Esed Güçlerinin İlerleyişinde Hizbullah Faktörü
Kusayr düştü, Suriye ve İran rejimleri bunu kutladı, Beyrut'un Dahiye bölgesinde helva dağıtıldı. Hizbullah'ın bu "zafer"e ihtiyacı vardı!
11 Haziran 2013 Salı 17:24A+A-
Rıdvan Seyyid, Kusayr dâhil olmak üzere Esed güçlerinin son zamanlardaki ilerleyişlerinde İran, Hizbullah ve Irak'tan gelen Şii güçleri ile Rusya'nın etkisinin ne oranda olduğunu analiz ediyor. Muhaliflerin durumu hakkında da bilgi veren Seyyid'in analizi Zaman gazetesi tarafından İttihad'dan kısaltılarak tercüme edilmiş:
Kusayr Sonrası Suriye Devrimi
Rıdvan Seyyid / İttihad
Kusayr düştü, Suriye ve İran rejimleri bunu kutladı, Beyrut'un Dahiye bölgesinde helva dağıtıldı. Nasrallah bu ilçede savaşın altı ay önce başladığını açıklamış ve oradaki Şii Lübnanlıları savunmak için savaştığını belirtmişti.
Sonra bir ay önce sınırda ve Şii kutsal mekânların çiğnendiği Şam'daki tekfircilerle savaşmak zorunda kaldığını belirtti. İki hafta önce tekfircilerle savaş hedefine Esed rejiminin düşüşünün engellenmesini ekledi. Zira bu rejim düşerse Suriye, Lübnan ve Filistin'deki direniş düşermiş!
Kusayr darbesi, devrim ve destekçilerine moral açısından ağır oldu. Askerî ve stratejik açıdan ise daha ağırdı. Hizbullah'ın müdahalesi, rejimin sahada hareket eden güçlere sahip olmadığının ve askerî merkezlerin Şam dışında Suriye'nin dört bir yanında kuşatma altında olduğunun anlaşılması sonrası İran-Rus ortak stratejisi kapsamındaydı. Üç ay önce İranlı ve Iraklı uzmanlar bizlere İranlılar için Suriye'de General Süleymani liderliğinde bağımsız bir komuta oluşturulduğunu, Hizbullah'tan on bin ve Maliki'den bir o kadar savaşçı istendiğini, İranlıların eğitim verdiğini belirtmişti. Hizbullah ve diğerleri şu an Humus'tan Şam, İdlib, Halep ve Dera'ya kadar Suriye'de birçok bölgede savaşıyor. Kusayr'da çok kayıp verdiler. Taraftarlarına bu kayıpları haklı çıkaracak bir zafer vermeleri gerekiyordu. Hermel ve Balebek'teki üsleriyle bağlantısından dolayı Kusayr en kolay ilçeydi. Putin, Nasrallah'ın tekfirci dediği ‘teröristleri' temizleme savaşı olması açısından ilçenin düşüşünü üç gün önce müjdelemişti.
İki aydır Esed güçleri ağır adımlarla sahada ilerliyor. Bu ilerlemenin Hizbullah güçlerinin girişi ve Rusya, İran, Suriye ve Irak'ın askerî koordinasyonu sebebiyle kaydedildiği açık. En belirgin ilerleme noktaları Humus, Dera ve Şam kırsalı bölgeleriydi. Rejimin Şam-Dera yolundaki Hırbat Gazale'yi geri almasının askeri açıdan Kusayr'ın alınmasından daha önemli olduğu söyleniyor. Şam kırsalında büyük ilerleme yaşanmadı ancak Kusayr'dan sonra Hizbullah bir yıldan fazladır direnen Dariye'ye girebilir. Ancak devrimcileri daha da endişelendiren Halep etrafındaki yığınak, üs ve havaalanlarındaki kuşatmanın kırılması ve hatta içine girilmesi. Batılı uzmanlar Hizbullah ve İranlıların 2 bin savaşçıyla katıldıklarını belirtirken ÖSO kaynakları ağır silahlarla donanımlı 4 bin savaşçıyla katıldığını ifade ediyor. Suriye'nin kuzeyindeki bu yığınağın amacı Türkiye'ye karşı koymak. Dera'daki yığınağın hedefi de Ürdün ve Suudi Arabistan'a karşı koymaktı. İran dışişleri bakanı bir ay önce Türkiye, Ürdün ve Suudi Arabistan'daydı. Belki de bu çevrelere İran'ın Esed'in düşmesine izin vermeyeceğini bildirdi.
