Fas’ta gerçekleştirilen Libya görüşmeleri üzerine
6 Eylül Pazar günü Fas’ın başkenti Rabat’ın güneyindeki Buznika kentinde Libya’daki meşru hükümeti temsil eden bir heyetle Hafter’in sözde parlamentosu sayılan Tobruk Temsilciler Meclisi’nden bir heyet arasında görüşmeler başlatıldı.
Ahmet Varol, Yeni Akit gazetesindeki yazısında Fas’ta Libya görüşmeleri üzerine değerlendirmelerde bulundu:
Libya’da Trablus’taki mevcut hükümet aslında Halife Hafter örgütüyle Trablus’taki siyasi yapılanma arasında Fas’ın Suheyrat şehrinde 17 Aralık 2015 tarihinde imzalanan anlaşmaya göre şekillendirilmiştir. Bundan dolayı Trablus’taki hükümete Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ve meşru hükümet adı veriliyor. Yani mutabakatın bir tarafında Halife Hafter vardı.
Fakat fitneci hareketin lideri Hafter, arkasındaki dikta rejimlerinin de yönlendirmesiyle hareket ederek Suheyrat Anlaşması’na bağlı kalmadı. O yüzden bu anlaşma ülkeye barış, sükunet ve istikrar getiremedi. Hafter aslında anlaşma yoluyla birçok önemli avantaj elde etmiş olmasına rağmen siyasi iktidarı kimseyle paylaşmama, Libya’nın tamamında hakimiyeti ele geçirmek ve Mısır’dakine benzer bir dikta rejimini hakim kılmak için savaşma konusunda ısrarını sürdürdü.
Hafter, askeri darbe yoluyla ele geçiremediği Trablus’u gerilla savaşı yoluyla ele geçirmek için BAE, Mısır, Suudi Arabistan, Fransa ve Rusya başta olmak üzere muhtelif zulüm rejimlerinin verdiği destekle Afrika’dan topladığı milis güçlerle saldırılarını sürdürdü. Ancak Türkiye’nin Trablus’taki UMH’ye verdiği destek Hafter’in militanlarını zorladı ve fitne örgütü Trablus çevresindeki önemli stratejik noktalarını kaybetti. Bu tecrübe Hafter’in sırf dünyevi çıkar ve maaş hatırına savaştırılan gerilla güçleriyle karada direnmenin kolay olmayacağını, UMH’ye bağlı güçlerin ilerlemeye devam etmesi durumunda yeni önemli stratejik noktaları ele geçirmelerinin mümkün olabileceğini anlamasına vesile oldu.
UMH, askeri çatışmaların ülkedeki istikrarsızlık ve yıpranmanın devam etmesine neden olacağını düşündüğü için meselenin siyasi yönden çözülmesine olumlu yaklaştığını ortaya koydu. Uluslararası platformda da sorunun çözümü için siyasi görüşmelerin yeniden başlatılması yönünde çağrılar yapıldı.
Bunun neticesinde geçtiğimiz Pazar günü Fas’ın başkenti Rabat’ın güneyindeki Buznika kentinde Libya’daki meşru hükümeti temsil eden bir heyetle Hafter’in sözde parlamentosu sayılan Tobruk Temsilciler Meclisi’nden bir heyet arasında görüşmeler başlatıldı.
Görüşmelerin birinci turu 10 Eylül Perşembe akşamı tamamlandı ve ardından bir ortak açıklama yapıldı. Açıklamada görüşmelerde bazı önemli ilerlemeler kaydedildiği belirtilirken, görüşmelere Eylül ayı sonunda devam edilmesinin kararlaştırıldığı duyuruldu.
Görüşmelerle ilgili olarak daha önce yapılan açıklamalarda da, yolsuzlukla mücadele, birtakım resmi kurumlarda yetkilerin düzenlenmesi, kurumlardaki bölünmüşlüklere son verilmesi gibi muhtelif konularda yakınlaşma sağlandığı belirtilmişti.
Libya Devlet Yüksek Konseyi üyesi Muhammed Halife Necm ve Tobruk Temsilciler Meclisi’nin ve onu temsilen görüşmelere katılan heyetin üyesi Yusuf El-Akuri, Perşembe günü görüşmelerin tamamlanmasından sonra düzenledikleri basın toplantısında Buznika’da yapılan görüşmelerle olumlu gelişmeler kaydedildiğini ve bir barış anlaşması sağlanması için iyi neticeler elde edilmesi beklentisi içinde olduklarını dile getirdiler.
BM , Avrupa Birliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği başta olmak üzere muhtelif uluslararası kuruluşlar da Buznika’daki siyasi görüşmelere destek verdiklerini ve olumlu baktıklarını dile getirdiler.
Tabii silahların susturulup siyasi görüşmelerin başlatılması olumlu bir gelişme. Ancak şunu da ifade edelim ki bu durum fitne hareketinin lideri Hafter’in gerçekten barıştan ve anlaşmadan yana olduğunu göstermez. Onu masaya oturmaya ve görüşmeleri kabul etmeye zorlayan karşı karşıya kaldığı şartlardır. Ama arka planda yine askeri faaliyetlerini sürdürmektedir ve kendisinin geçmişte izlediği tutum da onun kabul edeceği anlaşmaya bağlı kalacağından emin olunamayacağını göstermektedir. Özellikle de Arap dünyasındaki dikta rejimlerinin, şartların değişmesi durumunda Hafter’i yeniden dolduruşa getirmeleri ve Libya’da iktidarı hiç kimseyle paylaşmayacak şekilde bir dikta rejimini hakim kılması için askeri seçeneğe itmeleri ihtimal dışında değildir.
HABERE YORUM KAT