, 12 Eylûl Askerî Darbesi’nden dolayı yurt dışına çıkmak zorunda kalıp, İran’da yaşayınca, hemen orada hâkim olan inancı benimsiyorsa, sözgelimi, bugün de Almanya’da kalmaya başladığına göre, şimdi de materyalist veya hristiyan, proteston mı olmuştur, sizin mantığınıza göre? Ya da, bir başkası da Amerika’da bulununca, Amerikan emperyalizminin hedef ve emellerine mi hizmet etmiş oluyor?
Bu yaklaşım tarzınızın, ehl-i sünnetle ne gibi bir ilgisi vardır? Yine de, bu zatın, kendisini ehl-i sünnet göstermekte ısrarı dolayısiyle, ehl-i sünnet’ten neyi anladığını ortaya koymasını da isterdim.
Onun bu gibi suçlamalardan dolayı ‘mahkeme-i kübrâ’da hesablaşacağız, elbette.. Sadece şu kadarını belirteyim ki, bu satırların sahibi, Kur’an’da bildirildiği şekliyle, kendisini, en güzel sıfat olarak belirtilen ‘müslüman’ olarak belirtmekte, bunun dışında, herhangi bir mezheb veya meşrebin mensubu olduğunu açıklamak gereği duymamakta, engin İslam inancının ve kültürünün her kaynağından beslenmeye çalışmaktadır. Ama, yine de, çok merak ediyorsa veya bir mânâ ifade edecekse, ferdî ibadetlerini, çocukluğundan beri alıştığı hanefi fıqhına göre yerine getirmektedir. Bu sütunda bu konulara yorum olarak değinildiğinden, bu kadarla değinmek zorunda kaldığım için de, okuyucunun mâzur göreceğini umarım.
Ne diyelim Allah ıslah etsin.Gerçi Allah ıslah olmak istemeyeni ıslah etmez gerceginden yola cıkarakda yinede ümidimizi koruyalım!
Yanıtla (0) (0)Demek ki kimsenin MENFAATİNE DOKUNMAyacakmışsın. Mesele MENFAAT olunca efendi'likte hoca'lıkta kalmıyor, hepsi uçup gidiveriyor....
Yanıtla (0) (0)hocam hükümeti arkanıza alınca cemaate vurmak kolay. hükümetin ve sistemin islami mücadele ve yaşam kriterlerine göre hiç eksiği,gediği yokmu?neden yazmıyorsunuz? Cesaretiniz mi yok? Türkiyeye rahat gelebilmek için mi bu gayeniz? ...
Yanıtla (0) (0)Merhaba,
Yanıtla (0) (0)öncelikle yorum yazan kişiler düünya görüşlerini belirtirseler memnun olurum, selefi ,ehli sünnet veya şia gibi, ehli sünnet akidesine inanmayanların Fethullah hoca hakkında kötü yorum yapmamaları gerekir, öncelikle kendi hatalarınızı düzeltiniz.
Tırpancı, Nâfiz Basan, Şemsettin Arslan öncelikle dünya görüşünüzü belirtip( müslüman olduğunuzdan şüpem yok) sonrasında ise Söylediğiniz sözlerin doğruluğunu ispatlayınız, bu söylediklerim yazının sahibi içinde geçerli yani Selahaddin E. Çakırgil içinde:
Şemsettin Arslan iddia ediyor ki "1999 seçimlerinde Ecevit gibi din düşmanı olanların partisine cemaat olarak oy vermişlerdir. "
Oy verirken sandıkta yanımızdamıydınız? o yıllarda ben cemaatteydim ama ecevite veya herhangi bir partiye oy verdiğimi hiç hatırlamıyorum, hatta oy vermeye gidin diye kimsenin bişey dediğini dahi hatırlamıyorum, kaldı ki ecevite verin desinler. Yani yazıyorsunuz ama nereden ne şekilde kalbinize bu gibi şeyler geliyor bilmiyorum.
yine Şemsettin Aslan " Ne varki gerçek yüzünü halktan gizleyen ve 40 yıl boyunca halkı din ve Kur-an ile aldatan Süleyman Demirel in hep yanıbaşında olmuştur." yazmış ; siyasi hiç bir otorite ile itişip kakışmamış olmak yani siyasetle ilgilenmemek yanı başında olmak demekmidir? Demireli destekleyen yeni asya cemaati yani yeni asya risale-i nur cemaati. Demirel solcuların karşısında dindar kesime hitap eden ve onların oyunu alan bir lider, iktidar olduğu zamanlardada hep bolluk bereketin olduğu bir lider. Onu savunduğum için yazmıyrum ama halk solculara oy vermektense demireli her zaman tercih etmiştir. Devletin başındaki başbakan veya cumhurbaşkanına karşıda bize itaat etmek düşer, amerikayla görüşme öncesi Fethullah Gülen hoca efendi demirelden izin almıştır, eğer izin vermeseydi görüşmezdi.
Ameikadan neden gelmediği konusunda ise kendi öğrencileri tarafından tedavi maksadıyla zorla ikna edilerek oraya götürüldü, özgür bir kişi istediğinde gelir veya hiç gelmez ama söylediğine göre çine gitmeyi düşünüyormuş.
Saygılar Selamlar
Sayın Gülen diyorki cebrail vahiy getirse siyasete girmem. Ne varki gerçek yüzünü halktan gizleyen ve 40 yıl boyunca halkı din ve Kur-an ile aldatan Süleyman Demirel in hep yanıbaşında olmuştur. Faşist Partinin kurucusu ve derin devletin siyasi partisi olan Türkeş in hep yanıbaşında olmuştur. 1999 seçimlerinde Ecevit gibi din düşmanı olanların partisine cemaat olarak oy vermişlerdir. 28 Şubat direnişçilerine sırtını dönmüştür. Bugün de mazlumların umudu R.T. Erdoğan a firaun ve Karun benzetmesi yapmaktadır. Demirel in maskesi nasıl düştüyse Allah ın izniye F. Gülenin maskesi de düşecek. Şimdi soruyorum F. Gülen e neden türkiye ye dönmüyorsun? Birçok kırmızı bültenle aranan kişiler bile türkiye ye sorunsuzca dönmüşken ve sizin hakkınızda açılan davalarda berat etmişken neden hala Amerşkadasınız? Üstelik iki de bir vatan hasreti çekiyorum deyip durmaktasınız. Zaten yaşınız geçmiş terörist olsanız bile cezai ehliyetiniz yok.
Yanıtla (0) (0)Hayret doğrusu. Asıl Firavunun güdümünde olan birisinin "Mûsâ"yı oynayan birine Firavun benzetmesi abese iştigâl eder elbette. Fethullah Hocaefendi artık İsrâil bayrağını çeksin lütfen...
Yanıtla (0) (0)Şerefli & onurlu bir insan, olduğu gibi görünmeli, öyle değil mi?..
Hizmet ( hezimet grubunun ) hiçbir söylemini, çıkışını, eylemini garipsemiyorum...Çünkü bunların hedefi makyevalist bir anlayıştan beslenir. Hedefe ulaşmak için her türlü meşru, yada gayri meşru yol, yöntem mubahtır, helaldir ve icra edilmesinde hiçbir mahsur yoktur " mantığı güdülmektedir. Bu fetvayı da F.holding"in patronu vermiştir. Uygulama vahşi kapitilazmin alabildiğince insanları sömürdüğü cinsten yürütülmektedir.
Yanıtla (0) (0)Dershanelerine dokunmak isteyenler "cehennemden önce, dünyada yanar " ...
Bunların zihin kodları, tarihte harici"lerin zihin kodlarından süzülerek günümüze gelmiştir.
Rabbim ıslah etsin, akıl, fikir ve şuur ihsan eylesin.
Merhaba,
Yanıtla (0) (0)-Buraya gönderdiğim tüm yazılar hakaret içermemesine rağmen ehli sünnet olduğumu bildirdiğim için yayınlanmıyor, bu sayfa ve bu yazıyı yazan kişi ehli sünnete karşı hasımane tavır takınan ve kötülemekten ,yıkmaktan,dökmekten zevk alan hatta hayat gayesi bu olan kesim olduğundan şüpem yok, belki bu yazımda yayınlanmayacak ama sorun değil, vebali üstlerinedir.
-Bana nur talebesi ve şakirt diye itham edilmiş, her ikiside değilim, cemaatin adamıda değilim, cemaattede çalışmıyorum.
-yazının sahibi 120 000 e yakın veda hutbesine katılmış sahabilere münafık diyen şia yı öven ve şia nın ülkemiz aracılığıyla tesirine kapılan ve öve ,öve iran rejimini bitiremeyen bir şahıstır, ehli sünnet değildir ve ehli sünnetin her şeyine karşıdır, bu bile muhatap alınmaması için yeterlidir.