Peki Arap, bölgesel ve uluslararası taraflar ne yapıyor? Katarlıların ve Suudilerin askerî konularla konuşmak adetleri değildir ancak Körfez İşbirliği Konseyi'nde Hizbullah'a karşı dili sertleştirdiler. Devrimcilerin sadece Esed güçleriyle değil, İran, Hizbullah, Maliki, Rus ve hatta Kuzey Kore güçleriyle savaştığının anlaşılması sonrası devrimcilere desteği artıracakları öngörülüyor. Ancak Ürdün NATO'nun Patriot füzelerini yerleştirebileceğini açıklayarak daha dikkatli bir tutum sergiledi. Aynı şey Türkiye için de söylenebilir. Zira İran'ın sınırlarına yığınak yapmasına Türkiye'nin ne tepki vereceğini bilmiyoruz. Uluslararası durum daha iyi değil. Ruslar, Esed'i tutmakta kararlı. Amerikalılar ismi dışında (Cenevre 2) hiçbir şey bilmediğimiz Rus çözümüne onay verdi. Avrupalılar Paris'te yirmi defa toplandı ancak hiçbir somut sonuç yok. Hatta Ruslar Suriye'ye bir daha saldırmaması konusunda İsrail'e meydan okudu. Saldırırsa Esed'e S-300 füzeleri vereceğini belirtti. İngiltere'nin devrimcilere silah verilmesi üzerindeki Avrupa yasağını kaldırma başarısını kuşatma amaçlı güçlü bir girişim var. Bu baskı, İngiltere dışişleri bakanını Cenevre 2 sonuçları sonrası muhalefete silah verebileceklerini belirtmek zorunda bıraktı.
Suriyeli devrimciler iyi durumda değil. Nusra cephesi ve benzerlerinin efsanevi saygınlığına rağmen askerî gerilemenin yanı sıra silahlı İslamcı gruplar arasında çekişmeler yaşanıyor. ÖSO'nun kötü bir silahlanması var ve tugayları arasında gerektiği gibi bir irtibat yok. Her gün kimyasal silah kullanmadığına dair bir hesap çıkarmak zorunda. Rus koruması sebebiyle rejim bir şey yapmak zorunda değil. İngilizler Güvenlik Konseyi'nde Kusayr'da yaşananları kınayan ve yaralılar için koridor isteyen bir bildiri taslağı sundu. Ruslar onay vermedi. Putin İngilizlere ve Avrupalılara yüklendi. İngilizlere göre Cenevre 2, temmuzdan önce yapılmazsa Kusayr sonrası hiç yapılmaz. Zira rejim güçlendi ve muhalifler toplantıya katılması teslimiyet olarak görüyor.
Suriye rejimi ile halkı arasındaki çekişme İran-Arap, Şii-Sünni, Türk-İran, Rus-Batı çekişmesine dönüştü. Çekişme çok yönlü ve çeşitli ancak Arap devrimleri sonrası bölge, kimliği, ülkeleri ve toplumları üzerindeki çekişmeyle ilgili noktada birleşiyor. ÖSO genelkurmay başkanı “Çatışmayı kaybettik ancak savaşı kazanacağız.” dedi.
* BAE gazetesi İttihad'da (9 Haziran 2013) yayımlanan makale Zaman gazetesi tarafından kısaltılarak tercüme edilmiştir.
HABERE YORUM KAT