Esed mi Daha Şedid, IŞİD mi?
İnsanlardan Öylesi Var ki
Son zamanlarda Türkiye'de ve dünyada kendilerini İslamcı olarak nitelendiren bazı kişi ve grupların gerçekleştirdikleri, bir kısmı düpedüz ihanet anlamına gelen cürümleri gördükçe, her defasında 2.Bakara Suresi 204'ten 206'ya kadar olan ayetler geliyor aklıma.
Ayetlerde, Allah adına yeryüzünde ıslah iddiasında bulunan bazı insanların, ellerine imkan geçince nasıl ekini ve nesli helak ederek yeryüzünde ıslah etmek - düzeltmek bir yana fesat – bozgunculuk çıkardıkları; yaptıkları konusunda Allah'ın azabından sakınmaları gerektiği hatırlatılarak uyarılınca da, kendilerini müstağni görerek uyarılara kulak asmadıkları anlatılıyor, öz olarak.
Ayetlerin muhtevasından kafirleri kast etmediği çok açık. Münafıklar kast ettiği söylenebilirse de, daha ziyade kendilerini halis mü'min zanneden kalpleri marazlı tipleri kast etmesi daha uygun. Çünkü yeryüzünde Allah adına ıslah iddia ve çabası münafıklardan ziyade, kendilerini halis mü'min zanneden kalpleri hastalıklı (kibir, enaniyet vd) tiplere daha uygun.
Neo Hariciler
Yukarıda zikrettiğim ayetlerin, bence ilk toplumsal muhatabı olan Haricilerle ilgili bazı bilgileri okuduğumda inanmak gelmezdi içimden. Öyle ya, Allah'ın hükümleri için her şeylerini feda eden, namaza verdikleri önem yüzünden alınları keçe gibi olan insanlar, nasıl işleyebilirlerdi bu cürümleri.
Hariciler kendileri gibi inanmayan ve biat etmeyen Müslümanları, işkence dahil her türlü metotla öldürürken, Yahudi ve Hristiyanlara ehli kitap diye dokunmuyorlardı, okuduğum kaynaklara göre.
O günlerde pek inanmak istemediğim bu bilgilere, bu günlerde Suriye'de IŞİD denen bir İslamcı yapının yaptıklarını okuyup duyduktan sonra inanmaya başladım.
Esed güçleriyle pek karşı karşıya gelmeyen bu yapı mensuplarının, kendileri gibi düşünmek bir yana, aynı düşünce de olsa bile, kendilerine biat edip katılmayan mücahitleri, işkence ve boğazlarını kesmek suretiyle öldürmeye varacak şekilde sınır tanımadan pervasızca katlettikleri, artık çok açık bir vakıa olarak karşımızda maalesef.
Rahman Olan Allah'ın, Merhametsiz İslamcı Kulları
Kur'an'a göre Mekke müşrikleri, varlığını ve sınırsız kudretini kabul ettikleri Yüce Allah hakkında Rahman denilmesini kabullenemiyorlar. Muhtemelen, Allah'ı Rahman olarak kabul etmenin, kendileri lehine olan haksızlık ve adaletsizliklere set çekip; zayıf ve mazlumları ezmek ve sömürmek bir yana, onlara sahip çıkmak ve ellerindeki imkânları paylaşmak anlamına geleceğini bildikleri için bu tavrı takınıyorlar.
Öyle ya, Rahman olan Allah'ın kulları da, zayıf ve mazlumlara karşı merhametli olmak zorunda kalacaklar. Neredeyse tamamen zorbalık, sömürü, yağma gibi adaletsiz ve zulüm üzerine oturmuş olan Mekke sisteminin köküne kibrit suyu dökmek anlamına gelen bu durumu kabullenmek istememeleri de, gayet normal.
Mekke ve günümüz müşrikleri (mesela baasçılar) için normal olan bu durum, kendilerini İslamcı olarak, Allah adına hareket ediyor olarak görenler için nasıl söz konusu olabilir? Rahman olan Allah'ın has kullarının merhametli olmaları gerekirken, bazen müşrikler kadar merhametsiz ve gaddar olabilmeleri neyle izah edilebilir?
Rahman olan Allah, merhameti nedeniyle insanların iyiliği - hayrı için dinini indirmiştir. Nitekim 22.Hac Suresi 37. Ayette, kurbanların etinin ve kanının Allah'a ulaşmadığı, Allah'a insanların takvasının ulaşacağı bildirilmiştir. Yani müşriklerin batıl - sahte ilahları gibi, insanların kanıyla ve malıyla beslenen kan içici sahte bir ilah değildir Yüce Allah.
İnsanlar için Rahman'ın merhameti olarak indirilmiş olup, tüm insanlığın iyiliği - hayrını gözeten bir din adına hareket eden bazı insanlar, nasıl bu dini merhametsizliğin, gaddarlığın aleti haline getirebiliyorlar?
Din İnsan İçin mi İnsan Din İçin mi?
Bu soruya vereceğimiz cevap, gerçekten ıslahı amaçlayan merhametli Müslümanlar ile, ıslah yaptığını sanırken bozan merhametsiz harici zihniyetini ayırt etmemize yarayacaktır.
Eğer din insan içindir, yani onun iyiliği ve ıslahı içindir dersek; bu takdirde insanları öldürmeye değil, yaşatmaya ve onlara manevi yönden hayat vermeye odaklanır ve gayret ederiz. Bu tutum peygamberlerin ve onların, kitap ve hikmeti kuşanmış gerçek varislerinin tutumudur tarih boyunca.
Eğer insan din içindir, dolayısıyla din için insanlar kurban edilmeli dersek; bu takdirde kan içici sahte tanrıları için insan kurban eden vahşi şirk dini anlayışlarına, dini yeryüzünde hakim kılmak için su gibi kan akıtan çeşitli dinlerden gruplara, İslam'ı hakim kılmak adına insanları yok eden İslamcılara varırız.
İnsanları yaşatmak yerine, dini yaşatmak için insanı yok eden bu anlayış, netice olarak insanı yok etmekle kalmaz; insanların İslam adına olan umutlarını da öldürüp, İslam'dan ve İslamcılardan ürkmelerine ve kaçmalarına yol açar.
Nitekim IŞİD'in halen devam eden cürümleri, değil batılıları ve sıradan Suriye halkını, İslamcı muhalifleri ve dahi bizleri ürkütüp; şeytanın, bu İslamcılar hep böyle, bunlardan adam olmaz vesveselerine muhatap olmamıza sebep olmuyor mu?
Ayı İle Dost Olan Adam Meseli
Meşhur bir mesel vardır. Adamın biri tuzağa yakalanmış olan bir ayıyı kurtarınca, ayı minnet ve dostlukla adamın peşine takılır. Adam bir ağacın gölgesinde uykuya dalınca, bir sinek adamın yüzüne konarak rahatsız etmeye başlar. Sineğe kızan ve adama iyilik borcunu ödemek isteyen ayı, birkaç defa sineği eli ile kovalarsa da, sinek ısrarla adamın yüzüne konar. Buna sinirlenen ayı, yerden koca bir kaya alarak adamın yüzündeki sineğe yapıştırıp sineği ezer, tabi adamın kafasını da.
Maalesef eski ve yeni harici zihniyeti bu misale benziyor. Mezkur ayetlerde anlatıldığı gibi, ıslah edeceğiz diyerek, kaş yapayım derken göz çıkarıyorlar. İlk haricilerin iyi niyetli, ama hikmetsiz ve ahmakça cürümleri, pek çok Müslümanın ölümüne sebep olmakla kalmayıp, Muaviye'nin saltanatının yolunu döşedi.
Suriye neo haricileri olan IŞİD'in cürümleri de, şimdiye kadar 3000'e yakın güzide mücahitin kanına sebep olmakla kalmadı, Esed önderliğindeki laik baas diktatörlüğünün devamının yollarını da döşüyor aynı zamanda.
Muhacirler Mazlum Suriye Halkı İçin Ensar Olmalı, Efendi Yada Cellat Değil
Suriye direnişi, zalim Baas diktatörlüğünden kurtulmak amacıyla Suriyeli muhalif İslamcıların önderliğinde başlayan bir özgürlük intifadasıdır. Süreç içinde, 4.Nisa Suresi 75. ayet gereğince Suriye dışından yardıma gelen pek çok muhacir İslamcıda, bu direnişe destek vermeye, Suriyeli direnişçilere ensar (yardımcılar) olmaya çalışmıştır.
Lakin direnişin esas unsuru Suriyeli İslamcılar olup, muhacirler onlara yardım etmek, yani onların direnişine ensar olmak için gelmişlerdir. Amma gelinen noktada işledikleri cürümlere bakınca, IŞİD ve benzeri zihniyettekilerin amaçlarının mazlum halkı Esed zulmünden kurtarmak için ensar olmak değil; hakim olabildikleri alanlarda Esed'in yerine kendileri geçmek, Suriye halkının yeni efendileri ve cellatları olmak olduğu görülüyor.
IŞİD'in yaptıkları, Türkiye'de derin cemaatin yaptıklarıyla, araçsal bazda olmasa da, taktiksel bazda uyum arz ediyor. Türk ulusçusu laik Kemalist diktatörlüğün yerine, mistisizm esaslı Gülenist diktatörlük kurmaya odaklanmış derin cemaat ile; Arap ulusçusu laik Baas diktatörlüğünün yerine, kendilerinin merkezde olduğu bir İslam Devleti
diktatörlüğünü getirmeye odaklanmış bir IŞİD var karşımızda.
Mazlum Suriye Halkı, Merhamet Ve Hikmetten Yoksun İdeolojik Din Devleti Ütopyacılarının Kobayı Olamaz
Mazlum Suriye halkı 50 yıldır çekeceği çileyi fazlasıyla çekmiş, yaşayacağı acıyı fazlasıyla yaşamıştır. Baas Nusayri diktatörlüğünden bu güne kadar çektiklerinin yanında, diktatörlükten kurtulmak için 3 yıldır yaşadığı fazladan acı ve sıkıntılar, hepimizin gözleri önünde cereyan ediyor.
Bu mazlum halkın çektikleri yeter artık. Bir beladan kurtulunca başka bir belaya tutulmamalıdır bu halk. IŞİD ve benzeri zihniyettekiler, yukarıda zikrettiğim ayetlerde anlatılan tiplerin günümüzdeki açık örnekleri olup, Suriye halkına yeni acılar, yeni yokluklar ve yok oluşlar yaşatmaya adaydırlar.
IŞİD sadece direnişi tehlikeye sokmamakta, aynı zamanda direniş sonrası içinde açık bir tehlike oluşturmaktadır. Bu tehlikeyi hisseden Suriye halkının panik içinde, gelen gideni aratacak korkusu içinde Esed'in yanına geçmesi de çok uzak bir ihtimal değildir.
Bu nedenle IŞİD ve benzeri kafada olanlar Suriye'den tamamen çıkmalı yada çıkarılmalıdırlar. Kaldıkları takdirde, halka ve direnişe, Esed ve destekçilerinden daha fazla zarar verecekleri muhakkak gibidir.
Suriye direnişini Esed ve destekçileri bitiremedi ama, IŞİD ve benzeri kafada olan ahmak dostlar bitirebilir.
YAZIYA YORUM KAT