-Fethullah hoca cemaatinin hemen hemen yarısı kürt yarısı ise köylüdür, yani saysı milyonlarla ifade edilen bu hareketin en az bir kaç milyon seveni kürttür, buda oluyor ki bu kadar kişi kazanılmış ve pkk ya yem edilip dağda öldürülmekten men edilmiştir, ailelerinide düşündüğümüzde belki bu sayı dahada artar. Tabii ehli sünnet oldukları için bu size bişey ifade etmiyor, hatta bunu kayıp olarakta görebilirsiniz, bu kadar kişi keşkede selefi olsaydı diyebilirsiniz,
mit in bişeyler bilmeside aslında pek önemli değil, gizli kapalı bişey yok, devleti yıkıcı bir hareket değil, mitte bizim, jandarmada, poliste bizim, biz halkız bu devlette bizim ve sunni olarak devlete isyan etmiyoruz ,edemeyiz. İslami kılıfla olsa bile şeriat getirmek için dahi asker polis öldüremeyiz ve asla yaşadığımız ülke rusyada olsa, amerikada olsa, almanyada olsa isyan edemeyiz, biz ehli sünnetiz ve devlete asi gelmek bizim geleneklerimizde yok. Militan değiliz.
- Dersanelerden hep para basan kurumlar gibi bahsediliyor ama normalde cemaatin sırtına yükten bakada bişey değil, kar eden dershane yok gibi bunun yanında zengin iş adamları sırf kapanmasın diye bazen ödeyemedikleri kiralarını eelktrik paralarını veya öğretmen maaşlarını ödüyorlar, yurt dışındaki eğitim kurumlarıda bu şekilde çalışıyor. Öğretmenlerin maaşıda zaten azami bişey, asgari kendilerini geçindirecek kadar. Hatta bazı bekar hocalar veya durumu iyi olan öğretmeznler maaş alamdıkları gibi kendileri üzerine para veriyorlar, sırf bu kadar çluk çocuk helak olmasın Allah ,peygamber bilsin dağa gitmesin, Allaha peygambere itaat etsin diye. Tabii bununda sizin için önemi olmayabilir,çocukları el kaideye yönlendirmiyorlar, veya ehli sünnette olmayan bombalı araca bindirmiyorlar. Aslında fikirler hiç uyuşmuyor, bir kesim var kalem cihattır diyor ve okumaya üniversiteye gönderiyor, diğer kesim pkk mesela dağa çıkartıyor.
-Dünyanın her yeride öğretmen var, hepside Türk değil haliyle, almanıda var ingilizide var, amerikalısı rusuda var, Tabii diğer milletler biraz daha azınlıkta olabilir ama zamanla artacağını düşünüyoruz, En çok ihtiyaç olan yabancı dil bilen öğretmenler onuda yurt dışındaki okullardan mezunlar azda olsa karşılıyorlar. Tabii emri bil maaruf nehyi anil münkerde size bişey ifade etmiyor, size göre bir rusun kalbini kazanıp onun müslüman olmasına vesile olmak gibi bir şeye gerek yok, her neyse ehli sünnet değilsiniz onda hep
-Cezayirde zamanında islami bir parti kazandı ve darbe oldu, mısırdada öyle, Türkiyedede sürekli darbeler oluyor, yani dünya müslümanlarını ülke yönetiminde göremiyoruz, bu gerek dış kafirler gerekse içimizdeki kafirler tarafından yapılıyor ama siyasetle bir yere varmak günüzmüde çok zor, zaten cemaatin proğramında siyaset veya başbakanlık, cumhurbaşkanlığı gibi bir düşünce yok. Bir imansızın müslüman olmasını 10 tane başbakanlıa değişiyorlar, partinin yanında neden olsunlar buna ihtiyaçlarımı var ki? sadece parti üyeleriyle kendi proğramları dahilinde ilgileniyorlardır, islami parti üyeleri her şeyi çok iyi bildiklerinden belkide cemaat sohbetlerinden kazanacakları bişey yoktur, teşrif etmiyorlardırda onun yerine mhp,chp liler geliyordur buda size yakınlık olarak yansıyabilir. İslami partiler cemaatin sohbetine gelmek yerine aynı sizin vahdet sancağı altında birleşelim dediğiniz gibi onları kendi partilerinde birleşmeye davet ediyorlardır.
-Kaan yılmaz arkadaş bizi mhp ve chp ye yönlendiriyor, oralara herşeyi gören halk gidecektir, cemaat kimseyi bir yere yönlendirmez ama vatandaş bakacak cemaatin dershanelerini ak parti kapatıyor, üniversiteye gidecek evladım var, artık gidemeyecek ,mhp e chp iktidara gelse bunu yapmaz geçte olsa oğlum üniversiteye gider. Mantık bu, yoksa hiçbir cemaat üyesine sen git mhpye veya ak partiye oy ver denmez. Chp islam düşmanıdır lakin içinde müslümanlarda var veya 1 chp adayı olsun profesör herkesin sevdiği birisi doğru,dürüst bir insan. Ona oy vermekte bir sakınca olabilirmi? size göre olabilir ama cemaat buna oy vermeyin demez. Chp de bizim Mhp de bizim , birisini diğerine tercih edemeyiz.
-HİKMET ŞAHİN. KONYA arkadaş kimse kimseye firavun demedi, bu çarpıtma bir haber. Firavunlara bile nazik davranın dedi, kaldı ki bu insanlar başı secdeli kişiler dendi
Daha yazacak çok şeyim var lakin yayınlanmıyor, bu yazı yayınlansın devam edeceğim
Saygılar Selamlar
Merhaba selahittin bey.yazinizi okudum cok beğendim. Teşekkürler. Şükür ki sizin gibileri hala var. ..elinize agziniza yureginize sağlık. ..
Yanıtla (0) (0)www.turkiyespot.com isimli Şakirt (Nur talebesi) kardeşime,
Yanıtla (0) (0)Merhaba,
Çok mantık hatası olduğu doğru, fakat hangi tarafta olduğu tespitin yanlış.
1-PKK yalnızca çocukları dağa göndermek istemiyor, bölgede müminlere hayat hakkı tanımakta istemiyor. PKK “zimmet” hareketinin yurtlarına Molotof attığında memleketi velveleye verdiniz, başka Müslüman gruplardan öldürülen, yakılan, dövülenler için çıtınızın çıktığını duymadım “muhabbet fedaisi kardeşim”. Türkiye’de kaç dershaneniz var, yüzde kaçı doğuda, kaç çocuğu dağa gitmekten kurtarıp hak ve hakikatle tanıştırmışsınız? Rica ediyoruz söyle, nasılsa MİT’in bildiği sır değildir.
2-Dershane hocalarının alacakları 3 kuruştan sonra zimmete kalan karın toplamını aşağıda ki notumda hesapladım, okumanda fayda var. Hocaların ve idarecilerin ne kadar “para sever” olduğunu benim gibi çocuklarını dershaneye verenler çok iyi bilir. Taksitlerini ödeyemeyenlere yapılanlar, ödeme zorluğundan dolayı yarıyılda bırakmak isteyenlerden yapılan haksız kesintiler v.s. işin iç yüzü çok nurlu ve ferah değil. Müşteri memnuniyetsizliğini ölçmek için açarsın bir Facebook sayfası, yaparsın duyurunu, mağdurların yorumlarına birinci elden ulaşırsın, istersen bu kadar kolay yani.
Dershaneler kapatılmamasına maddi olarak hocalarında muhtaç, zimmet hareketin de muhtaç olduğunu hepimiz biliyoruz. Asıl hesaplayamadığımız kapatıldığında hareketin köle gibi çalıştırdığı hocaları artık elinde tutamayacağı, karlı ettiremediği halde dershanelerden finanse ettiği başta Bankası, Gazetesi, TV’si, Radyosu, Dergileri olmak üzere bir çok yapının domino etkisiyle ne zaman çökeceği? 12 gün hastanede yattıktan sonra çıkan, Muh. Fethullah Beyin “firavun” tepkisinden bunun çok çabuk olacağını fark ettim. Yanlışsam hesaplarla düzeltin kardeşim beni. İhtiyacınız yoksa “Ağanın eli tutulmaz” çok zorlamayın, birazda dershane paraları milletin cebinde kalsın, vatandaş kazansın.
Ayrıca dershaneler kapansa, doğu veya batı kaybetmez, tersine kapatma sonrası nitelikli hocaların tamamı Doğuya kaydırılsa bölge kazanır, 5-10 yıl içinde mesafe ciddi kapanır.
3-Dünyanın başka bölgelerinde ihtiyaç olan öğretmenleri bu vesileyle oralara da gönderebilirsiniz, gerçekten bir hayra vesile olabilir veya kötü bir 19.yy. misyonerlik kopyası çalışmasına vesile olabilirsiniz. Bu durumda Clingtan’la birlikte sizlere “Allah iyiliğinizi versin” demekten başka elimizden bir şey gelmiyor, kardeşim.
