1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. “Filistin İslami mücadelesinin dünü ve bugünü”
“Filistin İslami mücadelesinin dünü ve bugünü”

“Filistin İslami mücadelesinin dünü ve bugünü”

Hamza Türkmen Özgür-Der Bingöl Şubesinde “Filistin İslami Mücadelesinin Dünü ve Bugünü” başlıklı seminer sundu.

05 Aralık 2024 Perşembe 23:44A+A-

Özgür-Der Bingöl Şubesi Konferans Salonunda başlayan seminer programında Hamza Türkmen, Filistin mücadele tarzının ne olduğuna ve tarihsel geçmişine kısaca değinerek giriş yaptı; “Filistin halkının İsrail’e karşı sürdürdüğü direniş hareketleri, tarih boyunca çeşitli gruplar ve ideolojiler etrafında şekillenmiştir. 1929’da İzzettin Kassam’ın silahlı mücadeleye başlamasıyla temelleri atılan bu direniş, 1935’te daha örgütlü bir yapıya kavuşarak devam etmiştir. 1947’de Nizamül İslam hareketi, İsrail’in kurulmasına karşı mücadele başlatırken; El-Fetih, Halk Cephesi ve İslami Cihad gibi gruplar ise gerilla savaşıyla mücadeleye farklı bir boyut kazandırmasıyla, 1987’deki I. İntifada ile Hamas öncülüğünde büyük bir halk ayaklanması yaşanmasına sebep olmuştur. Diğer yandan, Hizbut Tahrir gibi siyasi yapılar söylemlerinde değişikliklere giderken, Seyit Kutub’un düşünceleri ile birlikte bireysel ve toplumsal dönüşümün temel taşlarını oluşturmuştur. Filistin mücadelesinin farklı aşamaları, eğitimden örgütlenmeye, halk direnişinden siyasi hamlelere kadar geniş bir yelpazede şekillenmiş ve bölgedeki hareketlerin stratejik planlamalarına yön vermesini sağlamıştır.

Türkmen, Tarihsel ve Dini Bir Tartışma olan Yahudilik, Siyonizm ve Filistin hakkında ise şunları söyledi, “Yahudilik, İsrailoğulları’nın tarihsel kökenleri ve Siyonizmin modern iddiaları hem dini hem de tarihsel açıdan tartışılmaya devam ediyor. Siyonistlerin Mescid-i Aksa ve Filistin üzerindeki hak iddiaları, İbrahim (a.s.)’dan başlayarak İsrail kavramına uzanan tarihi bağlarla temellendirilmeye çalışılsa da bu iddialar, dini ve tarihsel açıdan eleştirilere maruz kalmıştır. İbrahim (a.s.)’ın torunu Yakup(a.s.)’a İsrail denilmesi ve İsrailoğulları’nın göçebe bir yaşam sürmesi, bu halkın Filistin’le olan bağlarının sürekli bir yerleşik düzenden çok, hareketli bir tarihe dayandığını gösteriyor. Ayrıca Yahudilere “nimet ve hikmet” verildiği ifade edilirken, zamanla vahiyden ziyade dini yorumlara dayandıkları eleştirisi dikkat çekti ve Davut (a.s.)’ın Hititli bir kadınla, Süleyman (a.s.)’ın ise İsrailoğullarından olmayan biriyle evlenmesi gibi tarihsel olaylar, İsrail halkının farklı kültürlerle ilişkisine işaret ediyor. 1897’de Basel’de başlayan modern Siyonist hareketin, muharrer Yahudilikten beslenen kültürel repertuarıyla şekillendiği ve Filistin üzerindeki iddialarını bu bağlamda oluşturduğu görülüyor. Ancak bu iddialar, Yahudiliğin tarihsel ve dini kökenleriyle zayıf bağlar kurduğu gerekçesiyle eleştiriliyor.” dedi.

20241205-bingol-1.jpg

Türkmen, Hamas’ın Merhaleli Mücadelesi hakkında ise şunları ekledi: “Hamas, Filistin davasında benimsediği merhaleli mücadele stratejisi ile dikkat çeken bir hareket olarak öne çıkıyor. Kuruluşundan itibaren merhaleci hareket fıkhını merkeze alan örgüt, ideolojisini Hasan el-Benna’nın Müslüman Kardeşler Teşkilatı düşüncesinden etkilenerek şekillendirmiş ve Ahmet Yasin gibi önemli liderlerin rehberliğinde Filistin halkını örgütlemiştir. Mücadele süreci, öncelikle mescidler ve üniversitelerde dini-sosyal eğitim faaliyetleriyle başlayarak genç bir taban oluşturmayı hedeflemiştir. Ardından sağlık hizmetleri, zekât sandıkları ve toplumsal yardımlarla halkın güvenini kazanmayı başarmış, sonrasında ise sivil mücadele ve medya propaganda faaliyetleriyle direnişi güçlendirmiş, daha sonrasında ise silahlı mücadeleye başlamıştır. İsrail’in yoğun baskısı ve suikast girişimlerine rağmen, Hamas’ın merhaleli stratejisi, adım adım ilerleyen uzun vadeli bir direniş modeli olarak dikkat çekiyor.”

Türkmen son olarak; "İsrail-Filistin çatışmasının tarihi ve siyasi boyutları, İslam dünyasında derin yankılar uyandırmaya devam etmektedir. İsrail’in Filistin topraklarını işgali ve özellikle Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’yı kontrol altına alma girişimi, İslam dünyası için büyük bir tehdit olarak görülmektedir. Filistin halkının kararlılığını bir kez daha ortaya koyduğu ve direnişte önemli bir dönüm noktası olan 7 Ekim Aksa Tufanı, bu mücadeleyi küresel ölçekte dikkatlere sunmuştur. Hamas, Filistin direnişinde kilit bir rol oynarken, birçok Arap ülkesinin İsrail’e karşı yeterince etkili bir duruş sergilememesi ise eleştiri konusu olmaya devam etmektedir. Tarih boyunca İsrail’in işgal politikalarının kabul edilemezliği, Siyonistlerin katliam ve soykırımcı uygulamaları, ayrıca mübarek belde Mescid-i Aksa’nın işgal altında olması, İslam dünyasında Filistin meselesine karşı duyarlılığı artırmıştır. Müslümanlar olarak Siyonistlere karşı mücadele için en iyi şekilde hazırlanmalıyız. Rabbimiz, bu mücadelenin nasıl olması gerektiğini ayetlerinde açıkça ifade etmiştir. Şehit İsmail Haniye de mücadelenin dua, eylem ve inkılabı bir arada ele almayı gerektirdiğini bizlere hatırlatmıştır.

20241205-bingol-2.jpg

Filistin’de şehitlerin örnekliğinden hareketle, mücadelenin sürekliliği ve insan yetiştirme sorumluluğunu göz ardı etmeden çocuklarımızı bu bilinçle yetiştirmeliyiz. Mücadelenin yalnızca geçmişe ait bir miras değil, sürekli yenilenen ve öncülüğü sürdüren bir insan kaynağı oluşturduğunu unutmamalıyız. Rachel Corrie ve diğer aktivistlerin örnekliği üzerinden, özgürlük ve adalet temalarını küresel bağlamda ele alarak, adalet ve tevhide dayalı bir toplum inşa etmenin, zulüm ve şirk zincirlerinden kurtulmanın anahtarının bizim elimizde olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.."

Program katılımcıların katkıları ve sorularıyla sona erdi.

HABERE YORUM KAT