Evren ve şürekâsı yargılanabilir..
Evren yargılanabilir mi tartışması yapılıyor.. Evet yargılanabilir..
Bugünki “yargılanamaz” argümanı, %53’le evet çıksaydı, yapacakları bir polemik konusuydu..
“Kılıçdaroğlu’na oy kullandırtmadılar” yaygarası da öyle.. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan da oldular.. Şimdi %43’ü paylaşmaya çalışıyorlar.. Aslında CHP ve MHP’nin paylaşması gereken oy %35.. Geri kalanı, DSP, İP, DP ve diğerleri.. Aza koysan dolmuyor, çoğa koysan almıyor.. Bu CHP’nin oyu ise, MHP nerede, MHP’nin oyu ise, CHP’nin oyu nerede.. Zaferi paylaşmak için çıktıkları yolda, şimdi yenilgiyi paylaşamıyorlar..
Bugün 12 Eylül için açılan davalar gibi, yağmur sağanağı gibi, her seçim bölgesinde dava açacaklardı.. “%53’e fikslendi” lafı onun için atıldı ortaya. Hatta bunun için bilişimcilerden bilgi istenip dosya bile hazırladılar..
Ama sonuç onları “şok” etti. Karar vericiler, ne yapacaklarını şaşırıp planı geri çekmeyince, operasyon görevlileri ekranlara çıkıp konuşmaya başladılar.. “Erdoğan yalan makinesine bağlandı” filan gibi laflar ediyorlar.. Kimin “yalan makinesi”ne bağlandığını, biraz sabırlı olurlarsa görecekler.
Beklesinler, olacakları görecekler.. Daha değişikliğe ilişkin yasalar çıkacak. Yeni değişiklikler gelecek gündeme. Eksiklik varsa orada da düzeltilir..
MHP’lilerin derdi başka, 12 Eylülcüler yargılanır diye koyacaklar taslağa, sonra da o cümle Anayasa Mahkemesi tarafından metinden çıkarılıp iptal edilecek ve böylece, bir daha da öyle bir düzenleme yapılamayacağı gibi, bu konuda bir içtihad da yapılamayacaktı.
Çakma MHP’li, Bölükbaşı bu komplonun psikolojik harp uzmanı gibi çıkmış meydana konuşuyor şimdi. Şecaat arz edeyim derken komplosunu söylüyor aslında.. İşi laf kalabalığına getirip, MHP’nin ağır yenilgisini gözlerden saklamaya çalışıyor..
Eminağaoğlu, 5N1K’da, “akil adam” rolünden çok, “Kanun teknisyeni” gibi, çıkmış akıl veriyor. “Darbe suç, darbeciler yargılanabilir AMA” diyor. Tıpkı “12 Eylül Anayasası” gibi konuşuyor. Aynı dili kullanıyor..
Önce şunu bir görelim.. Darbe bir insanlık suçudur..
Olaya bir de şu açıdan bakalım: İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı ve ülke sınırı yoktur..
Bu dava Arjantin’de ya da Brezilya’da, İspanya’da, hatta Türkiye’de yaşayan bir Türk tarafında açılabilir.. Dosya yazışmalar yoluyla tekemmül ettirilerek bekletilir.. Herhangi bir şekilde o kişi o ülkeye girdiğinde tutuklanarak, davaya kaldığı yerden devam edilir.. O kişi ile ilgili o ülke üzerinden gerçekleştirilecek her türlü işleme tedbir konulabilir.. Eğer somut bilgi, belge, tanık dinletilebilirse, o kişi o ülkeden istenebilir..
Yahudilerin Nazi Avı gibi bir şey bu..
Herhangi bir NATO ülkesinde bu dava açılabilir, çünki NATO ülkelerinin bu dava ile ilgili illiyet bağı vardır.. Amerika, İngiltere, Almanya, İtalya.. Herhangi bir NATO ülkesi olabilir..
Gelsinler, Türk mahkemeleri önünde hesap versinler. İnatlaşmasınlar. Sonra bu işin sonucu kendileri için daha kötü ve ağır olur..
Bu dava bizim mahkemelerimizde görülebilir.. Çünki darbe bir derin devlet operasyonudur. Sözkonusu silahlı çetenin hukuk düzeni ve işbirlikçi kadroları, örgüt ve etkileri, kadrolarının devamı hâlâ iş başındadır. Dolayısı ile henüz zamanaşımı süresi başlamamıştır bile.
