Filistin Direnişi Ümmetin Onurudur
Bugün İslâm’ın üç harem mescidinden birini ve Hz. Muhammed (s.a.s.) ümmetinin ilk kıblesini bağrında barındıran Filistin topraklarının işgal altında olması tüm dünya Müslümanlarının bir ayıbıdır. Oraların işgalden kurtarılması için Müslümanların ortak bir mücadelelerinin olması gerekir. Dolayısıyla o toprakların işgalden kurtarılması, insanlarının haklarına ve özgürlüklerine kavuşturulması için verilen mücadele de bütün ümmet adına verilen bir mücadeledir. Yani bu mücadele ümmetin onurudur.
Bu mücadeleyi sürdürenlerin davaları haklı ve meşru bir davadır. Ama faaliyetlerinde yanlışları, hatalı hareketleri olabilir. Hatalarından dolayı eleştiri yapılması normaldir. Fakat eleştirinin doğru bilgiye dayanması, en azından yapıldığı kesin olan ve yanlış olduğu düşünülen bir fiile veya sergilenen tutuma karşı haklılığına inanılan tepki niteliğinde olmalıdır. Aslı astarı olmayan iddialara dayanan iftiralar ve tamamen yalana dayalı tepkiler eleştiri değil çirkin saldırıdır.
Suudi Arabistan’ın Kudüs davası konusunda duyarlılığı ile öne çıkan ve kendi yeğeni tarafından öldürülen eski kralı Faysal ibnu Abdülaziz’in oğlu Turki ibnu Faysal geçtiğimiz günlerde, Fransa’nın başkenti Paris’te düzenlenen ve İran muhalefetini konu edinen bir uluslararası toplantıda yaptığı konuşmada Filistin İslamî Direniş Hareketi (Hamas)’ın mücadelesini ağzına doladı ve çirkin iftiralarla sözlü saldırıda bulundu.
Toplantının konusu Filistin direnişi değildi. Ancak Turki ibnu Faysal’ın birilerine yaranmak amacıyla bu direnişi ağzına doladığı anlaşılıyordu ve kullandığı üslûp da Netanyahu’nun üslubundan farklı değildi. Filistin halkının hak ve özgürlük mücadelesine öncülük eden Hamas’ın ve İslâmî Cihad’ın direnişini “terör” olarak niteledi.
Ne kadar ilginçtir ki aradan fazla zaman geçmeden İran’ın Devrim Muhafızları danışmanı Tuğgeneral Hüsrev Oruç, Hamas’ın Türkiye vasıtasıyla siyonist işgal rejimiyle irtibat kurmak, onunla görüşme yapmak için uğraştığı iddiasında bulundu.
Saldırılar iki farklı yönden ve iki farklı söylemle yapılmıştı ama ikisinin de hedefi aynıydı. Biri sağdan diğeri soldan renkleri farklı oklarla Filistin direnişini vurmaya çalışıyorlardı.
Hamas, her ikisinin de yalan, asılsız ve birer iftira olduğuna dair açıklamalar yaptı.
Filistin direnişini hedef alan, tamamen yalanlara ve iftiralara dayanan bu tür çirkin saldırıların son zamanlarda artması dikkat çekiyor. Bu saldırıların amacının direnişi yıpratmak olduğu belli oluyor.
Turki ibnu Faysal’ın iftiralarına, yalanlarına benzer saldırılar daha önce de yapıldığı için bu tür saldırılara daha önce de değişik vesilelerle cevap verilmiştir. Ben de şahsen Filistin direnişinin haklılığını ve meşruiyetini ortaya koyan birçok yazı yazdım.
Hamas’ın son dönemde Türkiye vasıtasıyla siyonist işgal rejimiyle bağlantı kurmak, görüşme yapmak istediği iddiası da tamamen iftira ve yalan olduğu gibi aynı zamanda saçmadır. Filistin İslâmî Direniş Hareketi’nin siyonist işgal rejimiyle masaya oturma, onunla dolaylı veya doğrudan görüşme yapma yönünde herhangi bir girişimi olmamıştır ve bu konudaki ilkesinden kesinlikle taviz vermemiştir. İmzalanan anlaşmayla ilgili tutumu, Türkiye’nin siyasetine herhangi bir şekilde müdahale etmeme tarzındadır ve Türkiye’nin Filistin davasına verdiği destekten memnun kaldığını da bu anlaşma öncesinde olduğu gibi anlaşma sonrasında da dile getirdi. Ama kendisinin işgal rejimini tanımama, onu diplomatik alanda muhatap almama ve işgali tanıma anlamına gelecek herhangi bir görüşme yapmama konusundaki ilkesinden hiçbir şekilde geri adım atmış değildir. Bu konuda başlangıçtaki tutumu ne idiyse bugün de öyledir.
Hamas’ı yıpratma amacıyla bu tür iftiralara ve suçlamalara daha önce de başvurulmuştu. Ama onların hiçbiri bu direnişi yıpratamadı. Bu hareket tüm iftiralara ve yalanlara rağmen kararlılığından taviz vermeksizin yoluna devam etti. Biz inanıyoruz ki bugün siyonist işgal karşısında geçmişe nispetle bileği daha güçlüdür. Yalan ve iftiralar da kendisini yıpratamayacaktır.
Bu tür yalan ve iftiralara dayalı saldırılar sadece siyonist işgal rejiminin işine yarar. Ama iftiraya maruz kalan direnişe olduğundan çok daha fazla iftirayı atan yalancılara olumsuz etkisi olacaktır.
Yeni Akit
YAZIYA YORUM KAT