1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Fetva kaosu Gazze'nin acılarını derinleştiriyor
Fetva kaosu Gazze'nin acılarını derinleştiriyor

Fetva kaosu Gazze'nin acılarını derinleştiriyor

Fetva kaosunun sürmesi ve dini hükümlerin giderek siyasallaşması Gazzelileri daha fazla terk edilmişlik ve acıya katlanmak zorunda bırakıyor.

23 Nisan 2025 Çarşamba 20:30A+A-

Mahmoud Hassan’ın Middle East Monitor’de yayınlanan yazısını Barış Hoyraz, Haksöz Haber için tercüme etti.

 

İsrail'in Gazze Şeridi'nde 560 günü aşan ve 51.000'den fazla şehit ve 116.000'den fazla yaralıya neden olan savaşına rağmen, Arap ve İslam dünyasındaki dini otoriteler tarafından savaşın gidişatına ilişkin verilen çelişkili fetvalar hız kesmeden devam ediyor.

Hem karmaşık hem de kutuplaştırıcı olan bu tartışmaya önde gelen dini kurumlar, vaizler ve tanınmış dini şahsiyetler de dâhil olmuştur. Medya ve sosyal medya platformlarında geniş çaplı tartışmalara yol açmış, nihayetinde bölünmeyi daha da derinleştirmiş ve Gazzelilerin acılarını daha da arttırmıştır.

Bu “fetva seli” pek çok kişiyi şaşırttı - sayıları bakımından değil ama aralarındaki keskin çelişkiler, görüşlerin çeşitliliği ve Filistinlilerin direnme hakkı, meşru müdafaanın meşruiyeti ve 7 Ekim 2023 saldırısının etkinliğine ilişkin farklı yorumlar bakımından.

Barhami Fetvası

Belki de en tartışmalı ve provokatif fetva Mısırlı Selefi vaiz Yaser Barhami'den geldi ve savaşı tek taraflı olarak başlattıklarını ve diğer İslam ülkelerini dışlayarak sadece İran'a danıştıklarını iddia ederek Gazze halkını suçladı. Barhami, “Filistin direnişinin davaya hizmet etmediğini; bunun direniş olmadığını ve El Aksa için hiçbir şey yapmadığını - sadece ülkeyi mahvettiğini” savundu.

Barhami, Mısır'ın herhangi bir savaş niyetinden önce İsrail'e 1979 Camp David barış anlaşmasını resmen feshettiğini bildirmesi gerektiğini öne sürerek tartışmayı daha da alevlendirdi.

Mısırlı siyasi analist ve akademisyen Dr. Muhammed Abdül Hafız'a göre, Barhami'nin fetvasının zamanlaması -savaşın bir buçuk yılı aşkın bir süredir devam ettiği göz önüne alındığında- daha üst makamlardan gelebilecek olası bir baskıya dair şüpheleri arttırdı.

Mısır'ın müdahalesi

Mısır'ın Dar Al-Ifta'sı da tartışmaya dâhil oldu ve Uluslararası Müslüman Alimler Birliği (Dublin merkezli bir sivil toplum kuruluşu) tarafından yayınlanan ve “Filistin'deki işgale karşı silahlı cihadın her Müslüman'ın üzerine farz olduğunu” ilan eden ve “direnişe askeri, mali, siyasi ve hukuki destek sağlamayı dini bir görev” olarak gören fetvayı reddettiğini duyurdu.

Birliğin resmi internet sitesinde yayınlanan fetvada ayrıca “Siyonist düşmanla normalleşmenin yasaklanması, işgalci varlığa petrol ve gaz tedarikinin yasaklanması ve Arap devletlerinin işgalci güçle imzaladığı barış anlaşmalarının yeniden gözden geçirilmesi” çağrısında bulunuldu.

Birlik Temmuz 2004'te kurulmuş, ilk genel kurulunu Londra'da gerçekleştirmiş ve Dublin'de tescil edilmiştir. Birlik 42 üyeden oluşuyor ve şu anda Irak vatandaşı Şeyh Ali Muhyiddin el-Karadâğî tarafından yönetiliyor.

Mısır Başmüftüsü Nazir Ayyad bu ay yayınladığı resmi bir açıklamada söz konusu fetvayı “yeryüzünde kaos ve fesada yol açan pervasız bir maceracılık” olarak nitelendirdi ve “ülkenin siyasi, askeri ve ekonomik gerçeklerini göz önünde bulundurmadan cihat çağrısı yapmanın sorumsuzluk ve İslami ilkelere aykırı olduğunu” sözlerine ekledi.

Açıklamaya göre Ayyad, “Şeriatın temel ilkelerinden birinin, cihat çağrısı yapanların, başkalarını sonuçlarla yüzleşmeye terk ederken duyguları kışkırtmak yerine, kendilerinin ön saflarda yer alması gerektiğini” vurguladı.

İslam dünyasındaki dini otoriteler arasındaki sözlü atışmalar, bu anlaşmazlığı kendi lehine kullanmaya çalışan İsrail’e koz verdi. Eski İsrail İletişim Bakanı Ayoub Kara, Mısır'ın açıklamasını övdü ve özellikle Uluslararası Müslüman Alimler Birliği'ni eleştirdiği için “iyi ve mantıklı” olarak niteledi.

Kalıcı bölünme

Gazze'deki savaşa ilişkin dini söylemde süregelen bölünme, Arap rejimlerinin Filistin direnişine yönelik siyasi tutum ve politikalarından büyük ölçüde etkileniyor.

