"Ey Şanlı Seherde Darağacına Gülümseyen Şehid" (ŞİİR)
Bugün Seyyid Kutub'un şehadetinin 48. yıldönümü. 48 yıl sonra onu idam eden zorbalar tarihin çöplüğüne atıldılar. O ise, eserleriyle hâlâ canlı ve yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor!
HAKSÖZ-HABER
Şehadetinin 48. yıldönümüde Seyyid Kutub'u rahmetle anıyoruz...
29 Ağustos 1966’da Mısır’da Cemal Abdunnasır döneminde idam edilen Seyyid Kutub’un şehadetinin 48. yılındayız. Dünya Müslümanlarına bıraktığı fikrî miras ile bir öncülük misyonu ifa eden Kutub’un söylemleri hâlâ tazeliğini koruyor. Bünyamin Doğruer'in 1995 yılında Haksöz Dergisi'nde yayınlanan şehid Seyyid Kutup için kaleme aldığı şiiri sizlerle paylaşıyoruz...
***
Yetmiyor Dilimiz / Bünyamin Doğruer
Haksöz Dergisi / Sayı 53 / Ağustos 1995
(Aziz Şehid Seyyid Kutub anısına)
Yirmi dokuz Ağustos bindokuzyüz altmışaltı
Yusuf’un tanıdığı zindandan Mısır’dan
Hücrelerin tek tek ışıkları söndü
Şehadet nakışlı kefeniyle
Ey şanlı seherde darağacına gülümseyen şehid
Dilinde zafer ayetleri, zalim Firavun Nasır mağlub
Ölümü ölümsüzlüğe mazlumluğu direnişe çeviren
Şimdi Rabbının katında rızıklar içinde Seyyid Kutub
Ceylanlarım boğazından vurulur her nedense
O zaman içimdeki denize kan ırmakları dökülür
Söz vermişim ölümün beyaz duvağını kadırmaya
Dağbaşlarına çıkarmaya
Harbi hapishanesinden yaralı kuşlar uçuyor
Kan damlıyor sehpalardan
Zindan duvarlarının nabzı atıyor duyuyorum
Yalın yürek şahlanırım o zaman
Vahye muhalif, inkarlara sığınılan coğrafyada
Ayaklar suskunluktan dokunmuş kilimlerde geziniyor
Sırtımızda işkence izleri yok
Çocuksu kaygularımızla
Ortasında otağ kurduk iğreti dünyanın
Yalnız kara bir habere ağlıyor olduk, yapmacık
Yas değil, korku bayrakları asılmış damlara
Bilinmeyen milyonlarca kafa dolaşıyor sokaklarda
Dünya baş üstünde Baş midelerde tutuklu
Günde kaç mevsim yaşıyorum bilmem
Doya doya susmaktan yoruldum
Karanlıkları bir güzel tutuşturmanın vaktidir
Konuşmanın haykırmanın adanmanın vuslatın
Ayaklanır içimizdeki acılar
Gün döner çatılmış silahları kavrar ellerimiz
Toplanır peygamber ordusu
Bir savaşçının gözlerinde
Aydınlık bir Bedir gecesi...
Yirmidokuz Ağustos bindokuzyüz altmışaltı
Harbi hapishanesinin meydanından
Uğultular saçarak geldi yanıbaşımda durdu zaman
Bir güvercin havalandı Bulutlar paramparça
Görmedin mi? Görmedin mi? Kayan yıldızları...
Yüreği şehadete sarılı şehitleri Görmedin mi?
Suçsuzu suçlu kılan hürriyet mahkemelerini
Başlarına geçireceğimiz günler
Gelmedi mi? Gelmedi mi? Gelmedi mi?
HABERE YORUM KAT