Filistin Davasını Küresel Bir İntifadaya Dönüştürme Mücadelesini Şaibeler Karıştırıp İtibarsızlaştırmaya Yeltenmek
Serdar Çam’ın Mavi Marmara seferini “uluslararası bir komplo” olarak nitelendirmesini eleştiren Alpay, Filistin'in mücadelesini destekleyen bu sefere şaibeler karıştırıp itibarsızlaştırmaya çalışmasının bir faydası olmayacağını vurguluyor.
Kenan Alpay'ın Yazısı:
Çok uzun boylu şeyler söylemek istemiyorum. Çünkü sevgili Hakan Albayrak, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı ve TİKA eski Başkanı Dr. Serdar Çam’ın Mavi Marmara seferi üzerine yayınladığı tutarsız ve her tarafından çirkinlik saçılan mesajına gereken cevabı güzel bir biçimde verdi. Evet, daha bir çok kimse Serdar Çam’ın her tarafından oportünizm ve komplo teorisi fışkıran, Filistin meselesine şaşılık ve şaşkınlıkla malul yaklaşımına tepki gösterdi.
Ancak Serdar Çam’ın Mavi Marmara seferine ilişkin zamanın ruhunu, kimi siyasetçi ve bürokratların muhteris ruhlarını çok iyi yansıtan mesajından pekâlâ sevinenler, coşanlar da oldu elbette. İslami kimlik ve faaliyetleri sömürgeci Batı’nın kurgusu gibi pazarlayan oryantalist tezlerden hiçbir farkı olmayan bir söylem “içeriden” birileri tarafından güya “dostça” duygularla telaffuz ediliyor.
Her Döneme İlişkin Komplo Teorisi Yazılır
Biz her ne kadar iyi niyetli olsak bile meğer günün sonunda “bizi o sivil eylemlere (Mavi Marmara seferi) iten ülkelerin” Türkiye için hazırladığı sarmala girmesine sebebiyet veriyormuşuz! Çünkü bir türlü bastıramadığımız duygusallığımız ve bir türlü öne çıkaramadığımız rasyonel diplomasimiz neticesinde iyi niyetimiz kullanılıyor, gaza getiriliyor ve dolduruşa geliyormuşuz hep. Yüce devlet aklını temsil ettiğini ve her şeyi çok iyi bildiğini zanneden muhafazakâr sürüm bürokrat ve siyasetçiler itham etti diye Filistin mücadelesinin bir parçası olan Mavi Marmara seferini “insan hakları, barış özgürlük söylemleriyle Batı’nın başkentlerinde pişirilmiş” bir tuzak, bir proje olarak görecek değiliz tabii ki.
İsrail de Mavi Marmara seferini kendisine yönelik “uluslararası bir komplo” olarak niteliyor. Türkiye’de kendisini güya anti-emperyalist ve anti-Siyonist mücadelenin biricik temsilcisi gören sol-sosyalist örgütler sadece Mavi Marmara seferini değil İslami direniş hareketlerinin yükselişini bile İsrail ve Batı’nın bir oyunu olarak tasvir ediyor. El Fetih’in (FKÖ) devrim yapmasını çok korkan İsrail, HAMAS’ın doğuşuna ebelik ederek süreci lehine çevirmiş filan fasarya. Öteden bu yana tekrar eden bu saçma sapan tezlere, açıkça kara-propaganda mahiyetindeki klişe söylemlere Serdar bey neden ortak olmak istedi acaba? Çünkü mesajlarını okuyunca ne sağlıklı bir özeleştiri gayreti görebiliyoruz ne de ufuk açıcı, katkı sağlayıcı bir tavsiye.