4-Cemaatin bırak AK Partiye, Saadet, RP, MSP veya herhangi bir İslamcı partinin yanında boy verdiğini görmedik. Allah için yanında durduğuna şahit olduğumuz partiler genelde laik DSP, MHP, D.YOL, ANAP vs., hatta bir ara APO’da Muh. Fethullah Beye saygılarını göndermeye başlayınca “çüş” dedim kendi kendime. Sonuçta “zimmet cemaatinin” durakta beklerken gelen her “müsait” araca bineceğini çok iyi biliyoruz. “Kişi sevdiğiyle beraberdir” kardeşim, dünya hayatında herkes yaptığında serbest, kalplerin derinliklerinde ki niyeti de bilen ancak Rabbimiz Allah.
Ek: konuyu hep Muh. Fethullah’ın garip siyasi çıkışlarının sonuçları üzerinden tartışıyoruz. Selahattin Üstat’tan Nurculuk konusunda bir yazı gelse de biz de konunun aslını irdelesek daha verimli olur diye düşünüyorum. Teklif bizden.
f.gülene hiç mi hiç yakışmayan bir söylem ve eylem.
Yanıtla (0) (0)Bir Devletin Başbakanının Gücünden Rahatsızlığını İfade Ederken Onun Gücünün Üzerinde Güç Gösterisi Sergilemeye Kalkışan Ruh Hali Enaniyetin Esiri Olduğunu Deklere Ediyor Demektir.Bornova Vaizi Sayın Gülen.Bu Milletin Suurlanması Noktasında İslami Yönden Bilgilendirilmesi Noktasında,Türk Milletinin Güç Ve Kudretinin Dış Ülkelere Duyurulması Noktasında Hizmet Etmiştir Doğru..Bunu İnkar Kadir Kıymet Bilmemezliktir.Ancak Tüm Bunları Yok Sayacak Davranışınıda Kabul Edemeyiz.Zira Burada Yapılan Hata Yanlış Bilgilendirilmekten Kaynaklanmıyorsa Geçiş Döneminde İktidarın Birikimlerini Ve İleriye Dönük Proğramlarını Ve Ülke İnsanının Beklentilerini Altüst Edecek Toplu Kalkışmayı Hedefliyen Açıklamalar Olarak Müteala Edilir.Birilerine Firavun Yakıştırması Yapmanın İslami Hiçbir Yönü Yoktur.Ama Kişi Söylediği Sözün Mahkumudur.Bunuda Bilmiyecek Durumda Değildir Ama Ok Yaydan Çıkınca Kimin Can Tahtasına Yapışır Bilinmez..Mevlam Cümlemizi Ayağımızın Kaymasından Dilimizin Sürçmesinden İmanımızın Uçup Gitmesinden Korusun..Beni Yanılırsam Kim Uyaracak Diyen Hz.Ömere "Kılıcımla Ben" Diyecek Ümmetin En Cüssesizi Kabul Ederseniz Bu Uyarıcıları Muhterem Hocam Sizde Doğru Yoldasınız..Yanılmıyan Mevlamdır..
Yanıtla (0) (0)bu tekfircilik deyilmi fravn karun benzetmesi
Yanıtla (0) (0)Türkiye başbakanı Erdoğan'ın bir dini hareketin lideri değil de, sıradan bir partinin lideri olarak bunca hem halka, hem ülkeye ve hem de İslam dünyasına hizmet vermesi, sözde 'dini lider' olarak geçinenlerin rahatsızlığına neden olduğundan bu durum onlara batmıştır. Asıl dert, siyasi liderlerin onlara eskisi gibi kul köle olma itaatinden çıkmış olmalarıdır ki, Erdoğan'a duyulan rahatsızlık da bundandır. Aslında bu durum nasıl Gülen gibi şimdilerde ve bundan sonrakilerin de gerçek maskelerinin ortaya çıkmasına vesile olacaktır.
Yanıtla (0) (0)Sanki din bunların tekelinde. Kusura bakmayın da, bu ülkede GÜLEN, İslam adına ne yapmıştır, laik rejimin çıkarları adına ne yapmıştır. Karnesine bakıldığında laik rejimin son derece ondan memnun olduğu ve takdir topladığı açık bir şekilde görülmektedir. Ama, inançlı insanlar, başörtüsünün en sıkıntılı günlerinde, Filistin meselesinde GÜLEN'i, hep gül geç gibi görmüştür. Yani İslam dünyasının davası onun için adeta ikinci plan olmuş, onun asıl derdi, sözde dine, İslam'a hizmet. Pekala sayın GÜLEN hazretleri, siz başörtüsü davasını ve Filistin meselesini İslami dava saymıyormusunuz? Yoksa o zaman ve hatta şimdi bile bu mesele İslami bir dava değil midir?
www.turkiyespot.com adresli arkadaşa
Yanıtla (0) (0)Sizin de bildirdiğiniz gibi cemaatiniz Amerika ve batılıların takdirine mazhar olmuş bir hareket. Cemaatin dershanelere ihtiyacı olmadığını iddia ediyorsunuz, o zaman bunca dehşet ve korku niye. En iyisi mi, sizin de belirttiğiniz gibi varın oy patlaması ve tarafınızı bildirmeniz için bu seçimlerde MHP ve CHP'ye girin de halk size gerekli dersi versin. Birisi ırkçı, birisi İslam düşmanı. Tabii size de bu partiler çok hem de çok yakışır. İşçi PArtisini de unutmayın. Onlard veya sizler de çok yakın ortak düşüncedeniz ama artık halk sizin gördüğünüz gibi koyun sürüsü de değil...
Merhaba,
Yanıtla (0) (0)-çok mantık hataları var, birisincisi dershanelerin kapatılması pkk nın isteğidir ,çünkü cemaat dershaneleri çocukları dağa değil üniversiteye gönderiyor.
-ikincisi ne dershane hocalarının oradan alacakları 3 kuruşa ihtiyacı var , nede cemaatin dershanelere ihtiyacı var. Eğer dershaneler kapatılırsa doğu kaybeder, batı kaybeder tüm anadolu kaybeder.
-üçüncüsü ise dünyanın dört bir yanından cemaate okul dershane,yurt açın teklifleri var ve ihtiyacı karşılayamıyorlar. 50 000 değil 5 milyon öğretmen açıktada kalsa cemaat hepsini yerleştirecek bir hizmet müessesesi bulur. Örneğin amerikadaki public school ları cemaate komple devretmek için clinton zamanında teklif geldi, cemaat bu kadar öğretmen bulamadı. Yani dünya sadece Türkiyeden ibaret değil, ve herkes cemaatten öğretmen bekliyor.
-Dördüncüsü cemaat ak partiye bağlı değildir, partiye değil adaya ve kişiye oy verir, bu seçimlerdede chp ve mhp dersaneleri korudukları için oy patlaması yaşayabilir.
Saygılar Selamlar
Arkadaşlar, mesele dershane değil. Mesele türkiye başbakanının, toplum içinde güç odaklarının toplumda oluşturduğu çıkmazlara karşı mücadelesine karşı din adı altında adeta VATİKAN gibi çalışan ve her zaman da LAİK T.C'nin hem ülke içinde hem de dışında gururu olan CEMAAT'in 'sen kim oluyorsun, Anadolu çocuğunu olduğunu unutma' cinsinden bir tepkidir. Çünkü, Erdoğan'ın bu çıkışı onların tahtlarının sallanmasına vesile olmuş ve gerçek yüzlerinin de görülmesine... Tabii, F.Gülen'in en büyük desteği arkasındaki capitalist güç sayesinde başta medya vs. olmak üzere toplum katmalarını kemirmesidir. Ama Allah'ın da bir hesabı vardır. Onun için Allah'tan sayın başbakana, hiç bir dini grubun tepkisini dikkate almayıp yalnızca Allah rızasını gözeterek yolunu sürdürmesidir.
Yanıtla (0) (0)Ak Partiyi Pkk İle İşbirliği İçinde Gösteren Yayınlar Yapan Samanyolu Grubu , Kendisi Chp Zihniyeti İle Hareket Ediyor,Televizyonlarına Onların Milletvekillerini Çıkarıp Yorum Yaptırıyor,Chp Ve Hizmet Hareketi Elele.(Başörtüsünü İstemeyen)
Yanıtla (0) (0)Salahaddin abinin yazılarını yıllardır takip eden birisi ve aynı zamanda her zaman Gülen'e karşı saygıyla eleştirilerini yönelten biri olarak onun Gülen'e karşı uyarıcı bu makalesi aslında bir nimettir, tabii anlayanlar için. Zira, nasıl sayın başbakan da bazen dolduruşa gelip yanlış kararlar alıyor ve sonrasında en azından halkın ve HAKKIN rızası için kararını gözden geçirme ahlakına sahipse, ve de iranda rahmetli imam Humeyni'nin İran-Irak savaşının bitimine neden olan 'zehirli kadehi ben içiyorum ve ateşkesi kabul ediyorum, bütün sorumluluk bendedir' diyorsa, bu F.Gülen gibi insanların kendilerini her şeyin üstünde tutmaması gerektiğini göstermektedir. Umulur ki, o da, islam'da alimlerin ahlakıyla ahlaklanır, islam düşmanlarının sevincine değil müslümanların birlik ve beraberliğine neden olacak tutum içine girer.
