17 Nisan tarihi Filistin’de Esirler Günüydü. Esirler Gününün hemen öncesinde de işgal rejiminin zindanlarındaki 1500 Filistinli esir maruz kaldıkları kötü muamelelerin son bulması talebiyle açlık grevi başlattı. Biz de bu vesileyle işgal zindanlarındaki esirlere dikkat çekmek, onlar hakkında özet bilgiler vermek ve 1500 esirin açlık grevinden, bunun amacından ve işgal yönetiminin açlık grevindeki esirlere yönelik muamelelerinden söz etmek istiyoruz. 

İşgal zindanlarında yedi bin civarında Filistinli esir bulunuyor. Bunların önemli bir kısmını idari hapis uygulamasıyla zindanda tutulanlar oluşturuyor. İdarî hapis uygulaması ise herhangi bir dava dosyası açmadan, bir suçlama yapmadan bir kişinin hapiste tutulmasına deniyor. Bu, siyonist işgal rejimi tarafından sadece Filistinlilere yönelik olarak uygulanıyor. 

İşgal rejiminin yasalarına göre bir savcının bir Filistinliyi hakkında herhangi bir dava dosyası açmadan ve bir suçla ilişkilendirmeden altı ay süreyle hapse atma yetkisi var. Bu hapis cezalarını on kereye kadar tekrar etmesi mümkündür.  Dolasıyla işgal savcısı hiçbir suçlamada bulunmaya gerek görmeden, dava dosyası bile açmadan bir Filistinliyi beş yıla kadar hapiste tutabilmektedir. Böyle bir uygulamaya başvurmalarının amacı ise hem Filistinlileri kolayca zindana atabilmek hem de mahkemelerin onlarla uğraşmalarına gerek görülmeksizin rahatça zindanlarda tutulmalarına imkân tanımaktır. Hâlen işgal zindanlarında tutulan esirlerin önemli bir kısmı da idarî hapis cezasına maruz bırakılanlardır. 

İşgal zindanlarındaki Filistinli esirler aynı zamanda çok kötü şartlarda tutuluyorlar. Kendilerine son derece kötü muamele ve işkence yapılıyor. Sağlık sorunlarıyla ilgilenilmiyor. 

Açlık grevine başlayan esirler de kendilerine en azından hapishanelerdeki haklarının verilmesini, yakınları tarafından düzenli bir şekilde ziyaretlerde bulunulmasına imkân tanınmasını, tıbbi ihmal politikasına son verilmesini, tek kişilik hücrelere kapatılmamalarını, idarî hapis uygulamalarına son verilmesini ve hapishane şartlarının iyileştirilmesini istiyorlar. 

İşgal yönetimi onların talepleriyle ilgilenmek yerine kendilerine karşı katı tutumunu daha da sertleştirmeye karar verdi. İşgal rejimi esirleri isteklerinden vazgeçmeye zorlamak amacıyla en başta avukatları tarafından ziyaret edilmelerini engelleme kararı aldı. 

O yüzden işgal yönetimi açlık grevinin başlatılmasından sonra tutuklu avukatlarını ve bu arada Esirlerin İşleri Komitesi’nin ve Esirler Kulübü heyetinin de zindanlardaki esirlere ziyarette bulunmalarını engelledi. Bu sebeple esirlerin işleriyle ilgilenen avukatlar yeni bir açıklamaya kadar işgal mahkemelerini boykot etme kararı aldıklarını açıkladılar. 

Diğer yandan işgal yönetimi açlık grevindeki esirlere gerek görürse zorla yemek yedirebileceğini açıkladı. İşgal rejiminin sözde adalet bakanı bu konuda kanunun kendilerine tanıdığı yetkiyi kullanmaktan çekinmeyeceklerini söyledi. İşgal rejiminin 2015 yılında çıkardığı bir kanun hapishane görevlilerine açlık grevi hallerinde, hayatlarının tehlikeye girdiğinin görülmesi durumunda esirlere zorla yemek yedirme hakkı tanıyor. 

İşgal zindanları yönetimi Uluslararası Kızılhaç teşkilatı görevlilerine de açlık grevi sebebiyle Filistinli esirleri ziyaretlerine müsaade edilmeyeceği yönünde bilgi verdi. Bu uygulamanın sadece açlık grevindekileri değil tüm Filistinli esirleri cezalandırma amacı taşıdığı ifade ediliyor. 

Esirlerin meseleleriyle ilgilenen kurumların verdiği bilgilere göre işgal yönetimi bazı esir önderlerini de açlık grevini organize ettikleri iddiasıyla tek kişilik hücrelere kapatma kararı aldı. Bunların içinde Fetih örgütünün zindandaki ileri gelenlerinden olan Mervan El-Bargusi, esirlerin kıdemlilerinden Kerim Yunus ve Mahmud Ebu Surur gibi şahsiyetler de yer alıyor. 

Yeni Akit