Değişen anayasa maddesi sebebi ile süre kesimi sözkonusudur. Bu milletvekillerinin milletvekillikleri ile ilgili süre kesimi gibi bir durumdur.. Bu Anayasa maddesinin hâlâ hukuk sistemi içinde mer’i oluyor olması bile süre kesimi için yeter sebebtir. Savcıların şikayet ve ihbar beklemeden re’sen bu davayı açmaları gerekir..
Eminağaoğlu yanılıyor. Yanılmıyor, arkadaşlarını kurtarmaya çalışıyor. CHP ve MHP’liler avukatlığına soyundukları militarist çeteleri korumak için üzerine düşen her şeyi yapmak isteyeceklerdir.
Misal olarak, bundan 8-10 sene önce, bir askeri şahıs ya da istihbaratçı, MGK üzerinden hükümeti bir karar almaya zorlayıp ardından Çankaya’ya çıkıp, Demirel’e hukuk dışı bir belge imzalatsa, ya da aynı şahıs, Anayasa Mahkemesi’nin asker üyesi ve diğer bazı üyeleri ziyaret edip, karar sürecine müdahale etmiş olsa, çıkan kararname ve mahkeme kararları Resmi Gazete’de yayınlanıp yürürlüğe girse, bugün kozmik odadaki ıslak imzalı bir belgede bu konunun derin bir operasyon olduğu ortaya çıksa, ne olacak o zaman. Bu olay subuta erdikten sonra, süresi içinde dava açılmadı, zamanaşımı filan mı diyeceğiz.. Derhal o kararın geri çekilmesi ve sorumluların yargılanması gerekmez mi? Geçmişte bu karara dayalı uygulamalardan geri dönüşü mümkün olmayanlar aynen kalır, ama geri dönüşü, tazmini mümkün olanlar yerine getirilir.. Bunun hukuki, ahlaki, siyasi, toplumsal bir anlamı ve değeri vardır..
Şimdi Lockhead dosyasını da yeniden masaya getirebiliriz, F-16’yı da. Şahinkaya’nın servetini de.. Bu iş sadece burada kalmamalı elbette.. Çevik Bir, Karadayı, o post modern darbenin sorumlularına da davetiye gönderilmeli. Koman da gelip şu JİTEM’in hesabını vermeli. Daha onlarca kişi. Erkaya gıyabında yargılanmalı.. Batı Çalışma Grubu’nun derin faaliyetleri ve ilişkileri deşifre edilmeli. İşin İsrail boyutu, ABD boyutu, Yunanistan boyutu..
Bu iş sadece Türkiye’de başlayıp bitmiyor.. İsrail, Yunanistan, Bulgaristan, Almanya, İtalya, ABD, İngiltere..
Evren “intihar ederim” filan diye milleti acındırmak, meydan okumak yerine çıkıp özür dilemeli.. Yoksa işkence gören insanlar ona intihar etmesi için kargolarla urgan gönderirler..
Yargıdan kurtulsanız, halktan saklansanız, vicdanınızdan nasıl kurtulacaksınız? Vicdanınızı uyuştursanız, din günündeki ilahi adaletten nasıl kurtulacaksınız!
Kaçacak yeriniz yok. Teslim olun! Unutmayın, bundan sonra söyleyeceğiniz her söz, aleyhinize delil olarak kullanılabilir..
Yargı aynı zamanda aklanma yeridir.. Gerçeği söyleyin, özür dileyin ve insanların vicdanlarında hâlâ sizin için sığınacak bir yer bulunabilir.. Yoksa “Halk Mahkemeleri” kurulur kahvehanelerde, STK lokallerinde, internette.. Evlerde “Vicdan mahkemeleri” kurulur, beyinlerde ve yüreklerde mahkûm edilirler.. 12 Eylül ve 28 Şubat darbecilerine duyulan öfke, çekilen acılar kadar büyük! Bu adamlar, halk cellatları, halkın ödediği vergilerle besleniyorlar hâlâ! Aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine iktidar ve servet ürettiler kendilerine yıllarca!
Bugünki darbeciler, dünküleri özür dilemeye ikna edemezlerse, onlara duyulan öfkenin faturası bugünkilere çıkarılabilir..
Ha bu sonuç, post modern darbecilere, darbe heveslilerine, militarist cunta meraklılarına, çetelere, çağdaş laik, ulusalcı darbecilere, “halaskar zabitan”a ders olsun.
Selâm ve dua ile..
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT