Filistin’e bakışımız dünyevileşen ve uhrevileşen kimliklerimizle doğru orantılı
Bugün Filistin’e karşı takındığımız tutum dünyevileşme ya da uhrevileşme duygu durum halimizle de doğru orantılı. Rahata düşkün yaşamlarımız bizi oturduğumuz yerden kolayca eleştirmeye sevk edebiliyor.
Nehir Aydın Gökduman / Haksöz Haber
Üniversite son sınıftaydım. Hem çalışıp hem okuyordum. Geceleri on altı saatlik nöbetlerden sonra sabah erken okula gittiğim, akşam geç saat döndüğüm ve uykusuzluktan uyuyamadığım günlerdi. 28 Şubat’ın az evveli, üniversitelerde Özal’la birlikte başörtüsü yasağının kalktığı ama nedense bizim bölüm hemşirelikte adeta sıkıyönetim uygulandığı bir zaman diliminde, siyasi çalkantıların, Müslüman kimliğe dayatılan zorbalıkların farkında olmayacak kadar seküler bir hayatın içindeydim. Okul bitsin, kariyerim yükselsin belki bir hastaneye başhemşire olurum falan diye kendimle meşgul olduğum günlerden birinde bizim sınıftaki başörtülü kızlardan ikisi her ders öncesi iğneleri çıkarıp başörtüleri omuzlarına salarken bu kez bunu yapmadılar ve dersi örtülü olarak dinlemeye karar verdiler. Hoca sınıfa girdi ve kızları görür görmez, “Bu ne hal, yönetmelikteki kuralları nasıl çiğnersiniz, derhal kılık kıyafet yönergesine uyun ve başınızı açın!” diye çıkıştı. Kızlar da “Hayır, başımızı açmayacağız, yeni yönetmelik üniversitelerde yasağın kalktığını duyurdu. Artık derslere bu şekilde gireceğiz,” diye direttiler. Neyse kısaca, bayan hoca “Siz karşımda böyle oturdukça ders anlatamam.” diyerek sınıfı terk etti.