“Fetö” Davalarını Etkileyecek Yargıtay Kararı
Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin “Fetö sanığına” verilen mahkûmiyet kararını bozmasının ardından gözler Yargıtay Başsavcılığı’na çevrildi. Savcılıktan itiraz gelmezse, kararın binlerce davayı etkileyeceği hesaplanıyor.
Yargılamalar sürerken, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin Isparta’da “Fetö’’ bağlantılı bir derneğe üye olan, sosyal medya hesaplarında takip ve beğenilerde bulunan, protesto eylemlerine katılan” sanık hakkındaki yerel mahkeme tarafından verilen mahkûmiyet kararını bozması, "Fetö” davalarının bundan sonraki seyrinin nasıl etkileneceği sorusunu gündeme getirdi.
Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin kararını DW Türkçe’ye değerlendirirken, “Karara Yargıtay Başsavcılığı’nın itiraz etme hakkı var. Sonrasında Yargıtay Ceza Genel Kurulu karar verir. Ceza Genel Kurulu'nun kararı bağlayıcı olur. Mevcut durumda 16. Ceza Dairesi’nin kararı emsal olur ancak bağlayıcılığı olmaz” diye konuştu. Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin bir davada verdiği karardan yola çıkarak genelleme yapmanın zor olduğu bir durum yaşandığını belirten Kanadoğlu, “Elbette ki Fetö davaları süreci etkilenecektir ama bu etki konusunda kesin bir hükme şimdiden varmak zordur” dedi.
Ancak Yargıtay Başsavcılığı’nın, Yargıtay 16. Dairesi’nin kararına itiraz edip, kararı Ceza Genel Kurulu'na götüreceğine ilişkin de kesin bir düzenleme yok. Terör davalarının deneyimli ismi avukat Turgut Kazan da bu duruma dikkat çekiyor.
Yargıtay ne yapacak?
Turgut Kazan DW Türkçe'ye “Başsavcılık, gerek görmezse kararı Ceza Genel Kurulu'na götürmez” derken, başka davalar için ‘emsal’ niteliğindeki Yargıtay 16. Ceza Dairesi kararının bundan sonraki süreç için ‘ihtiyatla’ değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor.
15 Temmuz sürecini hatırlatan Kazan, “Öyle bir dönem gördük ki siyasetten bürokrasiye, toplumun her kesiminden insanın kalpten bağlandığı bir örgüt ortaya çıktı. Birileri bu örgütün içindeydi, hizmetindeydi” derken, örgütle arasına mesafe koymaya çalışan çok sayıda insanın da baskı gördüğünün ortaya çıktığını anlatıyor. Kazan, “Siz eğer doğrudan örgüt bağı kuramazsanız, örgüte sempati duyan herkesi mahkum etmeye kalkarsanız bu işin altından kalkamazsınız. Örgüt içinde en aktif olanların siyasi görevlerini neden sürdürdüğünü ısrarla sorgulamamız bizi gerçeklere daha hızlı götürecektir” diyor.
Kazan, Yargıtay 16. Ceza Dairesi kararına başsavcılıktan itiraz gelmediği durumda, Yargıtay’ın bundan sonraki davalarda alacağı kararlara daha dikkatle bakmak gerektiğini söylüyor.
Eski Cumhuriyet Savcılarından Ömer Faruk Eminağaoğlu da, “Fetö ile ilgili içtihatlar başından beri herkesi tatmin edecek hukuki içerikten uzak. Yargıtay bu durumun farkında görünüyor. Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin bu çizgisinin devam edip etmeyeceğini de ancak başka dava sonuçları geldikçe göreceğiz” diyor.
Kimler "Fetö” olarak adlandırılacak?
Hukukçular, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin kararındaki ayrıntıların önümüzdeki süreçte oldukça tartışılacağına dikkat çekiyor. Öyle ki kararda, örgüt üyeliği ile örgüte sempati duyma konularının iyi ayırt edilmesi gerektiği belirtilirken, "Fetö”nün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıktığı ve toplumda da böyle algılandığı anlatılıyor.
Kararda, örgütün yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen gösterdiği, meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan almış gibi göründüğü söyleniyor.
Kararda, sanığın örgütün meşruiyet vitrini olarak kullandığı katlarla irtibatlı olduğunun anlaşıldığı ancak “örgütün nihai amacını bildiği, örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu yönünde herhangi bir delil bulunmadığı”na da dikkat çekiliyor.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, "Fetö” bağlantılı derneklere üyle olmanın, sosyal medya hesabında takip ve beğenilerde bulunmanın, protesto gösterilerine katılmaktan ibaret eylemlerin de, silahlı terör örgütü bağlantısının açık delili olamayacağına hükmediyor.
Hukukçular; Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin bu kararından bundan sonra en çok tutuklu Harbiyeli öğrencilerin, cezaevindeki bebekli annelerin ve bu mağduriyetleri dile getirdiği için tutuklanan insan hakları aktivistlerin etkilenebileceği görüşünde birleşiyor. Ancak doğrudan bir etki için Yargıtay’dan yeni kararlar çıkması gerektiğine de dikkat çekiliyor.
"Fetö” davalarının ağır bilançosu
15 Temmuz darbe girişimi sonrası hakkında "Fetö”den adli işlem yapılanların sayısı 500 bini geçmişti. Adalet Bakanlığı verilerine göre açılan "Fetö” davalarından halen yargılanan kişi sayısı 68 bin 606’yı buluyor. Adli kontrol şartıyla serbest bırakılanların sayısı 787’ye ulaştı. "Fetö” davalarından bin 206 sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. 1054 sanığa müebbet verilirken, 1404 sanığa 1 yıl 2 ay ile 20 yıl arasında değişen hapis cezası, 516 kişiye ceza verilmesine yer olmadığı kararı olmak üzere toplam 6 bin 789 kişi hakkında karar verildi. Yargılamalar sonrası toplam 2 bin 609 kişi beraat etti. Mahkûmiyet sayısı ise 3 bin 664’e ulaştı.
Deutsche Welle Türkçe
HABERE YORUM KAT