Filistin için yol haritası var mı?
Binyamin Netenyahu’nun aşırı sağcı partilerle, radikal Yahudilerle birlikte kurduğu ve işgalci İsrail tarihinin en faşist iktidarı olduğu bilinen yeni hükümetin 29 Aralık 2022’de güvenoyu almasıyla birlikte 2023 yılının oldukça sert geçeceğini görmek beklendik bir durumdu. Öyle de oldu. Ocak ayı boyunca işgal de katliamlar da yıkımlar ve tehcirler de aralıksız sürdü. Yeni yılın ilk 26 gününde şu ana kadar 30 Filistinli şehit düştü.
Mübarek üç aylar başladıktan sonra ve Netenyahu ile Ürdün Kralı Abdullah’ın Amman’da gizlice buluştukları gün (25 Ocak Çarşamba) Şuafat Mülteci Kampı, işgalcilerin baskınına uğradı. İşgalci timlerinin hedefi, Ekim ayında bir işgalci polisini öldürüp günlerce saklandıktan sonra çatışa çatışa şehit düşen Uday et-Temimi’nin eviydi. Uday’ın evi müstakil olsa patlatılırdı apartman olunca işgalcinin işi zorlaştı. İşgalci İsrail’in özel kuvvetleri, yüksek güvenlik önlemleri içinde Uday’ın evine girip her yeri yıkıp tarumar etti. Gece sonuna kadar baskını yapan işgalcilere karşı halkın direnişi devam etti. Üç Filistinli şehit düştü; aralarından biri Muhammed Ali Salah isimli bir geçti. Hastaneleri basan işgalciler yaralıları kaçıracak kadar ileri gittiler.
Ertesi sabah, işgal güçleri "arananlardan" olduklarını ileri sürdükleri bazı kişileri ele geçirmek amacıyla sabahın erken saatlerinden itibaren Cenin Mülteci Kampı'na baskın düzenlediler. Kamptaki pek çok binanın çatılarına keskin nişancılar yerleştirdi. Hedef alınan evler kuşatılıp roketlerle vuruldu. Ambulansların kampa girip yaralıları almasına izin verilmedi. Yaralı Filistinliyi taşıyan sivil bir araç işgalci buldozeriyle ezildi. Cenin Hastanesi basıldı; çocuk bölümüne gaz kapsülleri fırlatıldı. Saldırılar sona erdiğinde şehit sayısı 9 olmuştu. Çoğu başından ve göğsünden keskin nişancı ateşiyle vurulmuş yaralıların da olduğu onlarca Filistinli hastanelere kaldırıldı.
Geçtiğimiz yıl Filistin’de direniş grupları, işgal altındaki topraklarda 639 kurşunlama, 33 bıçaklı saldırı ve 13 araçla ezme olayı olmak üzere 10.000'den fazla operasyon ve direniş eylemini gerçekleştirdi. “Öldürmek için vur” doktrini ile hareket eden işgalci İsrail, 168'i işgal altında bulunan Batı Şeria'da, 52'si abluka altında yer alan Gazze Şeridi'nde olmak üzere 220 Filistinliyi şehit etti. Bu şehitlerin 48’i çocuktu, çocuk. Tüm bu süreç boyunca kaynaklar 280 Kudüslü ailenin evinin ve çok sayıda iş yerinin yıkıldığını bildirdi. 2022, zor bir yıldı; 2023 ise daha sert başladı.
Hafta başından beri Filistin çok hareketli günler geçiriyor. Cenin’de bir savaşı andıran çatışmalar yaşanırken, el-Aksa’ya Siyonist baskınlar da devam ediyor. Bir yandan Şuafat Kampı’nda çatışmalar sürerken bir yandan da İseviyye, Ramallah, Beytlahim, Tubas şehrinin güneyindeki Tamun’da, Kalkilya’da, Silvan’da çatışmalar, gözaltılar ve saldırılar aralıksız sürüyor. Tüm bu baskı ortamına karşın hemen her gün Filistin’de işgalciye dönük onlarca direniş eylemi gerçekleştirilmeye devam ediyor.
Bu kadar olayların yaşandığı Filistin’e, halkı müslüman coğrafyaların bakışı oldukça statik. Sanki Filistinlilerin her biri savaş makinesiymiş gibi bakılıyor. Acı çekmeyen, sürekli mukavemet halinde olan ve kesinlikle işgali tek başına yenebilecek düzeyde askeri kabiliyetleri olan bir yapı gibi tahayyül ediliyor. Ülkeler, Filistin’de yaşananları büyük bir sükunetle izliyor. Bu anlayış doğru değil. Filistin direnişi profesyonel bir orduya sahip değil; yarı profesyonel ve amatör gruplardan oluşan yapılar söz konusu. Mevcut devlet başkanı Mahmud Abbas ve ekibinin zaafları, pasifliği, umarsızlığı iç direnişi hedef alıp işgalciye gık çıkaramayan halleri bildik bir durum. Son Cenin kuşatmasında başında kaskı, vücudunda kurşun geçirmez yeleği olmayan maskeli direnişçilerin, işgalcilere ait keskin nişancılarca nasıl kolaylıkla hedef alındıklarını gördük. Filistinlilerin de ruhu vardır. Onlar da acı çeker, korkar, gelecek endişesi taşırlar. İçlerindeki taşkın iman ve vatan sevgisiyle elbette direniyorlar, saldırılar düzenliyorlar, fevkalade eylemler, kıymetli şahitlikler, imrenilecek feda hareketleri gerçekleştiriyorlar ama yapılan mücadeleler hemen her gün şehit verilmesine, bir evin işgalcinin eline geçmesine engel olamıyor. Filistin’in her gün bir parçası işgalci tarafından ana gövdeden koparılıyor. Güzelim ülke lime lime doğranmış, sayısız kontrol noktalarıyla da parçalanmış durumda. Her gün bir murabıtanın el-Aksa yasağı çıkıyor. Aksa muhafızları bir bir uzaklaştırılıyor. El-Aksa, her geçen gün daha fazla Siyonistlerce taciz ediliyor. Bu kutlu mabed, eğer önlem alınmazsa, birkaç yıl içinde el-Halil Camii’nin kaderine benzer bir süreci yaşayabilir; belli günler Müslümanların, belli günler Yahudilerin olacak şekilde bir süreci de -Allah muhafaza- görebiliriz.
Filistin ile ilgili müstakil uluslararası bir organizasyon şarttır. Bu yapı mevcut İslam Konferans Örgütü yahut Arap Birliği gibi pasif olmamalıdır. Filistin için şehir şehir, kasaba kasaba, kamp kamp yakın, orta ve uzak vadeli planlar geliştirilmeli ve işgalin geriletilmesi adına ekonomik, askeri ve moral destek sağlanmalıdır. Bu çapta bir yapı ve destek olmadan küresel ölçüde gücü olan, nükleer silah sahibi modern bir orduyla Filistinlilerin baş etme imkânı bulunmamaktadır. Filistin’in istişare ile hazırlanmış yol haritasına ve bunu uygulayacak iradeye ihtiyacı vardır.
Böylesine bir yapı yokken bile müslümanların Filistin’e dair duyarlılığı artırılmalı, sosyal medya çok daha yoğun kullanılmalı, yardım teşkilatları daha aktif olmalı ve Batı Şeria’ya makineli tüfek girişi yapan organizasyonların omuzdan atılan roketlere ulaşması bir şekilde sağlanmalıdır. İşgalcinin hava desteği ve zırhlı birlikleri herhangi bir riskle karşı karşıya olmadığı için bu kadar rahatlıkla hareket etmekte, ellerini kollarını sallayarak Filistin topraklarını her gün arşınlamaktadırlar. Bu rahat ortam bozulmadığı sürece işgal geriletilemez. Bugün Batı ülkeleri Rusya karşısında direnen Ukrayna’yı milyarlarca dolarlık ağır silahlarla desteklerken; Arap ülkelerinden Filistin’e reva görülen birkaç yüz silahtan ibaret destek olması utanç verici bir rezillik ve korkaklıktan başkası değildir.
Çatışmalar sürerken işgalci Ben Gvir, dün 17 yaşındaki Muhammed Ali Salah isimli Filistinli genci şehit eden askere teşekkür belgesiyle ödül veriyordu. Aynı dakikalarda Gazze şeridinin kuzeyinde yer alan Beyt Lahiya kasabasında 12 yıl boyunca evlat hasreti çeken Saddam Saad’ın ikizleri dünyaya geldi. Bir işaret, bir mesajdı yaşanan. Saddam, ikizlerinin adını Uday et-Temimi ve Cenin koydu. Ekim ayında şehit düşen Uday ve daha dün kana bulanan Cenin; Gazze’de yeniden dünyaya geliyordu sanki.
YAZIYA YORUM KAT