Financial Times'a Göre Nusra Cephesi
Financial Times, 12 Şubat tarihli sayısında Suriye'deki Nusret Cephesinden bahsetti.
Financial Times'ın haberi:
Nusret Cephesi Esad rejimi ile savaşan en etkili, en tehlikeli ve en popüler gruplardan biri haline gelmiştir.
Batılılara göre El Kaide’nin Suriye kolu terörist bir gruptur ve Avrupa ile Amerika’ya tehdit teşkil etmektedir. Basar Esad rejimi ile savaşan muhaliflerin çoğuna, hatta rejim muhalifi bazı seküler ve liberal aktivistlere göre ise Nusret Cephesi savaşçıları paha biçilemez müttefiklerdir. Nusret Cephesi Şam rejimi ile savaşan en güçlü silahlı gruplardan biridir.
Geçtiğimiz ay boyunca Esad rejimi muhalifleri küresel Cihat yanlısı başka bir grupla, Irak-Şam İslam Devleti (ISIS) ile savaşırken Nusret Cephesi’ni tolere etti. Terörist bir grup olarak tanımlanmasına ve yabancı savaşçıları saflarına kabul etmesine rağmen Nusret Cephesi daha çok Suriye odaklı hareket ediyor ve faaliyetleri diğer muhalifleri kendisine yabancılaştırmıyor.
Cenevre’de Suriye’nin geleceğini planlamak için titrek müzakereler devam ederken bu ic savaşın en önemli bilmecesinin Nusret Cephesi olacağı belli olmuştur. Esad muhalifleri arasında Nusret Cephesi belki de en etkili ve en tehlikeli gruptur.
Iki yıllık varlığı süresince Nusret Cephesi bomba yüklü araçlar ve canlı bomba eylemleri kullanarak giderek artan derecede sofistike operasyonlar düzenledi. Uluslararası ve bölgesel finansman kaynakları elde etti, saflarına taze savaşçılar katmak icin küresel iletişim ağlarını kullandı. Savaşa sonradan katılmasına rağmen devrime öncülük eden grup haline geldi.
Suriye’yi yakinen takip eden Belçikalı tarihçi ve şarkiyatçı Pieter Van Ostaeyen’e göre muhaliflerin kazandığı önemli savaşların nerdeyse tamamına Nusret Cephesi liderlik etmiştir. “Nusret Cephesi her zaman, veya nerdeyse her zaman canlı bomba eylemleri, bombalı araçlar yahut cephe saldırıları ile savaşın en on safindedir. Diğerleri sadece sonradan ortalığı toplamak için gelirler.”
En önemlisi de Nusret Cephesi çok az cihadı grubun yapabildiği şeyi basardı: Çok sayıda insanine kalbini kazanmak, hatta asri ideolojisinin ateşli karşıtlarını bile. Brookings Enstitusu Suriye analistlerinden Charles Lister Nusret Cephesi’nin Suriye’deki radikal grupların hepsinden daha pragmatik bir siyaset sergilediğini soyluyor: “Bu hem bir El Kaide grubu olmalarını, hem de diger muhalif gruplarda ve siyasi muhalefetin bazı kesimlerinde yer almalarını sağladı. Sahadaki muhalif grupların çoğu ya Nusret Cephesi’nin savaştaki rolünü desteklemekte yada kabullenmektedir.”
11 Ocak’ta internette yayınlanan bir video yaklaşımlarını gösteriyor. Maskeli biri haritaya işaret ederek bireyler anlatıyor. Videoyu anlatan adam Sam’ın Doğu Guta bölgesindeki halkın bir askeri güvenlik binasındaki esaret ve işkencelere karsı yardımlarını istediklerini, Nusret Cephesi’ndeki kardeşlerinin ise “çağrıya icabet ettiklerini” izah ediyor.
