FB cumhuriyeti izah etsin: Tek kişi ile şike nasıl olur?
Sporda “şike” iddiaları sonrasında, gözaltıların üzerinden, neredeyse bir yıl geçti..
Cumhuriyet tarihinde ilk defa, bu kadar uzun süreli olarak, bir kulüp başkanı, “şike isnadı ile cezaevinde” tutuluyor.
Cezaevinde tutulma sırasında, isnat edilen suçların cezaları, skandal bir şekilde değiştirilerek, indirime tabi tutuldu.
Buna rağmen, yargılamayı sürdüren mahkeme, yine de Aziz Yıldırım’ı tahliye etmedi..
Niye anlatıyorum tüm bunları..
İsnadın ne kadar vahim olduğunu, mahkeme üzerinde bıraktığı ilk izlenimin de ne kadar ciddi olduğunu anlayabilmemiz için.
Bu; işin mahkeme yönü..
İşin bir de, disiplin yönü var.
Yani; kimsenin hapse girmesini gerektirmeyen, kimsenin özgürlüğünü kısıtlamayan disiplin yönü.
Hukukta temel ilkedir;
Her disiplin cezası, “Ceza Hukuku” anlamında bir müeyyide gerektirmez.
Amaaaa..
Ama; her “Ceza Hukuku” anlamında müeyyide, “Disiplin Hukuku” anlamında bir ceza gerektirir.
Mesela, sahada rakip takım oyuncusuna son adam olarak bir çelme takarsanız, kırmızı kartı görürsünüz. Ayrıca ileride oynanacak maçlar için de, “oynamama cezası” verilir..
Fakaaat.. Bu çelme sebebi ile, “Ceza Hukuku” anlamında konunun mutlaka mahkemeye intikal etmesi, hapis veya para cezası verilmesi gerekmez.. Mahkemeye gitseniz de, hakim ceza vermeyebilir..
Bir de tersini düşünelim..
Futbolcu, rakip takım oyuncusuna çelme taktı.. Düşen oyuncu sakatlandı. Gidip savcılığa şikâyet etti. Dava açıldı. Ceza hakimi, çelme takma ve yaralama eylemini kasti bir müessir fiil olarak gördü ve ceza verdi.
Böyle bir karara rağmen, PFDK, “Maç oynamama cezası verilmesine gerek yoktur” diyebilir mi?
Diyemez.
Ceza Hukuku’nda, “çok daha ağır unsurlar”ın varlığı halinde, ceza kararı verilir..
Disiplin Hukuku’nda ise; hafif yanlışlıklar bile, müeyyide uygulanmasını gerektirebilir..
O zaman, kuralı tekrar edelim:
“Her mahkeme cezası, disiplin cezasını gerektirir. Ama her disiplin cezası, mahkeme cezasını gerektirmez.”
Nokta..
Denilecek ki: “Durun bakalım.. Aziz Yıldırım daha mahkûm olmadı.. Nereden çıkartıyorsunuz müeyyideyi, nereden çıkartıyorsunuz cezayı?..”
Aziz Yıldırım için, “Sen sabıkalısın. Seni şu haktan mahrum ediyorum” gibi bir muameleye tabi tutsak.. Henüz sabıkalı olmadığı için, bu itiraz haklı olur.
Ama yaşananlar hakkında yorum yaparken; aptal gibi, olmayacak şeyleri söylemeye de gerek yok.
2+2’nin 4 ettiği kadar “kesin olan bir gerçek” var..
Mahkeme, Aziz Yıldırım’a mutlaka bir ceza verecek.
Aksi takdirde, bu kadar süreçte tahliye kararı verilmemesinin hiçbir makul gerekçesi olamaz.
Mutlaka ve mutlaka bir ceza verilecek.
O zaman, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’nun son aldığı kararın anlamı ne?
Hayır, hiç ayak oyunlarını gündeme getirmeyeceğim.
Dandikten gerekçelerle CAS davası açılmasını.. “Görürsünüz, nasıl kazanacağız” şeklinde tehditler savurulmasını...
Sonra durduk yerde, ne oldu ise; izahı hiç mümkün olmayan bir şekilde, açılan davanın geri alınmasını..
Arkasından da, “Aziz Yıldırım’a ceza vermeye gerek yok” kararı..
Kimsenin zekâsı ile dalga geçmeyin beyler.
Bunların hepsi, “al gülüm-ver gülüm pazarlığı”dır. Ve bu pazarlığa, mahkemelerin de çekilmesi oyunu oynanmaktadır.
Göreceğiz; mahkemeler, bu oyuna karşı ne tepki verecekler..
Ben, tek bir hususu hatırlatayım..
Aziz Yıldırım’ı aklayan PFDK kararında, İbrahim Akın isimli futbolcuya, “FB-İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçının sonucunu etkilemekten, eski FDT’nin 58/1. maddesi uyarınca 3 yıl müsabakalardan men cezası ile cezalandırılması” karar verilmiş!
Yani insanda birazcık akıl olur.
Bir futbolcu, karşı takım lehine maç sonucunu etkiliyorsa, mutlaka bir ikinci adamın daha bu işten ceza alması gerekmez mi?
Yoksa İbrahim Akın, kendi kendine gelin-güvey olan, olmayan avantayı cebine attığını sanan, saf enayi durumuna düşer..
Yapmayın, bir futbolcunun zekâsına bu kadar hakaret etmeyin..
Tabii bizimle de böyle dalga geçmeyin..
İnsanın ağrına gidiyor, doğrusu!
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT