Etiyopya'dan ayrılırken; gözlerim, yardım isteyen minnacık çocuklara takılı kaldı
Ethiopia başkenti Addis-Ababa'daki bir haftalık programım bugün son buluyor ve 21 Mart Cuma sabahı güneş doğmadan İstanbul'a ulaşmış olacağız inşaallah..
(Peşinen belirtmeliyim ki, bu yolculuk esnasında, yazılarımda bir takım teknik arızalar olmasının, elde olmayan yolculuk kazâlarından olarak değerlendirilmesi rica olunur.)
*
Bu yazıda, kısa kısa da olsa bir takım değerlendirmeler yapmaya çalışacağım.. (Elbette, nüfusu 125 milyonu aşkın bir ülke ve 8-10 milyonluk başkentinde 5-6 gün kalmakla ahkâm kesmeye kalkışmak, herhalde hadbilmezlik olur. Maksadım, okuyucularla paylaşılmasında fayda gördüğüm hususları aktarmak..)
*
Önce belirtelim Etiyopya'nın ihracatı , yıllık 2 milyar doları aşan ünlü kahvesine ve mango, muz, ananas ve sair tropikal iklim meyvalarına dayanıyor.. Bir de dünyada benzeri olmayan, bembeyaz ve çok farklı bir lezzeti olan 'beyaz bal'.. Altın madenleri var, ama, aktif şekilde işletilemiyormuş..
Ekonomik hayat büyük çapta Çin'in elinde.. Her tarafta Çin.. Elektrikli otomobilleri de sıklıkla göze çarpıyor.. İngilizce olarak yayınlanan Daily Chine (Çin Günlüğü) isimli gazetenin parasız olarak dağıtıldığını, marketlerde, otel lobilerinde, 'café'lerde, her yerde görmeniz mümkün..
Sonra Japonya geliyor ve Japon arabaları da durumu izah için başka söze gerek bırakmıyor..
Türkiye ise henüz istediği noktada değil.. Ama, Erdoğan'ın iktidara geldiği , 2002 sonundaki durum ve rakamlara bakılacak olursa, bu ülkeyle ticaret hacmi 10 misli artmış, 2024 rakamlarına göre henüz 600 milyon dolar civarında.. Ama, 125-130 milyonluk bir nüfusa sahib bir hayli düşük..
Bu durumun yeterli olmadığını Türkiye de biliyor..
Bu alanda, Erdoğan Türkiyesi'nce yapılan çalışmalar görülmeye değer.. 22 sene öncelerde bütün Afrika ülkelerinde TC elçilikleri 15'i bulmazken bugün 40'ı buluyor.. Ve elbette, bu elçiliklerin birlikte çalıştığı TİKA (Türkiye İktisadî Kalkınma Ajansı), Maarif Vakfı, Yûnus Emre Enstitüsü gibi resmî kuruluşlar ve ayrıca yığınla özel hayır kurumları, STK'lar (Sivil Toplum Kuruluşları) da insanî yardımlaşma çabalarında üzerlerine düşeni yapmaya çalışıyorlar.
*
Bu arada, Somali ile Etiyopya arasındaki gerilimin bir askerî savaşa dönüşmemesi için, tarafları barışçı çözümlere yöneltmek niyetiyle iki ülkenin liderlerini 3 ay kadar öncelerde, Ankara'ya davet edip aralarındaki gerilimin giderilmesi için onları barıştırması, Başkan Erdoğan'a beslenen muhabbeti daha bir artırmış.. Müslüman muhitlerde olduğumuzu, bir de Türkiye'den geldiğimizi öğrendiklerinde, insanların kucaklamak istercesine bize sevgiyle yaklaşmaları ve 'Tayyib.. Tayyib..' diye muhabbetlerini ve dualarını dile getirmeleri, başka Müslüman coğrafyalarındaki insanların, 30 yıl öncelerde, bize, başka siyasî liderleri değil de sadece, 'Erbakan'ı sormalarını ve ona muhabbetlerini ve dualarını, 'Erbakan.. Erbakan..' diyerek dile getirişlerini hatırlatıyordu.
*
Bu vesileyle Etiyopya'nın sadece Somali değil, diğer komşularıyla olan ihtilaflara da Başkan Erdoğan'ın el atması gerekiyor; çünkü böyle bir beklenti ümidi meydana gelmiş bulunuyor..
*
Etiyopya'ya aid Tigray bölgesinde yıllardır süren sürtüşmeler, hattâ 2-3 yıl öncelerde 100 bine yakın insan kaybına, yüzbinlercesinin de sakat kalmasına yol açan kanlı bir iç-savaşa dönüşen Tigray Meselesi'nin tekrar patlak vermemesi için çalışmalar yaptırmak da Başkan Tayyib Bey'den bekleniyor..
Doğrusu, o itibar ve beslenen ümid beklentisi ona yakışıyor da..