Görüntülerde üç tane bomba yüklü araç hazırlandığı görülüyor, iki tanesi bina için, bir tanesi binanın yanındaki kontrol noktası için. Videoyu hikaye eden maskeli silahlı adamlar eğitimde yerde sürünürken bu operasyon için nasıl iki takım savaşçının seçildiğini anlatıyor. Ölmeleri kesin olan savaşçılar vasiyetlerini okuyor. Maskeli adam operasyonun gece gerçekleşeceğini açıklıyor.
Ebu Edduha adındaki bir adam 1 ton patlayıcı ile yüklü ilk aracı kontrol noktasında patlatıyor. Sonra Ebu Ömer 2.5 ton patlayıcı yüklü aracı askeri binanın içine sürüyor. Uzakta bir patlama görünüyor ve parlak bir ışık beliriyor. Ertesi sabah çekilen görüntüler binanın enkaza dönüştüğünü gösteriyor.
Bu Nusret Cephesi’nin şöhretini pekiştiren operasyonlardan sadece biri.
Zafer Cephesi adına gelen Cephetun Nusra 2012 başında su an Suriyeli birçok grupla çekişme içinde olan IŞİD’e komuta eden Iraklı Ebu Bekir el Bağdadi tarafından sahaya sürüldü. IŞİD’in El Kaide lideri Zevahiri tarafından dışlanmasına sebep olacak kadar asri olduğu düşünülüyor.
Karizmatik ve gizemli bir Suriyeli olan Muhammed el Culani Nusret Cephesi’ne liderlik ediyor. Diğer muhalif grupların güvenilir komutanları ile olan toplantılarda bile Culani’nin yüzünü gizlediği söyleniyor. Irak’ta Amerikan askerlerine karsı savaşan Culani’nin otuzlu yasların sonlarında olduğu sanılıyor.
Culani’nin liderliği altında Nusret Cephesi ülkenin her kösesinde varlığı olan, büyük ve iyi finanse edilen bir güce donuştu. Nusret Cephesi’nin yaklaşık dörtte biri muhacir olmak üzere 12000 savaşçısı olduğu düşünülüyor.
Küresel cihatla bağlarına ve Zevahiri ile münasebetine rağmen Nusret Cephesi –Esad’a yârdim eden Hizbullah’a Lubnan’da düzenlediği saldırıları saymazsak- şimdiye kadar Suriye odaklı bir politika izledi. 18 Aralık’ta El Cezire’ye verdiği röportajda Culani “ 8 adamla başladık, simdi ise tamamen kurtarılan bölgelerden, ele geçirilen havaalanlarından ve yok edilen yüksek güvenlikli askeri üslerden bahsediyoruz” dedi.
“Yargı sistemi ve kamu hizmetlerini düzenleyen, yürüten teşkilatlarımız var. Bu teşkilatlar elektrik ve petrol tesislerini de yönetiyor, kısa süre önce de rejimden ele geçirdiğimiz petrol sahalarını işletmeye başladık” dedi Culani.
Bağdadi gibi Culani de isim bilinirliği yüksek, yurtdışındaki destekçilerinden finansman ve kaynak sağlamaya muktedir güçlü bir organizasyon inşa etti. Grubunun doğuda ve Deyrizur’daki petrol sahalarındaki genişleyen kontrolü kendisine çoğu muhalif grubun sahip olmadığı bir finansman mekanizması sağlıyor.
Ancak Bağdadi’nin aksine Culani çoğu muhalif grupla güçlü iliskiler kurdu. Nusret Cephesi diğer gruplarla sıklıkla ortak operasyon yapıyor, özellikle de güçlü Ahrar’uş Sam’ın ve ılımlı Livau’t Tevhid’in de dahil olduğu İslami Cephe koalisyonu ile.
Livau’t Tevhid’e bağlı, su an Türkiye’de olan eski bir savaşçı Ahmed Ubeyde “IŞİD ile Nusret Cephesi’ni ayni sanırdık ama ayrıldıklarından sonra büyük değişimler oldu. Nusret Cephesi çok güçlendi, daha iyi silahlar elde etti ve herkesle çalışmaya başladı” dedi.
Nusret lideri Culani, Bağdadi’den daha zeki bir siyasi oyuncu olduğunu ortaya koydu. Nusret Cephesi genellikle resmi beyanatlarına mezhepçilik zehrini enjekte etmekten kaçındı. Kısmen Zevahiri’nin ricaları sebebiyle -Suriye’deki Alevi ve Hristiyan azınlığın üyeleri de dahil- sivilleri açıkça hedef almama sözünü tuttu.
“IŞİD’den ayrıldığından beri Nusret Cephesi bölgesel şartlara Bağdadi’den daha hassas hale geldi” dedi risk yönetimi firması Uticensis’in kurucusu Kirk Sowell. “Nusret Cephesi muhalefetin İslami kanadıyla, özellikle de İslami Cephe ile çalışmayı denedi ve sekulerleri tabiri caizse yalnız bıraktı”.
Culani’nin diğer gruplarla olan iyi ilişkileri muhaliflere yârdim etmek isteyen Bati ülkeleri için büyük bir problem oluşturuyor. Nusret Cephesi’nin El Kaide ile bağları, Suriye’deki savaş bittiğinde cihatçıların, özellikle de Avrupa ve Amerika’dan giden cihatçıların geri donup kendi ülkelerinde Cihat edeceklerinden korkan Batılıları paniğe düşürüyor. Amerikan milli istihbaratı yöneticisi James Clapper geçtiğimiz ay grubun Amerikan topraklarında saldırı düzenleme arzusunda olduğunu iddia etti.
Ancak analistler, Amerika ve Esad’ın hamisi Rusya ile İran’ı eleştirse de Culani’nin hicbir zaman Levant (Biladussam) dışında saldırı düzenleme tehdidinde bulunmadığına dikkat çekiyor.
Daha da endişe verici olan şey savaş bitip cihadı savaşçılar zaferde bir hak iddia edebildiği ve ödüllendirilmeyi bekledikleri takdirde Nusret Cephesi’nin Suriye için ne anlam ifade ettiğidir. Grubun radikal vizyonu muhtemelen Suriyelilerin çoğunun istediği gelecek devlet tasavvuru ile uyuşmamaktadır.
Nusret Cephesi önceleri Şeriat Mahkemesi kurmakla ve kendi Şeriat alayişini halka uygulamakla suçlanmıştı. Ancak grup imajını yumuşatmayı basardı. Geçtiğimiz sene yurtdışında yasayan sekuler bir Suriyeli aile ülkeye yârdim ulaştırmak istediğinde aralarındaki büyük ideolojik farklılıklara rağmen Nusret Cephesi ile birlikte hareket etti. Şüphesiz Nusra radikaller kampındadır ancak tarafsız gözlemciler Nusret Cephesi’nin diğer radikal gruplara göre daha az aşırıcı içerdiğini soyluyor.
“Nusret Cephesi her zaman El Kaide olacaktır ancak unutmamalıyız ki içindeki adamların çoğu El Kaide’den ilham alan kişiler değiller “dedi Suriye’yi takip eden Fransız araştırmacı Cedric Labrousse. Çoğumuz bugün ailelerine bakabilmek için ve silah için Nusret Cephesi’ne katılan muazzam sayıdaki Özgür Suriye Ordusu savaşçısını unutuyoruz.
Eski hocası, yeni rakibi Bağdadi’nin aksine Culani fazla ön plana çekmiyor. Culani Aralık’ta Teysir Alluni’ye verdiği El Cezire röportajında mutedil bir görüntü çizmeye çalıştı. “Batılılar bizi azınlıkları yok etmek isteyen Sünniler olarak tanımlıyor” dedi omuz arkasından çekilen, resimde sadece Alluni’nin gözüktüğü röportajda. “Rejimin düşüşünden sonrası için endişelenmiyorum çünki İslam kanunları azınlıkların haklarını korumaktadır. Şahısları veya grupları tekfir etmede ileri gidenleri şiddetle kınıyoruz” dedi.
