Fas'ta bir İslami hareket: Adalet ve İhsan Cemiyeti
Abdusselam Yasin'in kuruculuğunu yaptığı ve Fas'ın en büyük hareketlerinden biri olan Adalet ve İhsan Cemaati ahlak ve maneviyat merkezli bir örgütlülüğü esas alıyor.
Mecra
Adalet ve İhsan Cemiyeti
Fas Kralı II. Hasan’a hitaben 1974 yılında yazılmış oldukça sert bir mektup, gözlerin bir anda bu mektubu yazan genç öğretmene çevrilmesine yol açmıştı. “Ya İslâm Ya Tufan” başlığını taşıyan mektupta Kral’ı İslâm’a dönmeye ve İslâm’la çelişen her şeyi terk etmeye davet eden kişi, 46 yaşındaki eğitimci Abdusselam Yasin’di. O zamana kadar ülke çapında tanınırlığı yoktu, sadece kendi küçük çevresinin ve talebelerinin bildiği bir isimdi.
17 Eylül 1928’de Fas’ın Marakeş kentinde dünyaya gelen Abdusselam Yasin, genç yaşında hıfzını tamamlamasının ardından, Fes şehrindeki ünlü Karaviyyin Medresesi’ne kaydoldu. Küçüklüğünde aldığı sağlam eğitim sebebiyle Karaviyyin’i bazı sınıflarını atlayarak bitiren Yasin, 19 yaşında yabancı dil öğrenmeye ve temel klâsikleri tamamen okumaya başladı. 20’li yaşlarında öğretmenlik ve müfettişlik sınavını verdi; üç yıl kadar bir Marakeş’teki bir okulda Arapça eğitmenliği yaptı, daha sonra müfettişliğe geçti.
40’lı yaşlarına yaklaştığında manevi anlamda kendini yetiştirme gayesiyle Fas’ın en büyük tasavvuf cemaati olan Budşîşiyye’ye intisap etti. Kadirilerin Mağrib kolunu teşkil eden Budşîşiyye’nin şeyhi Sidi Abbas Muhtar, 6 yıl boyunca Abdusselam Yasin’i yanından hiç ayırmadı. Bu süreçte okumalarını sürdüren Yasin, Şeyh Abbas’ın vefatından sonra tarikatın yeni varisi Şeyh Hamza ile yaşadığı ihtilaf sonucu tasavvuf yolundan ayrıldı. Kendi ifadesiyle “ilim ve cihadı” birlikte yürütebileceği bir yönteme meyletti.
- Tam bu dönemde kaleme aldığı Din ile Devlet Arasında İslâm (1972) ve İslam ve Gelecek (1973) adlı eserlerinde, fikriyatındaki dönüşüm de yakından izlenebilir.
Bu eserlerinin hemen ardından yazdığı ünlü mektubunda Yasin, Kral Hasan’ı kendisinden önceki salih yöneticilerin yoluna uymaya çağırıyor, örnek almak isterse de bizzat Halife Ömer bin Abdulaziz’e bakabileceğini söylüyordu. Mektup herhangi bir şiddet ifadesi veya hakaret içermemesine rağmen, Abdusselam Yasin, Kral’ın emriyle gözaltına alındı. Mahkemeye bile çıkarılmaksızın üç buçuk yıl hapiste tutuldu. Yasin’in mektubu ve ardından da hapse atılması, kendisine ülke çapında ün kazandırdı, insanlar eserlerini okumaya başladılar.
Hapiste geçirdiği dönem, Abdusselam Yasin’de bir dönüşüm süreci daha başlatmıştı. Artık Fas toplumuna dair yaptığı değerlendirmelerde “cahiliyye” ifadesini kullanmıyor, önerdiği sosyal dönüşüm planını “devrim” değil “diriliş” olarak ifade ediyordu. Yasin’in üslubu yumuşamış, hayalini kurduğu sosyal dönüşümün tabandan ve belli bir süreç dahilinde gerçekleşmesi gerektiğine ikna olmuştu. Bu sırada Fas’ta yüz binlerce takipçisi ve seveni vardı.
1981’de Abdusselam Yasin liderliğinde ilk resmi oluşum ilan edildi: Cemaat Ailesi. Herhangi bir siyasi hedefi bulunmayan cemaat, tamamen Kur’an ve Sünnet perspektifiyle hareket edecek, alenilik ve barışçıllık prensiplerini ön planda tutacak, sohbet ve ders halkaları yoluyla toplumda güzel ahlakın ve İslâmî şuurun yayılmasına çalışacaktı.
Cemaat Ailesi, 1983’te “Hayır Cemaati”ne, 1987’de ise “Adalet ve İhsan Cemaati”ne dönüştü.
Kendisinin herhangi bir siyasi yapılanma usulü olmasa da, Abdusselam Yasin’in ülke içinde güçlü bir muhalefet odağına dönüşmesi, Fas yönetimini birtakım tedbirler almaya itti. Bu çerçevede 1989’da başlayan ev hapsi ve mecburi ikamet cezası, ancak 2000 yılında sona erdirildi. Abdusselam Yasin, 2012’deki vefatına kadar dersler vermeyi ve sohbetlerini sürdürdü.
Adalet ve İhsan Cemaati, hâlen Fas’ta varlığını sürdüren en büyük dinî gruplardan biri. Resmen siyasete katılmasalar da, hareket içinde yetişen çok sayıda insan, siyasi arenada boy gösteriyor. Bugün iktidar ortağı durumundaki Adalet ve Kalkınma Partisi, cemaatin dinî fikirlerinin siyasi alana aktarılmış formu olarak da düşünülebilir. Ancak her iki hareket arasında organik bir bağ bulunmuyor. Adalet ve İhsan Hareketi’nin üye sayısının 200 bin civarında olduğu tahmin ediliyor.
Fas’taki devlet yapısı gereği, herhangi bir dinî grubun müstakil anlamda İslâmî bir alternatif olarak ortaya çıkması ve halk kesimleri tarafından desteklenmesi mümkün değil. Adalet ve İhsan Hareketi de, bir ahlak ve manevi temizlik yapılanması olarak, toplumun küçük bir kesimi tarafından takip ediliyor.
HABERE YORUM KAT