Bu arada ekleyelim, hele de o iç-savaş sonrasında geride kalan yüzbinlerce sakat insanın hayatlarını devam ettirebilmeleri için TİKA'nın Addis-Ababa yakınlarında bir 'tekerlekli sandalye ve tıbbî yardım malzemeleri' için seri üretim yapan bir atölye açtığını,Etiyopya'daKİ TİKA Başkanı Enver Resuloğulları bey, -TİKA'nın çalışmaları çerçevesinde- dün akşam etraflıca anlattı; yaptıkları işin heyecanını duyan bir hizmet eri olarak..
*
Bir diğer problemli konu da, Etiyopya ile Mısır arasında.. Mısır'ın hayat kaynağı olan Nil Nehrinin asıl büyük kolları Etiyopya'dan yeryüzüne çıkıyor..
Etiyopya'nın Nil üzerine yaptırdığı dev 'Rönesans Barajı' neredeyse tamamlanmak üzere.. Ama, bu da, Mısır'a ulaşacak olan su mikdarının azalması demek oluyor..
Hatırlayalım, Amerikan Başkanı Trump, 2020'de, o zamanki Başkanlığı bitmek üzereyken, bir fitne daha çıkarmak için, Mısır'ın, 'Kendisi için hayatî bir tehlike oluşturacağı gerekçesiyle Etiyopya'daki büyük barajı patlatabileceği'ni, bir nevi teşvik edercesine açıklamıştı; şeytanca bir yaklaşımla..
*Bütün bu notlardan sonra..
**
Biraz da, Dr. Eyyub Kahveci bey'in 'Türkiye Organ Nakli Vakfı'nın buradaki çalışmalarına değinmeliyim.. (Bu vakfın çalışmalarından, son 6-7 yıldır haberdardım ve birçok ülkeyle organ nakli konusunda bilgi alış-verişi ve ihtiyaç duyan ülkelerin hükûmetleriyle işbirliği yaparak, uygulamalı eğitim programları düzenlediklerini biliyordum.
Bu son uygulamalı eğitim, bilgi ve tecrübe teâtisi programı çerçevesinde 'nefrektomi' (böbrek ameliyatı ve nakli) söz konusuydu ve burada her birisini, bilgi, tecrübe ve tevazularıyla tanımaktan memnun olduğum, yüksek insanî hedefler için fedakârlıkları göze alan bir ekipte, İstanbul- Başakşehir'deki Çam-Sakura Şehir Hastahanesi'nin,
*'Böbrek Nakil Merkezi Direktörü' Op. Dr. İlyas Kudaş,
*Genel Cerrahî Klinik Şefi, Karaciğer ve Böbrek Nakli Cerrahı, Prof. Dr. Erdem Kınacı,
*Karaciğer ve Böbrek Nakli Cerrahı, Prof. Dr. Birkan Bozkurt,
*Nefroloji (böbrek hastalıkları) uzmanı Doç. Dr. Gülay Yılmaz ve Hemşire Mücellâ Çincin'den oluşan bu tababet fedaîleri, şu son birkaç gün içinde de, gerçekten büyük işler başardılar..
Ve bu gibi uluslararası boyutlardaki yüksek insanî hizmetleri organize eden isim.. (Yeri gelmişken belirtmekte bir beis yok, merhûm Turgut Özal döneminin en parlak Bakan'larından olup, bir trafik kazasında vefat eden merhûm Adnan Kahveci'yle aynı aileden) Dr. Eyyub Kahveci ve onun yardımcı ekibinin herbirisi bu hayırlı hizmetin bir kenarından tutmaları hasebiyle her türlü takdirin üstündeler. Kezâ, üniversiteyi Antep'de okuyan ve Addis-Ababa'da, hem 'TİKA' ile işbirliği yapan, hem de 'yapay zekâ' konusunda çalışmaları olan Etiyopya'lı kardeşimiz Moges'in bütün bu günler boyunca heyetimizin tercümanlığını, kılavuzluğunu yapması ve günlük hayatta, boş zamanlarda -halk diliyle- başkent Adisi'yi bilen birisi olarak gezdirmekteki samimî hizmetleri dolayısıyla, o da teşekkürü hak ediyor..
*
Bu arada, dün ikindi vakti, Türkiye'nin Etiyopya Büyükelçisi Berk Baran beyle, elçilik binasında, heyet olarak yaptığımız halkların hizmetine koşmak açısından, bütün bu gibi, emperyalist oyunların pençesine düşmüş coğrafyalarda büyük hizmetlerin hepimizi beklediğine dair, 2 saate yakın sıcak sohbetler oldu.
*
Bu konudaki son cümleleri bağlarken, şunu da tekrarlıyayım ki..
'Yanık tenliler diyarı' demek olan Ethiopia'da ayrılırken, Hz. Peygamber (S)'in övgüsüne mazhar olmuş ve ilk Müslüman muhacirlerine kucak açmış olan Necâşî'yi bir daha rahmetle anarken, onun kabrini de ziyaret etmek isterdim ama, 900 km. uzaktaki Mekele'de olduğunu söylediklerinde gidemedim. Necâşî'nin türbesi de, Tigray'daki iç-savaş sırasında top mermilerine hedef olmuş, ama, TİKA'nın sorumlusu Enver Bey, o türbenin TİKA tarafından eski şekline uygun şekilde restore edildiğini belirtti..
*
STAR
YAZIYA YORUM KAT