Filistin gönüllüleri bir arada
Şarmu’ş-Şeyh’teki konferansla Tahran’daki konferansın önemli bir farkı da birinde İsrail, diğerinde Filistin gönüllülerinin ağırlıklı çoğunluğu oluşturmasıydı.
Şarmu’ş-Şeyh’teki toplantıyı düzenleyenlerin tamamının, katılanların da önemli bir kısmının zihinlerini öncelikli olarak “İsrail’i nasıl ayakta tutabiliriz? Onu nasıl Filistinlilere de onaylatabilir ve böylece geleceğini garantiye alabiliriz?” soruları meşgul ediyordu. Bu sorulara cevap niteliği taşıyan planlarını hayata geçirmek için paranın gücünü savaş aracı olarak kullanmak ve “Gazze’yi yeniden imar” tuzağından yararlanmak istiyorlardı. Tahran’daki toplantıya katılanlar ise farklı dinlere, farklı inançlara, farklı görüşlere ve farklı coğrafyalara mensup olsalar da ortak yanları Siyonist işgale karşı olmaları ve Filistin halkının özgürlük mücadelesini haklı görmeleriydi. Biz de katılanlardan bazılarını özellikle zikretmek istiyoruz.
İran’daki yönetimin ağır topları konferansın açılışında bizzat bulundu ve konuşmalar yaptılar. Konferansın açılış konuşmasını Ayetullah Ali Hamaney yaptı. Hamaney’in konuşmasının metni daha sonra birkaç dile tercüme edilmiş şekilde bir kitapçık halinde dağıtıldı.
Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad da açılış programında bizzat bulundu ve kısa bir konuşma yaptı. Bir dönem İran’ın nükleer teknolojiyi kullanmasıyla ilgili pazarlıklara ve görüşmelere katılmasıyla öne çıkan Şura Meclisi Başkanı Ali Laricani de açılış oturumunda konuşma yapanlardandı. Laricani aynı zamanda konferansın davetçisi sıfatı taşıdığı için programla sonuna kadar ilgilendi ve kapanış oturumunda da bir değerlendirme konuşması yaptı. Toplantının düzenlenmesine öncülük eden ve İran’da Filistin davasıyla ilgili birçok önemli çalışmada bulunan Ali Ekber Muhteşemi de konferansı sonuna kadar takip etti. Muhteşemi kendi adına herhangi bir konuşma yapmadı; fakat “Tahran Bildirisi” olarak adlandırılan sonuç bildirisini okudu. Uluslararası Kudüs Müessesesi’nde kendisiyle birlikte olduğumuz ve bu kurumun Yönetim Kurulu’nda yer alan Muhteşemi ile daha önce özellikle bu kurumun kongrelerinde ve muhtelif toplantılarında bir araya gelmiştik.
Filistin İslâmî Direniş Hareketi (Hamas), birçok ileri geleniyle toplantıda temsil edildi. Ben Şam’a gittiğimde Siyasi Birim Başkanı Halid Meşal’in de katılacağı söyleniyordu. Fakat muhtemelen Kahire’deki görüşmelerden dolayı oluşan yoğunluk sebebiyle fırsat bulamadı. Yardımcısı Dr. Musa Ebu Merzuk katıldı ve açılış oturumunda da bir konuşma yaptı. Hareketin Gazze’deki önemli liderlerini de Tahran’da görme fırsatı bulmak oldukça mutlu etti. Çünkü malum olduğu üzere işgalci Siyonistlerin ve onların arkasında duran çağdaş emperyalizmin uyguladığı insanlık dışı ambargo sebebiyle bu insanlar rahat bir şekilde sınır dışına çıkma ve uluslararası toplantılara katılma fırsatı bulamıyorlar. Gazze’nin içinden katılanların başında Meclis Başkanı Vekili Dr. Ahmed Bahr’ı zikretmek gerekir. Onun katılması bizim de kendisiyle kısaca sohbet edip tanışmamıza vesile oldu. Bir diğer önemli isim ise Heniyye hükümetinde Dışişleri Bakanlığı yapan ve genellikle diyalog görüşmelerinin başkanlığını yürüten Dr. Mahmud Zehhar’dı. Her ikisinin üzerinde de hem Siyonist işgale, hem de yerli işbirlikçilere karşı kesintisiz mücadele vermek zorunda kalmanın yorgunluğu kendini belli ediyordu. Ama bu yorgunluğun kesinlikle bir yılgınlığa dönüşmediği, özgürlük mücadelesindeki kararlılıklarını muhafaza ettikleri de dikkatten kaçmıyordu.
Filistin’de İslâmî direnişin ikinci ayağı durumundaki İslâmî Cihad Hareketi’nin lideri Dr. Ramazan Abdullah Şallah da toplantıya katılanlar arasındaydı.
Lübnan’dan Hizbullah’ı temsilen hareketin siyasi kanadının ileri gelenlerinden Hasan Hudruc başta olmak üzere birçok önemli şahsiyet katılmıştı. Kudüs Müessesesi’nin de üyesi olan Hudruc ile bu kurumun toplantıları vesilesiyle daha önce birçok kez bir araya gelmiştik.
Ürdün Müslüman Kardeşler Cemaati kalabalık bir ekiple toplantıda temsil ediliyordu.
Toplantı vesilesiyle bunların dışında da muhtelif siyasi hareketleri veya sivil toplum kuruluşlarını temsil eden şahsiyetlerle, fikir adamlarıyla ve yazarlarla bir araya gelme, görüşme fırsatı bulduk. Toplantıya ayrıca birçok değişik ülkenin Meclis başkanı veya başkan yardımcısı ve milletvekili katılmıştı. Bu yönleriyle katılanlar daha çok halk cenahını temsil ediyorlardı. Bu da, her ne kadar dünyadaki hâkim güçler Siyonist işgal devletinin varlığını garantiye alma çabası gösterse de halk cenahının Filistin halkının haklı ve meşru direnişinin yanında olduğunu göstermesi açısından dikkat çekiciydi.
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT