'Fark'ı görebiliyoruz
İşin dönüp dolaşıp bir zamanların ünlü deterjan reklamına dayandığı anlaşılıyor. Gazeteyi çıkartanlar "Açıklamada bir fark göremedik" diyor ısrarla...
Oysa gazeteyi eline alanlar "Farkı görüyoruz" fikrinde.
Peki kime mi güveneceğiz? Tabii ki tüketiciye...
AB-Türkiye karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk'ın (yeri gelmişken:adı medyada çokça geçen bu siyasetçinin adının nasıl telâffuz edileceğine dair bir "milli mutabakat" da gerekmiyor mu artık?) Amerikan-Türk Konseyi'nin Washington'da gerçekleştirilen 27. yıllık konferansı çerçevesinde düzenlenen toplantılardan birinde yaptığı konuşmanın Hürriyet gazetesi tarafından nasıl eğilip bükülerek bir habere dönüştürüldüğünü ve bu baş sayfa manşetinin ertesi gün nasıl bir yalanlama yediğini duymayan kalmadı herhalde.
Fakat söylediğim gibi, gazete ısrarlı mı ısrarlı; "Açıklamada bir fark göremedik" diyor hâlâ: "Lagendijk'in dün geçtiği açıklamadaki sözleriyle, gazetemizde çıkan cümleleri arasında bir fark olmadığı ortada. Anlaşılan Lagendijk, Hürriyet'e manşet olan sözleriyle ilgili Türkiye'den çok e-mail, mesaj ve telefon almış. Tahminimiz, haberin Joost Lagendijk'e yanlış aksettirilmiş olduğu yolunda."
Yani olup bitenin nedeni "yanlış çeviri" ya da "yanlış bilgilendirme" .
Peki Lagendijk Hürriyet'e hangi açıklamayı geçmiş? Şunu:
"Söz konusu haberde benim ya da Avrupa Birliği'nin, AKP'nin Türkiye'yi İran'a götürmek istediğinden korktuğu iddia ediliyor. Benim demek istediğim Türkiye'de bu korkuyu yaşayan insanlar olduğu ve AKP'nin de bunun asılsız olduğunu göstermesinin en iyi yolunun ülkeyi yeniden AB reformlarına yönlendirmesidir."
Gazete aklınca, sadece Lagendijk'ın değil, 16 Nisan tarihli sayısını eline alan okurlarının algısı üzerine de çeşitleme yapmak gayreti içinde...
Gazetenin "İran'ı değil AB'yi göster" şeklinde bir manşetin nasıl algılanacağını hesaplayamamak tecrübesinden mahrum olduğu söylenebilir mi? Peki Lagendijk'in ağzından şu alt başlık:
"AKP gizli gündemi olduğu korkularını dağıtarak Türkiye'de rahatlama yaratmalı. Ülkesini İran'a değil, AB'ye götürmek istediğini göstermeli." Haber metninde yer alan "...AKP'nin yine umutları boşa çıkardığını belirtti" şeklindeki ekstradan yorumlar da cabası.
Lagendijk, sözlerinin Hürriyet tarafından eğilip bükülerek haber yapılması karşısındaki tepkisini başka gazetelere konuşarak da belirtmiş. Star'a yaptığı açıklamada şöyle diyor mesela: "Gazete haberine göre söylediklerim, sanki ben kişisel olarak veya AB, AK Parti'ninTürkiye'yi İran yönüne götürmesinden korkuyormuşuz gibi yansıtılmış. Ben sadece Türkiye'de bu iddiada bulunan, böyle korkular taşıyan insanlar olduğuna işaret etmiştim. Ben bu insanların yanlış düşündüğüne inanıyorum..."
Neyse, daha fazla uzatmayalım; çünkü gazetenin ısrarının tersine "fark"ı fark etmememiz imkansız.
Şimdi de isterseniz -madem ki Hürriyet'in haberciliğinden söz ediyoruz- gözden geçirdiğimiz konu ile de rahatça ilişkilendirilebilecek bir "Hürriyet" yorumunu aktarmak istiyorum; biraz kafa dağıtmak, biraz eğlenmek de hakkımız değil mi?
Söz konusu yorum ile Taraf gazetesinin "Sivilay Abla" köşesinde karşılaştım. Çok güzel, mizahın hası cinsinden bir metin bu.
"Sivilay Abla", "Hürriyet'i okuyunca içim bir tuhaf oluyor. Neden böyle hissediyorum" diyerek kaleme sarılmış bir okurunu cevaplıyor:
"...Hürriyet'te sayfaların özenle kurulduğunu bilmelisin. Örneğin; Ana sayfada şöyle bir haber var diyelim: 'Tayip Erdoğan Kavaklıdere Camii'nde Cuma namazı kıldı. Cami çıkışı etrafına toplanan çocuklara oyuncak dağıttı.' Bu habere bakarken yine görüş sahana girecek şöyle bir habere rastlayabilirsin: 'Venezüela'da on beş çocuğu kaçırarak öldüren sapık yakalandı. Martin P. isimli zanlının çocukları oyuncakla kandırdığı öğrenildi.' Bu iki haber arasında bir bağlantı yok diyeceksin.Ama senin gözlerin bu haberleri bir bütün olarak görür...."
Gerçekten nefis bir şey bu...
Olmadığı söylenen "Fark"ı görüyorsunuz değil mi?
Yeni Şafak gazetesi
YAZIYA YORUM KAT