Yanıtla (0) (0)Ama, seçim arefesinde nurculardan çok sayıda insanın CHP'den aday gösterilmemesine de üzülürüm. En azından madem parti kurmaya yaklaşmıyor, gelin hocamızın hakkını yemeyin, Erdoğan karşıtı, halkın yüzde 50 karşıtının yer aldığı partilerin safında yer alın ki siz de ne olduğunuzu görün!?
Selahattin abi, ilginç insan. Çünkü kimseye yaranamadı. Niye mi? İran'da kaldığı süre içinde İran'da büyük imkanlara sahipti diye, Hürriyet, Milliyet gibi boyalı basınında gündemindeydi. "Molla'nın Sesi Yine Türkiye'ye saldırdı" gibi sürekli laiklerce hedef gösterildi. Çok acaibtir ki, İran'dan onca beslenmiş olan Selahaddin abi, her nasılsa bir türlü 'köşeyi dönemedi', belki de paraları bir yere koyup mezara mı götürecektir bilemeyiz. Ama onu herkes sıradan yaşantısıyla bilir. Kimseye de İran'dan götürdüğü MİLYONLARCA doları, acaba F.Gülen'in malikanesinin yakınında niçin bir 50 metrelik apartman dairesi almaz diye sormaz da? Neyse bunlara bakarsınız bazıları inanır, onun için Salahaddin abiden de özür dilerim. Bir de yarın demezler ki, S.Eş İran'dan milyonlarca dolarla Almanya'ya gitti diye.
Yanıtla (0) (0)Aslında söylemek istediğim şuydu. Selahaddin abiden 1986'larda duyduğumu yanlış değilse aktarmak istiyorum.
İran'da islam inkılabının zaferinin henüz üzerinden 1 yıl geçtiği bir süreçte, Afganistan'da meşhur (!?) cihad liderlerinden Gülbeddin Hikmetyar, Tahran'da şunları söylüyor, İran'daki tecrübeye dayanarak. Aslında mollanın üç yeri var, o üç yer de, 3 'M'den ibaret. MENZİL, MEDRESE, MESCİD. O zaman Selahaddin abi, bunu Hikmetyar'ı eleştirmek ve düşüncesinin yanlış olduğunu söylemek için aktarmıştı. Ama, bugün hem iran'daki yüce mollalara ve hem de türkiye'deki daha da yüce mollamıza (F.Gülen) baktığımızda gerçekte G.Hikmetyar'ın ne kadar da engin görüşlü (!?) olduğunu söylemek ve hakkını vermek lazım mış! Aslında İslam dünyasının da en büyük tehlikeleri bunlar değil mi? Ha çok sayıda güzel kedilere sahip olan Adnan hocanın da muhterem F. Gülen hocamızı ne kadar çoook sevdiğini söylemek de burada lazım... Bizim aslında F.Gülen gibi, El'Ezher'in uşak ruhlu alimi gibi alimlere değil, bir ayetine tamamen inanmış ve müslümanları saptırmayacak alimlere ihtiyacımız var.
hizmet holding boğazına kadar siyasete batmıştır hem de yıllardır... öve öve bitiremedikleri dershanelere ben de on yıl önce para vererek gittim ama emine şenlikoğlu ve seyyıd kutup kitapları okuyorum diye terörist iftirasına maruz kalmıştım hem de beş vakit namaz kılan öğretmenler tarafından.... yıllar geçti benzer kitaplar okuyorum hamdolsun iyi de maaşım var ama aynı kişiler beni şimdi görünce hocam nasılsın diye el ovuşturuyorlar asla kin tutmuyorum ama bu şirket yapısını da tanıyorum...
Yanıtla (0) (0)Her şeyden önce Selahaddin abinin, F.Gülen hazretlerine yönelik son derece güzel eleştirini tebrik eder, F. Gülen dahi insanların ne zaman nasıl olacakları ve nasıl da kibirli olacaklarının sergilenmesi açısından aslında müslümanların sözde İslam alimi adıyla müslümanların duygu ve düşüncelerini sömürenlerin sorgulanması açısından da bir fırsat olmuştur. Zira, bizza 1983'lerde bu cemaat içinde 1 yıl kadar bulunmama ve sızıntı ile başlayan bir arkadaşın SIKINTI diye tarif ettiği dergi ve cemaatinin o yıllardan beri aslında Türkiye LAİK CUMHURİYETİ'nin müslümanlara karşı SÜBAP görevini gördüğü kanısı hep hakim oldu ve yaşanan darbeler sürecindeki F.Gülen'in tutumu aslında benim öngörülerimin ne kadar doğru olduğunu da malesef gösterdi. Hele de sayın başbakan gibi herkesin takdir ettiği, başta başörtüsü olmak üzere vakıfların iadesi, cemaatlerin desteklenmesi, İslam dünyasına daha duyarlı olma, türkçülük ve kürtçülük gibi islamın yasakladığı her türlü ırkçılığa karşı bilinen tutumuna rağmen sayın F.Gülen'in bütün yapılan onca güzel girişimleri dikkate almayıp en azından LAİK AZILI İSLAM DÜŞMANLARI nisbetinde ağzından bırakın bir alimi, bir müslümana yakışmayacak şekilde açıklaması, acaba laikleri, islam düşmanı çevreleri mi memnun etti, yoksa müslümanları mı? Ama, şu bir gerçektir ki, nasıl ki MIsır'da el'Ezher'in lideri Mürsi karşısında darbecilerin safında yer almıştır, general özürdilerim T.C şeyhülislamı da, yarınlarda türkiye'de muhtemel darbecilerin hatta Erdoğan aleyhindeki bütün girişimlerde generallerin yanında olacağından kuşkum yoktur. İnşallah öyle olmaz! Bugün baktığımızda aslında biz 'sıradan' müslümanların F. Gülen gibi insanların tarafından da nasıl güdüldüğümüz daha da iyi anlaşılmaktadır. Sayın Gülen, bu arada bir de İslam'da 'MÜNAFIKLAR'ın tabirini son gelişmelere göre işlese çok iyi olur.
Yanıtla (0) (0)İnşallah GÜLEN'in müslümanlara kan ağlatan bu tutumu nice müslümanların şuurlanmasına vesile olur...
Elbetteki firavunlaşmamak lazım..karunlamamak lazım..çok doğru söylüyor hoca..bu cemaateki musluman için ne kadar gerekliyse,akp deki siyacetçi ve taraftar için çok daha önemli..çünkü bu işin kaymak tarafı ve tehlike tarafı her zaman daha yakındır...Şimdi hocanın konuşmalarını düzgün ve sürekli dinleyen bir kişi hocanın bu konumaları daha çoğunu cematine yaptığını bilir..bu bir..
Yanıtla (0) (0)ikincisi: yazarın yazdığı konu ile bana cevap veren yorumcuların yazdığı konu tamamen bir birinden farklı ,şimdi siz yazarın bahsettiği kaonuşmada firavun benzetmesi varmı yokmu ona cevap verin..Okuma bilen hekes bilirki yok...
hoca efendiye olan saygımdan dolayı böyle firavun gibi söylemleri yakıştıramadım,bir müslümanın müslüman kardeşine söyleyebileceği şeyler olmadığını düşünüyorum.
Yanıtla (0) (0)Selahattin hocamın günlük bir gaztede yazmaması büyük eksiklik.Döneklerin, Hergelelerin, Huzuru Buda'da arayanların cirit attığı medya aleminde Selahattin hocam tabiri caizse ilaç olurdu...
Yanıtla (0) (0)sayın ali kemal. Gezi olaylarında fethullah gülen "firavunlaşmamak lazım, tiranlaşmamak lazım" derkende sanırım mısır firavununu ve israil oğullarını kasdediyordu değil mi??
Yanıtla (0) (0)Dershaneler meselesinde ise "Firavun, karun aleyhinizdeyse doğru yoldasınız demektir." dedi başka bir sohbetinde. Hocanızın bu açıklamalarınıda bir süzgeçten geçirin lütfen.
allah razı olsunnn
Yanıtla (0) (0)Fethullah hoca soyle dedi: Allah Teâlâ, Hazreti Musa ve Hazreti Harun’u (aleyhimesselam), Firavun’a gönderirken, “Yumuşak sözle ona hitapta bulunun, yumuşak bir halle davranın, yumuşak bir düşünceyle karşısına çıkın, incitmeyen sözlerle diyeceğinizi ona deyin” (Tâ hâ, 20/44) buyuruyor. Sizin karşınızdaki insanlar Nemrut değil, Firavun değil, Sezar değil, İskender değil, Napolyon değil, deli teke Hitler değil… Hele başları yerde secde eden insanlarsa, onlara karşı bize düşen şey hep saygılı olmak, hep takdir etmek, hep tebcille yâd etmek ve Cennetü’l-Firdevs’e beraber girme dilek ve temennisinde bulunmaktır.
Yanıtla (0) (0)Hadi bakalım sayın yazar Ciddi Allah tan korkunuz varsa biz yanlış anlamışız diye yazabilecekmisin...Hocanın ilk sohbetindede son sohbetindede başbakana firavun iması yok...azıcık türkçe bilen bunu anlar...sadece Allahın firavuna giden musaya emri var....(...)
Üstat, bu mevzuda fikir beyan ederseniz makbule geçer, zira bir dostunuzun kavmiyetçi kesilmesini havsalam almıyor. Muhabbetle.
Yanıtla (0) (0)''BDP Diyarbakır milletvekili Tan, bir soru üzerine, Başbakanın karşılanması konusunda partide karar alınmadığını anlatırken, "Yetki bende olsa Başbakan’ın bütün bu hesapları allak bulak olurdu. Aynen Nevroz’daki 1 milyon kişiyi Diyarbakır sokaklarına döker, bütün balkonlardan Kürdistan bayraklarını sallar ’Biji Kurd-u Kürdistan’ (Yaşasın Kürtler ve Kürdistan), ’Biji bırati’ (Yaşasın kardeşlik), ’Biji Aşiti’ (Yaşasın barış) diye yeri göğü inletirdim. Ondan sonrasını Başbakan düşünseydi. Bütün oyunları bozar allak bulak ederdim. Bu fikrimi arkadaşlarımı söyledim. Ne yazık ki yer görmedi. Satranç oynuyor, kendinize güveniyorsak, siyasi hamle ise karşınızdaki ne yaparsa yapsın karşı hamle yaparsınız" diye konuştu.'' (Hürriyet - 18.11.2013)
allah sizden razı olsun
Yanıtla (0) (0)Bu yazıdan dolayı, burada yayınlananlardan ayrı birçok e-mail mesajı eleştiri de aldım. İçlerinde tuhaf ididalar da var..
Yanıtla (0) (0)Okuyuculardan birisi, hattâ, bir müteveffa siyasetçinin Merve Kavakçı'yı Meclis'ten attırırken, 'Bu kadına haddini bildirin diye tepindiğini' yazmama itiraz ederek, 'tepinmenin hayvanlara mahsus olduğunu' ve böylece, 'halkın oyuyla seçilmiş bir eski başbakana hayvan dediğimi' bile iddia etmiş.. Ve sonra da, kemalist rejimin birinci ismini zikrederek, 'ona içinden kimbilir ne hakaretler ediyorsundur..' diye bir cümle kurmuş..
Bazı okuyucular ise, yazıda dile getirdiğim itirazî konulardan yalnızca birisine takılmışlar, 2000'li yılların başındaki bir durumla ilgili olarak, 'filan konuyu isbatla..' diyorlar..
Bu satırların sahibi, dile getirdiği bütün bu konularda, 15-20 yıl öncesinden bu yana yazılı medyada eleştirileri yine hep saygı sınırları içinde kalarak yazdım. Geçmiş yazılar içinden çıkarabilir ve belgelendiririm de, o zaman ne olacak? Ama, kendimden şübhem yok.. 'Bunları isbatla..' diyenler, bir de bu sözü söylediğini iddia olunan zata, 'Siz geçmişte böyle bir şey söylediniz mi?' diye sorsalar, daha kolay netice alabilirler.
Fakir, delilleri olmadan yazmadığım gibi, kimseye, hele de 'müslüman' birilerine hakaret ederek yazı yazdığıma dair tek bir örnek gösterileremez. Eleştiriyi de hakaret sayanlara diyeceğim yok.. Ancak, inancıma ağır bühtan ve iftiralarda bulunanlara hıncımı ifade etmek için yine hakaretsiz, ama sert birkaç cümle yazmışımdır, o kadar.. Ayrıca, okuyuculara da eleştiri ile hakareti birbirine karıştırmamalarını devamlı tavsiye etmişimdir.
Bu konudaki son açıklamaya gelince.. Bu satırların sahibi, kimsenin avukatı değildir, filanı savunmak adına yazılmamıştır, eleştirim.. O sözler, başka bir müslümana denilseydi yine aynı şekilde ve edeb sınırları içinde kalmaya özen göstererek eleştirimi yapardım.
Yazımın yonunda, 'Umulur ki, bu yanlışlarınızdan dönüp, âdilâne bir şekilde telâfi yolunda gayret gösterirsiniz.' demiştim..
18 Kasım tarihli medyaya yansıyan konuşmasına göre, Fethullah Bey, 'Fırtınalar hiçbir zaman dinmemiştir; kan seylapları hiçbir zaman durmamıştır; insanların köpüren nefretleri ve kinleri hiçbir zaman dinme bilmemiştir. Bazen bir tirandan gelebilir, bazen bir firavundan gelebilir, bazen bir nemruttan gelebilir, bazen bir Sezar’dan gelebilir, bazen de yanınızda sizinle beraber namaz kılan birisinden gelebilir. Aynı namazı kıldığınız halde namazın içerisinde bir çelme yiyebilirsiniz. (...) Çevrenizdeki insanlar Nemrut değil, Firavun değil. Hele secde eden insanlarsa onlara karşı bize düşen şey saygılı olmak ve cennete beraber girme dilek ve temennisinde bulunmaktır..” gibi cümleler kullanmış.. Bu da, onun yanlış bulduğumu belirttiğim ifadelerinin telafisi mânâsına alınabilirdi, herhalde.. Ama, herhalde dershane mes'elesinden dolayı çok zarar görülmüş olmalı ki, hıncını yine alamayıp, 'Mıncıklayacaklar, çuvaldız saplayacaklar, önünüzü kesecekler, gittiğiniz yere gitmenizi istemeyecekler; bazen küfür kaynaklı olacak, bazen haset kaynaklı olacak, bazen hazımsızlık kaynaklı olacak. Bunlar insan ruhunda öyle marazlardır ki, dimağa musallat olmuş öyle virüslerdir ki, nöronları sarmış öyle rahatsızlıklardır ki, tımarhanelerde dahi tedavisi kâbil değildir. Gelin siz de -Allah aşkına- delice hareket eden bu insanlara küsmeyin, gönül koymayın, hatta Allah’a havale etme gibi şeylere bile gitmeyin..' tavsiyesinde bulunup, sonra da 'Kırılsak da kırmayalım..' diyor.
Hz. Paygamber (S) 'Bir söz veya davranışın doğru olup olmadığını anlamak için, onun muhatabının kendiniz olduğunu düşününüz..' mealinde bir tavsiyesinde bulunmakta.. Yani, yeni zamanlardaki terimle 'empati' yapılmasını tavsiye buyurmuş..
Bu açıdan, şu yukardaki sözler, o sözleri söyleyene söylense, çok mu mâsum kabul edilir?
Yine de, bir önceki sözünü hafifletme çabası içinde olması hasebiyle, bu konuda daha mâkûl çizgilere gelinmesi temennisiyle, bu tartışmaya burada nokta koyuyorum.
Konuyu bir de “F” takımının ileri sürdüğü argümanlar üzerinden irdeleyelim;
Yanıtla (0) (0)S.1-Dershaneler örgün eğitime “paralel” bir alternatif midir, tevhid-i tedrisata aykırı mıdır?
C.1-“F” cemaatinin geçmiş siyasi angajmanlarıyla, okulların işlevini önce tamamlayan, şimdiyse olmazsa olmazı olmuştur. Acaba hiç okula gitmeyen birisi dershane eğitimiyle üniversite kazanabilir mi? Demek ki asıl olan okul eğitimi. Niye okulların yetersiz kaldığını kısaca hesaplamaya çalışalım. TC’de 5000 adet kayıtlı dershane var. Ortalama 10 derslik olsa 50.000 derslik ve kaliteli öğretmen var demektir. 50.000 derslik ve dershane tecrübeli nitelikli öğretmen okulların kalitesini ne kadar arttırır sizce? %20 - %30 uygun mu? Ayrıca tevhid-i tedrisata “kanunen” aykırı olmasa da, defacto (fiili durum) olarak fena halde aykırıdır.
S.2-Doğuda ki fakir çocukların yıllık 3500 - 4000 TL verip dershane ile fırsat eşitliğini yakalıyor mu?
S.2-Katmerli bir yalan daha. Para ödemeden dershaneye alınan hiçbir talebe duydunuz mu? Duymamanız normal çünkü alınmazlar. Fakir bir çocuğun ücreti veya düşük ücretli olarak alınmasını teklif ettiğinizde “hizmet” müessesesi otomatikman “ortaklarına karşı sorumlu ticari bir işletme” olarak karşımıza çıkar. Dershanenin yönetici ve çalışanları “emir kulu” olduklarından size yardımcı olamazlar. Doğrusu hiçbir asgari ücretli de senelik 4000 TL’yi veremez, bulsa kendisi yer gariban. Peki ne oluyor da dershanelerin kapanmaması için bu kadar kıyamet kopuyor. Kısaca hesap edersek; ortalama 50.000 derslikte 20 kişilik eğitim alan çocukların toplam sayısı 1.000.000 kişi (2013 Üniversiteye yerleşen sayısı 670.000). 1.000.000 kişinin dershanelere yıllık ödediği toplam 4.000.000.000 (milyar) TL. Bu rakamın %50’si işletme karı olsa, yarısı da “F” grubuna ait dershanelerin olsa senelik temiz 1.000.000.000(milyar) TL kalır ki, bunun protestosu için sokağa değil Ay’a bile çıkılır. Hareketin “hizmetten zimmete” geçmesi çok normal, para adamı da niyeti de bozar, çok para cemaatleri çok fena bozar. Ayrıca bu para ile okunmayan Saman gazetesini, Sıkıntı dergisini, zarar eden NT yayınlarını ve Muh. (muhterem) Fethullah Gülen’in A.B.D.’de ki küçük dünyasının malikâne kompleksini finanse etmek için geçimini sağladığı ve baskı rekorları kıran kitap telif ücretleri rahat ödenir. Bu kurguda fakir ve fakat zeki Anadolu çocukları nerede duruyor derseniz, saadet zincirinin devam etmesi için gerekli “mazerette” derim.
S.3-Eğitim sistemimiz çöker, nesillerimiz kara cahil kalır, Dünya ile yarışamaz mıyız?
C.3-Hiç uzatmadan soralım. Muh. Fethullah’ın kolejlerinden (dershane takviyesi alarak) mezun olanların üniversiteye giriş oranı nedir? Vahameti merak edenler ÖSYM’nin 2013 istatistiğine bakabilirler. Full İngilizce okuduğu halde ilk yıl hazırlık atlamayı ve hazırlık sınıfını geçemeyenlerin oranı nedir? Muh. Fethullah’ın bazı vaazlarına da yansıdığı üzere “niye başarısız olduklarını” anlayamıyorlar. Soruyu doğru sorduğumuzda alacağımız cevap ancak doğru olur. “Ne aradığını bilmeyen, ne bulduğunu anlayamaz?”. Eğitim sistemi üzerinden mutlak iktidar hedefleyenler, ellerinde ki sonucun ne ifade ettiğini pek önemsemezler. Niye AKP’nin rotasız gemi gibi her seferinde politika ve sistem değiştiren tek bakanlığının M. Eğitim olduğunu düşündük mü hiç?
Allah razı olsun Muhakkakki doğru hesap allahın hesabıdır ve ne olursa olsun o tecelli edecektir
Yanıtla (0) (0)menfaat dünyası. adam tam bir muhalefet parti lideri gibi yaklaşıyor. tüm ünv yönetimini fetullahçılara veren başbakan artık daha iyi düşünmeli bence. yani 99 tane iyilik yap bir tane işine gelmesin, işte o zaman sitem et, nankörlük yap. bundan daha kalleşlik mi olur?
Yanıtla (0) (0)İzzeti olmayanın imanı olur mu? Bence olmaz.Çünkü, "...İzzet Allah'ın,Resülünün ve mü'minlerindir.Fakat münafıklar bilmezler..." der Yüce Rabbimiz münafikun süresinde.ABD normal bir Müslümanı bile himaye etmez.
Yanıtla (0) (0)Selahaddin beye teşekkürler,
Yanıtla (0) (0)Eski bir cemaat mensubu olarak, cemaati takdir eder ve eylem tarzının doğru olduğunu düşünürüm. İnsanları irşad etme çabası, gençleri namaz başlatma ve kötü alışkanlıklardan koruma gibi çok önemli misyonlar üstlenmiştir. Bunun yanında siyaseten her zaman tedbirden yana olup slogan atmaktan ziyade icraat yapmayı kendine düstur edinmiştir. En önemli icraatı toplumun üst kademelerine anlı secdeli insanların gelmesini sağlamaktır. Selahaddin beyin hizmete ve hocamıza getirdiği eleştirilerin hemen hepsini ben de getirdim, hizmet içindeyken bu konuları abilerimle uzun uzun tartıştım. Ne yazık ki cemaat yapısı gereği bu tür eleştirilere pek açık değil. Bir de alttakinin üsttekine körü körüne itaati en büyük kusurlarından. Bu kusurun bir yararı, bütünlüğü koruma ve kolay eylem geliştirebilmektir. Selahaddin bey güzel bir üslubla eleştirilerini yazmış, şahsen bu yazıyı hocamızın okumasını ve cevaplamasını çok isterdim. Cemaat eleştirilere sonuna kadar açık olmalı ve gerektiğinde kendisini değiştirip dönüştürebilme becerisini gösterebilmelidir. Cemaati eleştirenlerde unutmasın ki yukarıda sayılıp dökülen kusurların hiçbiri Hocamızı ve cemaatini İslam'dan çıkarmaz, kafir yapmaz. Bu yüzden eleştirenlere de İNSAF. İçtihad hataları yüzünden 1400 yıldır kan dökülüyor. Artık müminlerin basiretli davranma zamanı gelmedi mi?
Dosta el cevap.
Yanıtla (0) (0)Sevgili kardeşim Arena (veya 32.gün de olabilir)
1998 yılında f.gülen ile yapılan roportajda kendisi de aynı ifadeyi kullandı.siz de biraz araştırılmamış ulaşabilirsiniz.Vslm
Dersanelerin kapatılmasından bahsederken özel okuların kapatılması gerektiğinden bahsetmemek hakikatı ortaya çıkarmaz. "Hakikati" eksik aksettirmek, hakikatı saptırmaktır. O yüzden bu yazıda özel okulların da kapatılması gereğinden bahsedilmesi gerekirdi.
Yanıtla (0) (0)sayın yazar bunları daha önce biliyordun da neden söylemiyordun.(...) bunları bilipte söylemediğin (zamanında) günahı vebali senin boynundada var..
Yanıtla (0) (0)firavunluk yapmayan üstüne alınmasın... erbakan hocayı sırtından vuranlar fethullah hocaya acır mı?
Yanıtla (0) (0)haklısınız cemaat ki yıllarca siyasetten uzak durun diye telkinlerde bulunup "hüseyin gülerce" kapı kapı akp için oy istemeyecekti, sonuçta siyasiler kaygan zeminde danslarını sergiliyorlar, cemaat ettiğini çekiyor keşke hep tarikat kalsaydı... aziz yıldırım şikenin içinde olduğu halde destekleyen fb liler gibi milli eğitim bakanı nabi avcıyı destekleyen akplilerin olmasıda tuhaflık... madem dersaneleri kapatmak eğitimi çözecek hastaneleride kapatalım sağlık çözülsün...
Yanıtla (0) (0)1997'yi 1998'e bağlayan yılbaşında, o dönemin en çok sesi duyulan generali olan Çevik Bir'e tepside sunduğu okulları AKP den neden sakınıyorsun diye sormazlar mı!?...
Yanıtla (0) (0)Fettullahın Darbeci Paşaya mektubu aşağıda...
"Tamamen Türk eğitim sistemine bağlı olarak faaliyet gösteren bu okullarda eğer, Türkiye Cumhuriyeti'nin lâik, bağımsız ve sosyal bir hukuk devleti özelliğinin aksine bir faaliyet varsa, devletimizden önce ben, bu okulların açılmasını teşvik etmiş biri olarak kapatılmalarını teşvik ederim. Eğer, bazılarının iddia ettiği gibi, bu okullarda herhangi bir dış ülkeden veya ülkemize düşman kuruluşlardan alınmış tek kuruşluk destek varsa, zaten hastalıklarla sonuna gelmiş hayatımı bizzat kendi ellerimle noktalarım. Bununla birlikte, devletimiz, zaten kendisinin olan bu okulları dilediği zaman devralabilir. Kaldı ki, bu okullar zaten devletimizin olduğu için, böyle bir devirden söz etmek bile abestir. Türkiye Cumhuriyeti'ni koruma ve kollama vazifesini deruhte etmiş şanlı ve kahraman ordumuzun seçkin ve şerefli bir mensubu ve Genel Kurmayımız'ın İkinci Başkanı olarak, ne zaman, nerede ve ne şekilde arzu buyurursanız bu okulları şereflendirebilir ve her türlü teftişi yapabilirsiniz. "
selahaddin bey Haydi, 2000’li yıllarda (o zaman Sabah gazetesinde çalışan) N. Akman’a verdiğiniz mülâkatta, bir soru üzerine ‘İsteseydim, Said Nursî’yi hayatta iken görebilirdim, ama, her Erzurumlu biraz milliyetçidir, kürd olduğu için içimden görmek gelmedi..’ kabilinden söylediğiniz sözler üzerinde de tekrar durmayalım.bunu söylediğini ispat edin böle bazı eleştşrşleriniz gelişigüzel olmuş dürüst olun.. araştırmanızı iyi yapın
Yanıtla (0) (0)Allah razi olsun guzel bir sekilde toparlamissiniiz soylemek istediklerimizi.
