Esed Hapishanelerindeki İşkenceyle Ölümler Belgelendi
Birleşmiş Milletler gözlemcileri Esed hapishanelerinde işkence sonucunda yaşanan ölümleri ve yapılan işkenceleri raporladı.
Melahat Kemal’in Türkçeye tercüme ettiği ve Timetürk sitesinin yer verdiği raporun özeti şöyle:
Suriye savaşının başladığı 2011 yılından bu yana 9 buçuk milyon Suriyeli evini terk etti. Ancak Esed rejimi tarafından tutuklanan 10 binlercesinin kaçma fırsatı bile olmadı.
Birleşmiş Milletler gözlemcileri, rejim tarafından tutuklanan bu on binler arasından kurtulabilen 500 kişi ile görüştü.
Hayatta kalıp kurtulmayı başaran 500 kişinin neredeyse tamamının işkence gördüğü ve 200'ünün de rejim güvenlik güçleri tarafından uygulanan işkenceler sonucu arkadaşlarının hayatını kaybetmesine şahit olduğu ortaya çıktı.
“REJİM, İNSANLIK VE SAVAŞ SUÇU İŞLEMİŞTİR”
BM'nin görüşmeler sonunda hazırladığı raporda hapishanelerde sivillere uygulanan muamele ile Esed rejiminin “insanlık suçu” işlediği sonucuna varıldı.
Gözlemciler raporda “Aynı verilere dayanılarak, savaş şuçu da işlenmiştir” diyerek BM Güvenlik Konseyi'nin üst düzey Suriyeli askerlere yaptırım uygulanması gerektiğini ifade etti.
7 YAŞINDAKİ ÇOCUKLAR GÖZALTINDA ÖLDÜ
Raporda işkencelere dair sunulan en güçlü kanıt, 10 Mart 2011 ile 30 Kasım 2015 tarihleri arasında rejimin gözaltı merkezlerinde yapılan zulmü ve rejim güvenlik güçlerinin işkence yöntemlerinin belgeleriydi.
Yaşları 7'ye kadar düşen çocuklar, rejimin gözaltı merkezlerinde hayatını kaybetti.
2011 yılında Sayda'daki gösterilerde tutuklanan 13 yaşındaki bir erkek çocuğunun uzuvları kesilmiş haldeki ölü bedeni ailesine bu şekilde teslim edildi.
EN YAKIN ARKADAŞLARININ GÖZÜ ÖNÜNDE İŞKENCE
Hapishane yetkilileri tutukları genelde en yakın koğuş arkadaşlarının gözü önünde işkence ederek öldürüyordu.
2014 yılında Şam'daki hapishanede bulunan tutukluların yüzleri zorla duvara çevrildi. Bunun sebebi arkalarında, onların da duyabileceği şekilde koğuş arkadaşlarına kafasına ve bedenine tekmeler atılarak işkence edilmesiydi.
Kan kusan bu kişi, koğuş arkadaşlarından ailesine ona ne olduğunu anlatmalarını istemişti. Bu olayın şahitlerinden hayatta kalan bir tutuklu BM gözlemcilerine yaşadıklarını “O öldü. Gözlerini kapattık, onu askeri bir şilteye sardık, içimizden Kur'an-ı Kerim okuduk” şeklinde anlattı.
“GÖZLERİNE İZMARİT BASTILAR”
Humus'taki bir hapishaneden canlı olarak kurtulabilen bir tutuklu, görevlilerin yaşlı bir adamın gözlerine izmarit bastıklarını, ısıtılmış bir metalle bıçakladıklarını ve ardından bileklerinden astıklarını anlattı.
Yaşlı adam ölene kadar 3 saat o askıda kalmıştı.
“YARALARI MİKROP KAPANLAR TEDAVİ EDİLMEDİĞİNDEN ÖLÜME TERKEDİLDİ”
Hapishanede işkence görenlerin yaralıların, tıbbî tedavi görmedikleri için yaralarının mikrop kapması en sık görülen vakalardan biriydi.
Halep'teki rejim hava kuvvetleri istihbarat hapishanesinde tutuklu bulunan ve ayağından yaralı olan biri ise görevliler tarafından koridorda ölüme terkedildi.
Bu kişinin öldüğünü ancak iki gün sonra farkettiler. Ailesi tutuklunun naaşını almaya geldiğinde görevlilerden hiç biri onun kim olduğunu anlayamadı.
HAPİSHANELER BALIK İSTİFİ DOLUYDU
BM raporundan anlaşıldığına göre ülke genelindeki tüm hapishanelerde durum aynıydı. Hücreler balık istifiydi.
Tuvalete imkanı çok sınırlıydı ve tutuklular ihtiyaçlarını genellikle bu balık istifi hücrelerde gidermek zorunda kalıyorlardı.
Bitlenme ve uyuz en çok yaşadıkları durumdu.
AÇLIKLA ÖLÜME TERKEDİLDİLER
Tutukluların çoğu açlık sınırındayken, verilen yiyecekler çoğu zaman bozuk olup kusma ve ishale sebep oluyordu.
BM yetkililerine yaşadıklarını anlatan tutuklular, arkadaşlarının çoğunun diabet, astım ve kalp krizinden öldüğünü ve görevlilerin bu durumları hiç umursamadığını söylüyordu.
PSİKOLOJİK BOZUKLUKLAR VE ÖLÜM
Bazı tutuklularda da işkence ve tecridin ardından psikolojik bozukluklar görülüyordu. Hayatta kalanlar bu tür arkadaşlarının yemeden içmeden kesildiğini ve sonradan hücrelerinde ölü bulunduğunu aktardı.
YARGISIZ İNFAZLAR
Rapora göre, tutuklarının çoğunun güvenlik güçleri tarafından yargısız infaza maruz kaldığını gösteren güçlü deliller bulunuyor.
2013 yılında, Halep'teki Kuvayk Nehri'ne ölü bedenler atılmaya başlandı. Bunlardan 140'ında kurşun yaraları vardı ve elleri arkadan bağlanmıştı. Görgü tanıkları bu bedenlerin rejim kontrolündeki bölgelerden geldiğini söylüyor.
Hapishanelerden çocuklarının naaşlarını almaya gelen ailelere ise görevliler çocuklarının kalp krizinden öldüğünü söylüyordu.
HABERE YORUM KAT