Evlerimiz teknoloji çöplüğüne dönüşmeden…
“Evlerimizde salgının bitmesini beklerken hem zamanı israf etmişiz hem de kendimizi… Evlerimiz teknoloji çöplüğü oldu… Hem bedenimize hem ruhumuza gereksiz, lüzumsuz, faydasız şeyler yüklediğimiz için hantallaşıyoruz.”
Gereksiz yüklerimizin arasında kayboluyoruz
Yaşar Süngü / Yeni Şafak
Pandemi dönemindae pazardan, marketlerden aldığımız yiyeceklerin yüzde 17’sini çöpe atmışız. Aynı dönemde kilo alanların oranı da yüzde 60.
Salgınla eve hapsolunca TV bağımlılığımız da kronikleşmiş.
Dizi izleme oranları artarken çekyatta kuruyemiş tüketimi de tavan yapmış.
Yani evlerimizde salgının bitmesini beklerken hem zamanı israf etmişiz hem de kendimizi.
“Sürekli tüketin diyen bir reklam kampanyası var. 80’li yıllardan itibaren tasarruf yapmayı bıraktık. Azla yetinmeyi,azla mutlu olmayı unuttuk. Her şeyi tüketiyoruz hiçbir şeyden mutlu olmuyoruz” diyor Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu.
**
Marketlerde kasanın etrafına yığılan şekerleme ve çikolataların en ucuzu 2 lira.
Pazarda 1 kilo patates fiyatına aldığımız, gözükmeyen gereksiz harcamalar hem sağlığımızı bozuyor hem bütçemizi.
Ambalajlı ürünler hem pahalı hem de çok sağlıklı değil.
Meyve sebze gibi mevsim ürünleri ise hem ucuz hem de sağlıklı.
Her türlü sebze ve meyveyi mevsiminde uygun fiyata bulmak ve tüketmek açısından çok şanslı bir ülkede yaşıyoruz.
**
Madem zamanımızın büyük kısmını evlerde geçirmek zorundayız o zaman Sadi hocaya kulak verelim ve evde yapılacak küçük çözümlerle tasarruf etmenin yollarını tekrar hatırlayalım;
-Ay başında ailecek o ayki gelirinizi, giderinizi, öncelikli harcamalarınızı, keyfi harcamalarınızı yazın ve ay sonunda bu sonuçları tartışın.
-Yazılı bütçeyi yapmazsanız, ayın sonunda gelir gider dağılımı dengesizleşir, kredi kartlarınız şişer.
-Taksitli alışveriş yaptığınızda o rakam size az görünebilir ama onun ödemeniz gereken borç olduğunu unutmayın.
-Yakın gelecekte ihtiyacınız olmayan şeyleri almayın. Çünkü gelirlerimiz düşük, aldığımız hizmetler pahalıdır.
-Gelirlerinizi arttırmaya çalışın, arttıramıyorsanız harcamalarınızı kısın.
-Çoğu insanın üç beş yıl alışveriş yapmasa da yetecek kıyafeti vardır. Fazlalıkları satın ya da işine yarayacak birine verin.
-”Çok sıkıldım alışverişe çıkacağım” diye bir cümle kurmayın. Alışveriş yaparak mutlu olamazsınız.
-Yemek yiyeceğiniz restoranı iyi seçin. Fiyatları size uygun mu, o parayı vermeye değeceğini düşünüyor musunuz, bunları inceleyin.
-Dayanıklı tüketim malzemelerini, temizlik malzemelerini, kuru baklagili vs. bütçenize göre uygun fiyata bulduğunuzda fazla alın.
-Evdeki aletleri kullanım kılavuzlarına uygun kullanın. Aletleri verimli çalıştırmadığımız için, 10 yıl kullanmamız gereken bir şeyi beş yılda atıyoruz.
-Haftalık yemek listesi yaparsanız, evdekileri tüketmeyi becerirsiniz. Tencere dolusu yemek yapma dönemi geçti. Yiyeceğiniz kadar pişirin.
-Evden çıkarken lambayı söndürün, aletleri fişte takılı bırakmayın, kışın evde tişörtle oturmayın. Bu küçük şeyler size aylık, yıllık büyük tasarruflar sağlar.
-İş hayatında tempolu çalışan bir kadın eve yardımcı alıyor ve ne yazık ki maaşının büyük bir kısmını o yardımcıya veriyor.
Evinize gelen kadınlar, sizin evinizin keyfini sizden daha iyi çıkarıyor.
Siz bunlara para yetiştirmek için koşturuyorsunuz. Kadın ve erkek, iş bölümü yaparsa yardımcı kadına minimum ihtiyaç olur.
-Bir çocuğu olan bir aileye iki oda bir salon ev yeter. Sitelerde dört odalı evlerde oturmanın bir anlamı yok. Onun aidatı, faturaları, masrafının yükü altında eziliyoruz. Memnun olmadığımız işlerde mutsuz çalışıyoruz. Oysa küçülürsek, daha mutlu oluruz.
-Hiçbir özelliğine hâkim olmadığı telefonlarla geziyor insanlar. Ve bu telefonlara maaşlarının yarısını veriyorlar. Evlerimiz teknoloji çöplüğü oldu. Bu savurganlıktan vazgeçmeliyiz.
**
Hem bedenimize hem ruhumuza gereksiz, lüzumsuz, faydasız şeyler yüklediğimiz için hantallaşıyoruz.
Önceliklerimiz, gereksiz eşya, boş fikir ve kaygıların arasında kayboluyor.
Gereksiz tüketimi, anlamsız endişeleri, bizi tembelleştiren hayallerden ibaret olan yüklerimizi hafifletirsek şikayetlerimiz azalacak, maddi ve ruhsal doyumumuz artacaktır.
“Çok sıkılıyor, her şeyi sorun ediyorum ve altından kalkamıyorum artık bu hayatın yüklerinden” diyen gence ne demişti ihtiyar; “Yüklerini bırakırsan rahatlarsın genç adam, bu geminin bir sahibi var, ona güven.”
“Hangi yüklerimi bırakayım” dedi genç.
“Endişelerini, arzularını ve hırslarını” dedi ihtiyar.
HABERE YORUM KAT