Suudi vaiz Mahir Bin Zafir El-Kahtani daha önce yaptığı bir açıklamada Hamas liderlerinin kahraman ya da şehit olduğunu reddetmiş ve Gazze'de dökülen kandan onları sorumlu tutmuştu.

Benzer şekilde Kuveytli din adamı Osman El-Hamis de Hamas'ı “yanlış bir partizan yol izleyen sapkın bir siyasi grup” olarak nitelendirdi.

Mısır'da Selefi Davet'in sözcüsü Mühendis Abdil Müne'im eş-Şehhât, Uluslararası Müslüman Alimler Birliği Mütevelli Heyeti üyesi Dr. Muhammed es-Sağîr'e Suriye'den geçerek Filistin'e ulaşması ve Yahudilere karşı cihat için bizzat savaşması çağrısında bulundu.

Gazze İslam Üniversitesi Şeriat ve Hukuk Fakültesi eski dekanı Dr. Salman Al-Daya, Kasım ayında El-Aksa Tufanı operasyonunu nadir ve doğrudan bir şekilde reddederek şunları söyledi: "Cihadın rükünleri, nedenleri veya koşulları yerine getirilmiyorsa, gereksiz can kaybını önlemek için bundan kaçınılmalıdır. Bu, siyasetçilerimizin kolaylıkla değerlendirebileceği bir husustur ve saldırıdan kaçınılması gerekirdi." Bu açıklama yaygın olarak Hamas'ın kamuoyu önünde eleştirilmesi olarak algılandı.

Buna karşılık Umman Baş Müftüsü Şeyh Ahmed Bin Hamad El-Halili, Filistinlilerin İsrail'e karşı direnişini yasaklayan fetvaları kınayarak “Siyonist Yahudilerin inananlara en büyük düşmanlığı yaptığını”, bunun da İslami kutsalları ihlal etmelerinden, Müslüman topraklarını işgal etmelerinden ve Müslüman erkek ve kadınlara saldırmalarından belli olduğunu hatırlattı.

Mısırlı hukukçu Dr. Muhammed Selim El-Ava “cihadın sadece silahlı mücadele ile sınırlı olmadığını; ister mali destek, ister dua, isterse de doğruluğu savunmak yoluyla olsun herkes için farz olduğunu” vurguladı. Hz. Muhammed'in (sav), sahih geleneklerle de teyit edildiği üzere, savaş planlarını gizlediğini kaydetti.

Resmi görüş

Gazze'deki savaşla ilgili fetvaların sebep olduğu kaos, direnişi destekleyenler ile karşı çıkanlar arasındaki derin uçurumdan kaynaklanıyor. Gazeteci Amer Al-Masri'ye göre ikinci grup resmi Arap pozisyonunu temsil ediyor ve devlet kurumları, resmi dini makamlar ve hükümete bağlı vaizler tarafından destekleniyor.

El Masri, Middle East Monitor'e direnişe karşı fetva veren din adamlarının başkanların, kralların ve prenslerin itaatkâr tutumlarını yansıttığını söyledi. Onları, argümanlarının kırılganlığına ve kanıtlarının zayıflığına rağmen Kuran ayetlerini ve peygamberin sözlerini yöneticilerin görüşleriyle uyumlu hale getirmek için çarpıtmakla suçladı.

Buna karşılık, İslami delillerle donanmış direniş taraftarları Gazze'deki büyük yıkıma işaret ederek asimetrik bir savaştan kaçınmanın gerekli olduğunu savunuyor. Bu görüşe göre Hamas, El Aksa Tufanı operasyonunun yankılarını yanlış hesapladı.

El-Ezher'den ismi açıklanmayan bir akademisyen Middle East Monitor'e yaptığı açıklamada Filistin'i ve Filistinlileri mümkün olan her yolla destekleme yükümlülüğünün tartışılmaz olduğunu söyledi. Resmi dini kurumlara siyasi fetvalar dayatmaya devam edilmemesi konusunda uyarıda bulunan alim, bunların sadece iktidardaki rejimlerin imajını cilalamaya, Filistin davasını desteklemedeki başarısızlıklarını maskelemeye, halkın duygularını yatıştırmaya ve direnişi bastırmaya yaradığını, nihayetinde İsrail ile normalleşmenin önünü açtığını söyledi.

Sonuçta, Arap ve İslam dünyasındaki alimler ve vaizler arasındaki bölünme, Gazze'de ikinci yılına giren savaşın iki önemli sonucunu ortaya çıkardı: fetva kaosunun sürmesi ve dini hükümlerin giderek siyasallaşması - Gazzelileri daha fazla terk edilmişlik ve acıya katlanmak zorunda bırakıyor.

HABERE YORUM KAT

2 Yorum
  • Muhammed Adıyaman / 24 Nisan 2025 11:20

    Kendi liderlerini tartışacakları yerde nelere fetva veriyorlar..bunlar zalimler.. Allah'ım içimizdeki ahmaklar yüzünden bizi cezalandırma.

    Yanıtla (0) (0)
  • Halis / 23 Nisan 2025 22:19

    Saray uleması öylesine haysiyet yoksunu ki fiili savaşa karşı çıkarken teslimiyetten başka yol göstermiyor, zerre mikta haysiyetleri olsa hiç değilse derlerdi ki fiilen savaşa gücümüz yetmez , o yüzden maslahata aykırı ama mesela ambargo uygulayabiliriz, İsrailin Gazzeye yaptığını yaparak abluka altına alabiliriz. Yağlı kemiklerden vazgeçemiyoruz deseler dürüstçe belki biraz saygı duyacağız.

    Yanıtla (0) (0)