Brookings Enstitusu’nden Charles Lister, Culani’nin halktan şimdiye kadar popüler destek göremeyen cihadı grupların söylem ve taktiklerinin evrilmesini gördüğünü soyluyor. Hatta ılımlu muhalifler IŞİD’le savaşırken bile çok az kişi bunu Nusret Cephesi ile bir çatışmanın takip edeceğini düşünüyor..
“Nusret Cephesi ülkenin her yerine yay ilmiş durumda, IŞİD ise çoğu bölgede yok” dedi İstanbul’daki Kürt insan hakları aktivisti Ahmet Halil. “Nusret Cephesi’ne savaş ilan etmek çok riskli bir hareket olur. Suriye’deki birçok insanla konuştum ve hepsi Nusret Cephesi’ni destekliyor, onu düşman olarak değil muhalefetin çok güçlü bir parçası olarak görüyorlar.”
Lister ise yabancı savaşçıların geri döndüklerinde ülkelerinde saldırı gerçekleştirme ihtimalinin tamamen yok sayılamayacağını soyluyor. Ancak “Nusret Cephesi ortaya cikciği andan beri Suriye, Lübnan ve Irak haricinde saldırı yapmayı istediğinin hiçbir işaretini vermedi” diye de ekliyor.
“Asil korku bir El Kaide grubunun sahada böylesine güçlü ve kitlesel bir destek kazanmayı başardığı gerçeğidir.”
Zayiatlar: En kanlı ayda muhalif gruplar birbiri ile çatışıyor
Bu hafta Nusret Cephesi IŞİD’e yapılan saldırılarda diğer muhaliflere katılarak kurucusu Ebu Bekir Bağdadi’nin karsısında pozisyon aldı. Nusra Deyrizur eyaletinde IŞİD’e nerdeyse savaş ilan etti ve petrol zengini bölgeden çıkardı. Böylelikle kısa vadeli hedeflerini Suriye’yi bir terör yuvasına dönüştürmeden Beşşar Esad rejimini devirmek isteyen Batı ve muhalif gruplarla daha uyumlu hale getirmiş oldu.
“Onlar iyi adamlar” dedi Nusra ile temasta bulunmuş bir Batılı güvenlik yetkilisi. Yetkili diğer cihadı gruplarca rehin tutulan esirlerin serbest bırakılması icin Nusret Cephesi’ni arabulucu olarak kullanmıştı.
Ağır çatışmalardan sonra IŞİD Deyrizur’dan güçlerini çekti. Twitter’daki IŞİD aktivistleri Esad’la savaşan muhalifler arasında daha fazla kan dökülmesini önlemek için grubun şehirden çekildiğini söyledi. IŞİD destekçileri Deyrizur’dan çekilen tahminen 200 savaşçının eyaletteki muhaliflere karsı suikast ve bombalı araç saldırılarına yöneleceğini söyledi. IŞİD başka eyaletlerde muhaliflere karsı bu taktikleri kullandı.
IŞİD’in toprak hakimiyeti Fırat nehri boyunca kuzey Suriye’deki Rakka’dan Bağdat’a 60 km mesafedeki Felluce’ye kadar uzanıyor.
IŞİD kontrolü altındaki yerlerde aykırı seslere sert muamelede bulunarak, hatta bazı muhaliflerinin basını keserek çok sayıda sivili ve aktivisti kendisinden uzaklaştırdı.
Suriye’de son bir aydır devam eden muhalifler arası çatışmalarda 2300’den fazla insan hayatını kaybetti. Geçtiğimiz ay 3 yıllık savaştaki en kanlı donem oldu.
Benzer bir İslam anlayışını paylasan Nusret Cephesi gibi diğer İslami gruplardan farklı olarak IŞİD Irak ve Suriye’de ele geçirdiği topraklarda bir İslami hilafet kurmaya girişti. Birçoğu İslami bir sistem istemekle birlikte diğer muhalifler yönetim sistemine karar vermeden önce Esad rejimini devirmek istiyorlar.
islahhaber.net
HABERE YORUM KAT