Filistin Davası Rezzan Hemşireyi Unutmayacak
Aydın Ünal, Yeni Şafak’taki köşesinde işgal güçlerince şehit edilen Filistinli hemşire Rezzan el-Neccar’ın şehadetini yazmış.
Aydın Ünal’ın Yeni Şafak’taki köşesinde yayınlanan konuyla alakalı bugünkü (04 Haziran 2018) yazısı şöyle:
Rezzan el Neccar
Rezzan el Neccar. 20 yaşındaydı. Sadece 20. Filistinli bir acil yardım görevlisiydi. Gazzelilerin başlattığı ve 10’uncu haftasına giren “Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü” adlı barışçıl protestolarda yaralıların yardımına koşuyordu. İsrail askerleri, eylemcilere ölümcül silahlarla karşılık veriyordu ve 10 haftalık gösterilerde 118 Filistinli şehit olmuş, yüzlercesi yaralanmıştı. Rezzan el Neccar, 20 yaşındaki dünyalar güzeli, hayat dolu, umut dolu hemşire gösteriler boyunca yaralılara gönüllü tıbbi destek sağlamıştı. Bir ay kadar önce kendisiyle yapılan röportajda, “Bu işi tamamen gönüllü yapıyorum. Allah için yapıyorum, insanlık için yapıyorum. Hayatımın sonuna kadar da insanlara yardım edeceğim ve bununla gurur duyuyorum” demişti…
1 Haziran Cuma günü, Han Yunus’taki gösterilerde yine görevi başındaydı Rezzan. Üzerinde beyaz önlüğü vardı. Acil yardım görevlisi olduğu, sağlıkçı olduğu çok net belliydi. Yaralı bir göstericinin yanına koşuyordu. İftara 1 saat, nişanlılığına 1 ay kala, sırtüstü düşüverdi Rezzan. Bir kurşunun göğsünden girdiğini belki de hiç fark etmedi. O bembeyaz önlüğü kızıla boyandı. Nişanlısı yıkıldı. Annesi yıkıldı. Kızıyla gurur duyan babası yıkıldı. Gazze’deki törenle defnettiler şehidi. Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü’nün 119. şehidi oldu Rezzan. Kayıtlara, istatistiklere 119. Şehit olarak geçti.
Görgü tanıkları, silahın 100 metreden ateşlendiğini söylüyorlar. Yani tetiği çeken alçağın, Rezzan’ın bir sağlıkçı olduğunu anlamaması, Rezzan’ın beyaz önlüğünü görmemesi mümkün değil. Aşağılık İsrail Ordusu’nun alçak bir keskin nişancısı tarafından, bile bile, tamamen keyfi bir şekilde katledildi Rezzan.
İsrail ordusunun bir sağlık görevlisini keyfice katletmesini elbette yine kimse umursamadı. Birleşmiş Milletler cılız bir bildiri yayınlamakla yetindi. Sivil toplum örgütleri hadiseyi görmediler. Batılı uluslararası medya kuruluşları, örneğin The New York Times, “Gazze’deki şiddet olaylarında bir hemşire öldü” gibi başlıklarla, yani alay edercesine verdiler haberi. Elbette İsrail bu olaydan sonra üzerinden en küçük bir baskı hissetmedi; “Bakacağız” deyip konuyu çoktan kapattı.
Rezzan Hemşire Gazze’de, büyük bir açık hava hapishanesinde dünyaya gelmişti. Yokluğun, yoksulluğun ve bombaların altında büyümüştü. Zor şartlara rağmen eğitim alabilmiş, hemşire olmuştu. Belli ki, eylemlerde görev alması kimilerince yadırganıyordu. Yine belli ki, babasına şikâyet edilmişti. Eleştirilere kulak asmamıştı. Babasının kendisiyle gurur duyduğunu ifade ediyordu. “Kadın eylemciler yaralanırsa kim yardım edecek?”, “Kadınlar erkeklerden çok daha güçlüdür” diyordu. İlk günden itibaren gösterilerin içinde yer almış, ilk günden itibaren vatanı için gönüllü çalışmıştı. Filistin mücadelesini en başından itibaren omuzlarında taşıyan yürekli Filistin kadınlarından biriydi Rezzan hemşire.
Rezzan hemşireden geriye birkaç fotoğraf, birkaç görüntü kaldı. Kırmızı başörtüsü, beyaz önlüğü, dirayetli bakışı, cesur duruşuyla Filistin davasında unutulmayacak bir yer edindi Rezzan hemşire.
Rezzan hemşireden geriye, bir de yaşanamamış bir hayat ve daha parmağa takılamamış bir nişan yüzüğü kaldı.
20 yaşındaydı Rezzan el Neccar… Görerek, bilerek, keyfice vurdular. 118 tane vurdular, kimseden ses çıkmadı, bir tane daha vurdular. Ramazan’da, bir Cuma günü, iftara 10 dakika, nişanlılığına 1 ay kala, 20 yaşındaki bir hemşire kızcağızı da şehit ettiler.
Rezzan Hemşire’nin mekanı Cennet olsun, ailesinin, Filistin’in, Filistin davasına gönül verenlerin başı sağ olsun. Rezzan hemşireyi, o gülümseyen, umut dolu, hayat dolu, direniş dolu suretini hiç unutmayacağız. Allah ondan razı olsun…
HABERE YORUM KAT