Yanıtla (0) (0)selahaddin bey birzamanlar sizde onunuze gelenleri kufurle itham eden sizlerin onlardan farkini aciklarmisiniz
Yanıtla (0) (0)Bu yorumları okurken müslümanların başından belanın niye eksik olmadığını anladım. Yahu utanmadık mı halen müslümanın müslümanı eleştirmesinden, utanmadık mı aleni gıybetten, iftiradan. İran dediğiniz devlet tarihi boyunca hep müslümanla savaşmış, kafire tek kurşun atmamış halen nesini savunuyorsunuz. Biz her belayı hak ediyorz, onlarca düşmanımız varken bir müslümanı hedef almak İran yanlısıyezidler başkası olamazdı olmadıda
Yanıtla (0) (0)Abi çok güzel bir yazı. Yazmışsınız.Allah razı olsun
Yanıtla (0) (0)Artık gelinen noktada;kimse kendisini gizleyemeyecek ve safını belli edecek,Gülen cemaatinin kurduğu düzen,kendi kibir ve enaniyetlerinde boğulup gidecek.Bu zamana kadar kol kırılır yen içinde kalır mantığı ile hareket eden samimi Müslümanlar artık,bu cemaatin asıl niyetinin ortaya çıkması ile vicdanları ve islami hassasiyetleri ile konuşacak ve hareket edecek.Ve herkes eteğindeki taşları dökecek.Cemaat şu kadar adamım var diye övünmesin,yarın bir parti kursunlar,ne kadar adamları olduğunu görürler.Şimdiden çoğu saf değiştirip güçlünün yanında yer aldılar bile...Ben CHP den korkmam ama Müslümana bile selam vermeyen onunla aynı karede gözükmek istemeyip,müslümanın iftarına gelmeyen;ama papazlarla düşüp kalkan bu adamlardan korkarım...Bu adamların kendi menfaat ve çıkarları için yapamayacağı şey yoktur.Ayrıca milleti darlatmasınlar,yoksa ortaya çıkacak gerçeklerden kendileri yerin dibine girerler…Ben şundan da korkuyorum,Fethullah Güleni Amerikadan getirtmeyen ve onun adına filimler çeviren güç yakında hocayı Türkiye’yi getirip canına bile kastederler.Sonra bunu da hükumete yıkmaya çalışırlar…Çünkü Tayyip Beyi yemeyi gözüne alan O güç artık herşeyi yapabilir.Amaaa mekerû mekerallah…Vallahu hayrul makiriyn…
Yanıtla (0) (0)Her zaman yazılarından istifade etttiğimiz Selahattin Abimizin Fethullah Hoca ile ilgili sathi değerlendirmeleri, bu tarzı, uslubu hoş görmemiz mümkün değil. Bizim akil olarak gördüklerimiz böyle davranmamalı
Yanıtla (0) (0)Fethullah GÜLEN 1999 da Çevik Bir'e;
Yanıtla (0) (0)“Tamamen Türk eğitim sistemine bağlı olarak faaliyet gösteren bu okullarda eğer, Türkiye Cumhuriyeti’nin lâik, bağımsız ve sosyal bir hukuk devleti özelliğinin aksine bir faaliyet varsa, devletimizden önce ben, bu okulların açılmasını teşvik etmiş bir olarak kapatılmalarını teşvik ederim... Bununla birlikte, devletimiz, zaten kendisinin olan bu okulları dilediği zaman devralabilir. Kaldı ki, bu okullar zaten devletimizin olduğu için, böyle bir devirden söz etmek bile abestir.” diye bir mektup yazmıştı!
İyide;Fethullah Gülen'in Yurtdışı, yurt içi tüm "Okulları" Cuntacılara devretmeği teklifinden 15 yıl geçmişken "Dersaneler" konusundaki bu Gürültü yakışıyormu Cemaate!?
Fethullah Gülen'de Dersaneleri Savundu!
İyi de sevgili Fethullah Gülen;Türkiye Milli Eğitiminin kaderi Dersanelere kurbanmı edilmelidir?
Dersanmelere ihtiyaç kalmayacak bir Milli Eğitim hamlesinden,Hükümet vazmı geçmelidir!
Başbakan Düğmeye O gün Basmıştı!
Yanıtla (0) (0)2008 de oğlunun dersane borcu için hapse giren Emine Sihapi’nin, durumu kabullenemeyen 18 yaşındaki oğlu Semih’in intihar etmesinin ardından Başbakan Erdoğan Dersanelerle ilgili şu değerlendirmeyi yapmıştı:
“Çok açık net söylüyorum. Milli Eğitim Bakanı’mla konuşuyorum, niçin acaba öğrenciler üniversite hazırlık kursuna giderler? Bunu anlamakta zorlanıyorum. Anlıyorum da, bu sisitem nasıl oluşturulmuş. Bunu kaldırmaya kalktığımız zaman acaba hangi bariyerlerle karşılaşacaksınız? Okullarımız yok mu? Bu okullardan mezun olan yavrularımız mezun olduğu zaman niçin üniversiteye rahatça giremesin? Bunlar aşılacak, ama milletçe buna karşı bir mücadeleyi vermemiz gerekiyor. Belki bu, birilerinin çıkarına, menfaatine ters düşebilir ama milletimin menfaatine uygun düşeceğine inanıyorum. Çünkü bunlar az paralar değil, ciddi paralar harcanıyor ve bunun bedelini ödeyen var, ödeyemeyen var. Bakıyorsunuz en güçlü liseden, fen lisesinden, anadolu lisesinden mezun oluyor, o bile hazırlık kursuna gidiyor. Bu bir garabet. Bundan ülkemizin kurtulması lazım.”
Hem 45.000 Ailenin dersane ücretini ödeyemediği iiçi İCRAYA verildiğini biliyormusunuz!?
Erdem bilge kardeşin yazdıkları'na canı gönülden katılıyorum. Hacı ata'nın Selahattin abi'yi iyi takip etmediği çok belli. İran aleyhinde Suriye konusunda yazdığı çok yazı var. Suriye ile ilgili yazıları okumasını öneririm. Fethullah gülen ancak gayri müslim için taziye yayınlar, göz yaşı döker. Bir günde çık israil-amerika aleyhinde konuşta görelim.
Yanıtla (0) (0)selam hidayete tabi olanlarin üzerine olsun.suana kadar yazilan tüm yorumlari okudum.Selahaddin abinin yazisini hatta iki kere okudum.kanaatimce cok güzel bir yazi olmus Allah razi olsun.Selahaddin abiyi taniyanlar tanir.haci ata yagmur ismiyle yorum atan kardes yani yorumunuz hic yakisik olmamis.yazari tanimadiginiz belli oluyor.la yusel olan su dünya hayatinda yasayan kimse olanaz.fethullah hocada olsa yanlis yapan edebiyle uyarilmasi lazim.tabi siz belki bunu anlayacak kapasitede degilsiniz.kendi isminizi kullanarak bile yorum yazamiyorsunuz.bir müslümani bilip bilmeden itham etmeyiniz.yoksa ahiretiniz heba olur.
Yanıtla (0) (0)bu yazida bilmedigim bazi seyleride ogrendim ne diyeyim fethulah hoca zaman zaman aklini kaybetmis gibi kin ve nefretle konusuyor kin duyduklarida bir kere allahin dusmani olsalar ne gam adam evet adam diyorum 28 subatci allahin dusmani generalere uzuldugunu soyleyip hatta bosu bosuna yatiyorlar diyor sanki kendisi bu herifler yuzunden gurbette degil said nursi 30 yil hapis yatmamis binler nur talebesi hapislere doldurulmamis surgun edilmemis bu nasil garabet birde bunlara son veren adama hangi vicdanla firavun dersin bunu dersen vicdani olan baglilarin sana ne diyecek bugun okullarina karisan olmuyorsa ticari faaliyetlerine karisan olmuyorsa birde bunak bunak konusmana ragmen direk sana birsey yapan olmuyorsa bu firavun dedigin adam yuzunden velhasil basbakan cok sabirli bir zat
Yanıtla (0) (0)selamun aleykum. kıymetli yazar abi, açıklamalarınıza katılıyorum. içeriğe kattığınız zenginlik zaten dikkatte değer. özellikle üslubunuz tamamen yerinde...hani bazıları, kaş yapayım derken göz çıkartırlar ya...siz aksine kaşı da gözü de pak u hoş ettiniz...Rabbimiz bizleri hayır dualarına amin diyenlerden eylesin...amin
Yanıtla (0) (0)Doğru söze kim ne diyebilir?
Yanıtla (0) (0)Fetullah efendi "Mümin sarsılabilir ama devrilmez", buyurmuş. Çok doğru, aynen "F" kodlu savcının Hakan Fidan'a ve dolayısıyla Tayyip Erdoğan'a açtı davada sarsılmayan ve devrilmeyen mü'minler gibi. Şimdiye kadar Müslümanların sizlere uyguladığı, fakat sizlerin müminlere karşı ayetin tam tersine "müminlere karşı şedit, kafir ve münafıklara karşı merhametli" oluşunuz gibi.
Ayrıca yazarın sıraladığı ve evvelinde de olduğu gibi, aldığınız bütün basiretsiz siyasi kararlar sonrasında, muktedir devletlülere kapı arkalarında salya sümük yalvaran siz ve üst düzey kadrolarınız vaziyeti şimdiye kadar hikmet, zuhurat, himmet gibi hezeyanlarla modern müritlerinize yutturdunuz, artık şimdi kazın ayağının öyle olmadığını herkes anlamalı.
Kapı kapı dolaşıp ömrü hitama ermek üzere olan tarikat, cemaat liderlerinin kitlelerini peşine takıp kısa yoldan iktidar hesapları yapmak ancak karşı olduğun Ergenekon yapılanmasına denk bir örgütlenme biçimidir. Sana ve arkandan sürüklediğin kitleden bu tanıma uygun olan "zimmet" ehli için söylenebilecek en hafif tanım "abdestli Ergenekoncular" olabilir.
Yıllarca siyasi partisi kapatıldığı için Beyazıt, Fatih camii önlerinde Cuma namazı sonrası kitlesel meşru hak arama eylemlerini "teröristlik, anarşistlik, mü'mine yakışmayan" tavırlar diye minberden, mihraptan damgaladın durdun. Bakıyorum da bunca medyaya, kamuoyu, elit bürokratına rağmen iktidar erkine diş geçiremeyince, ufacık kız çocuklarına ve dershane hocalarının ellerine acemice yazılmış dövizler verip kenarda kıyıda eylem yaptırmaya çalışıyorsun. Utanmana gerek yok, geçmişte bizim aldığımız gibi riskler de şu an yok, çıkart kitleni Cuma namazı sonrası adam gibi hakkını ara. Tecrübemiz yok diyorsan iki tane 15 yaşında delikanlı gönderirim, alayınıza raconu öğretir. Yok "biz sövene dilsiz, vurana elsiz" modundayız diyeceksen, çok konuşma şaplağı ye yerine otur, en iyi yaptığın şeyi yap "ağla" muhterem.
özgürlükler dalga dalga gelmeye başlayınca,dünün sinenleri,tırsıkları Erdoğan'a sövme yarışına girdiler!siz 28 Şubatçıların karşısında esas duruş beklediniz ve hala da bekliyorsunuz!Kaldıki sistemin beyin yıkama yeri olarak geçen okulların bir çok açığını dersaneler kapatıyor ve eğitim sistemi düzeltilmeden de dersanelerin kapatılmaması gerektiğini düşünüyorum!Ama suriyede,mısırda,israilde mü'minler,mazlumlar öldürülürken nerdeydiniz?Mavi marmarada hangi saftaydınız,ya 28 şubatta?Ha birde islam ırkçılığın her türünü ayaklar altına alıp kınamışken hala kalkıp saidi nursi kürt olduğu için görüşmedim ne demek?bu nasıl islam bu nasıl din anlayışı?varsa yoksa okullar,dersaneler!hemde insanları 3 kuruşa çalıştırıp haklarını yemekde cabası!firavunlara,nemrutlara,zorbalara gösteremediği erkekliği zorbalara,nemrutlara direnerek kendi kanıtlamış Erdoğan'a göstermek hangi anlayışa sığıyor?çevremdekiler feto diye dalga geçtiklerinde ben karşı çıkmıştım!Adam Müslüman olduğu için eziyet ediyorlar sizlerde adamla feto diye dalga geçiyorsunuz diye!yuh size,yazıklar olsun size!Neyse gövdenizi cehenneme yayarsınız da peşinizden gelenlerin cehenneme girmesini engellersiniz!N*h engellersiniz...
Yanıtla (0) (0)Tam okuyup dinlemeden eleştiriyoruz.....
Yanıtla (0) (0)Yazıyı okudum, yanlış yönde tevil edilmiş. Salt kriter ile örneklemedir "firavun meselesi". "Anneye üf bile demeyin" ayeti Cenabı Allahın salt emridir. Bu ayette dayak atmak geçmiyor, o halde anneye babaya dayak atılabilir demek son derece yanlıştır. Firavun örneğini hoca 'firavuna bile yumuşak davranın' diyen ayet ile izah ederek, mensuplarını sükunete çağırmıştır. Aynı açıklamasında üstelik 'bu kişi namaz kılan alnı secdeye giden kişi ise daha dikkatli olun' demiştir. Tam okumadan eleştiriyoruz...................
sayın yazar dünyaya mal olmuş camianın başındaki bir insan için sarfettiğiniz sözler size dayanıyorsa eyvallah..o insanları yaptığı hizmeti yaptıysan yine eyvallah..ancak yoksa yaptığın bir icraat oturduğun yerden yazmak size yakışır ancak..
Yanıtla (0) (0)fethulluh hoca sizi hep savunurdum arkadaşlar arsında sizin okullar hakkında ters istikamette bir konuşan olsa. gurur duydum yurt içi ve yurt dışında açtınız okullarla ama Fir avunluk benzetmesi hiç hoş olmadı dershaneler yeniden yapılandırılması gerekiyorsa buna ihtiyaç varsa devlet hükümet bunun gereğini yapmalı sonra size yasak getirmiyorki özel okullara çevirin diyor bunada sizin gücünüz zaten yeter büyük bir eğitim camiasına sahipsiniz ?
Yanıtla (0) (0)selahattin eş çakırgil iranda ikamet eden türkiyeye yönelik radyoyayını yapan siyasal islam anlayışına sahip iran devriminin etkisinde kalmış ve hala bu gözle hayata ve dünyaya bakan bir yazar vakti zamanında yazı yazdığı dergilerdeki bir şehrin temsilci ve sorumlusuydum.islam devriminden devletçiliğe sıçrayışı ne çabuk olmuş.pes doğrusu kendince yorum ve çelişkileri göz önüne sermissin hepsinin bir cevabı var aslında ama bunlara değinip sizi ikna edemem düşünce anlayışınıza iman ediş tarzınızı biliyorum aynı çelişkileri kendi hayat dairenizde arasanız diyorum mesela irana nasıl bakıyorsunuz hizbullahın son yıllardaki tutumu suriye hadisesi iran pesiçleri türk bürokrasisi ve hükümet yetkililerinin dahi etkisine alan tuzak kuran sex kasetleriyle bürokrasileri kendine mahkum eden iran islam cumhuriyeti hakkındaki fikirlerinizi alalım düşman safhalarında görünmelerine rahmen israille gizli anlaşma ve taktiksel gerilimler le bölge üzerindeki hegamonya ve hinterlandını yükseltmek için israille gizli anlaşmalarını silah anlaşmalarını izah etsen sahi bunu yapabilirmisin iran devriminin islamla zıt çelişkilerinden bahsedebilirmisin edemessin bunuda biliyorum
Yanıtla (0) (0)Artık dershaneler gibi teferruatın değil de topyekûn olarak bu cemaatin kendisinin tartışılması gerekmiyor mu? Şimdiye kadar baltanın sapı bizden hesabı kötüyü güldürmeyelim diye sustuk ama cemaatin fonksiyonu nedir? Niye yurt dışında yaşadığını kendisi bile izah edemeyen bir lider. Kâfire müşfik, kendinden olmayan Müslümana şedit. Her konuşmasında yüzlerce çam devriliyor. Ekonomide imparatorluk haline gelmiş bir cemaat, el atmadıkları alan yok. En büyük iddiaları ise dünyanın en uzak köşelerine okul açıp Türkiye’yi tanıttıkları. Alt tabakadan birkaç fakir çocuğa kırık dökük Türkçe öğretmek için oralara gitmek gerekiyor muydu? Bir turizm acentesi açsan herhalde daha fazla hizmet eder. O okullardan yetişip ülkesinde önemli mevkilere gelmiş kaç kişi var? O okullar sayesinde İslam’la şereflenenler olmuş mu? Ayrıca cemaatten olmayan dindar – laikçi hemen herkes neden bu cemaat hakkında pek iyi düşünmüyor? Neden cemaat denince akla hemen para, bağış, gazete-dergi aboneliği, himmet vs. geliyor?
Yanıtla (0) (0)